Kılıçdaroğlu: Milletimizin, kahraman ordumuzun başı sağ olsun
İstanbul
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TV5 kanalında yayınlanan Liderler Turu programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
Bingöl'den Bitlis'e gitmek üzere kalkan askeri helikopterin düşmesine ilişkin üzüntülerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Tabii üzücü bir olay. Milletimizin, kahraman ordumuzun başı sağ olsun. Elim bir kaza, keşke olmasaydı ama önümüzdeki süreç için belki biraz daha ayrıntı gelebilir. Ayrıntıları biraz daha öğrenince net tabloyu görmüş olacağız. İlk gelen bilgilere göre hava koşulları nedeniyle helikopterin arıza yapıp düştüğü ifade ediliyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, şehit olanlara Allah'tan rahmet dileyerek, benzer olayların yaşanmamasını arzu ettiklerini söyledi.
- Askeri helikopter kaza kırıma uğradı: 9 şehit
- Bakan Akar komutanlarla birlikte helikopter kazasına ilişkin incelemelerde bulunmak üzere bölgeye gitti
- Bahçeli: Kahramanlarımıza rahmet diliyorum
- Kılıçdaroğlu: Milletimizin, kahraman ordumuzun başı sağ olsun
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, helikopter kazasında şehit olan askerlere Allah'tan rahmet diledi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'ye ilişkin "Türkiye'nin geleceğinde, bu zihniyeti, yapısı ve üslubuyla CHP diye bir partiye yer olmadığını da şimdiden görüyoruz." sözlerine ilişkin düşüncesi sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Samimi düşüncemi sorarsanız Erdoğan'ı hiç muhatap almak istemem. Nedeni de şu? Erdoğan bugüne kadar neler söyledi ve neler oldu bakıldığı zaman. Erdoğan'ın bütün dünyası Cumhuriyet Halk Partisi'ne nasıl saldırırım, nasıl karalarım, nasıl halkın gözünde küçük düşürürüm? Bütün amacı, bütün çabası bu. Ülkenin bu kadar sorunu var. Esnafın, çiftçinin, emeklinin sorunu var, evlerde sorun var, işsizlik sorunu var. Allah aşkına bir ülkeyi yöneten insan bu sorunlarla uğraşacağına neden CHP ile uğraşır. Ben ne yaptım? Erdoğan ile ilgili sadece 'işsizlik var' dedim hatırlattım. 'Tefecilere dünyanın parasını veriyorsunuz' dedim hatırlattım. 'Çiftçinin, esnafın durumu iyi değildir' dedim hatırlattım. Eskiden derlerdi ki 'Cumhuriyet Halk Partisi sadece eleştirir.' Yaptığım her hatırlatmanın sonunda nasıl çözülmesi gerektiğini de anlattım aksini söylemesin diye. 'Bir Esnaf Bakanlığı kurulmalı, esnafın bir muhatabı olmalı, esnafa dükkanı kapatıyorsan kira parasını vermen lazım. Çalışanlara belli bir gelir vermen lazım. Pandemi var evet dükkan kapansın ama sosyal devlet dediğiniz devletin bu insanlara yardım etmesi lazım.' dedim. Hatta şunu bile söyledim, yardım yaparken gerekirse Merkez Bankasında karşılıksız para da basın, bunu da söyledim."
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin geleceğinde CHP'nin olup olmayacağına halkın karar vereceğini ifade etti.
Kemal Kılıçdaroğlu, vatandaşın Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ulaşamadığını savunarak, eleştirilerde bulundu.
