Erdoğan ve Putin ortak basın açıklaması yaptı

Erdoğan ve Putin ortak basın açıklaması yaptı
  Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Vladimir Putin ortak basın toplantısı yaptı...Resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,...

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Vladimir Putin ortak basın toplantısı yaptı...

Resmi temaslarda bulunmak üzere Türkiye'ye gelen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhuriyeti-Rusya Federasyonu Üst Düzey İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı'nın ardından düzenlenen imza törenini sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ortak basın toplantısı düzenledi.

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN KONUŞMASI:

Değerli dostum Putin ile ve kıymetli heyet üyeleriyle gerek dar kapsamlı, gerekse geniş kapsamlı, verimli görüşmeler gerçekleştirdik.

İki yıl aradan sonra tekrar kendisini misafir etmekten memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum.

2023 HEDEFİ OLARAK 100 MİLYAR DOLARLIK TİCARET HACMİ BEKLİYORUZ

Rusya'yla aramızda, 2013'te yıllık 32 milyar dolarlık bir ticaret hacmi mevcut. Bunu yeterli görmüyoruz. Bu ticaret hacmini süratle artırmamız, 2023 hedefi olarak da, 100 milyar dolara ulaşması gereğine yönelik siyasi irademiz mevcut.

Bu alandaki işbirliğimizle ilgili konuları ayrıntılı şekilde görüşme imkanımız oldu. Aynı şekilde karşılıklı yatırımlarla ilgili adımları, bu noktada nasıl çok daha iyi bir seviyeye gelebileceğimizi değerlendirdik. Özellikle tabi ki enerji alanında Türkiye'nin ihtiyacı doğalgazda Rusya'dan temin ediliyor. Bundan dolayı bizlerle buradaki farklılık hissedilir anlamda mevcut. 32 milyar dolardan 25 milyar dolar Rusya Federasyonu'ndan bize, 7 milyar dolar da bizden Rusya Federasyonu'na. Orada tabi bir açıklık söz konusu. Bunun giderilmesi noktasında neler yapabileceğimizi de aramızda müzakere ettik. Ortak menfaatler temelinde, enerjiden turizme, müteahhitlikten yatırımlara, işbirliği alanlarımızı güçlendirmeyi, daha da zenginleştirmeyi arzu ediyoruz.

Şunu burada özellikle ifade etmek isterim; şu anda biliyorsunuz ülkemize turizm noktasında Rusya'dan gelenlerin miktarı birinci sıraya yükselmiş vaziyette. Bu yıl bunun daha da artacağına yönelik izlenimler var.

20 MİLYAR DOLARLIK AKKUYU NÜKLEER SANTRALİ

Türkiye'de hayata geçirdiğimiz en önemli ve stratejik yatırımlarımızdan biri olan Akkuyu Nükleer enerji santraliyle ilgili geniş , detaylı bir çalışmayı değerli dostumla aramızda yaptık.

3 yılı aşkın bir süredir devam eden bu çalışmanın, bundan sonraki süreci dün ÇED'in onaylanmasıyla birlikte daha da artacak.

Ki bu yatırımın biliyorsunuz bedeli 20 milyar dolardır. Bununla ilgili olarak yine gerek sayın Başbakan, gerek ilgili bakanlarla müşterek bir çalışma yapacağız. Ve bu müşterek çalışmayla ilgili de Rusya'nın Türkiye'deki yatırımlarına yönelik bu konudaki hassasiyetlerini aldık. Bunları da aramızda değerlendireceğiz.

Turizm, vizesiz seyahat, toplumsal forum faaliyetleri ve karşılıklı kültür merkezlerinin ihdası başlıkları altında atılan adımların bu anlamda ne kadar önemli olduğunu biliyoruz.

200'Ü AŞKIN TÜRK ÖĞRENCİ RUSYA'DA ÖZEL EĞİTİM ALIYOR

Ayrıca Akkuyu'da bir konuyu geçmeyeyim. Şu anda biliyorsunuz gençlerimiz Rusya'da eğitim alıyorlar. 200 civarında gencimiz burada kendilerini yetiştirip, Türkiye'ye dönüp, buradaki bu projeyi ellerine alıp taşıyacaklar, götürecekler. Bu arada yeni yeni mühendislerimizi de bu ekip yetiştirecek.

ÜDİK'e bağlı üç organdan biri olan ve iki ülke halkları arasındaki etkileşimi artırmayı hedefleyen toplumsal forumda esasen bu hususların önemli bir yanını vurguluyor. Ve burada böyle bir bildiri de kabul edilmiş oldu.

Görüşmede diplomatik temsilcilerimizin durumunu da gözden geçirdik. Bunların bundan sonraki süreçte de kararlı bir şekilde devamı bizim siyasi irademizin bir gereği oldu.

Sizlerin de yakından takip ettiği gibi bir diğer konu, enerjide atacağımız adımlar. Bugüne kadar Güney Akım diye geçen, ama şu ana kadar şu veya bu nedenlerle engellenen süreçte de, bizler bu akşam yaptığmıız görüşmelerle birlikte dayanışma içerisinde, herhangi bir hukuki neticesi olmayan ama ön mutabakatla tarafların bir çalışma yapıp, kısa zamanda neticelendirip ön mutabakatı kesin bir mutabakata çevirmek suretiyle bir adım atacağız. Ve bu adımdan doğal gaz açığımızda Türkiye olarak bizler istifade edeceğimiz gibi, Yunanistan sınırında Türkiye topraklarında bir dağıtım merkezi oluşturmayı, orada talep neyse bu talebe göre o merkezden gereken cevabın verilmesi noktasında da bir ön mutabakatımız var. Bunu da burada ifade etmek istiyorum.

