Esed rejimi ve Rusya ateşkese rağmen İdlib'de hava saldırılarına başladı: 10 ölü
İdlib
Beşşar Esed rejiminin elinde 6 yıl tutuklu bulunduktan sonra serbest kalan eşini geçen sene hava saldırısında kaybeden 2 çocuk annesi İdlibli Um Subuh, geceleri çocuklarını ısıtamadığından şikayet ederken, 5 yaşındaki oğlu ise bisikleti olursa, çamura saplanmaması için çadırda sürmenin hayalini kuruyor.
Rusya ve Esed rejimi ile İran destekli teröristlerin saldırıları yüzünden Türkiye sınır hattına göç eden yüz binlerce sivilin trajedisi sürüyor.
Ölümden kaçan aileler, bu kez de kış aylarının çetin geçtiği bölgede soğuk hava, yağmur ve çamurla mücadele ediyor.
İdlib'in Sarmada ilçesine sığınan siviller, kendi imkanlarıyla kurdukları derme çatma çadırlarda yaşama tutunuyor.
Aileler, çocuklarına sıcak bir ortam temin edebilmek için çöplükten topladıkları karton, plastik ve terlik gibi eşyaları yakıyor.
Rejimin saldırılarının bir an önce bitmesini temenni eden aileler, evlerine geri dönmenin hayaliyle yaşıyor.
"Anne beni ısıt, üzerimi ört"
İdlibli Um Subuh AA muhabirine yaptığı açıklamada, Esed rejimince 6 yıl boyunca alıkonulduktan sonra serbest kalan eşinin, geçen sene bir Rus savaş uçağının saldırısında hayatını kaybettiğini söyledi.
Kocasının vefat etmesinin ardından göç ettiğini dile getiren Um Subuh, 5 yaşındaki oğlu Subuh ve 1,5 aylık bebeği Mehe ile kış soğuğuna dayanıksız bir çadırda yaşadığını belirtti.
Um Subuh, çocuklarıyla, yaşadığı çadırda soba olmadığından, üşümemek için gece geç saatlere kadar akrabalarının çadırında kalıyor.
Geçim kaynağı bulunmayan Um Subuh, "Hayat burada çok zor. Çadırlar, geceleri çok soğuk oluyor. Oğlum geceleri üşüyünce, 'anne beni ısıt, üzerimi ört' diyor. Amcalarımın koyunlarının samanlarının bulunduğu çadırda kalıyoruz." ifadelerini kullandı.
5 yaşındaki Subuh Kaud, çadırda ısınmak için soba bulunmadığını ifade ederek, "Bisiklet istiyorum. Dışarısı çamur olduğundan bisikletim olursa dışarıda oynamayacağım. Çadır içerisinde oynayacağım." diye konuştu.
"Sıcak bir yerde uyumak, bizim için sadece bir hayalden ibaret"
Daha önceden rejim ve destekçilerinin Hama’daki saldırılarından kaçarak Maarratünnuman ilçesine sığınan ve sonrasında da sınır hattına kaçan Ebu Abdullah ve ailesi de zor günler geçiriyor.
Sağ kolu felçli olan Ebu Abdullah, şöyle devam etti:
"Ailemi soğuktan korumak için metal leğen içerisinde karton, terlik ve naylon yakıyorum. Çadır, duman altı oluyor. Dumanların tahliyesi için kapı, hep açık. Dumandan etkilenen çocuklar, sabahları siyah balgamlı öksürükle uyanıyor. Ekmek satan gelirse, çamurlu yollardan hızlıca yürüyemediğimiz için yetişemiyoruz. Suya hasretiz. Yani yattığımızda içimizde bir gam, kalktığımızda içimizde ayrı bir gam var."
Ebu Abdullah, "Çadırlarda bir sünger üzerine 2 veya 3 çocuk uyuyor. Geceleri üşüyorlar. Battaniyelerle örtmemi istiyorlar. Birinin üzerini örtsem, diğeri açıkta kalıyor. Sıcak bir yerde uyumak, bizim için sadece hayalden ibaret." ifadelerini kullandı.
Astana anlaşmaları ve Soçi mutabakatına uymadılar
Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ili neredeyse iç savaşın başından bu yana muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların kalesi niteliğinde bulunuyor. İç göçle nüfusu 4 milyona ulaşan İdlib'in merkezi, 2015'te muhaliflerin kontrolüne geçti. İdlib, rejimin en yoğun hedef aldığı bölgelerin başında geliyor.
Türkiye, Rusya ve İran’ın katıldığı, 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında, İdlib ili ve komşu illerin (Lazkiye, Hama ve Halep vilayetleri) bazı bölgeleri, Humus ilinin kuzeyi, başkent Şam'daki Doğu Guta ile ülkenin güney bölgeleri (Dera ve Kuneytra vilayetleri) olmak üzere 4 gerginliği azaltma bölgesi oluşturuldu.
Ancak rejim ve İran destekli teröristler, ateşkes ilan edilerek durumun muhafaza edilmesinin kararlaştırıldığı 4 bölgeden İdlib hariç kalanları, Rusya’nın hava desteği sayesinde ele geçirdi. Saldırılardan kaçan yüz binlerce sivil, kuzeyde Türkiye sınırına yakın kesimlere göç etti. Rusya’nın, Türkiye'yle 17 Eylül 2018'de vardığı Soçi mutabakatından bir süre sonra da saldırılar devam etti.
İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'ni hedef alan Rusya, rejim ve İran destekli teröristler, yalnızca 2019 başından bu yana Türkiye sınırı yakınlarına en az 1 milyon 300 bin sivilin göç etmesine sebep oldu. Bombardımanlarda 1600'den fazla sivil can verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.