"Cumhurbaşkanının yaptığı çıkış, sizde ileride CHP ile ilgili bir kapatma davası gündeme gelebilir mi gibi bir endişeye neden oldu mu?" şeklindeki soru üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Devleti yönetenlerin en sert eleştirilere tahammül etmeleri lazım ve sabırla dinlemeleri lazım. En basit eleştiriye bile tahammül edemeyen bir kişinin sağlıklı olarak devleti yönetme şansı yoktur. Ne üzerinden yapacak bütün eleştirileri 'CHP 1940'larda bunu, 30'larda bunu yapmış.' Devleti yöneteceksen geleceğe bakacaksın. Geçmiş tamam o tarihçilerin işi, sen geleceğe bakacaksın, 'Gelecekte Türkiye'yi nereye götüreceğim.' oraya bakacaksın. Ben ısrarla söylüyorum, sen 83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye hizmet eder hale getirdin. 'Hayır yapmadım' demiyor mesela, diyemiyor, dediği an rakamları önüne koyuyorum. 19 yılda 180 milyar dolar. Siz faiz ödüyorsunuz, bir avuç tefeciye ödüyorsunuz. Türkiye'yi bir anlamda teslim almış vaziyetteler. Kızdırdıkları zaman dolar yükseliyor, biz de hemen faizleri yükseltiyoruz dolar düşüyor. İster faiz yükselsin, ister dolar yükselsin onlar karlı, biz karlı değiliz. Tahterevallinin iki tarafında da onlar var. Peki biz? Çiftçi, emekli, memur kazanıyor mu? Hayır. İşsiz var. Bir ülkeyi yöneten kişilerin ekonomideki başarısını yarattıkları istihdam ile ölçülür. Siz 19 yıl memleketi yöneteceksiniz 10 milyonu aşkın işsiz çıkacak, sorumlu kim 'CHP zihniyeti'. Allah aşkına ne yaptık biz? Sanki ben devleti yönetiyorum, beyefendi muhalefet, beni eleştiriyor. Beni eleştirmene gerek yok."
"Bizim ayrışma, bölünme gibi bir lüksümüzün olmaması lazım"
Sokağın sesi olduklarını, soru sordukları için çok fazla eleştirildiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikasına ilişkin "Ordunun tank palet fabrikasını Katar'a peşkeş çektiler. Bir Türk lirası dahi almadan Katar ordusuna peşkeş çektiler. O fabrikadaki sırları ben bilmem, orada çok önemli aletler üretiliyor ama Katar ordusu bilir. Niçin? Hangi gerekçeyle? 50 milyon dolar yatırım yapacaktı Katar oraya, yapmadı." dedi.
Kılıçdaroğlu, parti içinde yaşanan istifalara ilişkin bir soru üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Demokrasi varsa her partinin içinde tartışmalar olur. Tartışma olmasın demek yanlış olur. Her partinin bir merkez yönetimi var. Dolayısıyla onlar kendi aralarında otururlar tartışırlar, biz de her hafta merkez yönetim kurulu toplandığı zamanTürkiye'nin en önemli sorunları neyse oturur tartışırız. Herkes görüş birliği içinde mi? Hayır. Buradaki sorun şu, bazı arkadaşlar partinin dışında yer almak istiyorlar, yani partinin izlediği politikayı beğenmeyebilirler ve partinin dışında yer almak, ayrı bir parti kurmak ve kendi düşüncelerini geniş kitlelere aktarmak isteyebilirler. Eğer demokrasi varsa ve biz de demokrasiye de saygı duyuyorsak, bunlara da saygı duyacağız. Burada üzerinde durulması gereken temel nokta şu, ayrıldıktan sonra kitle gerçekten ona hak verecek mi vermeyecek mi? Dolayısıyla bu kararı veren kişilerin oturup iyi düşünmesi lazım. Ayrıca şöyle de düşünmeleri lazım. Türkiye'nin içinde bulunduğu tabloya bakmaları lazım, bu tabloda Türkiye siyasal olarak iki ana eksene ayrılmış durumda, bir tarafta demokrasi isteyenler var ki bunun içinde çok farklı görüşlerde olan insanlar var. Bir tarafta da otoriter rejimi isteyenler var. Dolayısıyla ayrı parti kurmak, ayrışmak, demokrasiden yanaysa bir sorunumuz yok ama otoriter rejime destek çıkılıyorsa ve otoriter rejim bundan yararlanıyorsa o zaman burada sorunumuz var. Bu konudaki yorumu ben halka bırakıyorum, kendim bir özel yorum yapmak istemem."
