Hayati Koca: Selahattin Yusuf’tan Hayatının Romanı: Eve Dönemezsin
İzler Ve Yansımalar - 49
“...kalbi derinden kırıldığında insana yeni bir ses verilir.” ( S. Yusuf/ Eve Dönemezsin)
“Canım kardeşim, merhum Mehmet YUSUF’un aziz hatırasına, bin kez daha rahmetle...Kardeşin, senin de kaderine, gezdiğin yaylalara götürdü bizi, sen de oradaydın.”
Selahattin Yusuf’tan Hayatının Romanı: Eve Dönemezsin
Daha önce çıkardığı altı kitaptan sonra ağırlığı romana verdi, Selahattin YUSUF. “Eve Dönemezsin”, “İsa Hanginiz?” ve “Masumiyetin Son Günleri”nden sonra gelen üçüncü roman.
Biraz kendinin biraz herkesin, biraz Karadeniz’in biraz Anadolu’nun romanı. Güzel yerlerde geçen zor zamanların, zor şartların bir de zor sevdaların romanı. Babanın, annenin, ninenin, amcanın, kendinin, çocukluğun, Selvi’nin, Servet’in, Kut Süleyman’ın, Deli Bahtiyar’ın, Hasan’ın, Sakine Nine’nin, yaylanın, okul ve öğretmenin, kitapların, ineklerin, Trabzonspor’un, Fazıl’ın, Deli Musa’nın romanı...
Herbiri ayrı ayrı hikâye olanların, bir insanın gözünde, gönlünde ve zihninde bir romanda toplanması... Anadolu çocuklarının zor kaderi, bu zorluğu aşmak için çırpınışları... Gökyüzünün ve yıldızların oluşturduğu boşluğun hayal ve ideallerle dolması... Bir kişinin kırılan aynasında her bir parçanın bir başkasının aynası olması... Akıcı bir dil, usta bir üslûp ve kurgu, kısa cümlelerle büyük bir dünyanın anlatılması, kusursuz diyaloglar, bir fragmanın sunulup filmin okuyucunun zihnine bırakılması, sezdirme, kalın haralların dikilmesi; ama ipliklerin kimseye gösterilmemesi...
Selahattin Yusuf’un “Eve Dönemezsin” adlı romanını anlatıp özetlemeyeceğim. Romanda altını çizdiğim bölümlerin bir kısmını paylaşacağım; acaba hangi sözü kime yakıştıracak ve kime yakınlaşacaksınız? Umarım, merakınız kamçılanacaktır!
“Bir Kalbin Varsa, Adadığın Gittikten Sonra: Eve Dönemezsin”
“Düşünceli diyeceğim ama düşünceleri yoktur onun. Derdi vardır bir tek.” (s.25)
“İnsan yıkılırken etrafa bir mahzen kokusu yayılır, onu bilir misiniz?” (s. 26)
“Sevmek kolay, inanmak zordur, bilirsiniz.” (s.45)
“Kalbi derinden kırıldığında insana yeni bir ses verilir.” (s.68)
“Bir yönetmelik gibi bellidir gülmenin başı sonu şehirlilerin hayatında.” (s.77)
“O sızıyı, yani aynı yerden iki kere kırılmış kalbinin kemiğini biliyorum ben de elbet.” (s.80)
“Berrak, yıkanmış gözleri annemin. Bakışı yıkanmış. Kaldırıp başka bir dünyaya konulmuş gibi bakıyor.” (s.88)
“Didikledikleri kumaş, kendi upuzun geleceklerinin üstünü örtmek üzere uzar, uzardı.” (s.101)
“Öyle ya, kırk kelamın bir büyü ettiğine inanıldığı zamanlarda, bu dağların kül gibi insan kaynadığı devirlerde sevdalık işi başka nasıl yürüsün?” (s.119)
“Kut dayı Rumenige’nin babası Kambur Hamdi’yi, Trabzonsporluyken din değiştirip Beşiktaşlı olduğu günden beri affetmemiş.” (s.145)
“Şuna bir kere kesinlikle inanıyorum. Bir yazar yediklerine kesinlikle dikkat etmeli. Her zaman. Hayat tuzaklarla dolu.” (s.150)
“Hayat henüz var olmuş gibi taze. Ve çoktan ölmüş gibi.” (s.174)
“İnsan yaşama sebebini yitirirse ve yine de yaşamaya devam ederse suçlu hisseder kendini. Bunu babamdan biliyorum.” (s.176)
“ Kasalardan birini çekip üzerine oturuyor. Şehirli yakaları esans kokuyor. Aynı öğretmen gibi.” (s.197)
“Annemin fotoğrafı. Önemli zamanlarda beni korusun diye üstümde gezdiriyorum onu. Cebime yerleştiriyorum. En güçlü, en gerçek muska.” (s.201)
“Küçük küpelerinin altındaki ayva tüylerine uzun uzun bakmama pek aldırmıyor. Gözlerinin içine baktığımda izin veriyor. Çünkü, nasılsa baktığım yerde değiller gibi bir şey...” (s.222)
“Zaten ölmüş bir insanın hiç değilse delirmeye hakkı vardır şu hayatta, öyle değil mi?” (s.241)
Ve daha fazlası...
Bir kalbin varsa adadığın gittikten sonra, “EVE DÖNEMEZSİN”.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.