Eski AB Bakanı Dedeoğlu Türkiye-AB zirvesini değerlendirdi
Eski AB Bakanı Dedeoğlu, "Önce Suriye krizi nedeniyle ortaya çıkan göçmen sorunu, ardından Rusya'nın askeri olarak bölgede hakimiyet kurma girişimleri, AB'nin yeniden Türkiye'ye bakmasını sağladı" dedi.
ANKARA (AA) - Eski AB Bakanı Beril Dedeoğlu, Türkiye-AB zirvesine ilişkin değerlendirmelerini AA için kaleme aldı.
Önce Suriye krizi nedeniyle ortaya çıkan göçmen sorunu, ardından Rusya'nın askeri olarak bölgede hakimiyet kurma girişimleri, AB'nin yeniden Türkiye'ye bakmasını sağladı ve tarafların kaderinin ortak olduğunu ortaya koydu.
AB'nin yasa dışı yollardan üye ülkelere giden göçmenlere dair bir öncelik geliştirmesiyle birlikte Türkiye ile işbirliğinin çerçevesinin de yeniden ele alınması ihtiyacı doğdu. Bu, Türkiye ile ilişkilerin müzakereci bir devlet olarak mı yoksa üçüncü bir devlet olarak mı geliştirileceği yönünde bir karar anlamına geliyordu.
AB, karar vermeden önce Türkiye'nin tavrını görmek için sadece taraflar arasında imzalanabilecek bir "göç eylem planı"nın Türkiye tarafından kabul edilip edilemeyeceğini tarttı. Türkiye, bu tür ortak planın ancak aile içi iş bölümüyle hayata geçebileceğini belirtince, AB konuyu daha geniş bir perspektifin içine yerleştirdi. Bu geniş perspektif, müzakere sürecinin yeniden canlandırılması ve karşılıklı güvenin yeniden inşası idi. Diğer bir ifadeyle AB, Türkiye'nin üye olmasına yönelik iradesini ortaya koyma kararı aldı.
AB'nin Türkiye ile müzakereleri canlandırma iradesinin göstergeleri
Türkiye'nin beklentilerinden biri, Türkiye'nin yeniden AB zirvelerine davet edilmesi ve aile fotoğrafında yerini almasıydı. Türkiye'nin yılda iki kez zirvelere katılmasına karar verildi. Bu zirvelerden birinin Türkiye-AB zirvesi olacağı kesinleşirken diğerinin rutin AB zirvelerine müzakereci devlet olarak katılacağı bir zirve mi olacağı ise açıklık kazanmadı.
Yasa dışı mülteci sorununun çözümü
Taraflar arasında onaylanan belge, işbirliğinin üç boyutuna işaret etmekte. Birincisi, yasa dışı göç ile yasal mültecileri birbirinden ayıracak ortak mekanizmanın kurulması, ikincisi yasa dışı göçün ortak faaliyetlerle engellenmesi, üçüncüsü ise Türkiye'deki göçmenlerin durumlarının iyileştirilmesi.
Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisi
Geri kabul anlaşmaları, üyelik süreci için zaten gerekli olan anlaşmalar. Türkiye, bu konudaki pozisyonunu daha önce vize serbestisi konusuna bağlamıştı. Bugün yapılan, bu iki konunun yaklaşık bir yıl kadar öne alınması. Geri kabul anlaşması, Türkiye'den geldiği kesinleşmiş yasa dışı göçmenlerin Türkiye'ye iadesi anlamına geliyor. Eğer iade edilen kişilerin Türkiye'ye nereden geldikleri belli ise ve Türkiye'nin de o ülkelerle geri kabul anlaşması varsa, bu kişilerin ilgili ülkeye gönderilmesi de mümkün.
Bu konudaki en hassas mesele, yasa dışı göçmenlerin Türkiye'den geldiğine dair kanıtların toplanmasında ve bu kişilerin menşe ülkelerinin tespitinde yaşanacak gibi. İspatının yapılabileceği olası göçmen sayısının ise ancak binlerle ifade edilen sayılarda olduğu tahmin edilmekte. Ayrıca, 2016 sonbaharında yürürlüğe girse de işletiminin zaman alacağı ve kesin sonuçlara ulaşılmasının da oldukça zor olduğu bir anlaşma söz konusu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.