İsa Beçik: Karataş’ta Fransızların Talanı ve Demiryolu

Ortaçağlarda yoğun saldırılar nedeniyle, Karataş Antik Kent Magarsus'da ayakta yapı kalmamıştır. Olup da taşınabilenleri, 1850 ile 1878 yılları arasında Karataş feneri açıklarına geceleri yanaşıp, gündüzleri araştırdıklarını götüren Fransızlar, buraların tarihini talan etmişlerdir. Küçükkarataş köyü civarındaki irili ufaklı mağaralar, mandal mevkiinde ve ziyaret tepedeki mağaraların içleri boşaltılmıştır. Bütün açılan mağaralarda, ortaya çıkan tarihsel yapıların hemen hepsinin boş olduğu görülmüştür diyor. Alman Prof. Th. Bossert

Fransızların bu talanına rağmen Karataş’ı Adana’ya bağlayan D-815 Devlet Karayolunda daha önce kullanılmış olan, Taşköprü’nün hala Fransızlar tarafından yapıldığını söyleyenler var. Adana eski İl Kültür ve Turizm Müdürü Veysel Erdem BOZDOĞANGİL, bu köprünün (Adana) Seyhan Valiliği tarafından 1830 yılında yaptırıldığını söylemektedir. Yeni köprünün yapılması ile şimdi trafiğe kapalı olan ancak üzerinden içme su borusu geçirilen Taşköprü koruma altına alınmıştır. Yani bu Taşköprü Fransızlar değil Seyhan Valiliği tarafından yaptırılmıştır.

İstanbul-Bağdat demiryolu yapıldığı dönemlerde ki yönetim, Adana'dan Karataş'a demiryolunu getirmeyi planlayarak büyük düşünülmüşse de bölge halkından gerekli desteği göremediği ve önceden getirilen demiryolu raylarının çalınıp yapılarda kullanılması üzerine Karataş'a düşünülen demiryolunu Mersin'e yaptırmışlardır. O dönemde Mersin, çoğu huhtan evlerin oluşturduğu 2800 nüfuslu yerleşim merkeziydi. Bu Karataş’ın tarihsel gelişimini karşılaştırmak için önemli bir vakıadır.

Yönetimin düşüncesi demiryolunu, deniz yoluna bağlayarak ticaretin daha seri ve toplu yapılarak ekonomiye katkı sağlamasıdır. Bu gün Mersin ile kıyaslama yaptığımız zaman neler kayıp ettiğimiz anlaşılıyor.

Demiryolu gelseydi, liman yapılsaydı acaba şimdi Karataş ve köylerinde yaşayanlar fayda görmezmiydi?

Sonraki kuşak daha refah bir hayat yaşamazmıydı?

Sonuç şu ki kendimize çeki düzen verip, başımızın çaresine bakmalıyız. Gerçekleri görmeli, duymalı ve konuşmalıyız.