Gülen'den Cemaate Uyarı!

Gülen'den Cemaate Uyarı!
Fethullah Gülen, 'herkul.org' sitesinde yayınlanan son sohbetinde fûruat tartışmasını değerlendirdi. Usul-i din ulemasının 'usûl ve füru'u birbirinden...


Fethullah Gülen, 'herkul.org' sitesinde yayınlanan son sohbetinde fûruat tartışmasını değerlendirdi.

 

Usul-i din ulemasının 'usûl ve füru'u birbirinden ayırdığını belirten Gülen, "Bazı meseleler dinin temel disiplinleridir. Yapılmadığında insan dinin dışına çıkar. Bazı şeyler de vardır ki fürudur. Yapmadığı zaman kafir olmaz" dedi.

Fethullah Gülen, Herkul.org'da yayınlanan son sohbetinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Usûl ve fürunun karıştırıldığına dikkat çeken Gülen, her iki durumun birbirinden farklı olduğunu söyledi. Hak bilinen mevzulara sahip çıkılmasını tavsiye eden Gülen, gıybet ve iftiranın zaman zaman zinadan büyük günah olduğuna vurgu yaptı.

GÖZ YUMAMAYIZ

Gülen, "Biz bir dönemde inkisar yaşamış neslin çocuklarıyız. Biz inkisar zedeyiz. Biz değerler yetimi bir toplumuz. Gelecek nesillerin de aynen bizim gibi olmasına göz yumamayız. İstikametimiz içinde kalp ehli, gönül ehli, vicdan ehli, bütün insanlığı kucaklayan aidiyet mülahazasıyla başkalarını görmezlikten gelen insanlar gibi davranamayız. Bugünün yarını var, yarın Hakk'ın divanı var. Hakk'ın hesabı var orada Allah (c.c) sorar" değerlendirmesini yaptı.

Sohbetinde "Füru" meselesine değinen Gülen, "Çıkar birisi 'füru' dediğinizden dolayı sizi tenkit edebilir. Hemen onu tenkite yönelmemelisiniz" diye konuştu.

ÖRNEKLE UYARDI

Fethullah Gülen, sohbetinde cemaatte bulunanlara seslenerek nasıl davranmaları gerektiğini örneklerle anlattı ve uyardı.

Yapılacak işlerde mazi, hal ve müstakbelin beraberce ele alınması lazım geldiğini ifade eden Gülen, her zaman ahiretin ve hesabın hatırda tutulmasının önemine değindi.

Yapılan açıklamalara aynı şekilde mukabele edilmemesine dikkat çeken Gülen, "Yediler, içtiler, malikânelerde yattılar, kalktılar hiçbiri doğru değil bunların. Bunlara karşı mukabelede bulunduğunuz zaman şöyle diyebilirsiniz. Bunlara; 'Yalan söylüyorsunuz, var mısınız bu mevzuda meseleyi ispata. Yok ise siz dünyanın bağışlayın en alçak insanlarısınız. Eğer dediğiniz şey doğruysa Allah bizi yerin dibine batırsın. Yok doğru değilse Allah, evinize, ocağınıza ateşler salsın.' Bir böyle deme var. Fakat böyle demeyin zinhar" diye konuştu.

İNSANI KÜFRE GÖTÜRÜR

Ulemanın usûl ve füruyu birbirinden ayırdığını anlatan Gülen, bazı meselelerin dinin temel disiplinleri olduğunu söyledi.

Bu meselelerin hayata geçmemesi halinde kişinin din dışına çıktığını ifade eden Gülen, "Bazı şeyler de vardır ki fürudur onlar, usûle göre temel disiplinlere göre usûliddin ulemasının Sahabe-i Kiram'ın tarzı telakkilerine dayandırarak ortaya koyduğu disiplinlerdir bunlar. Yani bir insan namazı inkar etmiyorsa namaz kılmadığı zaman kafir olmaz. Orucu inkar etmiyorsa tutmadığı zaman kafir olmaz. Ve bunun gibi diğer füruat-ı şeriyeye dair şeylerde de hüküm böyledir. Amma hafizanallah Allah'ı kabul etmeme, peygamberi kabul etmeme, erkan-ı imaniye dediğimiz şeyleri kabul etmeme ki bunlar usûliddindir ümmü haktır. Bunları kabul etmeme insanı küfre götürür, insan kafir olur, mülhid olur ve ebedi cehennemde kalır. Allah'ın hususi bir muamelesi olmazsa o mevzuda da bir şey söylemeye mezun değiliz. Bir usûliddin ulemasının bu mevzudaki usûl-füru tefrikini bilemeyebilir o" dedi.

Fethullah Gülen, Kur'an'a ve Resullullah'a (SAV) gönül verenlerin benzer durumlarda takınması gereken tavrı ise şöyle açıkladı:

"Bu mü'min kardeşlerimiz ihtimal bazı meseleleri burada doğru tespit edememişler. Doğru göremiyorlar, usûl ve füru farklılığını bilemiyorlar veya sürekli işte bir karanlık ikliminde bulunduklarından dolayı herhalde imanlarına rağmen, İslamiyetlerine rağmen Huluki Kur'an'larına rağmen böyle bir kayma, zeyl yaşıyorlar, olabilir.

İÇTİHAD HATASI MÜLAHAZASIYLA

Belki de kendilerine göre bildikleri bir şey var fakat bizim bilmediğimiz bir şey var. Onlar onu doğru biliyorlardır, dolayısıyla acaba bu meseleye bir içtihat hatası mülahazasıyla yaklaşabilir miyiz? Kadimden bu yana olagelmiştir. İnsanlığın İftihar Tablosu'nun da içtihadı var. Hz. Ebubekir'in de içtihadı var. Ömer'in de içtihadı var. Osman'ın da içtihadı var. Ali'nin de içtihadı var. Aşere-i Mübeşşere'nin de içtihadı var."

