Fidel Okan: 17 Aralık'tan önce cemaatin hedefinde Beşir Atalay vardı
Fidel Okan: Bu 17 Aralık operasyonunun çok çok öncesinde karşısında olan bir bakan vardı. Beşir Atalay. Bu cemaatçiler, daha AK Parti ile cemaat arasında savaş konuşulmuyorken, o dönemde İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde Beşir Atalay'la ilgili, çok sevdiğim bir bakandır, çok belge gitti. İşte CHP'ye mesela.
Hanefi Avcı'nın avukatı Fidel Okan, Elif Çakır'la Söz Bitmeden programına konuk oldu.
İşte Fidel Okan'ın açıklamasından satırbaşları...
"BU SEÇİM TEK GALİBİ AK PARTİ'DİR, ERDOĞAN'DIR"
"Seçimle ilgili genel beklenti, bu işleri organize edenler tarafından Başbakan'ı topal ördek konumuma sokup hemen erken genel seçime gidilmesini sağlamaktı amaç. AK Parti zaten bu seçimi kazandı, tek galibi seçimin. Bir de yenileni var. Bu aslında farklı bir yerel seçimdi, genel seçim havasındaydı, cemaat içindeki bazı isimler tarafından iktidar yıpratıldı, ses kayıtları, yasa dışı dinlemeler yayınlandı. Bir kamuoyu oluşacak, insanlar bunu tehlike olarak görecek diye baktılar ama beklenen etki ortaya çıkmadı. Millet şunu gördü, insanların kafasında yolsuzlukla ilgili çok soru işareti vardı, buna hayır diyemeyiz. Başbakan'ın adımlarını göreceğiz. Millet bir şeyi daha gördü. Evet devletimize yönelik bir teşebbüs var, bir de buna destek olan partiler var. İşte CHP'den bunu biliyoruz, işte Kılıçdaroğlu'nun ses kayıtlarını grubunda dinletmesi, Başbakan'ın görüntülerini izledim demesi, kim sızdırıyor sana belli. Bir de cemaatin çıkıp bizim bilgimiz dahilinde değil demesi takkiye oluşturdu.
"17 ARALIK'TAN ÖNCE CEMAATİN HEDEFİNDE BEŞİR ATALAY VARDI"
Şimdi Başbakan'ın burada seçimde ortaya koyduğu çok önemli sözler var. Özellikle inlerine gireceğiz. Son TV'deki yazımda genel anlamda ne var, oradan okuyabilirler yazımı. Bu yapılanmayla mücadeleyi sağlayacak bir ekip oluşturulması lazım. Bu 17 Aralık operasyonunun çok çok öncesinde karşısında olan bir bakan vardı. Beşir Atalay. Bu cemaatçiler, daha AK Parti ile cemaat arasında savaş konuşulmuyorken, o dönemde İçişleri Bakanlığı yaptığı dönemde Beşir Atalay'la ilgili, çok sevdiğim bir bakandır, çok belge gitti. İşte CHP'ye mesela. Ben hiçbir zaman Başbakan'ın bu cemaat yapılanmasına tam olarak güvenmediğimi düşünüyorum. Onun gibi şu an Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler de son derece samimi, sert ve net açıklama yapıyor. İçişleri Bakanı da devlet geleneğini biliyor, iyi birisi. AK Parti'nin önde gelen milletvekillerine tek tek sorun. Başta Hüseyin Çelik olmak üzere sorun, Başbakan cemaatle ilgili alçak vb. sözler kullandı, gidin bunu sorun, ne diyecekler. Öncelikle AK Parti içerisindeki isimleri tespit edip, tasfiye etmesi gerekiyor.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDEN SONRA BAŞBAKAN'IN KİM OLACAĞI ÖNEMLİ"
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Başbakan'ın kim olacağı önemlidir. Gezi olaylarında kimin olduğu görülüyor. Ergenekon, Balyoz konusunda ne olduğu da belli. Çok ciddi organizasyon var, bu yapılanma var. Ondan öte bu yapılanmayı kim kullanıyor? Uluslararası güçler, bizim asıl savaşımız onlarla. ABD'nin, İngiltere'nin cemaat yapılanmasını nasıl kullandığına bakmalıyız. Böyle bir lider istemiyor AB. Başbakan'ın tarzı, tavrı herkese karşı çok rahat tavır koyacak kimliği var. Davos'taki tavrını biliyoruz. Bunun dışında Türkiye, doğalgaz ve enerji koridoru. Suriye'deki durum, İran var, görmeliyiz. İsrail MİT'i ele geçirmek istiyor.
