'İsrail uluslararası hukuku yeniden ihlal etti'

'İsrail uluslararası hukuku yeniden ihlal etti'
 Uzmanlar, İsrail'in, Gazze'ye Özgürlük Filosu'na müdahalede bulunmakla uluslararası hukuku yeniden ve açıkça ihlal ettiği görüşünde birleşiyor. ANKARA...

 

Uzmanlar, İsrail'in, Gazze'ye Özgürlük Filosu'na müdahalede bulunmakla uluslararası hukuku yeniden ve açıkça ihlal ettiği görüşünde birleşiyor.

 

ANKARA (AA) - Gazze'ye Özgürlük Filosu'na müdahaleyi değerlendiren uzmanlar, İsrail'in uluslararası hukuku tekrar ve açıkça ihlal ettiğini belirtti.

 

İsrail'in 2007'den bu yana Filistinlilere karşı sürdürdüğü ablukayı delerek Gazze'ye insani yardım malzemesi götürmeyi amaçlayan 3. Özgürlük Filosu'na müdahale etmesi, İsrail ordusunun 2010'da "Gazze'ye Özgürlük Filosu"ndaki 500'den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıyı akıllara getirdi.

 

Bu tutumun uluslararası hukukun değişmez kuralı "açık denizlerin serbestliği" ilkesine aykırı olduğunu vurgulayan uzmanlar, İsrail'in uluslararası hukuku yeniden ve açıkça ihlal ettiğini kaydetti.

 

- "Cenevre Sözleşmesi'yle bağdaşmıyor"

 

Müdahalenin uluslararası hukuka aykırı olduğunun açıkça görüldüğünü belirten Abant İzzet Baysal Üniversitesi (AİBÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Dalar, İsrail ile Hamas arasında henüz barışın tesis edilmediğini hatırlattı.

 

İsrail'in ambargoyu delmek isteyen gemiye müdahalesini deniz savaşları hukuku çerçevesinde gerekçelendirdiğini ancak ortada bir insani yardım girişimi varsa müdahalenin Cenevre Sözleşmesi'yle bağdaşmayacağına dikkati çeken Dalar, 1949'da imzalanarak ertesi yıl yürürlüğe giren Cenevre Sözleşmesi'nin, savaş alanlarında ve işgal altında yaşayan sivilleri korumayı taahhüt ettiğini söyledi.

 

"Cenevre Sözleşmesi, kontrol altındaki insani yardımın ilgili yerlere ulaştırılması konusunda taraflara bir yükümlülük getiriyor" diyen Dalar, Gazze üzerinde devam eden ablukanın uygulanmasının uluslararası hukuka uygun düşmediğini anlattı.

 

Dalar, "Savaşan taraflar arasında insani yardım durumu söz konusu olduğu takdirde, tarafların engellememesi şeklinde bir yükümlülüğü var ve dolayısıyla müdahale bu açıdan uluslararası hukuka aykırıdır" ifadesini kullandı.

 

Birleşmiş Milletlerin (BM) 1982 Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin 24. maddesindeki "Sahildar devletin silahla deneme veya manevralar yapılması, askeri makinaların uçurulması, araştırma veya ölçüm faaliyetlerinde bulunulması gibi haller dışında, karasularından yabancı gemilerin zararsız geçişlerine engel olmayacağı" hükmünü hatırlatan Dalar, müdahalenin bu maddelere dayandırılmış olabileceğini ve geminin ancak silahlı malzeme olup olmadığının belirlenmesi için kontrol edilebileceğini aktardı.

 

Uluslararası suların "Herhangi bir devletin egemenliğinde olmayan sular" şeklinde tanımlandığını dile getiren Dalar, özellikle barış zamanında devletlerin müdahalesinin ancak köle ticareti, uyuşturucu kaçakçılığı ya da deniz haydutluğu suçları kapsamında mümkün olduğunu, oysa İsrail'in müdahalesinin bu kapsamda yapılmadığını kaydetti.

 

- "Egemenlik haklarının dışında bir eylem"

 

Özyeğin Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın da İsrail'in BM kararlarına rağmen Gazze'deki hatasından dönmediğini söyledi.

 

Caşın, Natenyahu hükümetinin Gazze'ye uygulanan ablukanın gevşetileceği yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail makamlarının Gazze'ye yapılacak denizden yardımları insani dahi olsa tehdit şeklinde algılamayı sürdürdüğünü kaydederek, 2010'daki Mavi Marmara olayında da bunun görüldüğünü vurguladı.

 

İsrail'in uluslararası sularda, yetki alanının dışında müdahalede bulunmakla uluslararası hukuku göz ardı ettiğine dikkati çeken Caşın, "Ancak buradaki olay incelendiğinde Mavi Marmara'ya kıyasen askeri gemiyle müdahale edilmediği, aşırı gücün kullanılmadığı görülüyor. Ölü ve yaralıların olmaması sevindirici bir hadise ancak bu müdahale, uluslararası hukuk açısından kabul edilemez bir durumdur" ifadesini kullandı.

