'Kaşıkçı'nın şehit edildiği binayı alıp müze yapmak istiyoruz'
'Kaşıkçı'nın şehit edildiği binayı alıp müze yapmak istiyoruz'
Türk Arap Medya Derneği Başkanı Kışlakçı "Cemal Kaşıkçı Müzesi kurmak istiyoruz. Bunun için de Cemal'in şehit edildiği Başkonsolosluk binasını da satın alma girişimimiz devam ediyor. Almak için uğraşıyoruz." dedi.
Türk Arap Medya Derneği (TAM) Başkanı Turan Kışlakçı, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın öldürüldüğü Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğunu satın alıp Cemal Kaşıkçı Müzesi haline getirmek için çalıştıklarını söyledi.
Washington Post yazarı Cemal Kaşıkçı'nın ülkesinin İstanbul Başkonsolosluğunda özel infaz timi tarafından öldürüldükten sonra cesedinin parçalara ayrılarak ortadan kaybedilmesinin üzerinden bir yıl geçti.
Vahşice işlenen bu cinayetin ardından geçen bir yıllık sürede Kaşıkçı'nın nerede, ne zaman ve nasıl öldürüldüğüne ilişkin bilgiler netleşirken, cesedinin nerede olduğuna ilişkin ise herhangi bir bulguya rastlanmadı.
Kaşıkçı'nın ailesi ve yakın dostları ise cesedin kendilerine teslim edilerek dini vecibeler yerine getirilip vasiyeti üzerin Medine'de toprağa verilmesini bekliyor.
Merhum Kaşıkçı'nın Türkiye'deki en yakın dostu olan ve cinayet gününden itibaren yaptığı açıklamalarla Suudi Arabistan ve bazı Arap medya tarafından da hedef haline getirilen Tük Arap Medya Derneği Başkanı gazeteci Turan Kışlakçı, tanıdığı Cemal Kaşıkçı'yı ve Kaşıkçı'nın kaybolmasından sonra yaşadığı süreci AA muhabirine anlattı.
Cemal Kaşıkçı ile Körfez'de bir seminerde tanıştıklarını anlatan Kışlakçı, ondan sonra ölümüne kadar süren yaklaşık 15 yıllık bir dostlukları olduğunu ifade etti.
Kışlakçı, Orta Doğu'da birçok entelektüel ve aydınla tanışmasına Kaşıkçı'nın vesile olduğunu dile getirerek, "Beraber birçok uluslararası seminerlerde bulunduk. Onun çalıştığı kurumlara benim desteğim oldu. Benim Arap medyası ile ilgili çalıştığım kurumlarda onun desteği olmuştu. Türkiye'ye geldiğinde beni ziyaret ederdi. Ben de Suudi Arabistan'a gittiğimde onu ziyaret ederdim." diye konuştu
Kaşıkçı'nın Orta Doğu'yu iyi bilen naif bir kişiliğe sahip önemli bir gazeteci olduğunu ifade eden Kışlakçı, onun Orta Doğu'nun sevilen en önemli yazarlarından biri olduğunu kaydetti.
"Bir-iki hafta içerisinde evleneceklerdi"
Kışlakçı, yakın dostu olan Cemal Kaşıkçı için nişanlısı Hatice Cengiz'i babasından istemeye kendisinin gittiğini anlatarak, şöyle konuştu:
"Cemal, 'Benim Türkiye'de akrabalarım yok. Sen benim yakın dostum olarak gidip Hatice Hanım'ı babasından ister misin?' demişti. Beraber gidip Cemal adına ben istemiştim. Daha sonra evlenmek için resmi işlerin bitmesini bekliyorlardı. Eğer resmi şeyler bitmiş olsaydı. Bir-iki hafta içerisinde evleneceklerdi." dedi.
Turan Kışlakçı, olay günü 2 ekim 2018'de saat 16.30-17.00 sıralarında Hatice Cengiz'in kendisini arayarak "Cemal, Londra'dan geldi. Biz öğlen konsolosluğa geldik ama saatlerdir buradayım, Cemal'den haber yok. Lütfen Ankara'ya da bunu bildir." dediğini aktardı.
