Hırka-i Şerif?in önünde poz vermek haddim değil?

Hz.Muhammed?in vasiyeti üzerine Veysel Karani?ye emanet edilen Hırka-i Şerif?in bugünkü muhafızı, Karani?nin 59?uncu kuşaktan torunu 37 yaşındaki mühendis-müzisyen Barış Samir. Hırka-i Şerif?in İstanbul?a gelişinin 400?üncü yılında Samir üstlendiği zor görevi anlattı.

Fatma Karaman / fatmak@stargazete.com

Müslüman alemi için çok kıymetli bir eser Hırka-i Şerif... Hz. Muhammed?in günümüze kadar muhafaza edilen iki giysisinden biri olan bu hırka, bugün Fatih?te bulunan Hırka-i Şerif Camii?nde sergileniyor ve özellikle Ramazan aylarında dünyanın ve Türkiye?nin dört bir yerinden ziyaretçi akınına uğruyor. Önce Hırka-i Şerif?in Türkiye?ye geliş hikayesini anlatalım. Hz. Muhammed vefatından önce bu hırkanın Yemen?de çobanlık yapan, hakkında ?En iyi müridim? dediği Veysel Karani?ye verilmesini vasiyet etmiş.

Karani?nin vefatının ardından çocuğu olmadığı için Hırka-i Şerif kardeşi Şehabeddin El Üveysi?ye kalmış. Kutsal emanete sahip olan Üveys ailesi, Irak ve Güneyoğu Anadolu?da ikamet ettikten sonra burada sık sık meydana gelen çarpışmalar nedeniyle Kuşadası?na göç etmiş. Aile 1600?lü yılların başlarında Sultan I. Ahmet?in isteği üzerine İstanbul?a gelmiş ve reisleri olan Şükrullah el-Üveysi?nin Fatih?te kiraladığı evde Hırka-i Şerif halkın ziyaretine açılmış. Bu evin yetersiz kalması sebebiyle I. Abdülhamit günümüzde Hırka-i Şerif Camii avlusunda kalan mekana bir oda inşa ettirmiş ve Hırka-i Şerif, 1780?den itibaren burada sergilenmeye başlanmış. Eser 1847 yılında Sultan Abdülmecit?in Hırka-i Şerif Camii?ni inşa ettirmesiyle başka bir sürece girmiş. Padişah, hırkanın muhafızı olan aileye caminin yanında bir de konak yaptırmış.

Canımız gibi bakıyoruz

O tarihten bu yana her Ramazan?da ziyarete açılan Hırka-i Şerif?in muhafızlığını yapan Köprülü ailesinin ismini pek çoğumuz geçen yıl basında yer alan ?Hz. Peygamber?in 1500 yıllık hırkasını ütüleyip zarar verdiler? haberleriyle duyduk. Aile fertleriyle ilgili pek bir bilgiye sahip olmadığımızdan Ramazan?ı fırsat bilip aileyi yakından tanımak istedik.

Hırka-i Şerif?in bugünkü muhafızı Veysel Karani?nin 59?uncu kuşaktan torunu olan 37 yaşındaki Barış Samir. Bu kutsal emanetin her yıl ramazanın ilk cuması ziyarete açıldığını ve kendilerinin de aile olarak yüzyıllardır Hırka-i Şerif?i koruduklarını söyleyen Samir ?Peygamber Efendimize ait bir eşyanın sahibi olan dünyadaki tek aileyiz. O?na ait eşya olarak bugüne sadece iki hırka geldi. Bunlardan bir tanesi; Hırka-i Saadet, Topkapı Sarayı?nda muhafaza ediliyor ve ziyarete açık değil. Diğeri ise bizim muhafızlığını yaptığımız Hırka-i Şerif. Sorumluluğu çok büyük, onu layıkıyla korumaya çalışıyoruz. Büyük bir saygıyla canımız gibi bakıyoruz.?