 

Açık denizlerin serbestliği (Navigation Safety) ilkesinin uluslararası hukukun değişmez kuralı olduğunu belirten Caşın, güvenlik sebebiyle bir gemiye müdahalenin aslında egemenlik haklarının dışında bir eylem olduğunu anlattı.

 

Mesut Hakkı Caşın, şunları söyledi:

 

"Zannediyorum, uluslararası toplum bunu değerlendirecektir. İsrail Devleti, müdahale ettiği gemilerdeki aktivistler konusunda belki kısa bir gözaltında bulundurma ya da sorgulama hakkına sahip olabilir. İsrail Devleti, kendisine göre haklı bulduğu ve iç güvenliğine tehdit unsuru gördüğü 'teröristlere yardım ve yataklıkta bulunmak' suçuyla yargı makamlarını harekete geçirebilir ancak İsrail yargı makamlarının geçmişte bu gibi konularda başarısız olduğunu görüyoruz.

 

Devlet, kendi egemenlik alanının dışındaki herhangi bir faaliyetten dolayı şüpheli gördükleri şahısları yargılama hakkına sahip değildir. Ben, İsrail'in bu gözaltılarının hukuka dayalı olmadığını düşünüyorum. İsrail'in gerek aktivistleri gerek de yardım gemilerini alıkoyma gibi hukuki dayanağa bağlı eylemi olamaz. Uluslararası teamül hukukunda bu, korsanlığa girmektedir."

 

- "İsrail, köşeye sıkıştı"

 

İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mensur Akgün de İsrail'in uluslararası sulardaki müdahalesinin kabul edilemeyeceğini ancak kendisinin yasak olduğunu duyurduğu bölgelerde müdahalesinin çok daha akıllıca olabileceğini vurguladı.

 

Bu müdahalelerin doğurduğu siyasi sonuçların İsrail'i köşeye sıkıştırdığını ifade eden Akgün, "Filistin sorunu askerileşmekten siyasileşmeye doğru ilerledikçe, diplomatikleştikçe, hukukileştikçe İsrail daha zor durumda kalıyor" diye konuştu.

 

Gazze'ye Özgürlük Filosu'nun teşebbüsünün amacına ulaşmasını kimsenin beklemediğini ancak uluslararası düzeyde bu ambargonun varlığını dünyaya hatırlatmakta başarılı olunduğunu anlatan Akgün, "Dünyada diğer insanlara ve Filistinlilere de bu sorunun barışçıl yöntemlerle de çözümünün zorlanabileceğini gösterdiler" şeklinde konuştu.

 

- Gazze'ye Özgürlük Filoları

 

İsrail'in 2007'den beri Gazze topraklarındaki Filistinlilere karşı sıkı biçimde sürdürdüğü ablukayı delmeyi ve Gazze'ye insani yardım malzemesi götürmeyi amaçlayan 3. Özgürlük Filosu, önceki gün Yunanistan'ın Girit Adası'ndan demir almıştı.

 

Eski Tunus Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Marzuki ve İsrail Meclisindeki Filistinli Milletvekillerinden Basil Gattas'ın bulunduğu tekne, öncü unsur olarak uluslararası sulara ulaşırken, diğer tekneler de aynı güzergahı takip ediyordu.

 

Gazze ablukasını delmeyi hedefleyen 3. Özgürlük Filosu'nun başını çeken balıkçı teknesi "Marianne", İsveç'in Göteborg şehrinden 11 Mayıs'ta demir almıştı.

 

İsrail Dışişleri Bakanlığı, 3. Özgürlük Filosu teknelerinin deniz ablukası altındaki Gazze'ye ulaşmasına izin vermeyeceklerini, filodaki aktivistleri ülkelerine geri göndereceklerini açıklamış ancak müdahalenin yöntemine ilişkin ayrıntı paylaşmamıştı.

 

İsrail ordusundan dün yapılan yazılı açıklamada, "Askerler, Gazze deniz ablukasını delme girişiminde bulunan tekneyi ziyaret ederek arama yaptı" ifadesine yer verildi.

 

Free Gaza Movement (Özgür Gazze Hareketi) adlı sivil toplum kuruluşu ile İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfının ortaklaşa düzenlediği "Gazze'ye Özgürlük Filosu" da 2010'da İsrail'in askeri saldırısına uğramıştı. İsrail ordusunun, filodaki 500'den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine, uluslararası karasularda 31 Mayıs 2010'da düzenlediği saldırıda 10 kişi yaşamını yitirmiş, 56 kişi yaralanmıştı.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.