"Eve dön çağrısı yapar mısınız?" şeklindeki soru üzerine de Kılıçdaroğlu, "Herkese yaparım. Bizim ayrışma, bölünme gibi bir lüksümüzün olmaması lazım. Eğer biz gerçekten demokrasiyi savunuyorsak, herkes düşüncelerini, inancını, kimliğini özgürce yaşamak istiyorsa ve biz buna destek veriyorsak niye ayrılıyoruz?" ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu, her tartışmanın bir ayrılık getirmemesi gerektiğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Teoman Sancar'ın istifasını sizin istediğiniz söylendi. Nedir bu olay, biraz aydınlatır mısınız?" şeklindeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Teoman Bey kendi özgür iradesiyle ayrıldı. Benim hiçbir açıklamam olmadı. Diğer arkadaşların da bir açıklaması olmadı. Özel hayatın gizliliği esastır, bir anayasal güvence altındadır. Kaldı ki kişilerin özel hayatını siyasette kullanmak asla doğru değildir. Kendisi ayrıldı ve ayrıca suç duyurusunda bulundu kendisine yönelik şantaj yapanlarla ilgili. Tutuklamalar var galiba, bilmiyorum kaç kişi tutuklandı veya gözaltına alındı. O da takip ediyor."
"Davete icabet edilir, oturulur konuşulur"
AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin, bir sosyal medya platformunda gençlerle sohbet ederken, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'nu kahve içmeye davet etmesinin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "İl Başkanı, 'kahve içmeye davet ediyorum' dediğinde, biz Erdoğan'ın tavrını izlemeyiz. Davete icabet edilir, oturulur konuşulur. Ama İl Başkanımız gittiğinde Erdoğan, şöyle bir suçlama yapmasın kendi il başkanına, 'Bir terörist ile nasıl oturdun kahve içtin?' Çünkü onu terörist olarak tanımladı o şekilde suçladı. Asla doğru değil. Bir siyasi partinin lideri ağzından çıkan sözlere dikkat etmek zorundadır. Bir kimseyi mahkeme kararı olmadan suçlamak asla doğru değildir. Kimin suçu olup olmadığına ben, siz ya da başkası karar veremez. Bir yumuşamayı doğru bulurum." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, insan hakları gibi belli konularda birleşilmesi gerektiğine vurgu yaparak, adalet inşa edilecekse bu çerçeveden tabiata ve insana bakılması gerektiğini, böyle bakınca insani ilişkilerde çok daha nitelikli bir düzeyin yakalanacağını kaydetti.
"Siz de Sayın Cumhurbaşkanına bir kahve davetinde bulunur musunuz? Ya da oradan bir davet gelirse kabul eder misiniz" şeklindeki soruya Kılıçdaroğlu, "Öyle bir davet geleceğini hiç düşünmüyorum." diye yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan ile Samsun Tütün İskelesi'ndeki 19 Mayıs'ın 100. yıl kutlama töreninde tokalaşmasının hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"19 Mayıs bizim tarihimiz açısından çok önemli bir tarih. Orada bir fotoğraf çekelim dediler. Sonuçta hepimiz bu ülkenin insanıyız, kendi ülkemizin insanları için çalışıyoruz. Öyle bir fotoğraf var, evet."
Kılıçdaroğlu, "Siz kahve içmeye davet eder misiniz" sorusunun tekrarlanması üzerine, "Yok, hayır." diye yanıt verdi.
"Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye'de yerleştireceğiz"
"Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan sizin için 'ilkelerinden vazgeçti' gibi söylemlerde bulundu. Sizin bu açılımlarınız parti tabanınızda nasıl karşılık buluyor?" sorusunu Kılıçdaroğlu, şöyle yanıtladı:
"Gayet güzel karşılık buluyor. Biz halkın partisiyiz. Halkın katmanları var. Bir kitle partisiyiz. Herkese kucağınızı açmadıktan sonra niye halk partisi dendi ki size. Halkın partisi olmak zorundayız. Halkın partisi olmak demek, halkın sorunlarına kulak kapatmak değil. Halkın sorunlarını dinleyeceksiniz, çözüm üreteceksiniz. Halkın her kesimini kucaklamalısınız. Ben de halktan kopuk bir insan değilim, aile yaşantım da öyle. Geldiğim aile de Anadolu ailesidir.
