İslam coğrafyası çok sancı çekti çekiyor...

İslam coğrafyası çok sancı çekti çekiyor...
Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki düzenlemenin zehirlerini taşımaktadır. Türkiye 1950'den itibaren başlayan halk iradesinin belirleyici olduğu demokratik...



Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki düzenlemenin zehirlerini taşımaktadır. Türkiye 1950'den itibaren başlayan halk iradesinin belirleyici olduğu demokratik sisteme rağmen, henüz kendisini o zehirlerden arındırabilmiş değil.

Günümüzde halklar daha çok devreye giriyor ve coğrafyamız daha özgün bir yapılanmaya doğru yol alıyor.

İslam coğrafyasındaki bu süreçte, Türkiye'nin örneklik ve önderlik rolü hayati değer taşıyor. Tayyip Erdoğan yönetimi, tüm bu ülkelerin halkları nezdinde örnek alınacak bir model olarak görülüyor?

Türkiye iyi bir model olabilmek, durumunu ve konumunu perçinlemek için yeni bir anayasa hazırlığında olan bir ülke?

Mazlum halklar ve İnsanlarımız doğu ve batı emperyalizminin oyunlarını anlamış, tuzaklarını sezmiş, devlet ve millet geri bırakıldıklarını ve sömürülerek köleleştirildiklerini anladı, tedbir alma zamanı geldi de geçti bile?

 

Evet, emperyalistlerin büyük oyunu Büyük Ortadoğu projesi gerçekleşiyor?

 

Ve Büyük Ortadoğu projesinin gerçekleşmesi için Osmanlı hinterlandının varisi Türkiye?nin ?hasta adam? rolünü devam ettirmesi gerekiyor?

 

Büyük Ortadoğu projesi, ABD enerji havzalarını denetim altında tutmak ve Rusya-Çin etkisinden uzak tutmak üzere, Türkiye ile tüm Ortadoğu ve Afrika?da yeni rejimlerin ve sınırların değişimi başlamıştır?

 

İslam dünyasının güçlü devletlerinde operasyonlar planlayıp uygulamaya kondu. Irak ve Afganistan işgali ve dahi Tunus, Libya, Mısır, Bahreyn de ayaklanmalar? Endenozya ve sıra şimdi de Türkiye de mi?

 

ABD ve Emperyalistler, Doğu Timor bölücülerini destekler.. Irak?ta bölücü Kürtleri destekler. Türkiye?de PKK?yı destekler. Filistin?de Yahudileri destekler?

 

Endonezya?da Doğu Timor?  Kuzey Irak?ta Kürdistan, bağımsızlığını ilan eder Filistin?de İsrail  ve böylece Büyük Kürdistan?ın başlangıç noktası Kuzey Irak?taki Barzani Devletidir?

 

Barzani Devletinin güvenliğinin ABD-İsrail tarafından emniyete alınmasıyla birlikte eş zamanlı olarak Türkiye?de Kürt Açılımı uygulanmaya konulmuştur?

 

Şimdi plan Türkiye?de; Türk Ordusunun ve emniyetinin itibarı sıfırlanarak, Doğu?da ilerde meydana gelecek olan bir isyana müdahale edemeyecek hale getirmek ve bölgeyi Kürdistan adıyla Türkiye?den ayırmaktır.

 

Büyük Kürdistan, İkinci İsrail olacaktır. Ve dahi ?İsrail, Kürdistan, Ermenistan? şeytan üçgeni, Siyonist kalkanı, Kapitalist sevinci, mazlum milletlerin hakları ve kanları kapitalistlerin sermayesi olması içindir tüm bu çabalar?

 

Yani, ABD ve emperyalistler Orta Doğu, Kafkaslar ve Orta Asya?da kuracağı üsler vasıtasıyla kontrol ederek, Büyük Ortadoğu Planını: üsler vasıtasıyla Müslüman ülkelerin rejimlerini ve sınırlarını değiştirmek daha da kolaylaşacaktır?

