HDP, Kandil’e değil Meclis’e dönmeli...  

HDP, Kandil’e değil Meclis’e dönmeli...   
 Diyarbakır’ın Sur ilçesi başta olmak üzere, Güneydoğu’da bazı ilçelerde güvenlik güçleri sokağa çıkma yasakları ilan edip kazılmış hendekleri...

 

Diyarbakır’ın Sur ilçesi başta olmak üzere, Güneydoğu’da bazı ilçelerde güvenlik güçleri sokağa çıkma yasakları ilan edip kazılmış hendekleri kapatıp, kurulan barikatları kaldırıp kamu güvenliğini sağlamaya çalışıyor. Devlet, hazırlıkları önceden yapılmış silahlı bir direnişle karşı karşıyadır. Suikast silahları ile keskin nişancılar askere, polise ateş ediyor, evlerin duvarları yıkılarak birinden diğerine geçiş ve kaçış yolları yapılmış, bazı evlerin bodrumları silah deposu, cephanelik haline getirilmiş. Çok profesyonelce yürütülen bir savaş var. Artık bunun adı çatışma falan değil. İşte üç gündür Şırnak’ın Cizre ve Silopi ayağında 10 bin dolayında komandonun görev aldığı, tankların ilçeleri kuşattığı büyük bir operasyon var. Bu yazının yazıldığı sırada, 22’si Cizre’de, 1’i Silopi’de 23 terörist öldürüldü.

7 Haziran seçimlerinden sonra yoğunlaştırılan ve yaygınlaştırılan bu silahlı, bombalı direnişi hiçbir devlet seyredemez. Kaldı ki, Kürt gençlerini ilçelerde hapsettirip öldürülmelerini seyredenler, bunu Kürt halkı için yaptıklarını savunamazlar. Aklın alamayacağı, vicdanın kaldıramayacağı böyle bir yol, öncelikle Kürt insanımıza zarar veriyor. Evlatları ölüyor, işleri bozuluyor, dükkânlar kapanıyor ve yaşadıkları evlerini, yerlerini terk etmek zorunda kalıyorlar. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ikamet edenlerin yarısı göç etmiş. Keza operasyonların devam ettiği diğer ilçelerde gördük, sokağa çıkma yasağı kaldırılınca binlerce insan- bugüne kadar 300 bin kişi- evlerini terk ediyor.

KCK-PKK yönetimi, aslında halkın desteğini alarak bir Türk-Kürt çatışması, daha ötede bir iç savaş düşlüyor. Kendi militanlarınca yürüttükleri bu isyana, “halk direnişi” diyecekler, büyük bir kaosun ateşini tutuşturacaklar ve iç savaş görüntülerinin bütün dünyaya servis edilmesini sağlayacaklardı. Bunun bir adım ötesi NATO ve BM’i Türkiye’ye müdahaleye davet etmek olacaktı. Bunu dillendiren ve küresel bir operasyona taşeronluk yapan içerdeki ihanet odaklarının fısıltılarını da unutmayalım... Gezi ittifakı, harekete geçmek için siperlerde bekliyor...

Allah’a şükür feraseti ve basireti yüksek millet evlatları, Güneydoğu’daki bu tuzağı bozdular. Halk KCK-PKK tezgâhını, bu direniş görünüşlü isyana katılmayarak bozdu ve teröristleri yalnız bıraktı.

Bu arada siyasi bir parti olmasına ve Kürt meselesinin çözümünü; sivil, demokrat yeni bir anayasa hazırlanmasında araması gereken HDP, PKK terörüne tavır koymayarak Nişantaşı destekçilerinin de hayallerini yıkmış oldu. Bakınız HDP EŞ Genel başkanı Selahattin Demirtaş, 8 Aralık’ta Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’ya ne dedi: “Halkta şöyle bir kararlılık var: Bütün şehri de yaksalar, hepimizi de öldürseler biz de bu hendekleri kapatmayız...”

Bu yaklaşım tam bir tahrik ve provokasyondur. Demirtaş’ın bahsettiği halk değil, PKK militanlarıdır. (Ekrem Dumanlı’nın kulakları çınlasın; “Demirtaş hep sağduyulu davrandı, sağduyulu davranmaya devam ediyor” diyordu...)

Bu yangın söndürülmelidir. HDP, köprüden önceki son çıkıştadır. HDP yönetimi, aklını Kandil’e kiraya vermekten, gözünü, kulağını dağlara çevirmekten vazgeçmeli, teröre karşı arasına kesin bir çizgi çekmelidir. Çözüm Parlamento’dadır. Devleti yeneceğini düşünenler hep aldandı, aldanmaya da mahkûmdurlar. Kürt anaları da, Türk anaları da daha fazla ağlamadan PKK terör örgütü bütün militanlarını sokaklardan, hendeklerden, barikatlardan çekmeli ve pazarlıksız, şartsız şurtsuz silah bırakmalıdır.

Büyük Kürdistan hayali yerine, Büyük Türkiye’nin eşit, onurlu evlatları olarak bir arada yaşayacağımız anayasal temeli hazırlamalıyız...

Hüseyin Gülerce 

hgulerce@stargazete.com 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.