Fethullah Gülen'in Hukuk Serüveni..
Teksas Üniversitesinde 25 yılı aşkın süre hukuk dersleri veren James C. Harrington, 2000 yılında Ankara'daki bir devlet güvenlik mahkemesinde başlayan Gülen Davasını anlattı.
"Gülen'in barışsal değişim, demokrasiye saygı, devlet işleri ile dini hayatı ayıran yenilikçi mesajları aynı zamanda kendisinin güzel ahlaklı ve aksiyoner dini hayatı çoğu kimse için cazip ılımlı ve umut vaad edici olmuştur. Bu düşünceler Anadolu'daki orta sınıfın ekonomik yükselişinin ivme kazanmasında etkili olmuştur.
ABD'de 19. yy'ın sonu ve 20, yy'ın başlarında sosyal adalet ve sivil özgürlüklerin ilerlemesinde önemli rolü olan avukat Clarence Darrow kanunların, hakim olan güç tarafından şekillendirildiğini ve kendisine hizmet edecek biçimde ayarlandığını belirten kanun ile adalet arasındaki ayrıma dikkat çekmiştir.
Ancak farklı olarak Fethullah Gülen davasında kanun ve adalet, işbirliği yaparak daha adil bir toplum ve dünya isteyenlerin lehine davranmıştır.
Gelecekte, tarih yazanlar Gülen'in bıraktığı bu mirası onun takipçilerinin ve ondan ilham alanların nasıl kullandığını yazacaklardır" diyor Fethullah Gülen'in Hukuk Serüveni adlı kitabın yazarı James C. Harrington, kitabının son bölümünde.
Teksas Üniversitesinde 25 yılı aşkın süre hukuk dersleri veren James C. Harrington, Teksas İnsan Hakları Projesi Derneği'nin kurucusu ve yöneticisi olarak, insan haklarım savunan avukat kimliği ile tanınıyor.
James C. Harrington, Türkiye'deki politik davanın mazlumu olarak tanımladığı ve ABD Göçmen Bürosuna "din görevlisi olarak olağanüstü yetenekli kişi" olarak başvurduğunu belirttiği Fethullah Gülen'in hukuk serüvenini, okurlara, 12 ayrı başlık altında izah ediyor.
Fethullah Gülen'in Hukuk Serüveni Kitabı Davanın 2000 yılında Ankara'daki bir devlet güvenlik mahkemesinde başladığını ve 2008'de Gülen'in lehine sonuçlandığını belirtiyor. Gülen'in davasını anlatan kitap, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne giriş çabalarının gelişen süreçlerini inceliyor, AB'nin Türkiye'deki insan haklarının genişletilmesi ve yargı sisteminde reform yapılması konusundaki ısrarlarının Gülen davasının sonucunu nasıl etkilediğini tartışıyor. Son olarak kitap, Türkiye'de siyasi davasının sürdüğü günlerde Gülen'in Amerika Birleşik Devletleri'ne bir din alimi olarak göçmen statüsünde başvurusunun engellenmesiyle ilgili başarısız girişimleri ele alıyor
Duke Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. michael E. Tigar, kitap için yazdığı önsözde şunları söylüyor:
"Bu kitap, Türkiye'deki politik bir dava hakkındadır. Jim Harrington bu olayı naklederken günümüzün önemli meselelerden iki tanesine ışık tutuyor. Elinizdeki eser üslubu ve dayandığı kaynaklar açısından tarih araştırmanın ve analizin en iyi örneklerinden biridir. Kırk yıldan fazla bir süredir hayatını insan hakları mücadelesine adamış biri olan Jim Harrington benim açımdan gerçek bir kahramandır.
Yukarıda bahsettiğimiz "meselelere" gelince Batı, askeri güç kullanarak yaklaşık bin yıl boyunca İslam dünyasını ele geçirmeye çalıştı. Askeri güç, ulus devletlere, hükümet dışı silahlı gruplara ve bireylere yöneltildi. Ancak bu askeri harekâtların hiçbiri kalıcı başarı elde edemedi. Bugün Batı, ABD ve çoğu NATO üyesi birkaç ülkenin sınırlı desteğiyle, neredeyse II. Dünya Savaşı'ndaki can kaybını aratmayan ve yazılı tarihin kaydettiği en yüksek maliyetli askeri bir harekât içerisindedir. Bu çatışmalar "uluslararası" bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yerel olarak ise uluslararası çatışmalardan etkilenen her ülkede ve ABD'de, adaletin yerine getirilmesi ile politik ve kültürel hürriyetlerde bir erozyon söz konusudur. Bu yerel olaylar askeri çatışmayla iç içedir.
