İcdansız Değiller, İmansızlar
Kızının veya oğlunun gözleri önünde önce dövülen,
Yerlerde sürüklenen, elleri iplerle bağlandıktan sonra gözleri bağlanarak bilinmez bir yere götürülen ve bir daha haber alınamayan babanın gidişinden sonra evlerinden çıkarılan,
Çıkmamakta direnen anneyi kurşun yağmuruna tutan İsrail askerlerinin vahşetini dehşetler içinde korku, nefret, tekmelenme ve titreme ile gözetleyen çocuklar, belirli bir yaşa gelince babasının gidişini, annesinin öldürülüşünü her hatırlamasında hiçbir şey yapamamanın, çaresizliğini Rabbine arzetmek için Mescid-i Aksa’ya girmek istediğinde,
“Yaşın kırk beş değil” diyerek geri çevrildiğinde bedeninin tamamını bomba yapıp hiç değilse birkaç Siyonist’i yok ettiğinde geride bıraktığı yeni evini dahi yerle bir eden Siyonist mantığını hala anlamamakta ısrar edenlerimiz bunları mantıksızlıkla suçlayarak, suçun bataklığını gizlemeye yardım ediyor.
Hiçbir baskıcı mantıksız değildir. Mantığı olmayan baskıcı olamaz. Baskı aleti olan cendereyi yaparken bir eli kan, öbür eli katran olan adamın aklı, akrep kuyruğu kadar kıvrak olmalı ki o aleti yapabilsin.
Bir patlamasıyla 250 bin insanı öldüren Atom bombasını yapan adamı akılsız saymıyorlar günümüzde.
Bu çağdaş zalimler, yaptıklarını kanun kalıplarına dökmeli ki kendisi unutmadığı gibi gelecek nesillerde de devam etsin ister.
Bütün bu yaptıklarıyla da gurur duyarlar. Halkı tımarhanedeki hasta gibi görürler.
Beton da olsa yatacak yer vermenin mutluluğunu yaşarlar.
Zincire vurduklarını “Güvenlik altında tutuyoruz. Onun güvenliği için nöbetçi görevlendiriyoruz. Şu kadar para harcıyoruz” diye hizmetlerini sayar dökerler.
Deliye gömlek biçer gibi halkın kıyafetini belirlerler.
Bülbül gibi şakıyanları susturup karga gibi ötmeye zorlar.
Düşünceyi, kıyafeti, sanatı onlar belirlerler. Bütün bunları yaparken harcadıkları mermi, kırbaç, cop, kelepçe, bomba, tel örgü, duvar, mezar kazma parasını da Birleşmiş Milletlerin, İnsan Haklarını izleme bölümü bütçesinden almaya çalışırken en mantıklı cümleleri onlar kullanırlar.
Rüyalarında bile tımarhaneden kaçmalarına izin vermezler.
Peki bu adamlar, ifritle cadının, Babil kuyusunda gerdeğe girmesi neticesinde dünyaya gelmediğine göre nereden çıktı bunlar?
Bunlar, bizim gibi bir anadan dünyaya geldiler ama Rahman’a kulak vermediler. Şeytan sütüyle beslendiler.
Ateistlerin yazdığı yüz kitabı okumaya zaman buldular ama okurken gözlerinin yağını veren Allah’ın kitabını okumaya zaman bulamadılar ama o kitabı kapattırmak için ellerinden geleni geri bırakmadılar.
Bu özellikler yalnız Siyonistlere özel değildir.
Fransız ihtilalini yapanların, kanun kırbacı altında kral ailesinden birini öldürdükten sonra derisini yüzüp anayasalarının dışına deri olarak kaplayıp müzeye koyduklarını “İnsan derisine kaplı anayasa” isimli kitabında Profesör T. Zafer Tunaya haber vermektedir.
Dünya zalimlerine “Filistin askısı” nı hediye eden İsrailli Yahudiler, bütün dünya devletlerinin uzmanlarını işkence konusunda eğiten Amerikalı yetkililer bu günün moda ifadesiyle hem çağdaş hem de kültürlü insanlar.
Vicdansız değiller ama imansızlar.
Fransa’nın Strazburg kenti yakınlarındaki Struthaf kampında Hitlerin komutanı, çevreye önem verdiğinden, kış boyu ısınmak için bir tek ağacı kestirmemiş ama 50 bin Yahudi’yi yakmış ve kamptaki askerlerini ısıtmış.
Ruslar, çok değerli hocaların çocuklarını zorla alıp komünist kitaplarla “Mankurt” yapıp kendi babasını öldürttüler. Şu anda bile Türk cumhuriyetlerinin bir kısmında Müslüman halka kan kusturanlar o “Mankurt” lardır.
Sonunda kurt üreten yünün önce kendisi yendiği, delik deşik edildiği gibi zalimler kendi zulümlerinde boğuldular.
Bu kurtluk damarı aslında hepimizde var. Ama biz bunu, hak ve adaletin ayakta tutulması, zulmün saltanatının yıkılması için Kur’ani eğitime tabi tutarak insanlık ailesine hizmet etmişiz.
Müslüman da, kafir de can ve kan taşır. Aralarında birini adil, öbürünü zalim yapan şey, Rahmanın vahyine gönül açmak ile, şeytanın sütüne ağız açmaktır.
MAHMUT TOPTAŞ
adanapost.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.