'Eşim 5 çocuğunu değil, vatanını düşündü'
İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında, aralarında Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı dava yarına ertelendi.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesince Büyükçekmece'deki Mimar Sinan Salonu'nda yapılan duruşmanın öğleden sonraki oturumuna müşteki ifadelerinin alınmasıyla devam edildi.
Şehit Lokman Oktay’ın polis oğlu müşteki Burak Oktay, olay günü istirahatte olduğunu belirterek, “O gün komiser arkadaşım beni aradı. Üsküdar Çevik Kuvvet’e gittim. Sabaha karşı 04.00 gibi eve döndüm. İki saat uyuduktan sonra saat 06.00 gibi uyandım. Sabah babamın telefonundan annemi aradılar. Babamın köprüde vurulduğunu ama iyi olduğunu söylediler. Annemi alıp, köprüde gişelerin oraya gittim. Ben biliyordum babamın şehit düştüğünü. Babamın cenazesini bizzat köprüde ben teslim aldım. Üzerinden 5 tane kurşun çıktı. Buradaki herkesten şikayetçiyim” dedi.
"Bizde bilek, onlarda tank, tüfek vardı"
15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde darbeci tanklarının üzerine motosikletini sürerken kurşunlanarak şehit düşen Yılmaz Ercan’ın eşi İlknur Ercan’ın ifadesi ise duruşma salonundakileri duygulandırdı.
Eşinin, iman sahibi bir insan olduğunu dile getiren Ercan, "Eşim Fetullah Gülen’e ve ona inananlara beddua ederdi. Bir gün bana 'Eğer bir gün ben bunlarla karşı karşıya gelirsem gerekirse kılıçla savaşacağım' dedi. Ben de 'Kılıç mı kaldı? Artık top, tüfek var.' dedim. Neticede öyle oldu. Bizde bilek, onlarda tank, tüfek vardı." ifadesini kullandı.
Olay günü eşinin abdestini alıp Kur’an okuduğu sırada, televizyondaki haberleri izledikten sonra, "Gün bugündür, bu bir darbe, Cumhurbaşkanımızı Menderes gibi idam edecekler." diyerek motosikletine bindiğini kaydeden Ercan, şunları söyledi:
"Eşim küçük Kuran’ını yanına alıp motoruyla Kısıklı’ya gideceğini söylemişti. Gece birkaç kez telefonda konuştuk. O, sonrasında köprüye gitmiş ve orada şehit düşmüş. Bu sanıklar, Çanakkale’de İngiliz’in bile yapmadığını yaptılar. 16 yaşındaki bir çocuğu hem sırtından hem de kalbinden vurdular. Eşimle çocuk yapma hayalimiz vardı. Çocuk yapma hayalimizi elimizden aldılar. Ben bir daha anne olamayacağım. Eşim hiç baba olamayacak. Özellikle sanık Ahmet Taştan’a sesleniyorum. Sen bu sanıkların Yezidisin. Burada, ‘Atatürkçüyüm, Cumhuriyetçiyim’ dedin. Sen bir Atatürkçü olsaydın onun kurduğu Cumhuriyeti yıkmaya çalışmazdın. Atatürk’ü ağzına alma, o Ulu Önderin arkasına sığınma."
Ercan, tüm sanıkların tek kişilik hücrelerde milyarlarca kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasını istedi.
"Eşim 5 çocuğunu değil, vatanını düşündü"
Şehit Köksal Karmil’in eşi Gülsüm Karmil de eşinin olay gecesi vatan için evden çıkarak köprüye gittiğine değinerek, “Bizim 5 tane çocuğumuz var. Eşim onları düşünmedi, sadece vatanını, milletini düşündü. Bu şahıslar kendi vatandaşlarına, Türk bayrağına nasıl ateş ettiler? Eşim 2 kurşunla şehit düştü. Buradakiler sadece havaya ateş ettiklerini söylüyorlar. Bizim eşlerimiz nasıl şehit düştü? Benim küçük kızım mezarlığa gidince, ‘Anne toprağı kazarsam babamı görebilir miyim?’ diyor. Bu sanıklar, ailelerini göremediklerini söylüyorlar. Hepsinden şikayetçiyim." ifadelerini kullandı.
"İnsanlar kurşunla ölmez, unutulduklarında ölürler"
Davanın bugünkü duruşmasını izleyen oyuncu Durul Bazan, gazetecilere yaptığı açıklamada, bütün vatandaşların darbe girişimi davalarını takip etmeleri gerektiğini söyledi.
Bazan, "İnsanların, şehidine, gazisine sahip çıkması lazım. Herkesin buraya gelmesi lazım. Bu bir boyun borcudur. İnsanlar kurşunla ölmez, unutulduklarında ölürler. O insanlar da şehit oldular, onları unutmamak lazım. O yüzden insanların buraya gelip davaları izlemeleri lazım. Kendi yaşadıkları ülke hakkında bilgi edinmeleri lazım. Çok canımı sıkan bir şeyi anlatayım. Gazilerden biri geldiğim için bana teşekkür etti. Oysa teşekkür borçlu olan kişiler bizleriz. Bu gidişatı doğruya çevirmemiz lazım. Senin için ayağını, bacağını kaybeden, canından vazgeçen insanlar var ve sen onları burada yalnız bırakıyorsun. Bu kabul edilemez bir şey.” şeklinde konuştu.
Duruşma yarın, müştekilerin ifadelerinin alınmasıyla devam edecek.
Muhabir: Başak Akbulut Yazar
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.