Hayati Koca: Önce İçi Yanar İnsanın
İzler Ve Yansımalar - 68
“...Hakk ile Batıl’ın ayrıldığı yer gibidir şafak sökmesi, bellidir. Ayırt edemeyenin hâli, hangi tarafta olduğuna karar verememenin şaşkınlığıdır.”
“ İçimizde duası kabul olacaklar vardır, mutlaka. Kadri’mizde Gazze’nin, Mescid- i Aksa’nın,Kudüs’ün, Doğu Türkistan’ın kederinin bitmesi için...Amin!”
Önce İçi Yanar İnsanın
İbrahimce bir adanış,
Yakûpça bir umut, sabır ve bekleyiş,
Meryemce doğruyu kimsenin bilmediği bir sırra bağlılık...
İçinde yanacak bir yer yoksa ateşten niçin korkarsın? İbrahim hiç korktu mu, hayır! Çünkü önce içi yanar insanın. İçinden emin olanın da teslimiyeti, cismini geçmiştir.
Şehrin sınırlarına girince gömleğin kokusunu almıştır Yakup; beklediğinin, aradığının, umut ettiğinin kokusunu. Görmek ve hissetmek mesafeyle ilgili değil, haysiyetle ilgilidir.
“Ülkeleri sınırlar değil, şiirler belirler. Nasıl da aynı şiirin farklı dizeleri gibi: İstanbul, Kudüs, Kerkük... / Bu bir medeniyet kavgası ve duruşudur; güncel değil asırlıktır. Gazzeli çocuklara üzülün; ama en çok da kendinize üzülün. Onlar bedel ödüyorlar, bizim durumumuza bedel ne?” demişti şiir yazan adam. Doğu Türkistan’ın, Gazze’nin, Bosna’nın, Hidikuş Dağlarının, Kerkük’ün, Bağdat’ın, Kahire’nin şiirleri bu topraklarda yazılmıştır asırlarca. Şiirin sahipleri medeniyetin de duruşun da toprağın da sahipleridir. Olmadığın yerde kan, zulüm, gözyaşı varsa; adımların hızlanmalıdır. “ Sen bir devsin, yükü ağırdır devin.” derken şair, şaka yapmıyordu elbette. Dev’sen yüküne sahip çıkacaksın; cüceysen yolda kaybolacaksın.
İçimizde duası kabul olacaklar çıkacaktır mutlaka; yoksa daha çok, daha çok karıncalanacak ellerimiz.
Mübarek zamanların hatrına, Kadr’in hatrına, Gazze’nin, Mescid-i Aksa’nın, Kudüs’ün, Doğu Türkistan’ın kurtuluşu, felahı ve imtihanı için... Amin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.