İstanbul Barosu Yassıada?dan sabıkalı
Celal Bayar'ın torunu Prof. Naskali, son dönemde hukuk dışı eylemleriyle gündeme oturan İsranbul Barosunun tarihi sabıkasını açıkladı.
Ergenekon sanıklarını savunan, karar aşamasına gelen Balyoz davasını basan, avukat atamayarak yargıyı kilitleyen İstanbul Barosu'nun 27 Mayıs darbesinde de benzer bir tavır sergilediği ortaya çıktı. Celal Bayar'ın torunu Prof. Emine Gürsoy Naskali, "Baroya kayıtlı avukatların Yassıada'daki DP'lilere avukatlık yapmasını yasaklamış ve avukatların barodan ihraç edileceğini açıklamışlardı" dedi.
Karar aşamasına gelen Balyoz davasını 12 avukatla basan ve mahkemenin talebine rağmen avukat atamayarak yargıyı kilitleyen İstanbul Barosu'nun 27 Mayıs darbesinde de benzer bir sabıkasının bulunduğu ortaya çıktı. Yassıada'da müebbet hapis cezasına çarptırılan Celal Bayar'ın torunu Prof. Emine Gürsoy Naskali, "27 Mayıs'ta da İstanbul Barosu, baroya kayıtlı avukatların Yassıada'daki DP'lilere avukatlık yapmasını yasaklamış ve avukatların barodan ihraç edileceğini açıklamıştı" dedi.
Ergenekon sanıklarına verdiği destek nedeniyle 'darbeci baro' eleştirisi yöneltilen İstanbul Barosu Balyoz davasında da devreye girmişti. Baro Başkanı Ümit Kocasakal ve 11 avukatla duruşmaya gelen İstanbul Barosu, yargıya yönelik ağır ithamlarda bulunmuştu. 365 sanıklı davada sanık avukatları duruşmaya girmeyerek kararı engellerken baro, mahkemenin talebine rağmen avukat atamayarak bu girişime arka çıkmıştı. Baro'nun bu eylemine Yassıada sanıklarından 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın Torunu Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali'den çarpıcı bir eleştiri geldi. İstanbul Barosu'nun geçmişte de darbe yanlısı icraatının olduğunu hatırlatan Naskali, "27 Mayıs'ta İstanbul Barosu, baroya kayıtlı avukatların Yassıada'daki Demokrat Partililere avukatlık yapmasını yasaklamıştı. Ayrıca avukatlık yapanların barodan ihraç edileceğini açıklamıştı. Baro'nun hukuk sabıkası var" dedi.
MAHKEMEYİ ETKİLEME GİRİŞİMİ
Naskali, Yassıada'da Türkiye'nin her yerinden avukatların bulunduğunu ancak İstanbul'un ayrı bir öneme sahip olduğunu öne sürdü. Naskali; "İstanbul'un seçilmesinin sembolik bir önemi vardı. Nitekim en önemli sanıkların avukatları İstanbul Barosuna kayıtlıydı. Yani İstanbul'u baskı altında tutmak aslında mahkemeyi baskı altına almak anlamına geliyordu" ifadelerini kullandı.
Baronun geçtiğimiz günlerde Balyoz sanıklarına lehine bulundukları girişimi 'mesleki inkar' olarak değerlendiren Naskali, şöyle devam etti: "Siyasi olduklarını o dönemde olduğu gibi bu dönemde de gösteriyorlar. Dünya literatüründe olmayacak bir davranış içindeler. Hukuk tarihinde buna benzer vakalara rastlamak zor. Dünyanın neresine giderseniz gidin Baro'nun bu kadar siyasete angaje olduğunu göremezsiniz. Böylesi kararlar alınması hukuk yönünden sabıka niteliği taşıyor. Hukuk dışına çıktıklarının resmidir."
BİLGİ EDİNMEYE ENGEL KOYUYORLAR
Naskali İstanbul Barosu'ndan geçmişe ait bilgilere ulaşmanın çok zor olduğunu belirerek, "Eskiye yönelik kararlarına bilgi edinme yasasına göre ulaşmak mümkün değil. Her nedense buna bir set çekmişler. Özellikle Yassıada yargılamaları döneminde alınan kararlara ulaşmak imkansız" açıklamasında bulundu.
HABER: NESRULLAH SONAY-BUGÜN GAZETESİ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.