İzolasyon

İzolasyon
Ya Amerika? Şimdilik lafı eveleyip gevelemeyi seçerek sanki gelişmelere karşı bir duruşa sahipmiş gibi kendini lanse etse de olayların Amerika’nın bilgisi dahilinde olmaması ve hatta dahlinin olmaması düşünülebilir mi…

Uluslararası camianın yazılı olmayan ve fakat yazılı olan antlaşmalar ve gelenekler kadar yön çizici kuralları vardır. Bunlardan bir tanesi mevzubahis uluslararası alanın herhangi bir güvenlik kuvveti olmamasına rağmen bir genelleme yaparsak, bütün ülkelerin kabul ettiği bir katılımcılık antlaşması olmasıdır. Bir başka deyişle, bütün ulus devletler uluslararası alan dediğimiz sanal toplumun bir parçasıdır. Bunu gönüllü olarak idrak ederler. Hiçbiri benim ulus-devletim artık bu camianın üyesi olmayacak diyemez. Coğrafi bağlarla fiziksel olarak bu gezegenin parçasıdır hepsi.

Fiziksel zorunluluğun ötesinde bir de siyasi birliktelik zorunluluğu vardır, uluslararası arenada. Her ne kadar, farklı özellikler taşıyan insan grupları misali kendi aralarında gruplaşsa da ülkeler, genel olarak hepsi uluslararası camianın birer üyesidirler. Coğrafi ve fiziksel anlamda bundan başka bir imkanları yokken, sosyoekonomik ve siyasi anlamda da bu böyledir. Yani ulus devletler bir şekilde birbirlerine karşı bağ üretirler. Bunların bir kısmı, coğrafya gereği komşuluk ve yakınlık üzerinden tezahür ederken bir kısmı da ortak değer, hedef, düşman, kültür ve benzeri üzerinden şekillenir. İsrail ve ABD arasındaki bağ, ortak değer ve dolayısıyla düşman üzerinden gelişir. Ama aralarında binlerce kilometre olan iki ülkedir bunlar. Mesafe bağların kurulmasına engel teşkil etmez. Bilakis bazen yakınındakinden daha kuvvetli bağlar oluşur uzaktakilerle.

Demek ki arada büyük mesafeler olsa bile uluslararası camianın küçük gruplaşmaları halinde birlik arz etmek ulus devletler için önemlidir. Fonksiyonelcilik diye tanımladığımız bir perspektif üzerinden dayanışmaya gitme imkanı böylece doğmuş olur. Mevzubahis bakış açısını ekonomiden, siyasete, kültürden sosyal ağlara kadar farklı alanlarda uygulayabilir, bir elin nesi var, iki elin sesi var anlayışını arazide ortaya koyarlar.

Hal böyleyken hiçbir ülke tek başına kalmak istemez. Mutlak surette müttefikleri, dostları olsun ister. Yalnızlık cezai müeyyede anlamına da geleceğinden, dost kalmak esastır. Aksi izolasyona yol açar ki bu da marjinalize olmak, ötekileşmek anlamına gelecektir.

Şimdi tam da bu yalnızlaştırma devreye sokuldu, Katar’a karşı. Suudi Arabistan ile başlayan akıma, komşuları Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn başta olmak üzere, Mısır, Yemen ve Libya da katıldı. Bu arada BAE’nin Amerika Büyükelçisinin basına yansıyan yazışmalarından da anlaşılacağı üzere, İsrail’de Katar’la alakalı gelişmeler de masum değil.

Ya Amerika? Şimdilik lafı eveleyip gevelemeyi seçerek sanki gelişmelere karşı bir duruşa sahipmiş gibi kendini lanse etse de olayların Amerika’nın bilgisi dahilinde olmaması ve hatta dahlinin olmaması düşünülebilir mi…

 

Merve Kavakçı

Yeni Akit

Kaynak:

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.