 

Ve.. Emperyalistler köleleştirmek istediği milletlerin başına kendilerine uşak olanları getirir. Devlet otoritesiyle kendisini kabul ettirip mazlum milletleri köklerinden kopartıp, içlerini boşaltır ve boş olan beyinlerine tahtını kurar? Yani ahlakça ve manen sıfırın altında eksilerde, maddiyatla büyülü dünyasına çekerek mazlum milletlerce yenilemeyen bir dev haline geldi. Hatta ilahlaştırılarak birer modern köle haline getirildi? bu büyünün çözümünü Mevlana?dan dinleyelim:

 

Ey izi, tozu güzel, bir hikâye söyleyeyim, dinle:
Rey şehrinin kıyısında bir mescit vardı.
Hiç kimse yoktu ki orada gecelesin, yatsın da korkudan ödü patlayıp ölmesin; oğlu o gece yetim kalmasın.
Ona nice aç, çıplak garip gitti? hepsi de sabah çağı yıldızlar gibi battı, mezara girdi!

3925. Sen de bunu iyice anla, kendine gel. Sabah geldi çattı, uykuyu bırak artık!
Herkes, orada kuvvetli periler var, orada konaklayanları kör kılıçla kesip öldürüyorlar derdi.
Bazıları sihir ve tılsım var. Düşmanın canını almak için gözetip durmada diyordu.
Bazı kimseler, kapısına açıkça ? Ey konuk, burada kalma. Canına kastın yoksa geceyi burada geçirme, burada yatıp uyuma. Yoksa ölüm sana pusu kurar? diye yazalım demekteydi.

3930. Bir diğeri de derdi ki. ? Geceleri kilitleyin de bilmeyen bir adam girip kalmasın!? 

Mescide konuk gelmesi

Nihayet bir gece vakti mescide bir konuk geldi? mescidin o aşılacak şöhretini o da duymuştu.
Bir tecrübe etmek istiyordu. Çünkü hem pek yiğitti, hem de canından bezmişti, hayatına doymuştu.
Dedi ki: ? Bu başa, bu gövdeye pek o kadar aldırış etmem? tut ki can hazinesi için bir habbe gitmiş.. ne çıkar?
Ten sureti gidiversin, ben o suretten ibaret değilim ya. Ben baki oldukça suret eksik olmaz elbet.

3935. Allah lûtfuyla ? Ben insana ruhumdan ruh üfürdüm? sırrına mazharım? kamış gibi olan tenden ayrılırsam yalnız Allah nefesi olarak kalırım.
Allah?nın nefesi, bu tene gelmesin de inci de bu dar sedeften kurtulsun artık.
Allah ? Ey doğru kişiler, ölümü dinleyin? dedi. Ben de doğrucuyum, bu söze canımı veririm!? 

Mescid halkının o âşık konuğu, geceleyin mescide konaklama niyetinden
dolayı kınamaları, burada kalma diye tehdit etmeleri

Halk, ? Sakın burada geceleme. Yoksa can alıcı, seni posa gibi eziverir!
Sen garipsin, bunu bilmezsin? burada kim yattı, uyuduysa mahvoldu.

3940. Bu bir tesadüf değil. Bunu biz de nice defalar gördük, akıllı bilgiler kişiler de.
Kim bu mescitte konakladıysa gece yarısı müthiş bir zehirle zehirlendi gitti.
Bir kişiden yüz kişiye kadar nice ölenleri gördük. Birisinden duyup da rivayet etmiyoruz.
Peygamber ? Din nasihattir? dedi. Nasihat, lûgatte hıyanetin zıddıdır.
Bu nasihatte dostlukta doğruluktan ibarettir. Doğru söylemez, aldatırsan, hainsin, köpek postuna bürünmüşsün, köpeksin!

 

 

4080. Ey kerem sahib,i kendine gel, yiğitlik taslama, mescidimizi de töhmet altında bırakma, bizi de!
Bir düşman düşmanlığından bir söz söyler? bir alçak, yarın bize bir ateştir salar?
Onu zalimin birisi boğdu, mescidi de kurtulmak için bahane etti.
Mescidin adı çıkmış zaten. O da konuk, mescitte konukladı da öldü derler, ben de kurtulurum dedi, diyebilir.
Ey canı pek adam, bizi töhmet altında bırakma? zaten düşmanların hilelerinden emin değiliz.

4085. Hadi yürü, yiğitliğini bırak, bu ham sevdayı pişirmeye kalkışma. Zuhal yıldızı arşınla ölçülemez!
Senin gibi çokları bahttan, talihten dem vurdular ama sonunda birer birer, tutam tutam sakallarını yoldular!
Aklını başına al da bu dedikoduyu kısa kes, yürü git? kendini de vebale sokma, bizi de!? 

