Hayati Koca: Üstâd, Sultanu’ş Şuara diye bilinenler vardır.
N e c i p F a z ı l K ı s a k ü r e k
“...bir gündü hava ılık ve cadde kalabalık.”
Üstâd, Sultanu’ş Şuara diye bilinenler vardır.
Sesten düşünce, ahenkten medeniyet çağıranlar vardır.
“Kaldırımlar”daki, “ Otel Odaları”ndaki bir yalnızdan, şehirlerin en büyük miting alanlarından yükselen çığlıkları çıkaranlar vardır.
Ölümü, gurbeti, memleketi, Allah’ı, Peygamberi, yalnızlığı, zamanı, kadını, İstanbul’u sanki ilk anlatanmış gibi hassaslaşanlar vardır.
Fikir ve aksiyonda çığır açanlar vardır.
Cihat meydanı boş kalmasın, mücadele bir dakika bile kesintiye uğramasın diye bazen abdesti bile geciktirenler vardır.
Bir eliyle gençliği diğer eliyle önderini tutanlar vardır.
Geçmişi geleceğe ulayanlar; içine doğduğu, yaşattığı, öğrettiği ve emanet ettiği sesin, dilin, kültür ve medeniyetin emsal gösterilen diğerlerinin hepsinden daha önde, daha ileride ve daha üstün olduğunu belgeleyenler vardır.
Bir yazı, bir makale, bir haber, bir dergi, bir kitap, bir gazete için; hücreleri, karanlıkları, koğuşları, kilitli odaları göze alanlar; hep daha iyisini, daha doğrusunu yapmak bu yerleri Medrese-i Yusufiye yapanlar vardır.
Bir “Ağaç” büyüten, “Büyük Doğu” hayalini haykıran ve sahiplenenler vardı.
Yalılardan çıkıp yalnızlığa geçenler...
Asıl var için, yalan varların tamamını silip yokluğu, yoksulluğu seçenler vardır.
Sakarya’yı, İstanbul’u, mukaddes gediği emanet edenler vardır.
Ne söylenirse az, ne kadar susulursa kusur olanlar vardır.
İyiki varlar, iyiki bu topraklardalar, iyiki aydınlık ve ışıktırlar.
Ruhunuz şâd, mekanınız cennet, makamınız âli olsun! Mevla’nın rahmeti üzerinize olsun!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.