'İş dünyası 'Paralel Yapı' ile mücadeleye destek vermeli'
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Paralel Yapı" ile mücadeleye iş dünyasının da destek vermesi gerektiğini söyledi.
ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "paralel yapı" ile mücadeleye iş dünyasının da destek vermesi gerektiğini belirterek, "Yargı içinde bir paralel yapı varsa ve bu paralel yapılanma iş dünyasını da tehdit ediyorsa, siyaseti de tehdit ediyorsa, bununla mücadele etmek de bir hukuk devletinin gereğidir" dedi.
Yılmaz, NTV'de katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Terör olaylarının ekonomiye etkilerine ilişkin bir soru üzerine Yılmaz, terörün son dönemlerde önemli oranda bir ivme kazandığını belirterek, "Terörün ekonomiyle ilişkisine gelince burada insan maliyeti var o zaten hesaba sığmaz, o en büyük maliyetimiz" dedi. Yılmaz, bunun ötesinde terörün aynı zamanda doğrudan ve dolaylı olarak ekonomiye de demokrasiye de zararlar verdiğini ifade ederek, terörün demokrasinin de kalkınmanın da düşmanı olduğunu kaydetti.
Yılmaz, terörün tüm ülkeye maliyeti bulunduğunu ancak en büyük maliyetin Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanlara olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Oradaki sorunumuz daha fazla gencimize iş bulmak, yoksulluğu ortadan kaldırmak, daha üretken bir toplum yapısı oluşturmak. Bu amaçla eğitime, sağlığa yatırım yapıyoruz. havalimanları yapıyoruz, gümrük kapılarını iyileştiriyoruz, teşvik politikalarımızla üretime, yatırıma destekler veriyoruz ama terör bütün bu çalışmalara maalesef darbe vuruyor. Bunu da çok özellikle yaptığını da görüyoruz, gümrük kapılarına saldırıyorlar. O kapıdan kim ticaret yapıyor? O bölgedeki insanlar. O ticaret nereye kaymış oluyor? Belki başka ülkelere gidiyor. Bir taraftan da yatırımlar... Terör gerçekten adeta bu bölgemizin kanını emiyor, bütün kaynaklarına büyük bir darbe vuruyor ve bu uzadıkça orada yaşayan gençlerimiz, yoksullarımız, çiftçilerimiz, çalışanlarımız hepsi zarar görüyor. Bırakın bölgeye sermayenin gitmesini, bölgeden sermayenin başka bölgelere kaçması riski ortaya çıkıyor."
Bütün bunların bir maliyet olduğunu anlatan Yılmaz, bugün gerçekleştirilecek "Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet" buluşması ile "teröre hayır" mitinglerinin çok önemli olduğunu vurguladı.
- "Tepkimizi net ve açık bir şekilde göstermeliyiz"
Bu tabloyu tersine çevirmek için yeni bir yol haritasının olup olmadığının ve HDP'nin "çözüm yolu müzakeredir" yönünde açıklamalarının sorulmasına karşılık Yılmaz, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Buraya nasıl geldiğimizi herkes biliyor, hiç kimse algı operasyonlarıyla, yalan yanlış bilgelerle halkımızı aldatmasın. Maalesef terör örgütü geçtiğimiz dönemde Çözüm Süreci'nin ruhuna aykırı bir şekilde dağdan insanların inmesi yerine, daha fazla insanın dağa çıkması için gayret sarf etti. Silahları yurtdışına çıkarmak yerine tam aksine daha fazla silahlanma yoluna gitti. Bunları hep birlikte gördük. Dolayısıyla hiç kimse bu seçimlerle şununla, bununla bunun bağlantısını kurmasın. Epey bir süredir maalesef Çözüm Süreci'nin ruhundan, özünden ayrıldığını görüyoruz. Burada Suriye'deki ortam başta olmak üzere birtakım faktörlerin, terör örgütünü bir araç olarak kullanmaya çalışan birtakım güçlerin etkilerini de hep birlikte biliyoruz."
