"İşHukukun Güncel Sorunları" konulu seminer ilgi gördü
Adana Barosu Tesisleri'nde gerçekleşen programın açılış konuşmasını Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık yaptı. Taşeronlaşma, sendikal haklar, kıdem tazminat konularına değindi ve Türkiye'de toplumsal huzur ve barışın ekonomik ve işbarışı ile sağlanacağına vurgu yaptı.
Baro Başkanın Mengücek Gazi Çıtırık:
?Hükümet destekli sendikacılık anlayışı ile biat sendikacılığı oluşturulmuştur?
Baro Başkanısözlerine şöyle devam etti:
?Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) Bağımsız-Özgür Sendikacılık ile iş güvencesini ?çalışma güvencesinin olduğu çalışma hayatını sözleşmeye üye devletlerden istemektedir. ILO Sözleşmesinin 3. Maddesine göre: ? Sendikaların mutlaka işverenden, hükümetten ve ve kiliseden bağımsız olması gerektiğini?düzenlemiştir. Ülkemizde haklar hep yukarıdan verildiğinden sendikal haklar için eylem ve mücadele edilmediğinden sınıf bilinci oluşmamıştır. Ülkemizin geç sanayileşmesi tarım ülkesi olması, eylemden gelen eylemle oluşan işçi hareketinin bulunmaması, İkinci Dünya Savaşından sonra oluşmaya başlayan sendikal hareketlere Amerikan sendikacılığın damga vurması yani ücret sendikacılığın esas alınması sınıf bilincinden uzak durulması ayrıca hükümete bağlı ve hükümet destekli sendikacılık anlayışı ile biat sendikacılı oluşturulmuştur. Toplumsal barışın ve huzurun sağlanmasında emek-sermaye ilişkileri önem taşımaktadır. Toplumsal barış; iş barışı ve ekonomik barış ile sağlanacaktır. Ayrıca sosyal devlet ilkesinin yaşama geçirilmesi ile de sorunlar bir nebze de olsa açılacaktır. Ülkemizin işçi, emekli, yoksul, dar ve sabit gelirli nüfusu yaklaşık 34 milyon civarındadır. Bu kitlenin vereceği destek siyasi iktidarın belirlenmesinde önem taşımaktadır. Ayrıca, TBMM den çıkan yasaları emek lehine mi ?, yoksa sermaye lehine mi çıktığının ciddi takipçisi olmak gerekir. 12 Eylül darbesinin ürünü olan 2821 sayılı sendikal yasası 2822 sayılı toplu iş sözleşmesi grev lokavt yasalarının yerine Kasım 2012 de yürürlüğe giren 6356 sayılı sendikalar ve toplu iş sözleşmesi yasası almıştır. Bu yasa incelendiğinde ILO?nun kapsamında güvence altına alınan sendikal hak ve özgürlükler genişletilmek yerine daha da daraltılarak 12 Eylül?ün yasalarındaki temel parametreler korunmuştur. İş yeri, işletme ve meslek esaslı sendika kurulmasına izin verilmeyerek işkolu sendikacılığıesas alınmıştır. Böylelikle hiyerarşik ve merkezi yapılanma devam ederek toplumumuzda sayısal çoğunluk oluştan emekliler, çiftçiler, polisler, hakim , savcılar örgütlenme dışında kalmıştır.
Ülkemizdeki işletmelerin yüzde 85?ini 30 işçinin altında işçi çalıştıran yerler olduğundan böyle yerlerde sendikaya üye olduğundan dolayı işten çıkartılan çok sayıda işçi bulunmaktadır. Özelleştirmeler ve taşeronlaşma işçileri sendikasızlaşmasında büyük rol oynamaktadır.
Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı çeşitli dönemlerde ısıtılarak ülke gündemine getirilmekte, görülen tepkiler ve çeşitli nedenlerle tasarı geri çekilmektedir. 4857 sayılı iş yasasının geçici 6. Maddesi fonu kurulacağını, yasanın yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı yasasının 14 hükümlerinin saklı kalacağı bildirilmiştir. ,İşveren kesimi işçinin hizmet yılının artması,ücretlerin yükseltilmesi gibi işletmelere mali yük getirecek gerekçelerle kıdem tazminatı fonu kurulmasını istemektedirler. Yine 158 sayılı ILO sözleşmesinin 12. Maddesi Kıdem Tazminatının doğrudan işvveren tarafından karşılanabileceği gibi, bir fondan da ödenebileceği öngörülmüştür. Emekçilerin işi görürken gerçekleşen bedensel ve ruhsal yıpranmalarının karşılığını kıdem tazminatı oluşturmaktadır. Taslağa göre kıdem tazminatı fonunda biriken meblağdan işçilerin istemeleri ancak fona 10 yıl para ödedikten sonra faydalanma hakkı tanınması ile kıdem tazminatına esas alınacak ücret olarak 1475 sayılı yasanın 14. Maddesinin 9. Fıkrasına göre son ücret üzerinden hesaplama yapılması gerekirken işçinin adına prim yatırılmış olduğu son takvim yılının ortalamasının da alınması işçi aleyhine olacaktır.?
Baro Başkanımız Av. Mengücek Gazi Çıtırık, konuşmasını, Türk edebiyatının önemli şairlerinden Nazım Hikmet'in, 'Türkiye'nin İşçi Sınıfına selam'şiirinden dizelerle son verdi:
"Türkiye işçi sınıfına selâm!
Selâm yaratana!
Tohumların tohumuna, serpilip gelişene selâm!
Bütün yemişler dallarınızdadır.
Beklenen günler, güzel günlerimiz ellerinizdedir,
haklı günler, büyük günler,
gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan,
ekmek, gül ve hürriyet günleri. "
I. Oturum : Av. Abbas Bilgili (Oturum Başkanı-Adana Barosu), Konuşmacılar: Prof. Dr. Talat Canbolat (Marmara Üniversitesi İş ve Sosyal Güvcenlik Hukuku Anabilim DalıÖğretim Üyesi), Av. Mahmut Beylem (Adana Barosu) (Kamu Yükleniciliğinin İşHukuku Bakımından Değerlendirilmesi)
II. Oturum-Oturum Başkanı Av. Remzi Ümit Atay (Adana Barosu), Konuşmacılar: Prof.Dr. Fatih Uşan (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı) (Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Tasarısı), Doç. Dr. Ali Cengiz Köseoğlu (Yıldırım Beyazıt Üniversitesi İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi) "Özel İstihdam Büroları-Meslek Dışı Geçici İş İlişkileri", Dr. Arzu Çerkezoğlu (DİSK Genel Sekreteri) "Kıdem Tazminatı Fonu Yasa Hazırlıklarıve Taşeron Çalıştırmaya Sendikaların Bakış Akışı" şeklinde gerçekleştirildi. Bu arada, ikinci oturumun başında yapılan bir kan anosunu duyan Av. Remzi Ümit Atay, 'Aranan benim kan grubum. Kan vermek istiyorum' dedi. Av. Atay, katılımcılardan izin aldıktan sonra görevini Mersin Barosu önceki dönem başkanlarından Av. Hulki Özel'e bırakıp, hastaneye gitti.
Seminere, avukatların yanı sıra TBB Yönetim Kurulu Üyesi Av. Yurdagül Gündoğan ile sendika örgütlerinin temsilcileri de katıldı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.