'HDP halk içerisinde meşruiyetini yitirdi'
Kürt siyasetçi ve akademisyenler, HDP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da uyguladığı "hendek siyaseti"nin en çok Kürt halkına zarar verdiğini belirtti.
ANKARA (AA) - Kürt siyasetçi ve akademisyenler, HDP'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da uyguladığı "hendek siyaseti"nin en çok Kürt halkına zarar verdiğini belirtti.
AA muhabirine açıklama yapan Kürt Demokratlar Platformu Genel Başkanı Sertaç Bucak, "Kürt halkı 7 Haziran seçimlerinde HDP'ye büyük bir kredi açtı ama HDP bu krediyi hoyratça kullandı. Hiçbir şey yapmadı. Kötü bir muhalefet yapıyorlar. Bu halka yazık değil mi? Bana göre HDP ve DBP siyaset işlevini kaybetmiştir. Silahlı çatışma döneminde halk içerisinde meşruiyetini de yitirdiler" dedi.
Kürt sorununun silahla çözülmesinin mümkün olmadığını savunan Bucak, "Hendekler siyaseti çıkmaz bir sokaktır. Çünkü siz savaşı sivil yerleşim alanlarına taşırsanız bu savaşın en büyük mağduru bölgede yaşayan Kürt halkı olur. Bölgenin kendisi harap oluyor. Tarihi açık bir müze konumunda olan Sur'da büyük bir tahribat yapıldı. Orada yaşayan binlerce insan göç etti. Çok az sayıda kişinin bölgede kaldığı söyleniyor. Ekonomi dibe vurmuş durumda. Esnaf işin ceremesini çekiyor. Bölgedeki doktorlar bile muayenehanelerini kapattı. İnsanlar tedavi olamıyor. Bir bütün olarak yaşam durdu ve en büyük zararı da Kürt halkı görüyor" diye konuştu.
Bucak, teknolojik imkanlarla uzaktan görüntüler üzerinden savaşın sürdürüldüğü bir çağda, hendek kazılarak Kürt sorununun çözülemeyeceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Kürtler önce kırsal kesimden göç etmek zorunda kaldı. Şimdi de ikinci kez kentlerden göç ediyorlar. Göç edenler de bir daha dönmeyecek ve asimile olacaklardır. Yani Kürtler her alanda büyük bir zarar ile karşı karşıya. Büyük bir travma yaşanıyor. Bize göre öz yönetim meselesi dahil olmak üzere eğer bölgede bir yönetim kurmak istiyorsanız bu, siyasal mücadele ile olur. Kürt sorunu artık bu aşamaya gelmiştir. Hükümet veya devlet suçlu olabilir, zamana yayabilir. Ancak siz politik olarak mücadele etmelisiniz."
- "HDP'nin medeni cesareti yok"
Kürt halkının zarar gördüğü bu ortamda, PKK'ya ve HDP'ye, "Bu mücadeleyi kimin için yapıyorsunuz" sorusunun sorulması gerektiğini kaydeden Bucak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Siyaset, silahlı hareketi kontrol edemiyor. HDP'nin medeni cesareti yok. Kandil'in güdümünde hareket ediyor. Burada kıvırmaya gerek yok. Eski devlet ile yeni devlet arasında fark var. Bunu görmek lazım. Bunlar bağımsız devlet de istemiyorlar. Öz yönetim diyorlar. Bu, silahla yapılır mı? Öz yönetim isteniyorsa bunun politik yollarla yapılması gerekiyor. Bunun için bana göre HDP ve DBP siyaset işlevini kaybetmiştir. Silahlı çatışma döneminde halk içerisinde meşruiyetini de yitirdiler. Sivil siyaset öyle bir şekilde hareket etmeli ki belinde silahı olup yıllarca dağda kalan insan da onurlu bir şekilde dönebilsin. Dağdaki adam bunu bilemez. Siyasetin bunu yapması lazım. Bu siyaset ne hendekleri engelleyebildi ne de dağdaki adamın onurlu bir şekilde dönüşünü sağlayabildi."
Bucak, bölgedeki çatışmalarda dış faktörlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirterek, Türkiye'nin de içinde bulunduğu coğrafyada vekalet savaşının yaşandığını söyledi. Bucak, "Bölgede bir güç savaşı yaşanıyor. Buna vekalet savaşı diyorlar. Bana göre PKK'nın bölgede yaptığı budur. Bu savaş, Kürt halkı için değil. PKK vekalet savaşı veriyor" dedi.
İran'ın PKK aracılığıyla çatışmaları desteklediğini iddia eden Bucak, "İran aynı şeyi Irak Kürt Bölgesi'nde Goran hareketi üzerinden yaptı. İran bölgede söz sahibi olmak istiyor. Sayın Barzani'nin bölgede önemli bir aktör olmasını istemiyor. Her şeyin kendi güdümünde olmasını istiyor. Bölgenin kendi ayakları üzerinde durmasına engel oluyor" diye konuştu.
- "Hendekler Kürtlere acıdan başka ne getiriyor"
Muş Alparslan Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Abdullah Kıran da HDP'nin izlediği politikanın Kürt sorununu çıkmaz bir sokağa sürüklediğini dile getirerek, "İzlenen politikalarla Kürtlerin haklarını kazanması mümkün değil. Tam tersi, elde edilmiş haklarından kaybedilmesi riskini ortaya çıkarıyor. Bu risk sadece Türkiye Kürtleri için değil, Suriye ve Irak'taki Kürtleri de etkileyebilir" değerlendirmesinde bulundu.
PKK ve HDP'nin 'öz yönetim' diye dile getirdiği modelin ademimerkeziyetçi bir idare yapısını hedeflediğini belirten Kıran, "Bunun için hendek kazıp insanları göç ettirmenin bir anlamı var mı? HDP ve PKK'nın buna cevap vermesi lazım. Açılan hendekler Kürtlere acıdan başka ne getiriyor? Bölgede her gün ölümler yaşanıyor, evler yıkılıyor. Bu siyasi anlayışın Kürt halkına kazandıracağı hiçbir şey yoktur" ifadesini kullandı.
Kıran, Kürtlerin, "meşru ve sivil siyaset yoluyla hedeflenen öz yönetim modeline ulaşıp ulaşamayacağı" sorusunu kendilerine sorması gerektiğini vurgulayarak, şu görüşleri dile getirdi:
"Türkiye, AB ile üyelik müzakereleri yapıyor. Bu süreç, atılacak demokratik adımlarla zaten tamamlanacaktı. Türkiye, AB Yerel Yönetimler şartına koyduğu şerhi de kaldırabilirdi. Türkiye daha önce de büyükşehir belediyelerinin yetkilerini düzenleyerek önemli adımlar attı. Bütün bu süreçleri değerlendirip ona göre siyasi politikalar üretmek lazım ancak gelinen süreçte HDP ve bölgedeki DBP belediyelerinin işlevsiz hale geldiğini görüyoruz. HDP Kürtlerin 7 Haziran'da verdiği krediyi iyi yönetemedi. 102 belediye, 80 milletvekili ve 6 milyon seçmenin gücünü iyi değerlendirseydi Kürtlere daha çok hizmet ederdi."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.