Hayrettin Durmuş: Kudüs’ün Kalbinde Hüzün
İnsanlığın ortak mirası olan, acı tatlı hatıraların yaşandığı peygamberler şehri, mucizeler diyarı, İbrahim’in, Yakup ile oğullarının, Musa’nın, Davud’un yaşadığı, Süleyman’ın mabedini inşa ettiği, Zekeriya’nın, İsa’nın ve nihayet Mirac yolcusu Muhammed Mustafa’nın ayak izlerinin olduğu şehir Kudüs. Bir adı da Darüsselam olan barış ve huzurun yurdu. Sadece Yahudilerin değil, Hıristiyan ve Müslümanların da kutsalı olan semavi dinlerin kalbi olan şehir. Babil ve Roma’nın yağmasına maruz kalan Haçlıların yağmaladığı şehir. Ömer’in adaletiyle dört asır esenlik diyarı olan, Selahaddin’in yurdu. Osmanlı gidince Ortadoğu’yla birlikte hüzne boğulan şehir.
Sezai Karakoç’un Mescid-i Aksa'nın yakılması üzerine “Ey Yahudi” şiirini yazdığı kadim kent.Nuri Pakdil’in “Ben Kudüs’ü kol saati gibi taşıyorum.” ve “Kudüs kalbimin üstünde ince bir tüldü/ Şimdi alın yazım oldu.”[1] dediği zarif kent. Mehmet Akif İnan “Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde/ Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu.” demişti. Hâlâ dinmedi gözünün yaşı. Cahit Zarifoğlu’nun “Daralan Vakitler” şiirinde “ El ele tut/ Taş al ve at / Kâfiri bulur.” diyerek umut verdiği kutlu belde.
Asırların davası, müminlerin sevdasıdır Filistin. Elbette bir yazının sınırları içinde bütün yönleriyle Filistin’i anlatmak mümkün değildir. Özetin özeti olacaktır yazdıklarımız. Bugünlerde Mescid-i Aksa’da yaşananlar her Müslüman’ın içini kanatmakta, yaralamaktadır. Selahaddin-i Eyyubi’nin dalgalandırdığı sancak mahzundur bugün. Yapılması gereken pek çok şey var elbette. Biz bu yazımızda Batı’nın önemli simalarının takdire şayan olarak gösterdikleri tepkilerden kısaca bahsedeceğiz. Elimizle, dilimizle düzeltemiyorsak kalbimizle “buğz” da mı edemeyiz? Kalbi olanların, kalbi kalanların neden sesi çıkmaz?
Hollywood Yıldızlarının Tepkisi
Beklenen ses hiç umulmadık yerden yükselir bazen. Hep birlikte hatırlayalım. İsrail’in Mavi Marmara baskınına tepki gösteren Hollywood’un iki ünlü ismi Meg Ryan ve Dustin Hoffman İsrail’i protesto ederek 2010 yılında Kudüs’te düzenlenen film festivaline katılmamışlardı. “Yağmur Adam” filminden tanıdığımız Oscar ödüllü Dustin Hoffman’ın “İsrail doğdu, insanlık öldü.”dediğini yazmıştı gazeteler. Bir cümlede özetlenmişti her şey.
2003 yılında Filistinli bir doktorun evinin yıkılmasına engel olmak isterken İsrail buldozerinin altında can veren Amerikalı Rachel Corrie’nin “Zulüm bizdense ben bizden değilim.”sözünü nasıl unutabiliriz. Demek ki yeryüzünde hâlâ zulme seyirci kalmayan soylu yürekler var.
Batılı Vicdanın Sesi
Filistin’in bitmeyen çilesine, Mescid-i aksanın gitmeyen hüznüne üzülen, tepki gösteren dünyanın tanıdığı önemli simalardan birisi de Müslüman olan Fransız düşünür Roger Garaudy “İsrail, Mitler ve Terör” isimli kitabı yazdığında Fransa’da bu kitap yasaklanmıştı. Nasıl olur da İsrail ve uyguladığı politika eleştirilirdi. Kimin haddineydi bu? Bütün baskılara rağmen Garaudy kitabını kendi imkânlarıyla yayınlamış ve gizlenen gerçekleri açıklamıştı:
“İsrail siyonizminin saldırı, sahtekârlık ve kan dökücü politikasının tenkit edilmesi, Yahudi düşmanlığını beslemez ve tahrik etmez. Yahudi düşmanlığını (antisemitizmi) asıl besleyen, böyle bir politikayı kayıtsız şartsız desteklemektir. Çünkü bu politika, Yahudiliğin büyük geleneklerinden yalnızca bu politikayı haklı çıkaracak olan kısımları göz önüne almaktadır. Bunu yaparken de eski ilahi metinlerin dış anlamlarını esas almakta ve onları harfi harfine yorumlama yoluna gitmektedir. Sonuçta kendi güttüğü siyaseti, milletlerarası bütün kanunların üstünde görmekte ve onu dünün ve bugünün efsaneleriyle kutsallaştırmaktadır.”[2]
Garaudy gibi vicdan sahibi isimlerden birisi de Stephane Hessel. Kim mi bu adam? Pilot, diplomat, arabulucu, danışman, eğitimci, filozof ve sosyalist. İkinci Dünya savaşı sırasında Fransız direniş hareketinde yer almış. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin yazılması çalışmalarına katılmış. Cezayir’in bağımsızlığını savunmuş “Cezayir’in bağımsız olması gerekiyordu, kesin bir şeydi bu.”[3]demiş ve Filistinlilerin yılmaz destekçisi olmuştu. Dünyadaki zalimlere olan öfkesini kitaplaştırmıştı[4].
94 yaşında olmasına rağmen 2009 yılında Gazze’ye giden Hessel, Gazze’yi “Bir buçuk milyon Filistinlinin bulunduğu bir açık hava hapishanesi”[5] olarak tarif etmişti.
İnsan İyinin Yanında, Kötünün Karşısındadır
Aklımızı başımıza almamız için illa Batı’dan bir sesin yükselmesi, Hessel gibi kafaların bizi uyarması mı gerekiyor? Oysa öylesine muhteşem bir hazineye sahibiz ki, bunun farkında değiliz. Haksızlığa uğrayan mazlumun diline, dinine, rengine bakılır mı? Hangi dinden olursa olsun, hatta ladini bile olsa mazlumsa eğer ona sahip çıkmak, hakkını aramak en temel görev olmalıdır bizler için…
İnsanın mayasında iyiden yana olmak, kötüye ve kötülüğe karşı durmak vardır. Uzun lafın kısası: Zulme seyirci olmayan, kötülüğü ortadan kaldırmak için mücadele eden, kaygısı insanlık, adalet, barış olanlara ne mutlu…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.