Bu noktada hükümet olarak kamu düzenini sağlamak, tam manasıyla tesis etmek zorunda olduklarını belirten Yılmaz, vatandaşın, emniyetini, huzurunu sağlamak için ne gerekiyorsa yapacaklarını ve yapmaya devam edeceklerini söyledi. Yılmaz, "Bir şehrin içine silahlı birtakım unsurlar girmişse, sivil vatandaşlarımızın hayatını çok farklı bir noktaya taşımışsa biz ona müdahale etmek durumundayız" ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda demokratik kazanımları koruyup, geliştireceklerini vurgulayan Yılmaz, "bu da terörle ilgili bir hadise değildir, terör olsun olmasın bizim vatandaşımızın hakkı hukuku varsa, buna sonuna kadar sahip çıkacağız. Burada da muhatabımız 78 milyondur. Bütün vatandaşlarımızdır. Türkiye hem kamu düzenini sağlayacak hem de demokratikleşmesine devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.
- "İş dünyası paralel yapı ile mücadeleye destek vermeli"
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cansen Başaran-Symes'in "demokratikleşme çabalarına ara vermeden devam edilmesi, ayrıştırıcı söylemden uzak durulması, iş dünyasının son dönemde tedirgin olduğuna" yönelik mesajlarını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine Yılmaz, demokratikleşmesi konusunun altını hep çizdiklerini söyledi.
Son 13 yılda Türkiye'nin ekonomisini büyütürken, demokrasisini geliştirdiğini ve sosyal politikalarını güçlendirdiğini anlatan Yılmaz, bunun üçünü aynı anda gerçekleştirdiğini ve Türkiye'nin de başarısının da burada olduğunu kaydetti. Yılmaz, bu demokratikleşme sürecinin aynı şekilde devam edeceğini belirterek, şöyle devam etti:
"Diğer taraftan bir mücadeleleri de yapmak durumundayız, onu da iş dünyasının görmesi gerekiyor. Yargı içinde bir paralel yapı varsa ve bu paralel yapılanma iş dünyasını da tehdit ediyorsa, siyaseti de tehdit ediyorsa, bununla mücadele etmek de bir hukuk devletinin gereğidir. 'Böyle bir yapı devam etsin, gitsin' diye hiç kimse bakamaz. Bunun doğurduğu birtakım sıkıntılar, sorunlar olabilir ama bunu aşan bir Türkiye'nin çok daha güçlü bir hukuk devleti olarak yoluna devam edeceğine inanıyorum. Bu bir topyekün mücadele, burada iş dünyasının da buna destek vermesi lazım."
Türkiye'nin geçmişte yargının siyasi veya ekonomik amaçlarla kullanılmasına şahitlik ettiğini hatırlatan Yılmaz, bunları aşmak durumunda olduklarını söyledi. Yılmaz, "Tek tek bireysel meseleler ayrı, o yargının konusu, yargının kararları, süreçleri. Bir yerde bir hata, eksik varsa üst mahkemeler var vesaire ama biz geçmişte şunu gördük, gözlerimizi kapatmayalım, belli bir grup yargı mensubu, yargı hiyerarşisi dışında yapılar kanalıyla kararlar aldılar ve çok siyasal bir hamle içine girdiler" dedi.
Bunu görmeden, düzeltmeden, Türkiye'nin demokratik hukuk devleti olamayacağını ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin objektif bir yargıya, hiçbir siyasi görüşe alet olmayan, tamamen hukuk mantığı içinde işleyen bir adalet sistemine ihtiyacı olduğunu belirtti.
Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Geçmişte bazı rejim kaygılarıyla adalet düzenimiz maalesef arzu ettiğimiz şekilde işlemiyordu, son yıllarda paralel yapı tartışmalarıyla bunu yaşadık. Şimdi biz gerçek anlamda hukuk ve adalet düzeni talep ediyoruz. Bu yönde de bir stratejimiz, eylem planımız var, Adalet Bakanımız, Başbakanımız ilan etti. Gelin hep birlikte bu adalet reformuna destek olalım. Çok daha güçlü bir adalet sistemini hep birlikte objektif, tarafsız, bağımsız bir sistemi inşa edelim" şeklinde konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.