Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Yeni AYM'den yeni laiklik yorumu


Hani bazen, "İşte bu" dediğiniz şeyler olur.
Anayasa Mahkemesi de Taha Akyol'un "Laiklikte devrim" diye nitelendirdiği öyle bir şey yaptı.
CHP, 444 yasasının bazı maddelerinin iptali için dava açmıştı.

CHP'ye göre, okullara seçmeli olarak Kur'an-ı Kerim ve Peygamberimizin Hayatı derslerinin konması ile laiklik ihlal edilmekteydi.
İşte Anayasa Mahkemesi, bu iptal davası ile ilgili kararında yeni bir laiklik yorumu getirdi.

Yüksek Mahkeme, bu defa tavrını "katı laiklik" yerine "özgürlükçü laiklik"ten yana koydu.

"Bu defa" diyorum çünkü yine Anayasa Mahkemesi, 1989'dan itibaren değişik vesilelerle verdiği kararlarda, neredeyse dini tüm toplumsal hayattan dışlayan bir tutumun içine girmişti.

Bir kere şimdi, eski tutumu "katı laiklik" olarak tanımlayan bir AYM var. Ve "Özgürlükçü laiklik" tanımına sahip çıkan bir AYM.

Birey değil devlet laik olur

Bakın işte şunlar yer alıyor mahkeme kararında:
"Katı laiklik anlayışına göre din, bireyin sadece vicdanında yer bulan, bunun dışına çıkarak toplumsal ve kamusal alana kesinlikle yansımaması gereken bir olgudur.

Laikliğin daha esnek ya da özgürlükçü yorumu ise dinin bireysel boyutunun yanında aynı zamanda toplumsal bir olgu olduğu tespitinden yola çıkmaktadır. Bu laiklik anlayışı, dini sadece bireyin iç dünyasına hapsetmemekte, onu bireysel ve kolektif kimliğin önemli bir unsuru olarak görmekte, toplumsal görünürlüğüne imkân tanımaktadır."

Mahkemenin yaptığı önemli bir tespit ise, laikliğin bireyin ve toplumun değil devletin bir niteliği olması hususudur. Bu "Laiklik, bireyin ya da toplumun değil, devletin bir niteliğidir" şeklindeki ifade ile kararda çok net olarak yer alıyor.

Mahkeme bu noktada şu tespitlerde bulunuyor:

"Demokratik ve laik devletin temel amaçlarından biri, toplumsal çeşitliliği koruyarak, bireylerin sahip oldukları inançlarıyla barış içinde bir arada yaşayabilecekleri siyasal düzenleri inşa etmektir... Laik devlet, resmî bir dine sahip olmayan, din ve inançlar karşısında eşit mesafede duran, bireylerin dini inançlarını barış içerisinde serbestçe öğrenebilecekleri ve yaşayabilecekleri bir hukuki düzeni tesis eden, din ve vicdan hürriyetini güvence altına alan devlettir."

Kararda Müslüman olmayan öğrencilerin din eğitiminin Lozan'da düzenlendiği, Müslüman çocukların da bu dersleri seçmeli olarak alabilmelerinin laikliğin gereği olduğu ifade ediliyor. Kararda laiklik çerçevesi şu şekilde ifadelendiriliyor:

"Anayasa'da ifadesini bulan laiklik ilkesi, bir yandan devletin esaslarını dinin belirlemesini engellemekte, diğer yandan da din eğitim ve öğretimi dahil dini hizmetlerin devlet eliyle verilmesine imkân tanımaktadır..."

Karar, 17 üyeden 15'inin oyu ile alınıyor, sadece 2 üye muhalif kalıyor.
Evet, bu kadar.

Şimdi ne diyecekler?

Bir Anayasa Mahkemesi kalktı, inanç özgürlüğünün boynuna kement taktı, diğeri ipi kesti.
Koca bir toplumun özgürlük alanı ne yazık ki böyle, yüksek mahkemedeki üç beş oy değişimine bağlı olarak daralmış-genişlemiş oluyor.

İşin bu tarafı son derece dramatik.

Çünkü AYM'nin ilk tavrı, binlerce insanı mağdur etti. Katı laiklik yorumunun tarihi 1989'dur. Yani eskileri saymazsak, 24 yıl, AYM'nin şablonu nefes almayı zorlaştırdı bu ülkede.

Neyse, Türkiye'nin işleri böyle oluyor demek ki... Tedricen... Safha safha iyileşiyoruz.
Şimdi soru şu: Dün inanç özgürlüklerini kısıtlamak için AYM'nin laiklik yorumunu kutsal metin haline getirenler bugün ne diyecekler?

Düzeltme: 'Kayseri notları' yazımda Erciyes Üniversitesi Rektörü olarak geçen isim Prof. Dr. H. Fahrettin Keleştemur olacaktır. Düzeltir, özür dilerim.

 

Ahmet TAŞGETİREN

[email protected]

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Taşgetiren Arşivi