Hatalı metot konusunda ısrar ediyoruz
Diyanet İşleri Başkanı Görmez, "Resul-i Ekrem'in kürsüden bir saat insanlara anlatıp, sorularına cevap vermeden konuşması yoktur. Ama biz hatalı metot konusunda ısrar ediyoruz" dedi.
ANKARA (AA) - Camiler ve Din Görevlileri Haftası kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen "Diyanet-Gençlik Buluşması" etkinliği, Kur'an-ı Kerim okunmasıyla başladı.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, etkinlikte yaptığı konuşmada, "cami ve gençlik" temasıyla kutladıkları hafta kapsamında gençlerle buluşmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesinde 3 yıl boyunca ders verdiğini belirten Görmez, bu süreçte yaşadığı anıları katılımcılarla paylaştı.
Görmez, gençlerden çok şey öğrendiğine işaret ederek, bu sürecin gençlerle nasıl iletişim kurabileceğini öğrettiğini anlattı. Zamanın o günden bugüne çok ilerlediğini ve pek çok noktada büyük değişimler yaşandığına dikkati çeken Görmez, "Değişmeyen şey, gençler diyalog kurabilecekleri bir dili seviyorlar, monolog sevmiyorlar. 10-15 dakika sevebilirler. Ama 15 dakika sonra dikkatleri dağılır ve siz onlara vermek istediklerinizi veremezsiniz. Onun için diyalog kurarak iletişim kurmanın çok daha doğru olduğunu düşünüyorum. Bu metot için başka yerlere gitmeye gerek yok. Alın elinize Kur'an'ı okuyun. Kur'an, Allah ile insan arasında bir diyalogdur. Gökten insanlara inen bir talimat değildir. Tam da Kur'an'ı Kerim bize bu metodu öğretiyor" diye konuştu.
"Hatalı metot konusunda ısrar ediyoruz"
Vakıa suresinden örnek veren Görmez, şöyle devam etti:
"Allah, kendi varlığını bile insana izam ederken diyalog kurarak, soru sorarak, cevap alarak veriyor. Yoksa 'ben sizi yarattım, nokta' demiyor, izah ediyor, aklımıza hitap ediyor, gönlümüze hitap ediyor. Onun için bizim camide de bu metoda geçmemiz lazım. Camide de vaizin kürsüye oturup 1 saat boyunca hiçbir soru almadan, hiçbir cevap vermeden, hiç kimseyle iletişim kurmadan, sadece bir konuyu anlatması doğru değildir. Bu peygamberi metoda da aykırıdır. Hazreti Peygamberimizin hayatına bakın böyle bir şey yoktur. Resul-i Ekrem'in herhangi bir kürsüden, bir saat boyunca insanlara sadece anlatıp, insanların hiçbir müdahalesini almadan, hiçbir sorusuna cevap vermeden yaptığı bir konuşması yoktur. Ama biz hatalı metot konusunda ısrar ediyoruz. Ondan sonra 'Neden gençler camiye gelmiyor' diyoruz."
"Gençlerin desteğine ihtiyacımız var"
Görmez, cami ve gençlik konusunda atacakları en önemli adımın caminin içerisini sıcak bir atmosfere dönüştürmek olduğunu vurguladı.
"Peygamber dönemindeki cami sıcaklığının onda birini biz camilerimize getirebilirsek, taşıyabilirsek inanıyorum ki gençler camilerimizi terk etmezler" diyen Görmez, o zaman çok daha büyük güzelliklerin birlikte yaşanacağını anlattı.
Görmez, bunun için de gençlerin desteğine ve katkısına ihtiyaçlarının bulunduğunu belirterek, "Hazreti Peygamberin camilerde gençlerle ve diğer bütün ashabıyla kurduğu ilişki her türlü takdirin fevkindedir. Bu diyalog metodu, hem Kur'an'ın metodu hem yaratıcının insanlarla konuşurken kurduğu metottur" dedi.
"Namazı kaybetmek inanan genç için çok büyük bir eksiklik olur"
Fatiha suresinin, insan ile Allah arasındaki en muhteşem diyalog olduğunu vurgulayan Görmez, Hazreti Muhammed'in Fatiha'yı okurken Allah ile nasıl konuştuğunu hadis kitaplarında tarif ettiğini aktardı.
Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Fatiha aslında bir diyalog. Belki de cami ve gençlikten önce gençlikle konuşacağımız en önemli şey namazdır. Çünkü namaz, her insanın miracıdır. Namaz miraçtır. Eğer ruhunuzun, kalbinizin yücelmesini istiyorsanız, eğer yeryüzünde gerçekten yüce duygularla, yüce düşüncelerle yaşamak istiyorsanız namaz da aslında kul ile insan arasında bir diyalogdur. Tek taraflı bir şey değildir. Kuran'da şöyle bir eleştiri vardır bazı insanlara. Bu cümleyi unutmayın, hatta bir yere not alın, daima zihninizde bulunsun. Eleştiri şu. İnsanlarla ilgili. İnsanlar namazı kaybettiler ve şehvetlerine uydular. Bu iki cümle birbirine bağlıdır. İnsanlık namazı kaybettiği zaman yaratıcı ile diyaloğu kaybeder. İnsanlık namazı kaybettiği zaman Allah ile diyaloğun kazandırdığı o yüce duyguları kaybeder. Bunu kaybettiği zaman da o zaman arzularının esiri olur. Gençler namazı kaybetmeyin. Namazı kaybetmek gerçekten mümin bir genç için, inanan bir genç için çok büyük bir eksiklik olur. Çünkü çok şeyini kaybeder arkasından. Bu birinci adım. İkinci adım da cami ve o caminin içindeki atmosferi hep birlikte değiştirmeliyiz. Camiye gelen cemaat, kendini oranın yegane sahibi, gençleri de oraya ara sıra uğrayan misafir gibi görmemeli."
İmamlarca asılan "Bu camide çocuklara kimse kızamaz" ve "(Büyüklere seslenerek) Siz namaza durduğunuzda eğer arkada koşuşturan çocuklar ve gençler yoksa bu namazınız rahat bir namaz olamaz" yazılı levhaları çok beğendiğini anlatan Görmez, bu imamları tebrik ettiğini bildirdi.
Görmez, ramazan ayında teravih namazını kıldırırken cemaate "Eğer teravih namazına gelecek gençlere veyahut çocuklara kızacak, öfkelenecek ve namazla ilgili bir olumsuzluk meydana getirecekseniz, teravihi evinizde kılın" tavsiyesinde bulunduğunu kaydetti.
"Müslüman bir genç 4 konuda donanımlı olmalı"
Görmez, gençlerin, 4 konuda inançlarının ve bilgilerinin tam olması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Birinci konu varlık konusu. Varlık dendiğinde varlığın maddeden ibaret olmadığını, varlığın fizikten ibaret olmadığını, varlığın arkasında bir mana olduğunu, fiziğin arkasında bir metafizik olduğunu bilen bir anlayışa sahip olmalı. Bununla ilgili en az 5-10 kitap okumalı. Müslümanın varlık anlayışı bellidir. İkincisi bilgi konusu. Bilginin sadece aklın ürettiği bilgiden ibaret olmadığını, vahyin en temel bilgi kaynaklarından bir bilgi olduğunu ama vahiy ile akıl arasında bir bağ olduğunu çok iyi bilmeli. Her fırsatta 3 küçük kitabı okuyacaksınız. Biri küçük kitap, biri büyük kitap, biri en büyük kitap. Küçük kitap insandır. İnsanı okuyacağız. İnsan nasıl bir varlık onu bilmemiz lazım. İkinci kitap kainattır. Kainatı bileceğiz. Üçüncü kitap Kur'an'dır. En büyük kitap. En küçük, büyük kitap ve en büyük kitap arasında muhteşem bir ilişki vardır. Her üç kitap da ayetlerden oluşur. İnsanın gözü bir ayet olduğu gibi yıldızlar birer ayet olduğu gibi Kur'an'ın her bir satırı veyahut her bir ifadesi de bir ayettir. Çünkü bunlar hep birlikte bize yaratıcının varlığını ve birliğini hatırlatır ve bizi ona götürür. Üçüncüsü insan konusu. İnsan etten kemikten ibaret bir varlık değil. İnsan muhteşem bir varlık. İnsan değerli bir varlık. İnsanı çok iyi bilmeliyiz. Alem tasarrufumuz dünyadan ibaret değil. Hayat dünyadan ibaret değil. Çok daha ebedi bir hayat var. Bu dört konuda oturmuş fikir ve düşüncelerimiz olmalı."
"Camiler namaz vakitlerinin dışında da açık olmalı"
Görmez, camilerin herkesin evi olması gerektiğini dile getirerek, "Camilerin 90'lı yıllardan itibaren çok kötü bir uygulamayla sadece namaz vakitlerinden önce açılıp, namaz vakitlerinden sonra kapanması doğrusu diyanet için bir felaket olmuştur. Bu son derece yanlış bir uygulama. Geçen sene başlattıkları bir genelgeyle bu duruma son vermeye çalıştık ama hala başarabilmiş değiliz. Camiler namaz vakitlerinin dışında da açık olmalı. Oradaki görev yapan arkadaşımızı sıradan devlet memuru olarak kabul etmemiz mümkün değil" değerlendirmesinde bulundu.
Görmez, gençleri dinledi
Konuşmasının ardından etkinliğe katılanlarla sohbet eden ve sorularını yanıtlayan Görmez, gençlerin şikayet ve önerilerini de dinledi. Doğu Türkistanlı bir gencin söyledikleri de katılımcıları duygulandırdı.
Ülkedeki gençlik merkezi liderleri ve öğrencilerin katıldığı etkinlikte, cami ve gençlik konulu sinevizyon gösterisi de sunuldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.