Bize 'Niye CHP bu güne kadar iktidar olmadı?' diye soruluyor. İktidar olmadıysa, kabahat vatandaşta değil ki bizde. Şimdi ben vatandaşa nasıl diyebilirim 'Vay bana niye oy vermedin?' diye. E kabahat bizde. Yani sen vatandaşın ayağına gittin, çayını kahveni içtin de sana oy mu vermedi? Gidersin konuşursun dert dinlersin. Değerlere ve geleneklere saygı göstermelisiniz. Bu çerçevede ilerlerseniz halk da size güvenecek, 'Bir de bunları deneyelim.' diyecektir."
Kılıçdaroğlu, siyaseti, siyasetçilerin bir zenginleşme aracı olarak gördüğünü savunarak, "Belli yerlere gelenler kısa sürede köşeyi döndü. Devletin hazinesine el uzatılmış ve haksız yere çok kazanç elde edilmiştir. Siyasete giren birisinin normalde zenginleşme şansı yoktur, olmaz. Kendi hayatımdan biliyorum. Ne kazandıysak, alnımızın teriyle kazandık. 2002'de kendi mal varlığımı eşimin yüzüğüne kadar yayınladım. Bugün baktığınız zaman mütevazı bir dairede oturuyorum. Çocuklar okudular, kendilerine göre bir şeyler yapıyorlar. Dünya malına tamah etmek kadar garip bir şey olabilir mi? Ben bunu anlamıyorum. Siyaset, zenginleşme aracı değildir. Bundan kurtulması ve siyasetin temiz olması lazım. Yeni bir siyaset anlayışını Türkiye'de yerleştireceğiz." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Ümit Özdağ'ın istifasındaki iddialara ilişkin bir fikriniz var mı? "şeklindeki soruya ise "Hayır" diye cevap verdi.
"Emperyal güçlerin üzerimizde oynadığı oyunların farkına varmamız lazım"
Kemal Kılıçdaroğlu, samimi bir insan olduğunu dile getirerek, "İnanmadığım bir şey söylemem. Bir kutuplaşma var mı? Evet var. Geçmişte var mıydı? Evet geçmişte de vardı. Peki biz geçmişteki kutuplaşmayı sürdürecek miyiz? Yoksa helalleşip, yolumuza bakalım mı diyeceğiz? Niye kavga ediyoruz? Eskiden sağcı, solcu birbirini hapishanede tanıdılar, emperyal güçlerin üzerimizde oynadığı oyunların farkına varmamız lazım. Saygı içinde, sağlıklı tartışarak, ders çıkararak kendimiz yönetmemiz lazım. Siyaset kurumu bir ortak payda yaratmak zorundadır. Nedir o? Demokrasi. Vatan, bayrak sevgisi, adaletli olma gibi konularda asgari paydayı oluşturmak zorundayız. Halk, kimi seçerse o gelip yönetecek. Siyasi partiler, devlet olmak için iktidar olmazlar, devleti yönetmek üzere iktidar olurlar. Devletin dili adalettir, adalet vermeyen bir devlet devlet olur mu?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, insanların ibadetini özgürce yapması gerektiğini belirterek, "CHP'li belediyelere, 'Bulunduğunuz yerlerde camileri, ibadethaneleri tertemiz yapın' talimatı verdim. Vatandaşın güzel bir yerde ibadet yapmasını belediyeler sağlamak zorunda." değerlendirmesinde bulundu.
Parti tabanın da din konusundaki yaklaşımını desteklediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, "Parti tabanımla ilgili en ufak bir endişe olmasın." dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.