İki paralel el ele verdiler
On gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çarpıcı bir ifadesi oldu. Paralel Yapı’nın, milletin kutlu yürüyüşünü sabote için kullanılan ne ilk ne de son araç olacağına işaret ederek şunları söyledi:
“Bir dönem sağ-sol kavgasını, Alevi-Sünni çatışmasını kışkırtanlar, kardeşi kardeşe düşürenler, önce Gezi Olayları, akabinde de Paralel İhanet Çetesi üzerinden amaçlarına ulaşmak istedi. Bugün de aynı çevreler PKK, DHKP-C ve DAİŞ gibi terör örgütleri üzerinden oyunlarını devam ettiriyor. Artık eskisi gibi manipülasyona açık, dengeleriyle rahatça oynanabilen, zayıf bir ülke değiliz. Türkiye terör üzerinden terbiye edilemeyecek kadar güçlü ve büyük bir ülkedir. Üzüldüğüm, bu örgütün (Paralel Yapı’nın) PKK ile ve benzeri örgütlerle el ele olmasıdır...”
- Gülen’in lideri olduğu iddiası ile yargıda “Paralel Devlet Yapılanması/Fethullahçı Terör Örgütü” (PDY/FETÖ) davaları başladı. Sınav yolsuzluklarından, telefon dinlemelerine, kumpas davalarından Hrant Dink cinayetine kadar pek çok konudaki iddiaların doğruluğu araştırılıyor.
Devlete, yargıya ve toplumun büyük bir ekseriyetine göre, şu anda Türkiye’yi en çok meşgul eden iki tehdit var.
Birincisi, Kürt siyasi hareketinin terörü meşrulaştıran bölücülük hamlesi. Şu anda devlete açıktan meydan okuyorlar. Son Diyarbakır’daki Demokratik Toplum Kongresi’nde yayınlanan ve HDP’nin de onayladığı 14 madde “vatan toprağının ayrı bir parçası üzerinde bağımsız devlet” talebini bile içeriyor. Demokratik çizgiden ve halktan ümidini kesen HDP, artık “hendek partisi”dir. Demirtaş, askerimizi, polisimizi şehit eden, okul-cami bombalayıp yakan PKK’lı teröristleri “kahramanlar” olarak selamlamakta, devam eden silahlı direnişi başlatanlara teşekkür etmektedir.
İkinci tehdit “Legal görünümlü, İllegal Yapı” diye adlandırılan Gülen Hareketi’dir. İki tehdidin de ortak yanı devlet ve hükümet ile mücadele etmeleridir. Devlete paralel güç devşirme peşindeki bu iki yapı, devlete paralel iken birbirine de paraleldirler.
Her iki yapı da AK Parti iktidarında Türkiye’nin otoriterleştiğini, Erdoğan’ın diktatörlüğe doğru gittiğini, Brüksel, Washington ve şimdi de Moskova gibi merkezlerde Türkiye’yi gammazlama malzemesi olarak kullanmaktadır. Gülenistler, ABD’de onursuz muhbir lobileri ile milletvekilleri ve senatörlerden Erdoğan ve hükümet aleyhine imza topladılar.
Her iki yapı da, “Bir dönem ülkemizi DAİŞ terörüne göz yuman, destek veren ülke gibi göstermek için çok yoğun propaganda yürüttüler.” Yürütüyorlar... MİT TIR’larının durdurulması ihaneti, bunun için tezgâhlandı.
Her iki yapı da, Kürt meselesinin görünürde silahsız, demokratik yoldan çözülmesi taraftarı olduklarını söylese de, çözüm sürecini dinamitlemek için ellerinden geleni yaptılar.
7 Şubat MİT Krizi ile 17/25 Aralık darbesi, MİT TIR’larının durdurulması, birbirinin devamıdır. Hepsinde hedef, AK Parti’nin tökezletilmesidir. 7 Şubat’ta, KCK operasyonları ile hükümete kurulan komplonun devamı geldi. Erdoğan’ın Öcalan’la anlaştığı, MİT üzerinden devletin cinayetlere karıştığı iddiaları ile AK Parti’nin Kürt meselesini çözemeyeceği algısı için çabaladılar. Bu dönemde Hakan Fidan’ın hedef seçilmesi, İsrail’i memnun ettiği kadar Kürt meselesinin demokratik çözüm yolunun tıkanmasına da yol açtı. PKK da, siyasetin ağırlık kazanması halinde kendisinin biteceğini düşündü. Çözüm için değil çözümsüzlük için uğraştı. Yine birbirlerine paraleldiler...
İki paralel, Yerel seçimlerde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 7 Haziran ile 1 Kasım seçimlerinde de paralel hareket ettiler. Gülen cemaati, bilhassa genel seçimlerde HDP’nin barajı aşmasını hedefledi. 7 Haziran’dan sonra da Gülen medyası, ısrarla CHP-HDP restorasyon hükümeti kurulması yönünde yayın yaptı. Zaman Genel Yayın Müdürü, Ekrem Dumanlı’nın, Diyarbakır’ın HDP’li Belediye Başkanını ön kapıdan mı, arka kapıdan mı ziyaret ettiği o kadar önemli değil. Önemli olan, Gülen cemaatinin HDP için çalışmasıydı, paralel hareket etmeleriydi...
Devlete meydan okuyanların ve devlet içinde Paralel Yapı kuranların mazlum rolünü, kimse inandırıcı bulmaz. Yalnız kalmaya mahkûmlar...
Hüseyin Gülerce
hgulerce@stargazete.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.