İtalyan konservatör ağladı

Samir?e Hırka-i Şerif?i nasıl koruduklarını soruyoruz: ?Aslında makine mühendisiyim işe gidip gelip geliyorum ama Ramazan?da benim tek işim Hırka-i Şerif?e muhafızlık yapmak. Ramazan boyunca sabah 10.00?da açıyorum akşam 18.00?de kapatıyorum ve hep yanında duruyorum.  Bazen 58?nci kuşaktan koruyucular annem ve teyzem de görev yapıyor ama genelde ben hırkaya eşlik ediyorum. Muhafızlığın en önemli görevi hırkayı en iyi biçimde koruyup bizden sonraki nesillere aktarmak. Bazen basın gelip fotoğraf çektiğinde poz vermek istemediğimi söylüyorum. Çünkü burada önemli olan Hırka-i Şerif. Ben kimim ki Peygamber Efendimizin eşyasının önünde durup poz vereceğim, haddime değil.?

160 yıldır Hırka-i Şerif Camii?nde ziyaretçi ağırlayan hırkanın, 2010 yılında konservasyon (koruma) çalışmaları nedeniyle ziyarete kapalı olduğunu anlatan Samir, o dönem pek çok asılsız iddianın ortaya atıldığını söylüyor: ?Hırka-i Şerif?teki gözle görülür yıpranmayı 2008?de fark ettik ve İstanbul Valiliği?ne başvurduk. Bilim kurulu toplandı ve sergilenmeye devam ederse hırkanın zarar göreceğini söyledi. Biz de ziyarete kapatma kararı aldık. Bu karardan dolayı inanılmaz bir baskı uygulandı. Hırkanın kolunu yaktığımızdan sattığımıza kadar pek çok iftira atıldı.?

O dönemde çıkan söylentilerin boyutunu tarif etmek için şu örneği de veriyor Samir: ?Avluda otururken bir amca geldi. Hal hatırdan sonra ?Bu aile Hırka-i Şerif?i bir Arabistanlıya satmış. Yalan düzeltildiği? dedi. ?Nereden biliyorsun?? amca diye sorunca ?İnsanlar konuşuyor bence de satmıştır bunlar? diye cevap verdi. O zamanlar bizim için çok zor günlerdi ama Allah?ın yardımıyla atlattık. Baskılardan bunalıp hırkayı tekrar ziyarete açsaydık o zaman tamamen bu eseri kaybederdik. Tüm söylenenlere kulaklarımızı tıkadık. Eserin düzeltme işlemlerini İtalyan konservatör Marina Zingarelli yaptı. Marina Hanım?a ilk geldiğinde Hırka-i Şerif?in bizim için ne anlama geldiğini anlattım. Kendisi çalışırken başını örttü ve hassas davrandı. Hatta Türkiye?den ayrılırken çok ağladı.?

Geçen sene Hırka-i Şerif?i 10 gün geç açmalarına rağmen bir milyon ziyaretçinin geldiğini anlatan Samir, bu sene sayının daha da artacağını düşünüyor. Günde ortalama 50 bin kişinin geldiğini söyleyen Samir ?İnsanlar peygamber efendimizin huzuruna çıktığını hissediyor, onunla buluştuğunu düşünüyor. Bu yüzden sürekli gözleri nemlidir, bunu çok samimi buluyorum? diyor.

Hem muhafız hem başarılı bir müzisyen

Makine mühendisi Barış Samir aynı zamanda bir rock grubu olan Zift?in davulcusu... Müzikle liseden beri ilgilendiğini söylüyor: ?Hala hobi olarak devam ediyor. İlk gitarla başladım artık davul çalıyorum. Geçen sene albümümüz çıktı, bazen bir yerlerde çalıyoruz ama asıl mesleğim müzisyenlik değil.? Samir, insanların hem Hırka-i Şerif?in muhafızlığını yaptığını hem de müzisyen olduğunu duyunca şaşırdıklarını anlatıyor: ?Aslında şaşırılacak bir şey yok. Önemli olan şekil ya da bir rockçı etiketiyle analiz yapmak değil, benim bu emanete ne kadar değer verdiğimdir. Zaten insanlardaki imanı başka biri ölçemez, buna cüret de edilmemesi gerekiyor. Tebrik edenler de var garipseyenler de... Grup arkadaşlarım bile muhafızlık görevimi yeni öğrendi diyebilirim.?