Eski Devlet Bakanı Masum Türker: 'Kendi öz rezervlerimiz Türkiye'de olduğu için güçlüyüz'
Türkiye'nin rezerv olarak kabul edilen altınlarının Merkez Bankasının kuruluşuyla birlikte yurt dışına gittiğini belirten Ekonomiden Sorumlu eski Devlet Bakanı Masum Türker, bir Merkez Bankasının faaliyetlerde bulunabilmesi için ödemelere teminat bir varlığının olması gerektiğini söyledi. Türker, "Bu varlığın adı rezervdir. Rezervler de ilk kurulduğu zaman altındır genellikle. Bu altınlar 1930'lu yılların yarısında gitmiştir. Bu altınları getirme projemiz 1960 yılından itibaren İsmet İnönü zamanında başlamıştır. Sol politikalar genellikle yurt dışında para bırakılmasına, rezervlere bırakılmasına karşıdır.
Bu yönüyle baktığımız zaman bu altınlar getirilemedi. Çünkü altınlar gittiği zaman size baskı unsuru ortadan kalkıyor. Bununla ilgili önce bizim başımıza Kıbrıs olayı çıktı aniden. ABD başkanı Johnson, 'Siz buraya gidemezsiniz, asker, ordu gönderemezsiniz' dedi. Hızlı bir şekilde bu projeyi durdurmak için İsmet İnönü düşürüldü. Demirel sahneye çıktı. Seydişehir'de kurulacak alüminyum fabrikasından vazgeçin denildi. Demirel vazgeçemedi, çünkü İsmet Paşa hazırlamış bırakmış. Demirel'e bütçede kırmızı oy verildi, düşürüldü. Türkiye 12 Mart'a doğru gitti. 12 Mart'tan sonra Ecevit iktidara geldi. Ecevit bunu ciddi bir şekilde tekrar gündemine almıştı. Onun ortağı rahmetli Erbakan millileştirme noktasında davranan bir kişiydi. Fakat yine Kıbrıs olayı, yine ambargolar, sonra ihtilaller. Bu iş durdu, daha gündeme gelmedi" dedi.
2015 yılında altınların geri getirilebilmesi için zemin oluştuğunu kaydeden Türker, "Krizden sonra yine dünyada biraz dolar bollaştı. Yurt dışında o kadar rezerv oldu ki Merkez Bankasında birikmiş, dağıtılmamış karlar dolayısıyla bu altınlar ufak ufak taşınmaya başlandı. Bu altınların son taşınma tarihi 2018 Şubat sonu, Mart başıdır. Bunun kimse farkına varmadı. Bu fon operasyonlarıyla Türkiye'nin soyulmasına seyirci kalan mekanizma kendisinden kimse milletvekili adayı olmayınca ABD, Türkiye'ye papaz üzerinden baskı yapmaya başladı. Artık Türkiye özgürleşmişti. Rezervin ana parası artık Türkiye'deydi.
Geri kalan rezerv değildir, bizim borcumuzdur. Böyle olunca bu oluşumlar devam etti. Dövize fazla yansımadı. Seçim var, çünkü seçimler bitti hükümet atanacak. Bu sefer bari kendi adamlarından birilerini bakan atasınlar diye döviz üzerinden saldırı başladı. Döviz üzerinden saldırı başlayınca orada beklenmeyen bir iş yaptı Cumhurbaşkanı. Hakikaten kimse beklemiyordu. Hazine ve Maliye Bakanlığı değişimi yaptı. Bu bakanlığa Berat Bey'i atadı. Berat Bey'i atayınca o saldırı sürekli gidemedi. Ben o zaman söylüyordum, başarılı bir atamaydı. Herkes soruyordu neden? Eve şikayete giremezler diyordum. Bir süre sonra başka şey oldu" diye konuştu.
1999 yılında Türkiye'nin uluslararası piyasaya uyum sağlamak için IMF'ye bir taahhütte bulunduğunu söyleyen Türker, "Sadece IMF değil uluslararası ticaret organizasyonlarına dedi ki 'Ben artık karşılıksız para basmayacağım.' Dolar gelirse basacak, bir özelleştirmeden bir yer satmışsa, borçlanırsa basacak. Bu süreç iki kere bozuldu, bir 6 sıfır atılırken, iki 6 sıfır atıldıktan sonra yeni paradan tekrar Türk lirasına dönerken bozuldu. Berat Bey döneminde biz Merkez Bankası'nda biriken paraları aniden dağıttık. Dağıtılmayan karları dağıttık. Onlar neden tutuldu, gizli rezerv. Bütün bunlar oluşurken Berat Bey'in bunu yapma zamanı yine bir saldırı yaptılar. Türkiye ile ilgili bir yapılanma var, OECD eliyle Türkiye'yi sakıncalı ülke ilan etmek. Tıpkı İran gibi, tıpkı Kuzey Kore gibi. Bu işler olurken pandemi çıktı.
