"Kapımızı çalan herkese para veriyoruz"

"Kapımızı çalan herkese para veriyoruz"
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, "Türkiye'de şu anda şirket kuracaklar için finansman sorunu...

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak, "Türkiye'de şu anda şirket kuracaklar için finansman sorunu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü neredeyse kapımızı çalan herkese para veriyoruz. Öyle bürokrasi falan da yok, sadece bize yapacağı iki paragraflık bir sunumla başlıyor olay" dedi.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi'nin "Bilim ve Teknoloji Politikaları Işığında Sanayimiz İçin Gelecek Öngörüsü" konulu eylül ayı toplantısı, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Altunbaşak'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Altunbaşak, TÜBİTAK'ın sanayiye en yakın olduğu dönemin yaşandığını belirterek, ülke sanayisinin temel problemlerini anlayıp, onlara çözüm bulmak için uğraştıklarını söyledi.

Türkiye'nin son 10 yılda çok büyük mesafe kaydetmiş olsa da orta gelir tuzağı konusunda dikkatli olunması gerektiğine işaret eden Altunbaşak, orta gelir tuzağını aşmanın tek yolunun Ar-Ge ve eğitime önem vermekten geçtiğini belirtti.

Altunbaşak, nitelikli insan kaynağı ve yenilik sisteminin önemini vurgulayarak, Milli Eğitim Bakanlığı ile TÜBİTAK'ın okullardaki müfredat ve eğitim materyalleri konusunda yaptıkları çalışmaları anlattı.

Türkiye'de sanayi ile üniversiteler arasındaki işbirliğine önemli katkılar sunacak teknoloji transfer ofislerini her üniversitede kurmak istediklerini ifade eden Altunbaşak, TÜBİTAK'ın tamamen sonuç odaklı bir metodolojiye geçtiğini ve gelecek yıllarda teknoloji transfer ofislerinin meyvelerinin alınacağını söyledi.

"Neredeyse kapımızı çalan herkese para veriyoruz"

Altunbaşak, bilimin ekonomik bir aktivite olduğunu belirterek, "Ar-Ge harcaması ve karlılık arasında bir ilişki var. Ar-Ge harcamanız ne kadar yüksekse karlılık oranlarınız da o kadar yüksek oluyor" diye konuştu.

Başlangıç firmaları ve girişimcilik için TÜBİTAK faaliyetlerine değinen Altunbaşak, şunları kaydetti:

"Ben Türkiye'de şu anda şirket kuracaklar için finansman sorunu olduğunu düşünmüyorum. Çünkü neredeyse kapımızı çalan herkese para veriyoruz. Eğer bir fikriniz var ve o fikri ürüne dönüştürmek için finansman ve bilgiye ihtiyacınız varsa, TÜBİTAK'ın Girişimcilik Aşamalı Destek Programı var. Her aşamadan sonra bir miktar finansman ve mentorluk desteği veriyoruz. Öyle bürokrasi falan da yok, sadece bize yapacağı iki paragraflık bir sunumla başlıyor olay.

Biz o iki paragraftan fikrin işe yarayacağını anlarsak bu iş fikrinin iş planına nasıl çevrileceği konusunda bir haftalık eğitim veriyoruz. İkinci aşamada şirketin kurulması için 100 bin lira hibe veriyoruz. Üçüncü aşamada bunların arasında biraz daha önde gidip gelişme gösterenlere finansman olarak 550 bin lira veriyoruz. Dördüncü aşamada para vermiyoruz, daha başka destekler sunuyoruz. Ayrıca her firmaya her aşamada mentor atıyoruz."

Girişimcilik Aşamalı Destek Programı'nı hayata geçirirken en zorlandıkları konunun mentor bulmak olduğunu belirten Altunbaşak, şu an mentor olarak 80 kişi bulduklarını, Türkiye'nin önemli eksiklerinden birinin de mentorlük konusu olduğunu dile getirdi.

Altunbaşak, "Genelde start-up (başlangıç) firmalarının 8'de biri yaşar. Türkiye'de ise bu oran daha yüksek. Kolay kolay batmıyorlar ama kolay kolay çıkmıyorlar da..." dedi.

Girişimcilik Aşamalı Destek Programı kapsamında şu anda 2 bine yakın firmayı fonladıkları bilgisini veren Altunbaşak, "Bu programı açtıktan sonra bazı büyük firmalar gelip, bu firmaları TÜBİTAK'la beraber eş fonlamak istediklerini iletti. Şimdi 1512/B kodlu Özel Sektörle Eş Fonlama diye ayrı bir program üzerinde çalışıyoruz. Bu program da birkaç ay içerisinde çıkacak" diye konuştu.

"TÜBİTAK ilk kez önce parayı veriyor, sonra projeyi istiyor"

Türkiye'de üniversite-sanayi işbirliğinin yeterince işlemediğini ifade eden Altunbaşak, sanayicilerin TÜBİTAK'tan destek alabilmeleri için yanlarına üniversite alma şartı getirdiklerini söyledi.