Konuğun, onlara sırtına Sultan Mahmud?un davulu konmuş ve nöbet
vurulması âdet olmuş deveyi bile defle kuşları kaçıran ekin bekçisinin
kaçırdığını anlatarak misal getirmek suretiyle cevap vermesi

Dedi ki: ? Dostlar, ben bir Lâhavle?yle ürküp kaçacak şeytanlardan değilim.
Bir çocuk, ekin bekçiliği yapar ve yanındaki defi çalarak kuşları kaçırırdı.

 

4095. O deve, tarlaya giriverdi. Çocuk, ekinleri korumak için o küçücük defi çalmaya başladı.
Bir akıllı kişi, çocuğa dedi ki:  ? Def çalıp durma. O esrik deve, zaten davul taşıyan deve? o sese alışmış.
A çocuk senin bu defceğizin ona vız gelir. O, bu defin yirmisi kadar olan koskocaman nöbet davulunu taşıyor!
Ben de Lâ kılıcıyla kurban olmuş bir âşığım. Canım, belâ davulunun nöbet vurulduğu yer!
Sizin bu tehditleriniz yok mu? bu gözlerin gördüğü şeylere karşı ancak bir defceğizin gümbürtüsünden ibaret!

4100. Erler, ben, hayallere kapılıp bu yolda duracaklardan değilim.
Ben, İsmail Peygambere mensup olanlardanım, öldürülmeden çekinmem yok? Hattâ İsmail gibi başından geçmiş bir adamım ben!
Gösterişlerden de geçmişim, riyadan da ? Söyle geliniz? emri canıma gel demiştir.
Peygamber dedi ki: İhsan edilen şeye verilecek karşılığı iyice bilen bu dünyada ihsanda bulunur.
Verilen şeye verilecek yüzlerce karşılığı gören derhal cömertliğe ihsana başlar.

 

***

 

?4320. Yol aşan, menzil alan yol erleri ne vakit köpeklerin havlamasına kulak astılar? 

Konuk öldüren mescit hikâyesinin sonu

O tertemiz aslan adama mescitte neler göründü? Sen onu söyle yine!
Mescitte, suya gark olmuş adam nasıl uyursa öyle uyudu.
Gam denizine batmış âşıkların uykusu, daima kuş ve balık uykusudur.
Gece yarısı korkunç bir sestir geldi:? Ey kendisine fayda dileyen, geleyim mi, geleyim mi?

4325. Bu şiddetli ses tam beş kere geldi, korkudan adamın yüreği çatlıyor, paramparça oluyordu. 

? Onları atlı, yaya askerlerinle çağır ? âyetinin tefsiri

Sen de din yoluna girmeyi, o yolda çalışmayı kurarsın ama şeytan, içinden seslenir:
? A sapık, o yola gitme, eziyetlere düşer, yoksul olur, kalırsın.
Dostlarından ayrı düşer, hor hakir bir hale gelir, pişman olursun!?
Sen de o melun Şeytan?ın sesinden korkar, yakinden kaçar, sapıklığa düşersin.

4330. ? Hele yarın, hele öbür gün din yoluna girer, koşar, yürürüm? daha önümüzde vakit var? dersin.
Sağdan, soldan ölümün gelip çattığını görürsün? komşuların ölür, evlerinden feryatlar yücelir.
Derken yine can korkusuyla din yoluna girmeye niyetlenir, bir an olsun kendini adam edersin.
Ben korkup ayağımı geri çekmem diye ilimden, hikmetten silahlar kuşanırsın.
Bu sırada şeytan yine hileye sapar, seslenir:? Bu kulluk kılıcından kork, geri dön! ?

4335. Yine korkar, aydın yoldan kaçar, o ilim ve hüner silâhlarını atarsın.
Yıllardır bir ses, bir bağırış yüzünden ona kulsun? hırkanı böyle bir karanlığa atmışsın.
Şeytanların bağırışlarındaki heybet, halkı kıskıvrak bağlamış, boğazlarını sıkmıştır.
Onların canları, nura kavuşmaktan öyle meyus olmuştur ki kâfirlerin ruhları da kabirdekilerin dirilmesinden ancak o kadar meyustur.
O melunun sesinin heybeti bu olursa gayrı Allah?nın sesindeki heybet ne olur?

