Her seçim önemli, bazı zaman daha da!
İslam ülkeleri, bir yıkımdan, bin yıl yaşama zulmünün kararlılığından geliyor. Darbe, terör, ekonomik sınırlamalar bir yana, ülke zenginlikler üzerindeki evrensel emeller, dünya savaşının öte yakasına uzanan plan ve tahkimatlar, İslamofobia ile yenilenip takviye ediliyor. 65 İslam devleti, kendilerini ayrı saysalar, hatta birbirine ters davransalar da, düşmanlarının nazarında aynıdırlar.
Düşman tahkimatının en çetini, dış düşmanın, içerdekilerle emellerini birleştirmesidir. Suriye, Mısır ve Bangladeş?teki zulüm, bunu anlatır ve ibret olur.
Darbe, dış düşmanın, içerdeki milletten kopuk, zorba, maceracı bir gurupla dayanışıp, ülke üzerindeki emellerini gerçekleştirme gayretidir. Suriye?de Esat?ın dış destekçileri, çıkarlarına hizmet etmeyecek halka soykırım yaptırıyor. Sisi, Mısır halkına zulmediyor, borçlandırıyor. Terör, dış düşmanın, darbeye giriş kapısıdır. Rusya, darbeci Babrak Karmal davetiyle girmişti Afganistan?a.
Bu genel bakıştan Türkiye özeline bakacak olursak, eski Başbakanlardan Ecevit?in koruma amiri, DSP eski milletvekili Recai Birgün, ?Ergenekon davasında ifade vermek için gitmeye kalktığımda, Ecevit?in en yakınlarından tepki aldım. ?Ne karışıyorsun. İktidar partisinin işine yarar? gibi açık karşı koyanlar olduğu gibi, ?aba altından sopa gösterenler? de oldu? diyor. Korkunç! Hakikat düşmanlığı, felaket davetçiliğidir. Adalete susamak, insanı kahreden felakettir.
Bütün felaketlerin temeli, İslam ahlakı kaybedilince, ihtiras ve çıkardan başka ölçü, mihenk taşı kalmıyor. İnsanlık, çıkar batağında boğuluyor. Çıkarı gerektiriyorsa, sevgilisini dahi doğrayıp, poşetleyip çöpe atıyor.
Mısır, darbecilerinden Nobel ödüllü Baradey, ?Batılıları, darbeye ben ikna ettim? diye, çıkar ahmaklığıyla övünmüştü. Vatanı, yaşanamaz hale geldi. O, yadellere düştü. Batılıların, kendini ikna ettiğini anlayabildi mi acaba? Terörist de, dış desteği, kendi becerilerinin sağladığını zanneder.
Şimdi Türkiye, Allah?ın lütfuyla, zorluklara rağmen istikrar içinde toparlanıyor. Siyasi toparlanma, boyacı küpü değil. Sabır gerektirir. İmtihanı ağırdır. Finale iki adım kala yorulmak olmaz. Denenmiş, tekrar denenmez. İstikrar kaybolursa, zor yakalanır. ?Yıkmak kolay, yapmak zor?; ibretler, bunu söyler.
Müslümanların gönül birliğine rağmen, İslam devletlerinin dağınıklığı, İslamofobia düşmanlığının azgınlığı, etrafımızdaki siyasi yangınlar, dünya çıkarcılığı, şimdilik ülkede, istikrarla kalkınmayı devam ettirecek muhalefet bulunmaması, Seçimleri, daha da önemli kılmaktadır. Buna dikkat etmemek, kaosu, Allah korusun felaketi, terörü, çapulcuları davettir. Tespih imamesini koparmaktır.
Bu şartlarda seçimler, bütün olarak önem kazanır. Mahalli ve genel seçim diye değer ayrımı yanlış olur. Bu seçimler, ?Dere geçerken at değiştirilmez? dedirten, tekeri, tümseği aşırma seçimleridir. ?Olmak veya olmamak? kararlılığını gerektirir.
Dünya hiçbir zaman bu derece küçülmedi. Sınırlar, ekonomik çıkarlar için bu derece şeffaflaşmadı. Milletler, hayat seviyelerini muhafaza için, zengin devletlerle yarışmak veya sömürülmek durumunda kalmadı. Siyaset, silah ve ekonomide güçlü devletler, gelişmekte olan ülkelere gerek darbe, gerek ekonomik, sosyal ve kültürel müdahalede bulunmak için, bu derece rahat ve kolay bahaneler icat edememişlerdi. Müdahaleden korunmak için güç şart oldu.
İçerideki muhteris ve maceracı çıkarcılar, hiçbir dönemde, ?bireysel özgürlük? gibi bahanelerle emellerini, dış düşmanlarla tevhit edip millet düşmanlığı yapamamışlardı. Bu şartlar, milletin siyasi ve istikrar sorumluluğunu artırıyor. Özellikle böyle seçimlerde. Milletçe, istikrarsızlığa, maceraya, ayrılık fitnesine, kapıları kapatıp, Allah?ın nimeti kardeşliğimizin kıymetini bilmek ve dayanışmamızı güçlendirmekle sorumluyuz. İslam dünyasının özellikle son asırdaki derin acıları tüm ümmete, bulunmaz bir ders olarak bahta dönüştürülmelidir. ?Allah, Müslüman?a yardım etmez diyenler kafirlerdir.?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.