İçişleri Bakanı Soylu: FETÖ imamlarının telefonları çözüldü
İçişleri Bakanı Soylu: FETÖ imamlarının telefonları çözüldü
İçişleri Bakanı Soylu, FETÖ'nün hava ve deniz imamlarının telefonlarının kendilerinde olduğunu, ellerindeki bir telefonun ise sahibini henüz tespit edemediklerini belirtti.
ANKARA (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Habertürk televizyonunda katıldığı programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı, açıklamalarda bulundu.
Bakanlık sayısının 16'ya düşürülecek olmasıyla ilgili değerlendirilmesi sorulan Soylu, AK Parti'nin siyasi hayatına başladığı zaman 30'u aşan bakanlık sayısını azalttığını belirterek, birçok bakanlığın mümkün olduğunca birleştirilmeye çalışıldığını ifade etti.
Bakan Soylu, "Hükümet etmek, aslında hükümet ettiğiniz meseleleri tam bir koordinasyonla yürütmek anlamını taşır. Burada 'Çok parçaladığınız zaman çok daha verimli oluyorsunuz' diye bir sonuç oluşturmak elbette ki doğru bir orantı olarak karşınıza çıksa da sonuç doğru olmuyor." diye konuştu.
Türkiye'nin bir ihtiyacını daha bu yeni sistem içerisinde karşılamak gerektiğini vurgulayan Soylu, şunları söyledi:
"Birbiriyle çok ilintili bakanlıklar var. Aynı zamanda da peşin sıra birbirinin işini yapan bakanlıklar var. Bir adım atıyorsunuz, ikinci adımı atmanız gerekir orada bir durmak zorundasınız. Bazen o duruş bürokraside öyle bir sonuç oluşturuyor ki karşılıklı o tedbirleşmelerden çok kritik işler, olağan işler, süreci doğru gitmek zorunda kalan işlerin önemli bir bölümü aksıyor. Yeni sistemin en önemli meselelerinden birisi de hızı yakalamak. Bizim iddiamız şu, 10 yıllık meseleyi 3,5 yılda bitireceğiz. Eğer böyle bir iddia sahibiyseniz, burada birbiriyle ilişkili olan süreçleri tamamlamanız ve birbirine eklemeniz lazım. Burada da yapılan o."
Süleyman Soylu, "Bu sistem kurgulanırken sadece Meclis ve hükümet arasındaki çatışmayı kaldırmıyor. Hükümetin kendi içerisindeki birtakım sürtüşmeleri de ortadan kaldırıyor." dedi.
"Pazartesi'den itibaren heyecan veren bir sisteme doğru gidiyoruz"
Türkiye'yi bugüne kadar iki sistemin idare ettiğini, birinin oligarşik bürokrasi diğerinin ise alacaklılar olduğunu anlatan Soylu, şöyle konuştu:
"Alacaklıların ve bu bürokrasinin idaresinden kurtulmak için bu sistem, Türkiye'yi hükümetsiz bırakmayacak bir sistem, hızlı ve verimli işleyecek bir sistem, ağırlıklarını bırakan bir sistem. Bu sistemin önemli bir özelliği özelliği şudur. Türkiye'de sivil toplum örgütleri ve birtakım organizasyonlar dahil, tüm bunlarla hükümetin ve başkanlık ofisinin birtakım strateji ve politikalar kurulunun, tamamen istişareye dayalı kurumsal bir yapı oluşturması. Bu sistemin en heyecan veren taraflarından bir tanesidir. Türkiye aslında pazartesiden itibaren çok heyecan veren bir sisteme doğru gidiyor. Ben heyecanlıyım."
"Cumhurbaşkanımızın ortaya koyacağı iradedir"
"Yeni sistemde milletvekili olanlar bakan olamayacak. Bu yeni dönemde kabinede yer almayacağınız anlamına mı geliyor?" sorusu üzerine Soylu, kendisine verilen görevin milletvekili adaylığı olduğunu aktardı.
Bakan Soylu, şimdi İçişleri Bakanı olduğunu ve görev süresinin yeni hükümetin kurulacağı ana kadar devam edeceğini vurgulayarak, "Birincisi, hükümeti kuracak kişinin, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyacağı iradedir. İkincisi ama bu iradeyi besleyen temel etken de AK Parti'nin alacağı milletvekili sayısıdır." değerlendirmesini yaptı.
"Türkiye'nin büyük devrimcisi olarak niteleyecekler"
Soylu, önceleri Türkiye'nin var olan potansiyelinden çok daha alt bir potansiyelle idare edilen ülke konumuna düştüğünü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tek başına iktidar dönemlerinin Türkiye'yi var olan potansiyeline taşıdığını kaydetti.
