Hamas ile Suudi Arabistan arasındaki 'diplomasi kanalı' kapandı mı?
Hamas ile Suudi Arabistan arasındaki 'diplomasi kanalı' kapandı mı?
Hamas'ın birkaç gün önce suskunluğunu bozarak Riyad yönetiminin hareketin üyelerine yönelik gözaltı faaliyetlerine ilişkin açıklama yapması, Suudi Arabistan ile hareket arasındaki "diplomasi kanalı"nın kapandığına ilişkin soruları gündeme getirdi.
Hamas'ın birkaç gün önce suskunluğunu bozarak Riyad yönetiminin, hareketin üyelerini gözaltına aldığı ve serbest bırakmadığını açıklaması, Suudi Arabistan ile hareket arasındaki "diplomasi kanalı"nın kapandığı ihtimalini gündeme getirdi.
Hamas yönetimi, pazartesi günü yaptığı yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan güvenlik güçlerinin, Cidde kentinde yaşayan Hamas yöneticisi Muhammed Salih el-Hudari (81) ile oğlunu yaklaşık 5 ay önce gözaltına aldığını duyurdu.
Hudari'nin yaklaşık 20 yıldır Hamas'ın Suudi Arabistan ile ilişkilerinden sorumlu olduğu ve harekette üst düzey görevlerde yer aldığı ifade edilen açıklamada, Suudi Arabistan'ın bu hamlesinin şaşkınlıkla karşılandığı ifade edildi.
Açıklamada, Hudari'nin gözaltına alınmasının Suudi Arabistan'da yaşayan birçok Filistinliye uygulanan muamelenin bir parçası olduğuna dikkati çekildi.
Hamas Siyasi Büro Üyesi Musa Ebu Merzuk, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, doktor ve diplomat Hudari'nin Hamas'ın Suudi Arabistan'daki ilk temsilcisi olduğunu vurguladı.
Ebu Merzuk, sosyal medya hesabından 1998 senesine ait, Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdulaziz (o dönemde veliaht prens) ile Hamas'ın kurucusu Şeyh Ahmed Yasin ile doktor Muhamed el-Hudari'nin yer aldığı bir fotoğraf karesini paylaştı.
Hamas, söz konusu gözaltılarla ilgili detaylı bilgi vermezken Suudi Arabistan makamları konuya ilişkin açıklama yapmadı. Ancak Hamas'ın bu gözaltıları gün yüzüne çıkarması, Riyad ile İslami Direniş Hareketi arasındaki ilişkinin durumuna dair soruları da beraberinde getirdi.
"60 Filistinli zorla alıkonuldu"
Merkezi Cenevre'de bulunan Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi'nden cuma günü yayımlanan raporda, "Suudi Arabistan'ın 60 Filistinliyi zorla ve gizlice alıkoyduğu" belirtildi.
Tutuklular arasında öğrenci, akademisyen, iş adamı ve hac ibadetini yerine getirmek için ülkeye gelen Filistinlilerin olduğuna dikkat çekilen raporda, bu kişilerin, herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin gözaltına alındığı, dosyalarının ilgili kurumlara sevk edilmediği, dış dünya ile ilişkilerinin kesildiği, yakınlarını aramalarına ya da avukatlarıyla iletişim kurmalarına izin verilmediği, mallarına el konulduğu kaydedildi.
Hamas'ın gözaltılar karşısındaki suskunluğu
Yazar, siyasi analist Mustafa Savvaf, AA muhabirine konuya dair yaptığı değerlendirmede, "Hamas, Hudari ve diğer üyelerine yönelik gözaltıların duyurulmasını, meselenin çözüme ulaşması ve gözaltına alınanların serbest bırakılması adına diplomasiye alan açmak için erteledi." dedi.
Savvaf, Riyad yönetiminin Hamas'ın diplomasi çabasına hiç önem vermediğini, hareketin de sonunda Suudi Arabistan'da olup bitenleri anlatmak için açıklama yapma gereği duyduğunu söyledi.
Hamas'ın meseleyi basından uzak şekilde çözmeye çalıştığına dikkati çeken Savvaf, aylar süren çabaların bir sonuç vermemesinin Hamas'ı, konuyu basına taşımaya ittiğini ifade eti.
"Gözaltıların hedefi finansal kaynağı engellemek"
Suudi Arabistan'ın Hamas'a maddi destek için çalışan kişileri gözaltına almaya odaklandığı görüşünü savunan siyasi analist Savvaf, "Hamas ve tüm Filistinlilerin Suudi Arabistan'daki sosyal çalışmaları, ciddi şekilde kuşatılmış durumda. Gözaltıların, sosyal alandaki tüm çalışanlar ile Filistin halkına destek olan herkesi kapsaması bunun kanıtı." değerlendirmesinde bulundu.
Siyasi analist Teyser Muheysin de Suudi Arabistan ile Körfez ülkelerinin çoğunun, Hamas'ın mali kaynaklarının kurutulması teorisine dayalı çalışmalar yürüttüğünü, bu çerçevede hareketin faaliyetlerini sürdürmesi için gerekli can damarları olarak addedilen yardımların kesilmesi ve kuşatma altına alınması için çalışıldığı görüşünü savundu.
Gözaltına alınanların hareketin finansal yapısıyla bir ilgisi olduğuna dikkati çeken Muheysin, gözaltılardan sonra artık finansal bir kanalın kalmadığını dile getirdi.
Muheysin, durumun son derece tehlikeli bir hal aldığını, Filistin'i desteklemek için çalışan onlarca kişinin Suudi makamları tarafından zorla kaybettirildiğini söyledi.
Hamas-Riyad arasındaki ilişkinin süreci
Hamaslı yetkililer, hareket ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkinin, 1948'deki Nekbe olaylarından sonra başladığını ifade ediyor.
Yetkililer ayrıca, Riyad yönetiminin Filistin'deki Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) üyelerinden göç edenlere kucak açtığını, topraklarında örgütsel çalışmalar yürütülmesine izin verdiğini kaydediyor.
Hamas'ın 1987'de İhvan'ın Filistin'deki kanadı olarak kurulmasını takip eden seneler hareket ile Riyad arasındaki ilişkinin zirvesi olarak kabul ediliyor.
Hareketin yöneticilerinden Musa Ebu Merzuk'un dönemin Suudi Arabistan İstihbarat Teşkilatı Müdürüyle 1988'de gerçekleştirdiği buluşma, bu ilişkinin resmi düzeye taşındığını gösteriyor.
İlişkinin son 10 yılı gelgitlerle dolu
Hamas ile Suudi Arabistan arasındaki ilişki son 10 yılda bölgedeki siyasi değişimlerin gölgesinde gelgitli bir seyir izledi.
Arap coğrafyasındaki siyasi manzaranın değişimi, "Arap Baharı"nın patlak vermesiyle eş zamanlı gelişti, bunları takiben Muhammed bin Selman veliaht prens olarak tayin edildi.
Bu dönemde, bazı Suudi yetkililer de Hamas'ı ilk kez "terör örgütü" olarak nitelendirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.