Fon oyunlarına çok fazla giremedi. Ona güvenmiyorlardı. Farkında olmadan gidiyordu düzen. İkinci başarıyı işsizlik sigortası sayesinde sağladı. Berat Bey görevden alınırken yine söyledim, 'başarılıdır' dedim. Bana kimse sormuyor neden başarılıdır diye. Bir kişinin başarısı kendinden öncekilerle ölçülür. Berat Bey zamanında soygunla daha önceki soygun arasındaki dağlar kadar fark var. Onun için saldırı yapıyorlardı ki Berat Bey gider mi diye. Berat Bey gidince o soygunu rahat yapamadılar. Merkez Bankası başına getirilen Naci Ağbal ezberi bozdu. Cumhurbaşkanı söylediği halde faizi düşürmedi, yüksek tuttu. Faiz daima enflasyondan bir puan yüksek olmalıdır. Faiz enflasyondan fazla değilse para değerini kaybettiği için para ya altına ya dolara gider. 128 milyar dolardan benim haberim yoktu. Ben siyasette ne olmuş bitmiş ilgilenmiyorum. Ben bunları anlatınca herkes Masum Türker AK Partili mi oluyor dediler. Ben bunları 17 yıldır öğrencilerime anlatıyorum" dedi.
"Kendi öz rezervlerimiz Türkiye'de olduğu için güçlüyüz"
"Bu olayları kurcalarsa bulurlar, hangi yıl ne kadar döviz farkından dolayı kaybetmişiz bulurlar" diyen Türker, "Bu bakımdan hem iktidar haklıdır hem CHP haklıdır. CHP bu sorgulamasını değiştirirse öne geçer. İktidar savunmasını değiştirirse öne geçer. Kimse gerçeği söylemiyor. Kendi öz rezervlerimiz Türkiye'de olduğu için güçlüyüz. Bu dolarla gidip gelirken yeni düzene göre 3 kategoriye ayırmak lazım. Birinci kategori kısa vadede gidip gelen oyun burada oluyor. İkinci uzun vadede gidip gelen, üçüncü öz kaynağımız olan. Öz kaynağımız yavaş yavaş birikiyor.
Dövizlerin içine bu geçiş dönemlerinde uzun vadeli borçlanmaları katabiliriz. Rezervler Türkiye'de olunca Cumhurbaşkanı yüksek sesle konuşma gücü buldu. Biz yıllardır Azerbaycan'daki Ermenilerin işgaline ses çıkarabiliyor muyduk. Şimdi orada askerlerimiz var. Mavi vatan diyebiliyor muyduk, diyemiyorduk. Biz yıllardır Libya'ya ya da başka ülkeye asker gönderebiliyor muyduk? Bunlar özgürlüğümüzü kazanmamız sayesinde oluyor "diye konuştu.
Pandemi döneminde dünyada 2 trilyon doların üstünde karşılıksız para basıldığını kaydeden Türker, "Türkiye şimdilik o hakkını tam kullanmadı. İşsizlik sigortasından istifade etti. Devletin işsizlik sigortasına sattığı devlet tahvilleri, pandemi başlarken işsizlik sigortası o tahvilleri Merkez Bankası'na sattı. Kanunlar çıkıyor ama 128 milyar doların takibini yapmak istiyorsa iktidar bütçe ve kesin hesapları incelesinler. Onların bu oyun anında nereye kullanıldığı ortaya çıkar. Bütçenin finansmanında kullanıldı. Bütçesiz hiçbir para kullanılmaz. İktidar bunun hesabını vermek için kendisi çıkarmalı" dedi.
Türkiye ekonomisinin düzelmesi için önce milli ittifaka ihtiyaç olduğunu belirten Türker, "İktidar ekonomi politikasını yeniden şekillendirirken muhalefetle en kötü ihtimal ana muhalefetle bunu konuşması gerekir. Her iki tarafa da söyleyeyim 128 milyar doların akıbetini arıyorlar, 2019 yılı hükümet programının tartışmasında İlhan Kesici'nin konuşmasına alıp baksınlar. Bu tartışmayı AK Parti içinde birileri çıkarıyor o zaman. Onlar Cumhurbaşkanına karşı çıkarıyorlar. Ben böyle düşünüyorum. Birisinin bunu söylemesi gerekiyor. Türkiye'de milli duyguları olmayan kimselerin oyunlarına izin vermemeliyiz. Ulusalcı olmak zorundayız. Siyaseti yapsınlar, 128 milyar doları sorsunlar ama ülkenin aleyhine kullanmasınlar. Sorun o" ifadelerini kullandı.
Yunus Özkan - Hülya Keklik
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.