Bu şiddet ve baskı çıkmazından kurtulmak için bir yol bulmak istiyorsak, İslam'ın tesir gücünün yüksek olduğu ülkelerde, çeşitli seküler ve dini düşüncelerin derin bir analizini farklı yönlerden yapabilmeliyiz. Bunu yaparken belli bir Orta Doğu ülkesini ele alıp, o ülkenin zorluklarına eleştirel bir dille yaklaşmak fayda getirmez. Bugün, halkı ilahi menşeli olan ya da olmayan değişik inanç sistemlerine mensup ABD'de, dini ideoloji, politik yollarla Amerika'yı kuranların laik yönetimini tehdit edecek şekilde kullanılmaktadır.
Bu kitapta Türkiye'deki laik ve dini unsurlar arasındaki mücadeleyi görmekteyiz. Bu mücadele pek çok yönüyle bir model arz etmektedir. Jim Harrington Türkiye'de neler olup bittiğini göstererek bize iyi bir hizmette bulunmuştur. Bu olanlardan yola çıkarak, hükümetimizin içte ve dışta uyguladığı politikalardan dersler çıkarabiliriz. Bu bağlamda Harrington'un araştırma metodu ve analizi çok önemlidir.
Amerikan tarihine baktığımızda karşımıza iz bırakmış pek çok dava çıkar. Biz bu davaları kişilerin olaylara nasıl şekil verdiğini anlama yönünden önemli buluruz. Uluslararası arenada, uluslarüstü mahkemelerde (transnational tribunals) bulunan pek çok dava, tarihi kayıt altına alma ve başkalarına öğretme açısından bize ışık tutmuştur. Nürnberg savaş suçları mahkemesi hakkında daha önce yazdığım gibi:
[Bu davalar] Nazi soykırımının delillerini sunmaları açısından öğreticiydi. Ayrıca "soykırım ve ölüm kampları yok" gibi söylemleri haksız çıkardı.
Önyargılı divanlarda bekleyen, seçici yargılamalarla ifsat olmuş, savunma haklarının sınırlandırıldığı, önyargılı hâkimlerin yürüttüğü ya da bunların hepsinin birden söz konusu olduğu- davalarda da bu davaları yürütenlerin itibarını düşüren menfi yönde bir öğreticilikten de söz etmek elbette mümkün.
Davalar, tanıklara bildiklerini anlatma imkânı tanıyabilir. Zaten adil davaların yürütülmesi de bu şekilde olacaktır. Jim Harrington bir avukat olduğu kadar bir bilim adamıdır. Bu kitapta, bir dava avukatı olarak yeteneklerini kullanmış ve tanıkların hikâyelerini faydalı yönde açığa çıkarmıştır. Dava sürecini incelerken tanıkların anlattıklarından ortaya çıkan bilgileri başarılı bir şekilde kullanmıştır. Seçtiği vaka olayın merkezinde bulunan kişinin modern Türkive'deki önemli laik ve dinî eğilimleri zorlayan bir figür olarak görüllmesi hasebiyle önemlidir. Dava Amerikalılar için de önemlidir. Çünkü bu eğilimler Orta Doğunun pek çok bölgesinde mevcuttur ve ayrıca Türkiye'deki bu politik yargılama ABD açısından da bizlere bazı mühim dersler sunmaktadır.
Okuyucular, İslam toplumlarındaki iç mücadeleleri anlamaya çalışırken Fethullah Gülen'in öğretilerinden bir kısmına ya da tamamına katılmayabilir. Bazıları, Batı'da olduğu gibi, toplumlarda sadece laikleşmekle anlamlı bir değişimin gerçekleşeceğine inanır. Başkaları, Gülen'in fikirlerinin farklı inanç akımlarını uzlaştırma yönünde bir umut olabileceğini iddia edebilir. İster titizlikle hazırlanan bu eseri okumadan önce isterse okuduktan sonra ortaya çıkmış olsun, bu tür görüş farklılıklarının Harrington'un bu çalışmasının ve bize öğrettiklerinin taşıdığı önemle hiçbir ilgisi yoktur. Akademisyen ve insan hakları savunucusu bir hukukçu olarak Harrington'un, kilise ve devlet arasındaki bariyerin yıkılmasının olumsuz sonuçlarıyla ilgili derin kaygıları vardır. Kendisi aynı kaygıları gerek dinî gerekse seküler manada çok sayıda geleneği barındıran Türk toplumu için de duymaktadır.
Kendisinin olaylara bakış şekli bize eşsiz bir perspektif kazandırmaktadır."
1971
- Askeri Darbe (12 Mart 1971)
- Fethullah Gülen tutuklandı. (3 Mayıs 1971)
- Gülen serbest bırakıldı: Askeri mahkemede yargılanma devam etti. (9 Kasım 1971)
1972
- Askeri mahkemede hüküm giyme (20 Eylül 1972)
1973
- Askeri Yargıtay kararı bozdu. (24 Ekim 1973)
1974
- Af yasası geçti. (18 Mayıs 1974) Gülen'in yargılanması sona erdi.