1950 ve 1960'ın, merhum Turgut Özal döneminin de Türkiye'yi bir potansiyele taşıdığını, aslen koalisyon olmasına rağmen Refah Yol döneminin de kendi potansiyelinin üzerinde işler yapmaya çalıştığını belirten Soylu, ama bunun 28 Şubat'ta kesildiğini ifade etti.
Koalisyonların temel sıkıntılarından bir tanesinin içeride bir darbe ile kesilebilme imkanına sahip olabilmesi olduğunu aktaran Soylu, "Onun da açığı o. Bütün bunların içerisinde Erdoğan Türkiye'ye bir devrim ortaya koyuyor. Koyduğu devrim açık ve net. Erdoğan bundan 100, 200 yıl sonra anılırsa devletler muhakkak ki reis diyebilirler, vatandaş cumhurbaşkanı, milletin adamı diyebilir. Ama benim şahsi kanaatim Türkiye'nin büyük devrimcisi olarak niteleyecekler. Çok iş yaptı, çok devrim yaptı." diye konuştu.
Soylu, şöyle devam etti:
"50 artı 1 ile normalde Tayyip Erdoğan gibi liderlerin şunu yapması lazım; 16 yıllık hükümet aşındırır. Yapması gereken simülasyon şu; az oyla çok milletvekili ve kendisini hükümette tutabilecek bir sistemi kurması lazım. Erdoğan tam tersini yaptı, çok oy almasını gerektiren bir sistem oluşturdu ve yine oluşturduğu ittifak modeli ile de aslında Mecliste çok farklı unsurların temsil edilmesini sağladı. Yani hem çoğulculuk hem demokrasi hem de bir taraftan çok farklı düşüncelerin Meclis içerisinde serpilmesini ortaya koydu."
"Cumhur İttifakı'nın üstün bir farkla galip geleceğini düşünüyorum"
Soylu, "Meclis'te çoğunluğu Millet İttifakı'nın alması durumunda Türkiye yeniden seçime gider mi?" sorusuna, "Yeni sistemin esas itibarıyla özü, bu durumda yeni bir seçime gitmemektir. Yeni sistem bunun üzerine kuruluyor. Eğer yeni bir seçime gidiyorsanız bu yeni sistem niye geliyor? 'O zaman bunun 7 Haziran'dan ne farkı var?' diye sorulur. Bu kadar açık ve net." cevabını verdi.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilip, Meclis'te çoğunluğun muhalefette kalması ihtimali üzerine de değerlendirmelerde bulunan Süleyman Soylu, şunları kaydetti:
"Bu durumda mevcut yapı ile beraber bu sistemi devam ettirmek demektir. O da ayrı bir maharet ister. Ben hem Cumhur İttifakı'nın üstün bir farkla galip geleceğini, hem de aynı zamanda Cumhurbaşkanımızın birinci turda kazanacağını düşünüyorum. Ayrıca milletimiz her zaman seçmen davranışında günlük tartışmaları gözetmemiştir, geleceği gözetlemiştir. Hep bunu gözetmiştir; 'Beni geleceğe kim güvenle taşır, güvenliğimi, gelecekteki arzu ettiklerimi bana kim kazandırır, kim Türkiye'yi iyi yönetir?' Eğer kafasında soru işaretleri varsa topu ortada bırakır.
Türkiye 15 Temmuz'dan geçti. Millet İttifakı'nın içerisinde bir taraftan Kandil'i muhafaza etmeye çalışanlar var. Bir taraftan Demirtaş ile iş birliği içerisinde olmaya çalışanlar var. Bir tarafta FETÖ'nün yıllardır kafayı taktığı ve yok etmek istediği TİKA'yı hedef alanlar var. Bir tarafta MİT'i hedef alanlar var, bir tarafta terörle mücadele eden kahraman komutanları hedef alanlar var. Böyle bir cephede, böyle bir tablo ile karşılaşıyorsun. Türkiye'nin son 5-6 yıldır geldiği serencam nedir? MİT krizi, FETÖ ile mücadele, terörle mücadele, 15 Temmuz darbesi var. Bu tarafta aslında zihin arkasında geçtiğimiz 5- 6 yıldaki olayların büyük bölümünü olumlayan bir taraf, bizim tarafta da mücadele eden ve tam anlamıyla bunlara karşı direnerek ve bu mücadeleyi ortaya koyarak Türkiye'yi nasıl bağımsızlaştırabiliriz ve zenginleştirebiliriz ve bu ayak bağlarından ne zaman kurtarabilirim'in mücadelesi var."
