İbrahim Kiras muhalefetin tuhaf mazeretlerini yorumladı
İbrahim Kiras, 30 Mart'ın ardından muhalefet partilerin sığındığı ilginç mazeretleri yorumladı, 'eskiden bu mazeretler daha naifti' dedi.
24 TV'de yayınlanan Yeni Türkiye programında Mustafa Karaalioğlu, Ali Bayramoğlu ve İbrahim Kiras 30 Mart seçimlerinin sonuçlarını yorumladı.
Star Gazetesi yazarlarından İbrahim Kiras, 30 Mart'ın ardından muhalefetin çok ilginç mazeretlere sığındığını, hatta bu mazeretlerin 30 Mart'tan önce yavaş yavaş başladığını söyledi.
Kiras konuyla ilgili şöyle konuştu:
Seçimden önce zaten, "AK Parti'ye şu kadar oy veren olursa onların kalitesi budur" gibisinden yorumlar peşinen yapılmaya başlanmıştı.
Dolayısıyla bizim aydınımızın özellikle bir bölümü, siyasi temsil konusunda halktan umduğunu bulamadığı zamanlarda halkı aşağılama, halkı küçük görme, kusuru halkta bulma tavrı var. Bunu CHP'de de görüyoruz. CHP'nin siyasetçilerinde ve o çevrenin aydınlarında malesef bu var.
ASLINDA KENDİLERİNE ZARAR VERİYORLAR
Fakat bu yaptıkları şeyin aslında kendilerine zararı olduğunun farkında değiller. Halka bu şekilde bakmak, halkı suçlamak zaten siyasetçiye yakışan bir şey değil. Siyasetçinin vazifesi kendini halka beğendirmek. Halk beğenirse buna teveccüh eder. Kimse Tayyip Erdoğan'ın kara kaşına kara gözüne hayran olduğu için ona oy vermiyor. Ya da Kemal Kılıçdaroğlu'nun tipine gıcık oldukları için CHP'ye oy vermekten geri duruyor değil insanlar.
TUHAF MAZERETLER
Mesela bu yaklaşımın bir alt modeli "oylar çalındı, elektrikler söndü" gibi gerekçeler. Daha önceki yıllarda bu kadar şey değildi. Daha naif gerekçeler bulunuyordu. Daha eğlenceliydi. Mesela "hava güzeldi, laik seçmen pikniğe gitti" gibi gerekçeler vardı.
Yani giderek bu gerekçeler tahammül edilemez hale geliyor. İşte "oylar çalındı, elektrikler kesildi" gibi şeyler. Sanki her yerde mi elektrikler kesiliyor. Filmlerdeki gibi mi oluyor? Olur ya filmlerde, elektrikler kesilince birden her şey değişir.
SİYASETÇİ MAZERETLERE SIĞINIR
Tabi ki siyasetçi kendi başarısızlığına bir bahane bulmak zorunda. Onları da anlamak lazım. "Ben başarısızım, halka kendimi anlatamadım, halka cazip gelecek bir siyasi görüşüm yok, projem yok, iktidardaki partinin icraatlarına alternatif olacak bir varlığa, bir değer sahip değilim" demesi beklenemez.
Diyecek ki, "halk beni anlamadı, televizyona beni fazla çıkartmadılar ondan oldu, ışıklar söndü" gibi gerekçeler bulacak tabi ki.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.