4340. Doğandan aslı, nesli belli olan keklik korkar. Sineğe o korkudan pay yoktur.
Çünkü doğan, sinek avlamaz ki? sinekleri ancak örümcekler avlar.
Şeytan örümcek, senin gibi sineğe galiptir. Keklikle, karakuşla işi yok!
Şeytanların bağırışları, kötü kişilere çobanlık eder. Padişahın sesiyse velîlerin bekçisidir.
Bu suretle birbirinden uzak olan bu iki ses birbirine karışmaz? tatlı denizden bir katra bile acı denize taşmaz. 

Gece yarısı mescitteki konuğa tılsım sesinin gelmesi

4345. Şimdi o şiddetli ses hikâyesini dinle. O iyi bahtlı konuk, sesi duyunca yerinden bile kıpırdamadı.
Dedi ki: ? Bu ses, bayram davulu sesi? neden korkacakmışım? Tokmağı yiyen davul; o korksun!
Ey kalbi olmayan boş davullar, can bayramınızdan kısmetiniz, tokmaktan ibaret.
Kıyamet bayramında dinsizler davul? bizse gül gibi gülmekteyiz, bayrama erişenlere benziyoruz.
Şimdi duy da bak, bu davul nasıl ses vermekte? devlet tenceresi nasıl kaynamakta*

4350. O er, davulun sesini duyunca  ? Gönlüm, bayram davulundan nasıl olur da korkar?? dedi.
Kendi kendisine dedi ki: ? Gönül, titreme, korkma? yakine erişmiş kötü gönüllülerin canları öldü gitti.
Haydar gibi ya ülkeyi zaptederim ya canım bedenimden gider.?
Yerinden fırladı bağırdı: ? Ey ulu adam, işte buracıkta hazırım; hadi, ersen gel!?
Tılsım, hemencecik bozuldu, her taraftan ulam ulam altın dökülmeye başladı.

4355. Öyle altın döküldü ki oğlancağız, kapının bile kapanıp açılmayacağından korktu.
Ondan sonra o kuvvetli aslan kalktı, ta seher çağına kadar altını dışarıya taşımakla uğraştı.
Altınları gömmekte, sonra yine gelip çuvallara, torbalara doldurarak dışarıya götürmekteydi.
O canıyla oynayan er, gerisin geriye çekilip kaçan korkakların rağmine definelerine sahip oldu.
Her kör ve hakikatten uzak kalmış altına tapan kişinin hatırına bu hikâyeyi duyunca derhal zâhiri altın gelir.?  (Mesnevi, c. 3)

 

 

İşte beklenen mutlu son. Cesaretli olan, Allah?a dayanıp bilerek ileri atılan zaferi kazanır. Bu cesur kişi, mescit deki (Emperyalistlerin) korkunç sesini susturdu, korkuyu ebedi giderdi, hem de (sömürdükleri ve çaldıkları) hazinelere sahip oldu?

 

Yeter ki, Müslüman milletler ve mazlum halklar birlik ve beraberlik içinde İslami cesareti göstere bilsinler?

 

Bu teminatı bize Âlemlerin Rabbi vermektedir:

?Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanmışlarsanız, en üstün olan sizlersiniz.? (Âl-i İmran, 139)

 

Evet. Kula, kul olmaktan, sömürülmekten, ezilmekten, mahkûm olmaktan, modern kölelikten ancak kurtuluş:?Yalnız sana kulluk ederiz. Yardım dileklerimiz, yalvarışlarımız yalnız Sana?dır.?diyerek günde kırk kez Allah?a andımızı yapacak ve sonra imanımızı bu muhafaza içinde koruyacağız.

 

Yani, günde kırk defa sana kulluk ederiz dedikten sonra; hem de O?nun huzurunda namazda, bunu tekrarladıktan sonra, hala dışarı çıkıp: paraya, mevki?e ve çıkarlara kulluk etmemiz ne denli hazin olduğunu, imanla bağdaşmadığını söylemeye lüzum yoktur?

 

Yoksa kendini inanıyor sanmak hiçbir şeyi halletmemektir?


Mehmet Yürekli , 05.09.11, Adana.


HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.