Hayati Koca: Sır Diye, Adını Yazdığın Yeri Unutmak
“...tek harfi değil, bütün harfleri içinde dört elif miktarıdır.”
Sır Diye, Adını Yazdığın Yeri Unutmak
Öyle kolay değildir, işte.
Kolay olsaydı bir hikâye, efsane, destan, mesnevi olur muydu? Kolay olan her ne varsa ona dahil değildir.
Bir gök kararması, sonra gökyüzünün kaybolması şeklindedir.
Bir dal kırılması, sonra o dalla birlikte kırılmaması gereken her şeyin acıyla, eziyetle kırılması şeklinde gelir.
Onca konuşanın içinde bir senin sesinin çıkmaması, herkesin kolayca anladığı bir konuyu sanki ilk defa duyuyormuş ve bilmediğin bir dilde anlatılıyormuş gibi...Herkesin kendini güvende hissettiği bir evi varken; senin üstü açık, savunmasız , korunaksız bir mekana mahkum edilmen gibi...
Mahşeri bir kalabalığın içinde adını bilmediğin birini aramak gibi, kanadı kırılan bir kuşun uçmaya çalışması, kökü kurumuş bir ağacın dal uçlarının yaprak vermeye durması, suyu kurumuş bir gölde kurbağaların çığlık atması, bir güvercinin herbir parçasını farklı bir dağdan getirerek ilmek ilmek ördüğü yuvasının dağıldığını görmesi gibi... Adı imkânsıza, zora, inanılmaza yazılmış her ne varsa, hepsinin biraraya toplanması şeklinde belirir.
Bu belirtilerle ve görüntülerle hiç karşılaşmamış olanlar; bugüne kadar neyle karşılaştıklarını, kendini tanıyıp tanımadıklarını, sayfada ne gördüklerini elbette sorgulayacaklardır. Karşılaşanlar ise her sözcüğü kendi sözcükleriyle değiştirecekler; ama yine de sır diye adını yazdığı yeri unuttuğunu anlatamayacaklardır. Sır, sırrın içinde kaybolmuştur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.