Her evden bir Kürt mü ölsün?

Her evden bir Kürt mü ölsün?
Alenen Kürtleri temsil ettiğini söyleyenler, ?her evden bir Kürt ölsün? planı yapanlarla nasıl aynı üst liderlik altında birleşecek? Hınçak yöntemini...




Alenen Kürtleri temsil ettiğini söyleyenler, ?her evden bir Kürt ölsün? planı yapanlarla nasıl aynı üst liderlik altında birleşecek? Hınçak yöntemini sorgulamak lazım.


Her evden bir Kürt mü ölsün?


Gizli plandaki Ermeni Hınçak yöntemi


Diyarbakır Emniyet Müdürü Mustafa Sağlam?ın basında yer alan açıklamaları, son zamanlardaki PKK/KCK faaliyetlerinin aslında bölge halkı üzerindeki bozguncu planların hayata geçirilmesine yönelik girişimler olduğunu anlatıyor. Emniyet Müdürü, bölgede her evden bir Kürt kökenli vatandaşın öldürülmesinin planlandığını belirtiyor.


Ermeni çetelerin de planı aynıydı


Bu bize 1915 olayları öncesinde Osmanlı topraklarında örgütlenmiş olan Ermeni Hınçak ve Taşnak çetelerinin devlete sadık Ermeni vatandaşlara yönelik çirkin ve acımasız planları anımsatıyor. Onlar da aynısını planlamışlardı. Anadolu?da ne kadar fazla Ermeni öldürülürse, Rusya?nın ve Batı dünyasının o ölçüde konuya müdahil olacağını düşünmüşlerdi. Köylerinde, mahallelerinde sakin ve memnun bir hayat süren Ermeni vatandaşlar, Hınçak ve Taşnak çeteleri tarafından zorla sokağa dökülmüş, çoklarının evleri tahrip edilerek içindekilerin de öldürülmeleri hedeflenmiştir. Bunu yapan, Ermeni çetelerdir.
Nereden biliyoruz bunu?


O devirdeki Batılı gözlemciler, diplomatlar ve diğer işlerde görevli kişilerin raporları ve anıları bizim bu konuda güvenilir bilgilere ulaşmamızı mümkün kılıyor. Örneğin İstanbul?daki Robert Koleji?nin kurucusu Dr.Cyrus Hamlin?in 1893 yılında bir Ermeni?den duyup dile getirdiği plan, onun ifadesiyle, ?dehşet verici ve her türlü tahayyülün ötesinde?dir. Buna göre; Osmanlı ülkesinde örgütlenmiş olan Ermeni Hınçak çeteleri Türkleri ve Kürtleri öldürüp evlerini ateşe verdikten sonra dağlara çekilecek? Bunun üzerine galeyana gelen Müslümanlar çevredeki savunmasız Ermenileri öldürecek? Ne kadar fazla Ermeni öldürülürse, Ruslar ve Avrupalılar o kadar erken ve kararlı biçimde Anadolu?ya girerek Ermenilere yardım edecek? Plan budur.


Bu konuda Amerikalı tarihçi Prof. Justin McCarthy Ölüm ve Sürgün (Death and Exile) adlı kitabında yer, zaman ve şahıs belirterek, belgelere dayalı ayrıntılı bilgiler vermektedir. İlgilenenlere öneririz.
Yanıltıcı propaganda


On yıldan uzun bir süre dağda kaldıktan sonra teslim olan bir teröristin Diyarbakır Emniyet Müdürü?ne itirafları da yabana atılacak cinsten değildir. Dağda kendisine anlatılanla, teslim olduktan sonra gördükleri arasında hiçbir benzerlik olmadığını söyleyen bu kişi, samimi itirafıyla, aslında, binlerce gencin çeşitli yabancı istihbarat kuruluşlarının da dâhil olduğu bir ters propagandaya kurban gittiklerini dile getirmiş oluyor.


Sahte söylemlerle yerli ve yabancı bazı çıkar odakları genç beyinleri ve onların bedenlerini kendi onursuz amaçlarına alet ediyor. Biz de bunları terörist olarak damgalıyoruz. Bu teröristler arasında poz verip sonra şehre inen bazıları TBMM çatısı altında, bir yandan devletten maaş alıp onun sağladığı imtiyazlardan yararlanırken, bir yandan da ona başkaldırı niteliğinde davranışlara girişebiliyor.
Yanlış bir kanaat sonucu dağa çıkan ya da ailelerine baskı yapılarak dağa çıkması sağlanan gençler daha dürüsttür bunlardan. Onlar bir yanlış anlayışın, uzunca bir dönem kökleşmiş sistemin, bir sömürü düzeninin kurbanlarıdır.


İkiyüzlü siyasetin ustaları olmuş bir avuç etnik ayrılıkçının Türkiye?de Kürtleri temsil etme iddiasında inandırıcılıktan ne denli yoksun olduğunu, bu kurbanların içtenlikli itirafları gözler önüne seriyor.
Bir siyasal parti ile terör örgütü arasındaki fark, yalnızca zahirî araçların farklı oluşunda değildir. Buna ilaveten düşünce ve söylemde, bunların hayata geçirilmesinde bir farklılık olmalıdır. PKK/KCK çizgisinde bir siyasal parti düşünülemez. Terör örgütünün deşifre edilmiş planları ortadadır. Bunların benzerleri dün de Ermeni terör örgütü Hınçak ve Taşnak tarafından hazırlanmıştı.


Her evden bir Kürt kökenli insanın öldürülmesini kendi varlığını güvenceye almanın yolu olarak gören bir terör örgütü ile aynı hedefleri paylaşan, hatta onun liderini üst liderlik olarak kabul eden bir grup; demokrasinin aracı, hatta vazgeçilmez unsuru niteliğinde bir siyasal parti olup ülkedeki Kürt vatandaşları temsil edebilir mi?


Oyunun kuralı bellidir. Bu kurala uyarak sonuç alamayacağını görenler, kural dışılığa tevessül eder. O zaman terör örgütüyle siyasal parti ayırımı ortadan kalkar. Ama bu hedefler itibariyle böyledir. Şekil yönüyle değil. Şeklen siyasal parti olmak gerekiyor.
Ancak, bir sorun var: hem Kürtleri temsil etmek, hem de ?her evden bir Kürt ölsün? diye plan yapanlarla aynı üst liderlik altında birleşmek nasıl olacak? Alenen Kürtleri temsil ettiklerini söyleyenlere şu gizli plandaki Hınçak yöntemini sormak lazım.


Gerçekten, her evden bir Kürt ölsün mü?


Siyasal parti olma iddiasındaki bir grubun bu soruya ?hayır? diyebilmesi, ancak terör örgütüyle yollarını ayırması durumunda mümkündür. Bunu yapmadığı müddetçe, milletin Meclisinde ?Kürt? ve ?Kürdistan? gibi söylemlerle sadece istismarcılık oyunu sergilemeye devam eder.
Bu millet; Türküyle, Kürdüyle (ve kendisine güçlü bir bağışıklık kazandıran diğer etnik/kültürel zenginlikleriyle) bir millettir. Ayrıştırıcılar bunun farkında değil midir? O kadar cahil olacaklarını hiç sanmıyorum.


________________________________________
[*] Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün: Osmanlı Müslümanlarına Karşı Yürütülen Ulus Olarak Temizleme İşlemi (1821-1922), Çeviren Bilge Umar, İnkılap Yay., İstanbul 1998.


İbrahim S.Canbolat / Haber 7


icanbol@hotmail.com
Twitter.com/icanbol

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.