O gün Kaşıkçı'nın Londra'dan geldiğinden haberinin olmadığını belirten Kışlakçı, bunun üzerine gereken yerlere haber verdiğini ve ardından takip işlerinin başlandığını söyledi.
Kışlakçı, olay günü akşama doğru bir basın açıklaması yapıp "Cemal Kaşıkçı bu kapıdan girdi ve çıkmadı" dediklerini aktararak, ertesi gün sabah saatlerinde ve takip eden günlerde sürekli açıklamalar yaparak takiplerini sürdürdüklerini anlattı.
Kaşıkçı'nın akıbeti ile ilgili baştan beri endişelerinin olduğuna işaret eden Kışlakçı, "Endişelerimiz vardı. Çünkü Orta Doğu rejimlerini çok iyi bilirim. Bu rejimlerde bir adam bir yere gittiyse ve 5-6 saat içerisinde çıkmadıysa kesin öldürülmüş veya fidye için tutulmuştur demektir. Bir devlet de fidye için tutmayacağına göre o endişe ile belki bulunur, belki çıkar, Türkiye içinde bunu yapamazlar diye düşünüyordum." dedi.
Turan Kışlakçı, olaydan iki hafta sonra kendilerine ulaşan bütün verilerde, Cemal Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürülüp vücudunun paramparça edildiği yönünde olduğunu söyledi.
"İşin sorumluları hala doğru dürüst yargılanamıyor"
Kaşıkçı'nın öldürülmesinin ardından bazı medya kuruluşları ne kadar sessiz kalmış olsa bile uluslararası medyanın ve dünya vicdanının bu olaya gerekli oranda büyük ilgi gösterdiğini düşündüğünü anlatan Turan Kışlakçı, şunları kaydetti:
"Suudi Arabistan yalan haberler yaymasına rağmen dünya vicdanı buna sessiz kalmadı. Japonya'dan ABD'ye, Güney Afrika'ya kadar dünyanın her yerinden insanlar arayıp 'Böyle bir şey nasıl olabiliyor, bir devlet bunu nasıl yapabilir?' diyorlardı. İnsanlar halen bunun akıbetinin ne olacağını soruyorlar. Hatta yurt dışına çıktığımda beni tanıyan insanlar yoldan çevirip konuyla ilgili sorular soruyor."
Kışlakçı, cinayete ilişkin Avrupa ülkelerinin tavrını eleştirerek, "Belli açıklamalar oldu ama hepsi ikiyüzlü davranıp Suudi Arabistan'dan para araklama peşindeydi. Amerika bunun başını çekti. Bu işin sorumluları hala doğru dürüst yargılanamıyor." dedi.
Türkiye'nin bu konuda üzerine düşen her şeyi yaptığına dikkati çeken Kışlakçı, "Türkiye, olayı ortaya çıkararak bütün dünyaya duyurdu. Bizde ana sebep, olayın Türkiye içinde ama Suudi Arabistan Başkonsolosluğunda olayın gerçekleşmesiydi. Türkiye orayı deşifre etti çünkü olay Suudi Arabistan topraklarında oluyor. Türkiye bütün olayı dünyaya duyurdu." değerlendirmesinde bulundu.
"Türkiye, çok iyi bir diplomasi yürüttü"
Türk Arap Medya Derneği Başkanı Turan Kışlakçı, Türkiye'nin bu olayı kamuoyuna çok profesyonel bir şekilde aktardığına vurgu yaparak, şöyle devam etti:
"Türkiye çok iyi bir diplomasi yürüttü. Kamu diplomasisi açısından çok başarılıydı. İletişim Başkanlığı açısından bakıldığında Fahrettin Altun Bey'in başında bulunduğu kurum açısından da çok başarılı bir operasyondu bu. Çok başarılı bir şekilde yürütüldü ve dünyaya mal edildi."