1995
- Savcı Yüksel'in, Gülen'i 1990 öncesi her türlü kanundışı fiillerden aklayan takipsizlik kararı.
1997
- Post-modern darbe (28 Şubat 1977)
1999
- Gülen aleyhine medya kampanyası başladı. (Haziran ortaları 1999) Gülen, sağlık nedenlerinden dolayı Amerika'ya geldi. (B-2 vizesi) (21 Mart 1999)
- Ankara DGM savcısı Yüksel, Gülen ile ilgili soruşturma başlattı. Gülen'in B-2 vizesi 20 Mart 2000'e kadar uzatıldı. (17 Ağustos 1999)
2000
- Savcı Yüksel, Gülen için gıyabi tutuklama kararı çıkarmak istedi. Gülen'in B-2 vizesi 20 Eylül 2000 tarihine uzatıldı. (20 Mayıs 2000)
- Ankara 1 no.lu DGM tutuklama talebini geri çevirdi, savcı 2 no.lu DGM'de karara itiraz etti. I-129 (din görevlisi) vizesi 19 Haziran 2003'e kadar onandı. (20 Haziran 2000)
- Ankara 2 no.lu DGM Gülen için gıyabi tutuklama emri çıkardı. (11 Ağustos 2000)
- İstanbul 2 no.lu DGM tutuklama emrini iptal etti. (29 Ağustos 2000)
- Savcı, Gülen ile ilgili iddianamesini mahkemeye sundu. (31 Ağustos 2000)
- Dava başladı. (16 Ekim 2000)
- Revize edilmiş af yasası (21 Aralık 2000'den itibaren geçerli); Gülen bu af yasasını kullanmadı.
2001
- Gülen'in yeminli ifadesi Newark'ta ABD Federal savcılığında alındı. (28 Kasım 2001) Gülen I-360 (özel göçmen din görevlisi) vizesi için başvurdu. (30 Nisan 2001)
2002
- Meclis af yasasını kabul etti. Rahşan affı (21 Mayıs 2002) ABD Göçmenlik Bürosu Gülen'in I-360 vizesini onayladı. (7 Ağustos 2002)
- HSYK, savcı Yüksel'i seks kasetlerinin ortaya çıkmasından sonra davadan aldı ve başka bir göreve verdi. (21 Ekim 2002) Gülen ABD'de kalıcı oturum ve çalışma vizesine başvurdu. (18 Ekim 2002)
2003
- Balyoz darbe planı oluşturuldu.
- Ağır ceza mahkemesinde son duruşma. (3 Mart 2003)
- Mahkeme, kararını 4616 sayılı Yasa'ya dayanarak beş yıl erteledi. (10 Mart 2003) Türk yetkililerden istenen güvenlik soruşturması tamamlandı. (Gülen hakkında hiçbir suça rastlanmadı.) (16 Eylül 2003)
- Gülen'in avukatları ve savcı erteleme kararına itiraz etti ama Ankara 1 no.lu DGM itirazı reddetti (3 Nisan 2003) ABD Göçmenlik Bürosu'nun ilk mülakatı (17 Eylül 2003)
- 4928 sayılı Kanun (15 Temmuz 2003'ten itibaren geçerli) 3713 no.lu TMK'nın 1. Maddesi'ndeki terör örgütü tanımını değiştirdi. ABD Göçmenlik Bürosu Gülen'e 9 Ekim 2004'e kadar geçerli olan seyahat belgesi (advance parole) verdi.
2004
- Türkiye DGM'leri kaldırdı. Gülen'in davası Ankara'daki 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ne verildi. (Haziran 2004) Vize alma süreci gittikçe yavaşladı. Dosya Philadelphia Göçmenlik Bürosu'nda bekletildi.
- Seyahat belgesi için başvurma. (27 Ekim 2004)
2005
- Gülen'in avukatına, ABD Göçmen Bürosu'nun FBI ve CIA'e 2003'te teslim ettiği, Gülen'in büroyla yaptığı görüşmenin önceden kaybolan biyometrik kasetlerinin birdenbire bulunduğunu belirtti.
- 756 sayılı TCK'nın 313. maddesi, 5237 sayılı Kanunla değiştirildi. (Yürürlüğe giriş tarihi 1 Haziran 2005) Washington İnterpol'u Gülen'in geçmiş suçlarının olup olmadığını içeren adli sicil dosyasını Türk İnterpolü'nden istedi. (10 Kasım 2005)
- Türk İnterpolü'nün cevabı: Gülen'e ait hiçbir suç kaydı yoktur. Gülen hiçbir suça veya terörist aktiviteye katılmamıştır. (25 Kasım 2005)
- Dosya Washington'a gönderildi.