"BİZ CEMAATİN TSK'DAKİ YAPILANMASINI HİÇ KONUŞMADIK"
Makro bakmamız lazım. Emniyet'i, yargıyı konuştuk ama TSK'yı konuşmadık. En önemlisi bu işte TSK. Bir sürü kurumun içerisinde çok adamları var. Şimdi şu var, TSK içerisindeki yapılanma çok gizli bir yapılanma. Biz Emniyet'te Gülen grubunun adamı olup olmadığını görüyoruz, yaptığı uygulamalardan. Sabah gazetesi il emniyet müdürlerinin listesini yayınladı. MİT TIR'larının durdurulma görüntülerini izlediğimde, general o kadar doldurmuş ki askerlerini neler yaptığını gördük, zarar verdiklerini gördük. Korkunç görüntüler var. Zaman gazetesinin muhabirinin de orada olduğuna dair iddialar var. TSK sırasında bunlar gizli bir biçimde yerleşmişler. Ben talebeyken, İzmir'de okurken sözleşmeli subay olarak yerleştirildiklerini biliyordum. Bunlar kendilerini hiçbir zaman ortaya koymadılar, onların cemaatin adamları olduğunu hala bilmiyoruz. Kahraman savcılardan biri Ergenekon savcısı işte. Odasına gelen herkesi kayıt altına almış. TSK boyutu şu. TSK'yı neden kullanacaklarını bilmemiz lazım. TSK'nın üst yapılanmasının bunun içinde olduğunu düşünmüyorum. Necdet Özel bir şans bizim işimiz. Ama alttan gelen baskın var, PKK devleti ele geçiriyor, işte çözüm süreci var vs. bir ortam oluşturulmaya çalışılıyor. Hedef neydi, çözüm sürecidir. Bu süreci destekleyen en önemli bakanlardan biri de Beşir Atalay'dı ve cemaatin hedefindeki bir isimdi. Hükümette o vardı ve Başbakan onu koruyordu. Bu açıktı.
"OPERASYON YAPILACAK, YAPILAMIYOR, ÇÜNKÜ..."
Türkiye'yi yeni bir sürece götüren bir yapılanma var, cemaat bu seçimin kaybedeni değil, siyasi parti değil. Müthiş örgütlenme var. Paralel yapı diyoruz ya, devletten gelmiyor, başka yerlerden geliyor. Operasyon yapılacak, yapılamıyor, sağlam gerekçeleri olması lazım. Kamuoyunun böyle bir beklentisi var diye olmaz.
"HÜSEYİN ÇELİK NE DEMİŞTİ..."
Şimdi ordu içerisinde TIR görüntüleriyle ilgili Genelkurmay'ın bu generalinin bu baskınla ilgili bir bilgisi var mıydı? Ve MİT'e ait olduğu biliniyor bu TIR'ların. Bunu bile bile neden yapıyorsun? Zaten Genelkurmay'da bizde böyle adamlar yok diyemiyor. Hüseyin Çelik, cemaat hükümeti ele geçirmek istiyor deyince "Buna kargalar bile güler" demişti, kimin güldüğünü gördük. Hala AK Parti'nin sözcüsü ama. Biz insanlar, halk bunları görmek istiyor, bilmek istiyor. Başbakan, Emrullah İşler, Beşir Atalay burada olmadığı sürece kime teslim olacağız. Diğer partililerden net tepki göremiyoruz.
Paralel örgütün desteklenmesi için AK Parti'ye destek verdi halk. Bu oylar AK Parti'nin değil, Recep Tayyip Erdoğan'ın oylarıdır.
