Kılıçdaroğlu'nun ayarlarını kim bozuyor?

Kılıçdaroğlu'nun ayarlarını kim bozuyor?
Seçim sandığı yaklaştıkça siyasette tansiyon yükselir. Liderler vaatlerini sıralar, karşılıklı sataşmalar, alaycı benzetmeler olur.Hatta Türk siyasi...



Seçim sandığı yaklaştıkça siyasette tansiyon yükselir. Liderler vaatlerini sıralar, karşılıklı sataşmalar, alaycı benzetmeler olur.

Hatta Türk siyasi tarihi karikatürlere konu olan benzetme ve tanımlarla doludur. Fakat kabul edelim bugüne kadar başbakana küfreden bir muhalefet partisi lideri olmamıştı.

Dün akşamüzeri Google'dan 'Başbakana küfür' başlığıyla tarama yaptığımda ilgili görüntünün yüz binlerce kez izlendiğini, haberinin ise 1 milyondan fazla tıklandığını gördüm.

Kılıçdaroğlu'na kayıtsız şartsız destek veren bir kısım medyada bu konu yer almıyor ama sanal alemin en popüler konusu Kılıçdaroğlu'nun yarım kalan küfrü.

Her ne kadar Kılıçdaroğlu dün Konya'dan 'Öyle demek istemedim. Ayağını denk al demek istedim' türü bir manevra yapsa da görüntüler açık. Defalarca izledim ama hiç de 'ayağını denk al' diye kafamda bütünleyemedim. 'Anaa.. ana' ile başlayan bölümü herkes zihninde tamamladı ve ortaya nahoş bir tablo çıktı.

Gönül isterdi ki Kılıçdaroğlu hemen orada 'dilim sürçtü. Aslında böyle bir şey demeyecektim. Hem Başbakan'dan hem Türk halkından özür diliyorum' deseydi.

Fakat o gazetecilerin 'ana...' ile başlayan bölüme ilişkin sorularına 'Daha ağırını söyleyecektim ki' diyerek hadisenin bir kaza olmadığını teyit etmiş oldu.

Dün de konu Konya'da tekrar gündeme geldiğinde bu kez de suçu medyaya attı. Hatta ona göre 'yandaş medya' Kılıçdaroğlu'na komplo kurmuş. Üstelik o yarım küfür üzerine yorum yapanlara da 'onlar gazeteci değil' demiş.

Sayın Kılıçdaroğlu kusura bakmasın, bir muhalefet lideri böyle bir lafı ya da gafı ederse dünyanın her yerinde haberdir ve üzerine çok şey söylenir. Sonuçta her gazeteci CHP kurultayında sandalyeye çıkıp gözleri yaşarıncaya kadar alkışlamıyor.

Siyasette böyle yol kazaları, talihsizlikler olabilir. Fakat dünkü tabloya bakarsak ne Kılıçdaroğlu ne de yakın kurmayları durumdan rahatsızlık duymuyorlar. Hatta önümüzdeki günlerde tepkilerinin dozunu artıracak gibiler.

Kulislere göre bunlar daha başlangıç.

Muhalefet partileri politika ya da projeler yerine Başbakan'ın şahsıyla polemiğe girip oy devşirmeyi planlıyor. Kabul edelim, seçime en derli toplu, en ayakları yere basan projelerle giden parti yine iktidar partisi. O yüzden muhalefetin agresifliği bir tercihi yansıtıyor.

Aslında 12 Eylül referandumu sürecinde de aynı filmi izledik.

İktidar partisi ile ana muhalefet arasındaki uçurum büyük. Çok büyük müdahaleler olmazsa sandıktan yine bir AK Parti iktidarı çıkacak.

Bu yüzden CHP lideri Başbakan Erdoğan'ı hassas olduğu alanlardan vuruyor. Özellikle de ailesi üzerinden. Kılıçdaroğlu Erdoğan'ın sinir uçlarıyla oynadığı zaman sonuç alabileceğini düşünüyor.

Sonuçta bu siyasi bir tercihtir.

Ama oy getirmeyeceğini referandumda görmüş olmaydı. Çünkü miting meydanlarında öyle ağır ifadeler kullandı ki Kılıçdaroğlu. Hatta onları bir kenara toplasanız ansiklopedi bile çıkardı.

Hatırlatalım, Kılıçdaroğlu şu ana kadar 5 ayrı davada Başbakan Erdoğan'a 27 bin lira tazminat ödedi. Dünkü 'yarım küfür' nedeniyle de Başbakan Erdoğan 40 bin liralık dava açtı. Kılıçdaroğlu böyle giderse Erdoğan'ı zengin edecek.

Bu noktada zihinleri meşgul eden başka şeyler de yok değil.

Bir kısım medyanın 'sakin güç' diye lanse ettiği Kılıçdaroğlu'nun ayarlarını bozacak gelişmeler mi yaşanıyor? Çünkü Kılıçdaroğlu da biliyor ki 12 Haziran seçimlerinde yüzde 30'u

aşamazsa o koltukta kalamayacak. O yüzden oy getireceğini düşündüğü her şeyi yapacaktır. Fakat şunu da biliyor ki 'liste dışı kalan muhalifler de boş durmuyor.'

Bence bir kenara yazın. Oyun daha yeni başlıyor.

Adem Yavuz ARSLAN

ayavuz@bugun.com.tr

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.