FETÖ'den Clinton kampanyasına 2 milyon dolar bağış iddiası

WASHINGTON - HAKAN ÇOPUR

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ABD'deki yapılanmasının, başkanlık seçimlerini kaybeden Demokrat Partinin adayı Hillary Clinton'ın seçim kampanyasına yaklaşık 2 milyon dolar bağış yaptığı iddia edildi.

ABD'de 8 Kasım'da yapılan ve Cumhuriyetçi aday Donald Trump'ın zaferiyle sonuçlanan başkanlık seçiminin ardından FETÖ ile Clinton arasındaki "bağış ilişkisinin" detayları gün yüzüne çıkmaya başladı.

Daha önce de Clinton'a bağış yaptığı ve yakın ilişki kurmak için çaba gösterdiği bilinen FETÖ'nün, 2016 başkanlık seçimleri öncesinde Clinton'ın seçim kampanyasına hangi düzeyde bağış yaptığı merak ediliyordu.

Farklı isimler üzerinden bağış yapıldığı için FETÖ'nün seçimde Clinton'a ne kadar bağış yaptığı net olarak tespit edilemese de Demokrat Partiye yakın bir kaynak, rakamın 2 milyon dolar civarında olduğunu belirtti.

Öte yandan toplamda 600 milyon dolar civarında bağış toplayan Clintonkampanyasının büyüklüğü göz önüne alındığında FETÖ'nün 2 milyon dolarlık bağışı yaklaşık binde 3 paya karşılık geliyor.

Kimlerin adı öne çıkıyor?

ABD'de siyasi ilişkiler kurma ve bunları sürdürme anlamında önem taşıyan bağışlar, FETÖ'nün yoğun bir şekilde kullandığı yöntemler arasında yer aldı. Ancak ABD'de başkanlık seçiminde her bir kişinin yapabileceği bağış miktarı sınırlı olduğu için bu süreci organize eden isimler daha önemli hale geldi.

FETÖ'nün ABD'deki en önemli organizasyonlarından Türk Kültür Merkezinin (Turkish Cultural Center - TCC) kurucuları arasında yer alan ve aynı zamanda Türk-Amerikan İş Geliştirme Konseyi (TABİD) Başkanı olan Gökhan Özkök, Clinton ailesiyle FETÖ arasındaki ilişkinin en önemli isimlerinden biri olarak öne çıktı.

Özkök'ün adı, Clinton'ın kişisel sunucusunu kullanmasıyla gündeme gelen ve kamuoyuna açıklanan e-postalarında da geçti. Özkök, 2009 yılında Clinton'ın danışmanı Huma Abedin ile yazışarak bazı taleplerini dile getirdi ve dirseği kırılan Hillary Clinton'a geçmiş olsun dileklerini, ayrıca "Gülen'in dualarını ilettiğini" belirti.

Aynı şekilde New York merkezli Türk Kültür Merkezinin Başkanı Recep Özkan'ın da FETÖ-Clinton ilişkisinin önemli parçalarından biri olduğu ifade ediliyor. Özkan'ın, 2015 yılında Clinton'a 1 milyon dolar bağış yaptığı ortaya çıkmıştı. Bu, yasal olarak yapılabilecek en yüksek bağış miktarı anlamına geliyor. Özkan aynı zamanda, Clinton'ı desteklemek için kurulan bir vakfın finansal başkanı olarak da görev yaptı.

FETÖ'nün özellikle başkent Washington'daki lobi çalışmalarında rolü olan Türk-Amerikan Birliği (Turkic-American Alliance - TAA) Başkanı Faruk Taban'ın da örgütün ABD'deki siyasal ve bürokratik ilişki ağında kritik roller oynadığı belirtiliyor. TAA Yönetim Kurulu Başkanı Furkan Koşar da, Clinton-FETÖ ilişkisindeki bir diğer önemli isim olarak dikkati çekiyor.

Bu ve benzeri isimlerin, FETÖ'nün ABD'deki siyasal lobi ve bağış süreçlerinde yer aldıkları ve başkanlık seçimlerinde her birinin farklı roller oynadıkları iddia ediliyor.