"Uluslararası kurumların harekete geçmesini bekliyoruz"
Kışlakçı, dünya medyasının konuya hala yakın ilgi gösterdiğini belirterek, şu anda 40'a yakın ülkeden basın mensuplarının cinayetin yıl dönümü için Türkiye'de bulunduğunu söyledi.
Cinayete ilişkin görülen davaya da değinen Kışlakçı, "Davaya ilişkin içeriden bilgiler geliyor ama olayın aslı nedir bilmiyoruz, hangisinin doğru olup olmadığını teyit edemiyoruz. Biz şunu biliyoruz; hala olayın gerçek anlamda mahkemesi yapılmadı. Bu mahkemeden bir şey çıkacağını düşünmüyorum. Bir şeyler yapmış olsalar bile kendilerine yüklenen o sorumluluğu 'nasıl defedebiliriz' bununla ilgili oyunlar çevirecekler. Ötesi yok. Burada yapılması gereken, dünya kamuoyunun, uluslararası ceza mahkemesi, BM ve diğer uluslararası kurumların bu konuda nasıl bir adım atacağıdır. Biz uluslararası kurumların harekete geçmelerini bekliyoruz."
Kışlakçı, cinayete ilişkin uluslararası soruşturma için Türkiye'ye gelerek çalışmalar yapan BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard tarafından açıklanan raporun olumlu olduğunu anlatarak, "Maalesef BM hantal bir kurum haline gelmiş durumda. Bütün hazırladıkları şeyler raporlarda kalıyor. Bu, büyük sıkıntılardan bir tanesi. Umarım Birleşmiş Milletler bu hazırlanan raporun gereğini yapar." diye konuştu.
"Bu kara bir leke olarak kıyamete kadar kalacak"
Suudi Arabistan'ın olayın başında cinayeti inkar ettiğini, Veliaht Prens ve diğer yetkililerin farklı zamanlarda çeşitli açıklamalar yaptığını anlatan Kışlakçı, bu durumun bir ülke için ağır bir sorumluluk olduğunu aktardı.
Kışlakçı, Suudi Arabistan'ın İslam dünyasının ana omurgasından biri olduğuna vurgu yaparak, "Mekke ve Medine'nin içinde bulunduğu bir yer. Bu olayların yaşanması çok vahim ve bu kara bir leke olarak kıyamete kadar kalacak." dedi.
Kışlakçı, cinayetin ardından kendisinin yaptığı her açıklamanın, BAE ve Suudi Arabistan medyası ile bunlara bağlı bazı sosyal medya hesapları tarafından "yalan olduğu ve Kaşıkçı'nın öldürülmediği" şeklinde propagandaların yapıldığını anlattı.
Olayın ardından geçen bir aylık sürede aleyhlerine çok fazla haberler yapılıp tehditlerde bulunulduğunu belirten Kışlakçı, olayın bütün yönleriyle deşifre olmasıyla rahat bir nefes aldıklarını ifade etti.
"Başkonsolosluk binasını alma girişimimiz sürüyor"
Turan Kışlakçı, hunharca katledilen arkadaşı Cemal Kaşıkçı'nın isminin yaşatılması için çeşitli çalışmalarının olduğunun dile getirerek, "Biz bunu 2 Ekim'de duyuracağız. Bunlardan biri Cemal Kaşıkçı Müzesi kurmak istiyoruz. Bunun için de Cemal'in şehit edildiği Başkonsolosluk binasını da alma girişimimiz devam ediyor. Biz almak için uğraşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin artık bu tarz vahşi, barbar eylemlere maruz kalmaması için uluslararası kurumların harekete geçmelerini istediklerini anlatan Kışlakçı, "Devletlerin bu tarz eylemlerde bulunmalarına engel olmaları, bunun için ilk önce Cemal'in katliamına eli bulaşan herkesin cezalandırılması gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak dünya daha da barbar ve vahşi eylemlere tanıklık edecektir." değerledirmesinde bulundu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.