Kobani'nin muhacir anneleri
Kobani'deki çatışmalar nedeniyle Türkiye'ye sığınan Suriyeli Kürt kadınlar, göç etmek zorunda kalmanın ağır yükünü taşıyor
ŞANLIURFA (AA) - BESTAMİ BODRUK - Halep'e bağlı Kobani'de (Ayn el Arap) terör örgütü IŞİD'in saldırıları nedeniyle vatanlarını terk ederek aileleriyle Türkiye'ye sığınan Suriyeli Kürt kadınlar, göç etmek zorunda kalmanın ağır yükünü taşıyor.
Kimisi yaşlı, kimisi genç kadınlar, evlerinden uzakta yuvaları bildikleri çadırların etrafında pervane gibi dönüyor. Kimi zaman yemek, kimi zaman mama, kimi zaman da soğuk havadan çocuklarını korumak için ayakkabı ve mont kuyruğuna giren kadınların hepsinin ortak özlemi ise geldikleri vatanlarına dönmek.
Suruç ilçesinde Yatılı İlköğretim Bölge Okulu bahçesindeki çadır kentte barınan 90 yaşındaki Emine Meste, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bir asra yakındır yaşadığı topraklardan anlam veremedikleri bir savaş yüzünden her şeyi geride bırakarak göç etmek zorunda kaldığını söyledi.
IŞİD yüzünden iki defa sığındıkları yeri terk ettiklerini anlatan Meste, ''Bir oğlumla Sofular köyünde yaşıyorduk. IŞİD gelince terk ettik. Başka bir köye gittik. Oraya da gelince biz de Türkiye'ye sığındık'' dedi.
IŞİD'in gittiği yerlerde her şeyi yakıp yıktığını ifade eden Meste, şöyle konuştu:
''Köyümüz komple boşaldı. Camileri ve türbeleri vurdular. Oğlumla kapımızı kilitleyip geldik. Evimizin kapılarını kırdılar, içerisinde hiçbir şey bırakmadılar. Üç aracımız vardı, hepsini yaktılar. Susam tarlamızı yaktılar, su kuyumuza bile zarar verdiler. Oradan pamuğa gittik. IŞİD, oraya da gelince mecburen kaçtık. Her şeyimiz gitti. Savaşın bir an önce bitmesini ve ömrümün kalan kısmını ülkemde yaşamak istiyorum."
- ''Düşman, insanı her türlü hale sokuyor''
Aynı çadır kentte çocukları ile kalan 85 yaşındaki Adile Yaşar da evlerini, topraklarını ve mallarını terk edip Türkiye'ye gelmekten büyük üzüntü duyduğunu dile getirdi.
Kaçarken evlerinin kapısının bile açık kaldığını belirten Yaşar, ''Üzerimizdeki elbiselerimizle çıkıp geldik. Düşmanın gözü kör olsun. Ciğerimiz yanıyor. Hava çok soğuk, 3 battaniye bile bizi ısıtmıyor. Bunların hepsini Esed yaptı'' diye konuştu.
En küçük oğlunun savaşta hayatını kaybettiğini ifade eden Yaşar, şunları kaydetti:
''6 çocuğum vardı. Üçü yanımda, biri Avrupa'da, biri Kobani'de savaşıyor, biri de savaşta öldü. Daha 7 aylık evliydi, karısı dul kaldı. Öldüğünde hamile olan karısı bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Fotoğrafını yanımda gezdiriyorum. Düşman, insanı her türlü hale sokuyor. Allah çocuğumun kanını yerde bırakmasın. Biz öbür dünyadaki azabı bu dünyada yaşadık. Bu yaşta muhacir olduk.''
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.