"Bana kimse bunu izah edemez"
Bakan Soylu, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin, HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ı ziyaretine ilişkin, "Bana kimse bunu izah edemez." değerlendirmesinde bulundu.
Soylu, "HDP diye bir siyasi parti yoktur, PKK'nın siyasi şubesi vardır, başka hiçbir özelliği yoktur. CHP'de ulusalcılık, Atatürkçülük, laiklik ve çağdaşlık değerleri var. Bunların üzerinden yürüyor, bu değerleri yöneterek oy almaya çalışıyor. Bu dört değere Demirtaş ziyaretini sığdıramazsınız, 'Kandil'e gitmeyin'i de sığdıramazsınız, Afrin'de Türkiye'ye çok büyük tehdit oluşturan PYD ve PKK'yı oradan silen süpüren komutana 'Senin apoletlerini sökerim'i de sığdıramazsınız." diye konuştu.
"Ben de CHP seçmenine çağrıda bulunuyorum"
Silivri Uğur Mumcu Meydanı'ndaki mitinginde CHP seçmenine yönelik yaptığı "HDP'ye oy vermeyin" çağrısına ilişkin soru hakkında Soylu, "Onlar da çıkıyorlar, sabahtan akşama kadar AK Parti seçmenine çağrıda bulunuyorlar. Ben de CHP seçmenine çağrıda bulunuyorum ve ben İçişleri Bakanı olarak çağrıda bulunuyorum. Ben terörle mücadele ediyorum." dedi.
Soylu, terör örgütünün şımartılmaması gerektiğini vurgulayarak HDP ile PKK arasında doğal kanalın olmadığını kimsenin izah edemeyeceğini söyledi.
Seçim güvenliği
Soylu, her seçimde aynı araç plakasıyla oyların çalındığına yönelik sosyal medyada paylaşım yapanların yakalandığını bildirdi.
Seçmenin hür iradesiyle oyunu kullanması için çalıştıklarını kaydeden Soylu, seçim propaganda çalışmalarının karnaval havasında geçtiğini söyledi.
7 Haziran seçimlerinde bin 335, 1 Kasım seçimlerinde 708, halk oylamasında ise 780 olayın olduğunu anımsatan Soylu, "Şu ana kadar 317 olay olmuş. Suruç hariç, ufak tefek olayların dışında Türkiye'de şu anda hakikaten karnaval ve demokrasi havasında bir seçim geçti." dedi.
FETÖ imamlarının telefonları çözüldü
Soylu, FETÖ'nün hava ve deniz imamlarının telefonlarının kendilerinde olduğunu, ellerindeki bir telefonun ise sahibini henüz tespit edemediklerini belirterek, "Bu iki sözde imamın o gece Pensilvanya, FETÖ ile hangi irtibatları telefonun üzerinden kurdukları ortaya çıktı. Teknik analizde o geceki telefon ve yazışma trafiği... Hatta şuna kadar var, bir cümlesini söyleyeyim 'Gerekirse namazı bozdurun, çok acil bir durum var' diyor." ifadelerini kullandı.
ABD'nin örgüt elebaşı Fetullah Gülen'i iade etmemek için ayak sürüdüğünü belirten Soylu, bu belgeyle birlikte ABD'nin Gülen'i koruyan anlayıştan vazgeçmesinin en temel talepleri olacağını bildirdi.
Kandil operasyonu
Kandil'in önemine işaret eden Soylu, "Kandil'i biz aldığımız, ay yıldızlı bayrağı oraya diktiğimiz, evlatlarımız oraya oturduğu andan itibaren Diyarbakır, Hakkari, Şırnak da tam özgürleşecektir." diye konuştu.
Soylu, teröristlerin Kandil'den Sincar'a geçtiklerine ilişkin kendilerinde bilgi olmadığını belirterek alınan istihbarat sonucu Kandil'e düzenlenen operasyonda teröristlerin toplantı halinde vurulduğunu kaydetti.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız'ın Suruç'ta seçim çalışmaları yürüttüğü sırada meydana gelen silahlı saldırının nasıl gerçekleştiğini anlatan Soylu, "Ben esas itibarıyla niçin 'Bundan Muharrem İnce sorumludur' dememdeki kasıt şudur, eğer siz şımartırsanız, sadece Demirtaş'a gitmiyorsunuz, aslında Demirtaş'ın temsil ettiği ve harekete geçirebileceği biraz önce söylediğim kişileri harekete geçirebiliyorsunuz. Orada esas PKK'nın bir özgüven kazanabileceği anlayışı ortaya koyuyorsunuz." ifadelerini kullandı.
Muhabir: Muhammed Boztepe, Ayşe Şensoy Boztepe, Orhan Onur Gemici
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.