Kılıçdaroğlu: Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır..
ANKARA
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yenimahalle Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen 19. Olağanüstü Kurultay'daki konuşmasına Deniz Baykal'ı ve Enis Berberoğlu'nu selamlayarak başladı.
Kılıçdaroğlu, tüm algı yönetimine karşı, dik duruşun olayın ilk anında gösterilmesini isteyerek, "Bizim dışımızda yasa dışı uygulamalara karşı çıkan kimse yok. İktidarın derdi 'CHP'yi nasıl sustururum.' Bu tuzağa hiçbir CHP'linin düşmemesi lazım. Demokrasi savunan herkesin, olayların sıcaklığında hangi tepkiyi verdiysek sonraki süreçte de aynı tepkiyi vermemiz lazım." ifadesini kullandı.
Üniversiteleri susturulan, parlamentonun yetkilerinin gasbedildiği, suçluyu hakimin değil, otoritenin belirlediği bir Türkiye'de yaşadıklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Demokrasimiz işgal altında. İnsanlar nefes alamıyorlar, insanlar düşüncelerini özgürce ifade edemiyorlar. OHAL'in uygulandığı bir Türkiye'deyiz. Adil yargılanmanın olmadığı bir Türkiye'de yaşıyoruz. Yargının ipotek altına alındığı bir Türkiye'de hiç kimsenin can ve mal güvenliği yoktur." dedi.
Cinsiyet kotası çağrısı
Dün, Dünya Kadınlar Günü'nde Aydın'da kadınlara seslendiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, orada, "Eğer bu ülkede kadın erkek eşitliğini savunuyorsanız gelin yüzde 33 cinsiyet kotasını Siyasi Partiler Yasasına koyalım." dediğini aktardı.
Aynı çağrısını yineleyen Kemal Kılıçdaroğlu, "Yüreğiniz yetiyorsa, kadınlara saygınız varsa, kadınlar da bu ülkenin geleceğinde söz ve karar sahibi olsun diyorsanız, gelin hep birlikte, parlamentoda grubu olan bütün siyasal partiler en az yüzde 33 cinsiyet kotasını yasalaştıralım. O zaman göreceksiniz, Türkiye başka bir Türkiye olacak." ifadesini kullandı.
Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını savunmanın ortak davaları olduğunu bildiren Kılıçdaroğlu, barışın ve huzurun egemen olduğu bir Türkiye'yi amaçladıklarını aktardı.
"Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır"
Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Davaya inanan insanların özelliği, 'Ben yarın ne olacağım' kaygısını taşımayan insanlardır. Davaya inanmayıp da 'Ben ne olacağım, benim geleceğim ne olacak, milletvekilliğim garanti mi?' diye söyleyenlerin dava insanı olmaya hakları da yoktur, hukukları da yoktur. Dava insanı olanların mevkisi, makamı yoktur. Sıradan bir yurttaş, demokrasiyi, yargı bağımsızlığını, Türkiye'yi, onurunu savunacak... 'Bunu savunuyorum ama ben ne olacağım.' Sen hiçbir şey olamazsın, senin bu partide yerin de yoktur kardeşim. Bireysel çıkar peşinde koşanların bu partide yeri yoktur. Hem CHP'li olacaksın hem bireysel çıkarlar peşinde koşacaksın, 'Ben ne olacağım' diyeceksin. Sen hiçbir şey olamazsın kardeşim. Senin yerin CHP'nin kapısının dışarısıdır. Bu ülkeye biz dava insanları kazandırmak için mücadele ediyoruz. Eğer bu mücadeleyi başarıya ulaştırabilirsek, o zaman Kuvayımilleyicilerin hakkını teslim etmiş oluruz."
"En büyük hedefim parti reformuydu
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin baskı altında olduğunu ve kendilerine düşen görevin ise Türkiye'yi kurucu ayarlarına yeniden döndürmek olduğunu söyledi.
Kurultayla ilgili bilgi de veren Kılıçdaroğlu, 2010'da genel başkan seçildikten sonra önündeki en büyük hedefin parti reformu olduğunu bildirdi.
Kılıçdaroğlu, "8 yıldan bu yana, dar kadrocu siyaset anlayışıyla, parti içi iktidar kavgasına odaklanmış alışkanlıklarla mücadele ederek yepyeni bir siyaset anlayışını bu partiye yerleştirmeye çalıştım." dedi.
"Delegenin çift kişilikli olmaması lazım"
Kılıçdaroğlu, her zaman parti içi yarışmayı teşvik ettiğinin altını çizerek, genel başkan seçimi için, yüzde 20 divanın önünde imza atma şartını kaldırdığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Allah aşkına bunu uzaydan gelen adamlar mı kaldırdı? Ben kaldırdım. Yüzde 20'yi, yüzde 10'a indirdim. Divan önünde imza atma ayıbından da bu partiyi kurtardım." ifadesini kullandı.