"Hak'ta sabit kadem olmak lazım"

Gülen, hak olan mevzulara sahip çıkılması gerektiğine vurgu yaptı. Gençlerin uyuşturucu ve alkolle çevrelendiklerini söyledi.

Bu problemin oluşmasına meydan verilmeyen kurumların 45 yıldır çalıştığını anlattı. İzmir'deki hayatından örnek veren Gülen, "28-29 yaşındayken İzmir'e tayin edildim. O yıllarda belki şimdi merdiven altı diyorlar da hani yine açık yerlerde bazen hani sizin gibi düşünen aynı düşünceyi duyguyu paylaşan insanlar üniversiteye girebilmeleri için üniversitelerdeki üst talebeler buna yüzlerce arkadaş şahittir. Dördüncü sınıftaki, üçüncü sınıftaki talebeler lise sondaki talebelere şurada burada bazı camilerin altında eskiden medrese olarak kullanılmış yerlerde ders veriyorlardı. 70'li yıllar gibi bu meseleyi düşünecek olursanız 45 senelik bir şey bu. 45 senedir yapılıyor. 45 senedir bu meseleyi bu şekilde götüren insanlar bunun faydalı ve yararlı olduğuna inanmışlar. Bunların içinde bir tane uyuşturucu kullanan yok, bir tane içki içen yok, bir tane sigara içen yok, varsa terk etmişler. Bohemliğe kendini salan yok. Kokteyl salonlarında ömür tüketen yok bunların içinde. Şimdi bu iyi midir kötü müdür, hak mıdır? Haksa, Hak'ta sabit kadem olmak lazım" dedi.

Aynı şekilde mukabele etmeyin

Bugünün yarını var, yarın Hakk'ın divanı var. Hakk'ın hesabı var orada Allah (cc) sorar. Hesapsızlıklar sizi bizi, tamamen Kur'an'a gönül vermiş, ruhlarının abidesini ikameye gönül vermiş insanlar, başkaları öyle yaptı böyle yaptı diye aynı şeyleri yapmaya tenezzül etmemeliler. Rahman'ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa 'Selametle!' derler. (Furkan, 25/63) Boş söz ve işlere rastladıklarında vakarla oradan geçip giderler. (Furkan, 25/72) O babayiğitlerden bahsedilirken densizliğe uğradıkları zaman, kapkara ruhlar tarafından kapkara haberler sergilenmesi karşısında tebessüm eder 'Selam' der geçerler, 'Esenlik olsun size' der geçerler. Mukabeleyi bil misil kaideyi zalimanesinde bulunmazlar. Aynı ile mukabele etmek zalimce bir tavır ve davranıştır."

İftira gıybetten büyük günahtır

Gıybet ve iftira hususuna da dikkat çeken Fethullah Gülen, İslamiyet'te ve usûl-ü dinde kayıplar yaşandığını anlattı. Gülen, imanın kişinin kendi tabiatına yerleşmediği durumlarda sıkıntı yaşandığına değindi. Bu yüzden gıybet ve iftiranın günah olarak görülmediği durumların yaşandığını söyledi.

İçtihat farklılığı ile insanların farklı düşünebileceğini anlatan Gülen, sözlerine şöyle devam etti:

MÜSLÜMANCA BİR TAVIR DEĞİL

"Siz kendi içtihadınızla meseleleri temel disiplinlere vurarak, doğru bir hükme varmış ve o doğru hükmü realize ediyorsanız şayet, o doğru hükümden dönmeniz Hak'ka karşı saygısızlıktır. Allah onun hesabını size sorar. 'İçtihad ettiniz, doğru buldunuz, doğru bildiniz, niye doğrudan döndünüz?' der.

Fakat o mesele öyle doğru diye bir başkalarının da o mevzuda kendilerine göre farklı mütaaaları yok demek değildir. Belki onlar da bir şey düşünüyordur. O açıdan da karalanmaya karşı hemen karalama kampanyası ile karşı koymak doğru değildir. Müslümanca bir tavır değildir.

Müminleri karalama kampanyası Müslümanca bir tavır değildir. O insanlar Müslüman olsa bile bu sıfatları itibari ile ariye olarak kafir sıfatını kullanıyorlar demektir. Onlar dinden çıktı diyemezsiniz. Derseniz dinden çıkarsınız. Fakat her mümin, her sıfatı mümin değildir.

'Her kafirin her sıfatı kafir değildir' diyor bir büyük müceddid. Bazı müminlerde kafir sıfatı olabilir. Gıybet kafir sıfatıdır. Bilmeden çekiştirmek kafir sıfatıdır. Biri aleyhinde atıp tutma kafir sıfatıdır. Olumlu bir cereyan, onu engellemeye çalışmak kafir sıfatıdır. Fakat bunu yapan insan kafir olmaz. Ne var ki, insani değerleri, mümince değerleri açısından bir kısım kayıplara uğramış demektir, bazı şeyleri kaybetmiş demektir. Bize düşün şey o mevzuda temkinli olmak. Onlar sizi ayıpladılar, falan yerde yemişsiniz, yutmuşsunuz veya bohemliye girmişsiniz, müstehcen şeyler yapmışsınız. Aynı şeyleri söylemekle mukabelede bulunmamak lazım. Bu iftiradır, gıybettir. Gıybet bazen, bazı yönleri itibarıyla zinadan daha büyük bir günahtır. Efendimiz ifade buyuruyor. İftiraya gelince o gıybetten daha büyük bir şeydir."

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.