"BDP'NİN BU SÜREÇTE DİKKATLİ OLMASI LAZIM"
Şimdi Ergenekon'daki süreci biliyoruz. Kurunun yanında yaşı da yaktılar. Buna bir isim vermek lazım. Ergenekon operasyonunu gerçekleştirenler, 17 Aralık operasyonunu da gerçekleştirenler. Bakın Zekeriya Öz, aynı savcıydı. Bu savcılar yargılanmaya başladığında ortaya çıkacak. Bunların hepsi yargılanacak. Ergenekon soruşturmasında zarar verdikleri insanlar da belki müşteki olarak gelecek. Şimdi operasyonu başlatacak olacak yargıda virüs var, oraya girmişler. Birtakım dinleme kararlarında oybirliği gerekiyor. Her ağır ceza mahkemesinin içinde bir paralel örgüt mensubu olduğu söyleniyor. Dinleme kararları bu yüzden alınamıyor. Biz sürekli savunmadayız, saldıramıyoruz. TC. devletini bölmeye çalışan unsurlar var, cemaat değil onun üzerinde daha büyük güçler var. Cemaat aracı, kullanılıyor. Gülen'in konuşmaları yayınlanıyor, ABD ile ilişkilerimiz bozulmamalı diyor. Sen kimsin, siyasi parti misin, sen kendini ne zannediyorsun? Bu soruya bir cevap vermesi lazım. Burası demokratik bir hukuk devletidir. Siyasi parti seçime girer, kazanır, muhalefet olur, eleştirir. Böyledir. Borsa manipule edilmiş, ihalelerdeki rakamlar öğrenildi, işadamları tehdit edildi. Dolayısıyla tehlike gerçekten çok büyük. Çözüm süreciyle ilgili tehdit var. BDP'nin çok dikkatli olması lazım, hiçbir provokasyona gelmemesi lazım. Bu dönemde Başbakan'a söylenecek sözler çok tehlikeli. Onlar da bu sürece bilmeden alet edilebilirler.
"YARI BAŞKANLIK SİSTEMİ GELSE ÇOK İYİ OLUR"
Başkanlık sistemi gelse iyi. Cumhurbaşkanlığı konusunda, ben Başbakan'ın Cumhurbaşkanı olmasını çok istemiyorum. Ya partili cumhurbaşkanı sistemi tekrar gündeme gelmeli. Başbakan gibi her şeye hakim, karizma birisi yok. Mevcut bu yetkilerle Cumhurbaşkanı olmamalı. Yarı başkanlık sisteminde bir model olmalı. Bu makam şu an sembolik. İcraatin içerisinde değil. Hükümetin içerisinde ama müdahale etme yetkisi var. Cumhurbaşkanlığı'na geçince kendisiyle, partisi arasında kopukluk yaratabilir. Bu makamın seçim öncesinde güçlendirilmesi lazım. Türkiye'nin şu konjonktürde başkanlık sistemine ihtiyacı var.
"TC HÜKÜMETİNİN KABİNESİNDE ŞANTAJA UĞRAYAN BAKAN VARSA..."
Mesela Abdullah Gül'ün bu mücadelede çok sert sivri, açıklamaları oldu mu? Doğrudan açık ve net bir sözünü duydunuz mu? Bunu kabul edebiliriz diyebilir mi, bırakın Cumhurbaşkanı'nı, bir simitçi bile diyebilir mi? Uluslarası güçler Türkiye'yi doğrudan tehdit ediyor. AK Parti'nin içinde açıkça Başbakan'ın sözlerini tekrar etmeyen varsa asıl hain odur. Şantaj var diyorlar, TC hükümetinin kabinesinde şantaja uğrayan bakan hemen istifa etmeli. Senin ne işin var o koltukta? Madem bu yüzden sesini çıkarmıyorsun, konuşmuyorum, sebebi budur diyorsun, görevini nasıl doğru dürüst yöneteceksin? Makam, mevki, koltuk, şu bu değil. Başbakan'ı insanlar bu yüzden destekliyor. Hepimizin bu konularda duyarlı olmamız lazım.
AYM'NİN TWITTER VE YOUTUBE KARARLARI...
