Uzunca bir süredir gazetelerde, haber sitelerinde yazmıyordum. En son 2011’de “Facebook” sayfamı da, “Burası Fitnebook” oldu diyerek kapatmıştım. Gözün gördüğü, kulağın işittiği ama gönlün razı olmadığı o kadar çok şey var ki. Bazen dayanamıyor insan ve yazmak istiyor. Bu vesileyle buradayım.

***

Kimseye boyun eğmeden, kimseden icazet almadan Mehmet Yürekli kardeşimin yönetiminde yayın hayatına devam adanapost.com’da ilk kez yazıyorum. Güzel olan, güzelden yana olan tüm okuyucularımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

***

DSP, MHP ve ANAP koalisyon hükümeti döneminde yaşanan ekonomik krizin yaraları sarılmadan alınan erken seçim kararının getirdiği 2002 şartlarında millet bir tercih yaptı ve AKP işbaşına geldi. Sonra Deniz Baykal’ın başkanlığındaki CHP, Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki engelleri bir bir kaldırarak bilinen dönemler yaşandı.

***

15 Temmuz 2016’da CİA destekli FETÖ’nün ihanet kalkışmasına ve MHP’nin AKP ile “Milli beka adına” ortak hareket etmesine kadar olan süreçte AKP birçok yanlışa ve tezat kararlara, zıt uygulamalara imza attı. Irak, Libya, Suriye, Mısır, İsrail; ABD ve AB ile yürütülen ilişkiler, PKK açılımı, FETÖ’nün devlet içinde güçlenmesi ve farklı alanlarda çok sayıda zıtlıklara hep birlikte şahit olduk.

***

Tayyip Erdoğan, dün de yine onurumuzu inciten, kaygımızı artıran o korktuğumuz şeyi yaptı. Erdoğan’ın, Türkiye’nin başına bela edilen terör örgütlerine destek verdiği gerekçesiyle İsveç’in NATO’ya üye olmasına (Bu arada ABD ve diğer NATO ülkelerinin terör örgütlerine desteği devam ediyor) Cumhurbaşkanı yeşil ışık yaktığı açıklandı.

Ayrıca Ukrayna’nın NATO’ya üye olması çabasını Rusya’nın savaş nedeni saydığı gerçeği varken ve savaş devam ederken “Ukrayna NATO üyeliğini hak etti” türü bir açıklama da cabası.

***

AKP’ye, Erdoğan’a oy veren-vermeyen milyonlarca insan merak ediyor:

Yıl, ay, gün farkıyla değil saat farkıyla aynı gün içinde son anda “Hamamın namusunu kurtarma” adına Erdoğan’ın, “Önce Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım" sözüne tam da “Oh be, helal olsun!” dediğimiz bir anda bile İsveç’in, ABD’nin, AB’nin rahatlatılması ne anlama geliyor???

Bundan sonra İsveç’te PKK ve türevlerine verilen destek, himaye bitecek mi, bu konuda garanti mi verildi?

Kur’an-ı Kerim’e asla hakaret edilmeyeceğinin, İslam’a ve Türkiye’ye yönelik düşmanca eylemlere izin verilmeyeceğinin garantisi mi alındı?

“Türkiye’nin AB’ne üyelik talebinde İsveç destek verecek” mutabakat maddesi doğru mu, üyelik sürecinde İsveç’in desteğine muhtaç kalmamız onur kırıcı değil mi?

NATO’da ‘Terörle Mücadeleden Sorumlu Özel Koordinatör’ atanacak olması, NATO’nun, Batı’nın Türkiye’ye yönelik düşmanca tutumunu değiştirir mi sanılmaktadır?

Haçlı Batı bugüne kadar Türkiye’ye verdiği hangi sözü tutmuştur?

Suriye’deki şartlar değişti mi; Rusya’nın Suriye’deki varlığı, gücü ve etkisi bitti mi?

Sınırımızda terör devleti kurulması için fiilen işin içinde olan ABD bu niyetinden vaz mı geçti, PKK’ya, PYD’ye, YPG’ye destek vermeyi durduracak mı?

***

Tam da Türkiye, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefine başı dik olarak yürüyor diye umut ettiğimiz bir zamanda, Türkiye’nin ABD’ye, Batı’ya boyun eğdiği görüntüsü Erdoğan ve arkadaşlarının içine sinmiş olabilir ama bugün Meclis Grup Toplantısında konuşan Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin de içine sinmediğini anladık.

***

Tayyip Erdoğan’ın bu son zikzaklı tavrı Türkiye’nin güvenilir bir ülke olma konumuna gölge düşürmektedir. Batı-Doğu dengesinde Türkiye’nin bağımsız, milli siyaset tercihi bütün Türk-İslam dünyasında takdir edilip, mazlumların duasını alıyorken, bu son “U dönüşü” hayal kırıklığına neden oldu. RTE’nin bu kafa karışıklığı ile Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefine varmak mümkün görünmemektedir.

***

Bu rota değişikliğinden MHP’nin hoşnut olmadığı belli. Büyük Birlik Partisi ve Yeniden Refah Partisi’nin de içine sinmeyeceği bilinmektedir. Yanlışta ısrar edilirse yine belli ki bu yeni dönemde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, kırılan kol yen içinde kalmayacak, muhtemelen dahası da olacaktır.