2006
- Gülen'in avukatları davanın yeninden başlaması için dilekçe verdi. (7 Mart 2006) ABD Göçmenlik Bürosu Washington'dan gelen yetkililerle birlikte Gülen'le ikinci bir görüşme yaptı. (12 Ocak 2006)
- Ağır Ceza Mahkemesi Emniyet'ten Gülen'in şiddet ve cürüm içeren herhangi bir suça müdahil olup olmadığına dair bir rapor istedi. Rapor Gülen'in şiddet ve cürüm içeren herhangi bir suç işlemediğini belirtiyordu. (7 Mart 2006)
- ABD Göçmenlik Bürosu cuma günü Gülen'in ikametgâhına ve diğer müştemilata arama izni olmadan inceleme yapmak üzere geldi. Görevliler Gülen'in avukatına telefonla kalıcı oturum başvurusundan vazgeçmesini, bunun karşılığında göçmenlik bürosunun Gülen'in dosyasına kendisi ABD'den ayrıldığında geri dönüşünü engelleyecek hiçbir şey işlemeyeceğini taahhüt etti. (12 Mayıs 2006)
- 11. Ağır Ceza Mahkemesi Gülen'in beraatına karar verdi. (5 Mayıs 2006)
- Gülen istenen ek belgeleri Philadelphia Göçmenlik Bürosu'na teslim etti. (İstendiği gibi 21 Şubat 2006 tarihinde). Ek olarak beraat bilgisi de gönderildi. (15 veya 16 Mayıs 2006)
- Savcı ceza mahkemesinin beraat kararını temyiz etti.
- Göçmenlik bürosu seyahat izni belgesini gönderdi ama belge sadece 15 Temmuz 2006 tarihine kadar geçerliydi ve alışılmamış bir şekilde bir kere ülke içine giriş ile sınırlandırılmıştı.
- Gülen, çalışma izni (gren card) için başvuru yaptı. (14 Ağustos 2006)
- Gülen "olağanüstü yetenekli olan yabancı eğitimci" başvurusu yaptı. I-140). On beş gün içinde cevabın verilmesini sağlayan 1.000 dolar ekstra primli opsiyonu tercih etti. (11 Kasım 2006)
- Göçmenlik bürosu Gülen'in I-360 özel göçmen din görevlisi başvurusunu reddetti. (14 Kasım 2006)
- Gülen I-360 iptali kararını temyiz etti. (29 veya 30 Kasım 2006)
- Gülen Göçmenlik bürosunun hatası yüzünden iptal edilen I-360 başvurusunun tekrar işleme konulması için başvurdu. (1 Aralık 2006)
- Avukat vize sürecinin hızlanması için ödenen 1.000$'ın on beş gün içinde cevap gelmediği için geri ödenmesi talebinde bulundu. (14 Aralık 2006)
2007
- ABD Göçmenlik Bürosu I-360 vize başvurusu iptal kararını kaldırdı. (25 Nisan 2007)
- Gülen göçmenlik bürosu aleyhine göçmenlik statüsünün onanması için dava açtı. (25 Mayıs 2007)
- Polis operasyonlarından elde edilen bulgular neticesinde Ergenekon davası başladı. (12 Haziran 2007)
- Göçmenlik bürosu Gülen'in I-360'sını iptal etti. (21 Ağustos 2007)
- Göçmenlik bürosu Gülen'in I-140 başvurusunu reddetti. (19 Kasım 2007)
2008
- Beş hâkimden oluşan Yargıtay 9. Ceza Dairesi heyeti oybirliği ile Gülen'in beraat kararını onadı. (5 Mart 2008( ABD Göçmenlik Bürosu I-360 vize talebinin reddedilmesine itirazı reddetti. (7 Mart 2008)
- Savcı Yargıtay Ceza Kuruluna temyiz başvurusu yaptı. Fethullah Gülen'in I-140 başvurusunu ABD Göçmenlik Bürosu'nun reddetmesiyle ilgili karar yayımlandı; hâkim, İç Güvenlik Bakanlığının Gülen'in 1 Ağustos 2008'de I-140 vizesi için verdiği dilekçesini kabul etmesine karar verdi. (16 Temmuz 2008)
- Yargıtay Ceza Kurulu 17'e karşı 6 oyla beraat kararını onadı. (24 Haziran 2008) Yargıç I-360 konusuyla ilgili savunma istedi. (26 Eylül 2008)
- ABD Göçmenlik Bürosu Fethullah Gülen'e I-485 kalıcı oturum vizesi (gren card) vermeyi en sonunda kabul etti. (10 Ekim 2008)
2009
- Taraflar gönüllü olarak davadan çekildi. (25 Şubat 2009)
(Haber 7 - tr.fgulen.com)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.