Altunbaşak, "1505 kodlu program kapsamında üniversite ile sanayi arasında köprü kurmak isteyen birisi varsa, TÜBİTAK'ın kapısını çalar çalmaz projenin fizibilitesini araştırsın diye ilk günden 10 bin lira verip, 3 ay içerisinde projeyi vermesini istiyoruz. TÜBİTAK ilk kez önce parayı veriyor, sonra projeyi istiyor" dedi.

Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun son toplantısında hidroelektrik, termik, rüzgar ve güneş gibi enerji santrallerinin Türkiye'de yapılabilmesinin yolunun açılması konusunda bir dizi karar alındığını anımsatan Altunbaşak, "Bu santrallerin tamamını Türkiye'de yapamayız ama belli bir yerlilik oranına ulaşmak istiyoruz. Teknolojik olarak bu termik santrallerin rehabilitasyonunun Türkiye'de yapılmaması için hiçbir sebep yok. İşin içerisinde TÜBİTAK enstitülerinin, özel sektörün, belki yurt dışından bir firmanın ve ilgili bakanlığın da düzenleyici olarak bulunduğu doğru bir modelin nasıl oluşturulabileceği üzerinde çalışıyoruz" diye konuştu.

Yurt dışında teknoloji şirketlerinin satın alınması üzerinde de çalıştıklarını kaydeden Altunbaşak, iş gücü piyasasında arz-talep analizi, rekabet avantajına sahip olunan alanlar, Ar-Ge ile çözülebilecek sorunlar ve teknoloji yol haritaları çalışmalarında sanayiye işbirliği çağrısında bulundu.

"Fed, aslında pozisyonunu düzeltmek isteyenlere şans tanıdı"

İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ise yeryüzü ölçeğinde ağırlıklı olarak üretimsizlikten ve refahın gerilemesinden kaynaklı bir şiddet patlaması yaşandığını belirterek, insanlığın bilgi çağının özelliklerine uygun, üretime odaklı ekonomiye geçmenin sancılarını yaşadığını söyledi.

Dünya Ekonomik Forumu 2013-2014 Küresel Rekabet Raporu'na göre rekabet gücü sıralamasında Türkiye'nin 148 ülke arasında 44. sırada yer aldığını aktaran Bahçıvan, "Dünyanın gelişmiş ülkeleri, eski üretim tarzlarından hızla uzaklaşıyor. Klasik sanayi devriminin mantığına uygun bir şekilde üretim yapan şirketlerin varlık değeri ve kar oranları her geçen gün azalmaktadır. Buna karşın, bilgi çağında inovasyon ve katma değeri yüksek ürünlere yönelmiş şirketlerin varlık değeri ve kar oranlarında adeta bir patlama yaşanmaktadır" ifadelerini kullandı.

Dünya finans sisteminde parasal kaynakların kısılmasına yönelik hazırlıklar yapıldığını belirten ve ABD Merkez Bankası'nın (Fed), daha önce açıkladığı bu yöndeki kararını geçen hafta yaptığı açıklamayla ötelemiş olmasını "tuhaf" olarak niteleyen Bahçıvan, şunları kaydetti:

"Ötelenmiş olan süreç kanaatimize göre çok fazla bir zaman geçmeden mutlaka devreye girecek. Fed, aslında pozisyonunu düzeltmek isteyenlere şans tanıyarak bu konuda yumuşak bir geçişi hedeflemektedir. Bu, çok doğru bir yaklaşım olmakla birlikte asıl sorun, bu devranın ilanihaye devam etmesini arzu eden kesimlerin varlığında düğümlenmektedir. Üretimin dışlandığı, finansın ekonomi üzerinde uzun bir süredir devam ettirdiği hakimiyet yeryüzü ölçeğinde ve Türkiye'de mutlaka kırılacak."

Bahçıvan, dünyada ekonomik rekabetin giderek arttığına işaret ederek, "Eğitim kalitesi düşük, bilgi birikimi ve Ar-Ge kapasitesi zayıf, inovasyon ve tasarım gücü yetersiz ülkeleri çok daha zor günler bekliyor. Türkiye, ihracatın kilogramını 1,59 dolara satarken, Japonya 4 dolara satıyor. Ülkemizde tasarım alanında eğitim gören 7 bin öğrenciye karşılık Çin'de 1 milyon öğrenci bu alanda eğitim görmektedir" diye konuştu.

"Demokratikleşme paketi yeni bir ivme yaratacak"

Türkiye'nin en önemli iç gündem maddesinin çözüm süreci olduğunu dile getiren Bahçıvan, İSO olarak bölgeye yaptıkları ziyarette, çözüm sürecinin buradaki insanlar tarafından sahiplenildiğini gözlemlediklerini anlattı.

Bahçıvan, "Sahibi toplum olan bir sürecin önünde hiç kimse duramaz, hiç kimse kesintiye uğratamaz. Gelecek hafta açıklanması beklenen demokratikleşme paketinin, bölgedeki gözlemlerimize dayanarak, yeni bir ivme yaratacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.

İstanbullu sanayiciler olarak bölgeye yatırım yapmayı hedeflediklerini dile getiren Bahçıvan, "Bölgenin ekonomik sorunları kadar eğitim sorunları da var. Bölge illerinden her yıl 5 öğrenciyi dünyanın saygın üniversitelerine göndersek, sonra gelip bölgelerinde en az 10 yıl çalışsalar burada çok şey değişir" dedi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.