Yapı itibariyle yasakçı bir anlayışım yok, özgürlükçü olmamız lazım. Fakat ben Youtube ile ilgili bu yasal düzenlemeleri incelerken, Twitter üzerinden de Başbakan ile ilgili yayınlar yapılacağını düşünüyordum. Youtube'u idari kararla kapatamazsınız. Atatürk aleyhine işlenen suçlar ve diğer sebeplerle TİB'e yetki veriliyor. İdari bir başvuru da gerçekleştirildi. Bu süreç içerisinde hükümete zarar verecek, kısa süre içerisinde bir şey yapılacak durumu oluştu. Bir savunma refleksi veriyoruz. Ve yasal çerçevede, mevzuatta değerlendirmemiz lazım bunu. Twitter'in yapması gereken bu mahkeme kararlarını uygulamak, TC. devletini dikkate bile almayan internet sitesi var, İngiltere'de vs. farklı davranıyor, bize gelince farklı. Dünyanın hiçbir yerinde Youtube, Twitter başbakan'ın, başkanın görüntülerini yayınlayacak da öyle kalacak. Obama'nın Afganistan ile ilgili görüşmelerini paylaşsın mesela, orada ne Youtube ne Twitter kalır. AYM'nin yaptığı bana göre rol çalmaktır. Bu beni düşündürmeye başladı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçecek. Bu kararı veren mahkeme AK Parti için de farklı karar verebilir. AYM'nin yasalarla yetkisi bellidir. Yasaların anayasaya uygunluğunu denetler. AYM bir temyiz mercii değil. Temyiz mercii Danıştay ve Yargıtay'dır. Meclis'in 5'te 1'i başvuru yapar, öyle inceleme olur. Kısa sürece bu kadar nasıl verildi, anlamış değilim. Usul hatalarını dikkate bile almıyorum. Bireysel başvuru bu hükümet döneminde geldi. Doğru çalışan mahkemeler, dürüst savcılarımız, hakimlerimiz var. Ama bir taraftan da başka yerden talimat alanlar var. Türkiye bunları yaşıyor, biz bunları görüyoruz. Bizim denetim mekanizmamızda problemler var. Öncelikle yargının temizlenmesi lazım, buna ilişkin olarak acil bir kanuni durum düzenlenmesi lazım. Önce bu yargı çetesinde başlamamız lazım.
"HANEFİ AVCI'NIN AYM'YE MÜRACAATI OLACAK"
Hanefi Avcı'nın AYM'ye devam eden bir müracaatı var. Çok gündeme getirmek istemiyor. Başbuğ için verilen bir karar var, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası. Uzun süre beklediği için AYM hak ihlali saydı ve bir karar verdi. İnsanın vicdanı sızlıyor, bir çok kişi var. Yargıtay'a gitti falan deniliyor, ortada verilmiş bir karar var. Diğer insanlar olacak. Toplumda insanların vicdanındaki adalet terazisinin dengesi bozuldu. Normalde insanlar bir şey demiyor, kaotik ortam oluşurdu aslında.
"ALİ FUAT YILMAZER'İ CİDDİYE BİLE ALMAM"
Ali Fuat Yılmazer ve Adnan Çimen gibi isimler var, Hanefi Avcı davasında hukuksuzluklar yapıldığı ortada. "Ben Başbakan'ın emriyle yaptım" dedi bunu, ben onu dikkate almıyorum. O zaten yargılanacak. Paralel yapıya bir yalan demiş. Türkiye'de Gülen yapılanmasının, yargıya, emniyet sızmadığını söyleyebilmek mümkün mü? Başbakan'a da ciddi itfiralar attı. Ergenekon sürecindeki insanları ona yönlendirmeye çalışıyor, CHP ile cemaat ittifak halinde. Başbuğ, Özkan görüş itibariyle Başbakan'a karşı olan insanlar. Ama aynı zamanda cemaate de karşılar. Tamamen kendisine verilen emirlerle hareket ediyor. Sen istihbarat müdürüydün, bu öğrendiğin bilgileri aktaramazsın. Bir şeyler anlatıyor ama anlattığı şeyler gerçek dışı. Ortak arıyor, senin ortağın Pensilvanya'da. Başbakan'ı karıştırma.
Medyada da eleştiriyorum bu konuyu, yasal düzenleme şart.
Star
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.