Delegenin istediği gibi imza atması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Ama şu gerçeği de söylemekten kendimi alamıyorum, delegenin çift kişilikli olmaması lazım. Hem ona imza veriyorum hem buna imza veriyorum. Olmaz. Doğru değil, ahlaki değil. Hiçbir zaman, hiçbir delegeye neden oraya imza attın lafını etmedim. İmza atan herkes kapıma yani Genel Başkanlık makamına geldiğinde hiçbir zaman sorgulamadım. Diğerlerini, genel başkan yardımcılarını, il başkanlarını nasıl karşıladıysam, uğurladıysam o arkadaşlarımı da öyle karşıladım ve uğurladım."önemli olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, "Örgütün iradesine rağmen genel başkanlık yapılmaz. Örgütün iradesine rağmen siyaset yapılmaz. Örgütün iradesine saygı göstermek zorundasınız." dedi.
"Aile hayatımız bitti bizim"
Genel Başkan olduktan sonra hiçbir kurultayda, blok liste önerisi verin demediğini, tam tersine engellediğini ve çarşaf liste olmasını istediğini anlatan Kılıçdaroğlu, tüzüğe, kurallara uyduğunu, delegeye güvendiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Genel başkan olmak kolay değil, aile hayatımız bitti bizim. Günün 24 saati çalışıyorum. Şunu rahatlıkla iddia ediyorum, Türkiye Cumhuriyeti'nde şu anda CHP Genel Başkanı'nın gösterdiği çabanın 10'da birini dahi diğer genel başkanlar göstermemiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"Tek ses çıkaracak tekrarın gücüne inanan bir örgüt istiyorum"
Kılıçdaroğlu, eski genel merkez binasını parti okuluna dönüştürdüklerini anımsattı.
Mevcut üyelerini yok saymadan bütün üyelerin başının üstünde yeri olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Onların hukuklarını koruyarak üye reformunu hızla tamamlayacağız. Üyeden korkan bir yönetim anlayışıyla değil üyeliği en geniş tabana yayan, en zengin destek birimlerini oluşturan bir yapıyı hedefliyoruz. Parti içi eğitim, aidat bağı ve parti çalışmalarına aktif katılmayı teşvik eden, sadece destekçi olarak partiyle bağını sürdürmek isteyenlerin ilişkilerini de ayrıca düzenliyoruz. Bu esaslı üye reformunun temelini de bu tüzükle atıyoruz.
Etkin bir üye yapısının yanında güçlü bir örgüt istiyorum. Bunun için il ve ilçe başkanlarının güçlü olması lazım.
Parti içi demokrasi, 'Disipline uymayacağız' anlayışına izin vermez. 'Efendim ben milletvekili seçildim ne demek grup içi yönetmeliği ona da uymuyorum. Ben istediğim televizyon kanalına çıkarım, istediğim gibi konuşurum.' Konuşamazsın arkadaş. Bugüne kadar ses çıkarmadım. Bundan sonra izin almadan çıkıyorsa kusura bakmasın bu partide yeri yoktur. Örgütün önünde söylüyorum bunu. Bizim disiplinli bir örgüte ihtiyacımız var. Tek ses çıkaracak tekrarın gücüne inanan bir örgüt istiyorum. 'Genel Başkan konuştu bütün dünya duydu benim artık yeni şeyler söylemem lazım.' Niye kardeşim? Tekrarın gücü var. Aynı şeyi sürekli tekrar edeceğiz. 'Tek adam rejimi', 'haramilerin düzeni' bunları sık sık dile getireceğiz."
"Sade, düz ve anlaşılır bir tüzük"
Disiplinli bir örgüte ihtiyaçlarını olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bu nedenle disiplin hükümlerini zamanın koşullarına uydurduklarını kaydetti. Kılıçdaroğlu, "Tüzüğün zamanın ruhuna uyup, hayatın dinamiğine ayak uydurabilecek esneklikte, kullanışlı, rahat anlaşılabilir, sade, pratik ve iç tutarlığa sahip olması gerekiyordu. Böyle bir tüzük yaptık, böyle bir tüzük taslağıyla önünüze geliyoruz." diye konuştu.
"Sade, düz ve anlaşılır bir tüzük" yaptıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, genel başkan olduktan sonra bir parti reformu yapmak istediğini ve bunu adım adım hayata geçirdiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, "Partiyi olabildiğince kavgalardan, eski hastalıklardan uzaklaştırdım. Eski hastalıkları bir şekliyle hala gündeme getirenleri de uzaklaştıracağım. Hiç izin vermeyeceğim." dedi.
Muhabir: Esin Işık,Barış Gündoğan
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.