FETÖ-Clinton ilişkisi yeni değil

Demokrat Partide üst düzey finans yöneticisi ve siyasal aktivist Murat Güzel, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, FETÖ mensuplarıyla Clinton ailesi arasındaki ilişkilerin yeni olmadığını, ancak aralarındaki bağış ilişkisinden daha önemli konular olduğunu dile getirdi.

FETÖ mensuplarının Clinton ailesi ile ilişkilerini iyi tutmak için çok uğraştığını ve bir gün Hillary Clinton'ın başkan olacağına inandıklarını kaydeden Güzel, söz konusu ilişkiyi seçim bağışlarına endeksleyerek değerlendirmemek gerektiğine işaret etti.

Bir dönem Türkiye-İsrail ilişkilerinin iyi olmamasının ABD'de en çok FETÖ'ye yaradığını anlatan Güzel, "Clinton'ın çevresinde Yahudi kökenliler çoktu ve FETÖ mensupları, Türkiye aleyhine lobi yapmak için İsrail kozunu hep kullandı." dedi.

2000'lerin ortalarından itibaren FETÖ mensupları ile Clinton ailesi arasında ilişki olduğuna dikkat çeken Güzel, İsrail meselesi kadar "yıllara dayanan ilişkinin" de önemli olduğunu vurguladı.

Miktarına ilişkin tahminde bulunmaktan kaçınsa da Güzel'e göre FETÖ'nün Clinton'a yaptığı bağışlar "İsrail kozundan" daha büyük bir motivasyon değil.

Türkiye'nin yeni dönemde FETÖ elebaşı Gülen'in iadesi de dahil belli konulardaki ağırlığını daha fazla koyabileceğini kaydeden Güzel, yine de hiçbir şeyin bir günde değişmesini beklememek gerektiğini dile getirdi.

Firari Öksüz de bağış yapmıştı

FETÖ'nün “hava kuvvetleri imamı” olduğu belirtilen Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Adil Öksüz de, ABD’de kurduğu hayali şirketle Clinton'a 2014 yılında 5 bin dolar bağış yapmıştı.

Öksüz'ün 2010 yılında New Jersey eyaletinde kurduğu Harmony Enterprises adlı kağıt şirketi, Clinton’ın komitesine 27 Haziran 2014’te 5 bin dolar bağışta bulunmuştu. Ancak eyaletin Lodi beldesinde yer alan şirketin adresi karayolu üzerinde yer alan otoparkta çıkarken, sitede yer alan telefon numarasının da kullanımda olmadığı ortaya çıkmıştı.

Öksüz'ün kurduğu Harmony Enterprises şirketi dışında New Jersey'deki Lodi beldesinde yer alan ve ikinci el araba alım satımı işiyle uğraştığı belirtilen "Under 70 Auto Sales" adlı şirket de Clinton için çalışan siyasi eylem komitesine (PAC) aynı gün 7 bin 500 dolar bağış yapmıştı. Aynı bölgede bulunan iki farklı ikinci el araba satış yerinin de Clinton için çalışan komiteye toplamda 12 bin 500 dolarlık bağış yaptığı tespit edilmişti.

Özkök ve Özkan etkin roller oynadı

Yine 27 Haziran 2014'te FETÖ ile bağlantılı New York Türk Kültür Merkezi (TCC) yöneticilerinden iki kişinin Clinton için çalışan komiteye önemli miktarlarda bağış yaptığı ortaya çıkmıştı.

Daha önce merkezin başkanlığını yapan Recep Özkan'ın komiteye 20 bin dolar, Clinton'ın başkanlık kampanyasına 5 bin dolarlık bağışlarda bulunduğu görülmüştü. Özkan, Clinton Küresel Girişimi adlı vakfa 500 bin ila 1 milyon dolar bağış yapan kişiler arasında da yer almıştı.

Yine TCC'nin eski başkanları arasında yer alan ve Clinton için çalışan komitenin (PAC) mali eş başkanı olarak görünen Gökhan Özkök'ün de farklı dönemlerde toplam 18 bin dolar bağışta bulunduğu ve Clinton Küresel Girişimi adlı vakfın da bağışçıları arasında yer aldığı ortaya çıkmıştı.