Bir diğer konu... Bölgesel sorunlarımız vardı, bunları da ele alma fırsatımız oldu. Özellikle terör örgütlerine yönelik -DEAŞ gibi, PKK gibi- konuları görüşme imkanımız oldu. Buradan hareketle Suriye sorununu, Irak sorununu ele alma imkanımız oldu.

KIRIM TATARLARININ DURUMU

Bir diğer önemli başlık da Kırım ile ilgili sorunumuzdu. Kırım Tatarlarıyla ilgili konuyu çok genişçe ele aldık. Bu konuyla ilgili olarak kendilerinin yaklaşımının olumlu olduğunu, Kırım halkına yönelik her türlü elde edilmeyen hakları veriyoruz, vermeye de hazırız dediler.

Kişilere menfaat sağlamak değil, Kırım halkının bütününe menfaat sağlamak, hatta Kırım Tatarlarının dilini resmi dil olarak kabul ettiklerini, yerleşim noktasındaki bir çok sıkıntılarını giderdiklerini ve gidereceklerini, buna benzer herhangi bir sıkıntını olması halinde de, direkt olarak bunları görüşebiliriz dediler. Sağolsunlar bu konuda da bir mutabakatımız olduğunu gördük.

Samimi bir diyalog içerisinde görüşmelerimizi devam ettirdik.

Bu görüşmelerin, bundan sonraki süreçte de, müşterek menfaatler temelinde, belirli ortak paydalarda buluşarak devam ettirmek istiyoruz.

UKRAYNA KRİZİ

Tabi ki, Ukrayna'daki krizin uluslararası hukuk temelinde çözülmesi, barış ve huzurun tesisi ve kalıcı barış için de önemli bir vizyon sunan Minsk mutabakatına da herkesin titizlikle riayet etmesi konusunda, hemfikir olduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim.  Ve bölgesel, uluslararası konulardaki bu temaslarımızı bundan sonraki süreçte de sürdürme, krizlere çözüm üretmede ortak adımlar atma noktasındaki gayretleri gördük.

Hiç şüphesiz Türkiye ile Rusya arasında karşılıklı güvene dayalı ilişkiler, gelişen işbirliği, ülkelermizin yanısıra tüm bölgenin barış huzur ve istikrarına da katkıda bulunacaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle ben sözlerime son veriyorum, 5. ÜDİK toplantısının, iki ülke arasında, gerek bölge, gerek bölgeler arası sorunların çözümüne bir çok faydaları getireceğine inanıyorum. Teşekkür ediyorum.

PUTİN'İN KONUŞMASI:

Sayın Cumhurbaşkanı, değerli bayanlar ve beyefendiler;

Devlet ziyareti kapsamındaki Türk meslektaşlarımızla görüşmelerimiz şeffaf be yapıcı bir şekilde gerçekleştirildi. Bunu teyit etmek isterim. Sayın Erdoğan ile dostane atmosfer içerisinde çok verimli ve kapsamlı bir görüşmemiz oldu.

Rus-Türk işbirliğinin bütün konularını etraflı bir şekilde ele aldık. Birçok önemli belge imzalandı. Türkiye, Rusya'nın önde gelen ticaret ortaklarından biri. Rusya ise Almanya'dan sonra, Türkiye'nin dış ticaretinde ikinci sıraya sahiptir. Ticari hacmimiz artıyor. Geçen yılın olumsuz eğilimleri aşılmış durumda. Bu sene ticaret hacmimiz yüzde 0.5 civarında arttı. Küçük ama önemli bir artış.

Şu konuda mutabakata ulaştık ki, iki ülkenin bakanlıkları karşılıklı hacmin artırılmasına yönelik gerekli çalışmaları yapacak.

RUSYA TÜRKİYE'YEN DOĞALGAZ SEVKİYATINI ARTIRACAK

Enerji alanı, bizim ikili işbirliğimiz için çok stratejik öneme sahip bir alan. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği gibi, Türkiye piyasasına hem doğalgaz, hem de petrol ve petrol ürünleri tedarik ediyoruz. Türkiye'nin enerji ihtiyaçlarını karşılamak için Gazprom'un Mavi Akım boru hattının kapasitesini artırmasıyla ilgili mutabakata vardık.

Türk ortaklarımızın ve meslektaşlarımızın talebi üzerine, Türkiye piyasasına ilaveten 3 milyar metreküp daha doğalgaz sağlayacağız.

TÜRKİYE'YE MİNNETTARIZ AMA BULGARİSTAN'DAN İZİN ÇIKMADI, GÜNEY AKIM'I DURDURDUK

Güney Akım projesiyle ilgili şunu ifade etmek isterim; Türk meslektaşlarımıza, bu projeyle nedeniyle minnettarız. Türkiye'nin direkt karı olmayan ama yine münhasır ekonomik bölgesinde bu boru hattının inşaatına gerekli izni sağladığı için minnettarız. Fakat bununla beraber Avrupa Komisyonu'nun belli pozisyonları uyarınca bu projenin gerçekleştirilmesine engel olan yaklaşımlar var. Hollanda'dan izin alındı ancak Bulgaristan'dan gerekli izni alamadık. Bu koşullarda Rusya Federasyonu olarak düşünüyoruz ki, bu projenin gerçekleşmesine devam edemeyeceğiz. Boru hattının Karadeniz'deki inşaasına başlayamayacağız. Eğer Bulgaristan'dan gerekli izin alınamazsa, Karadeniz bölgesinde inşaata başlamak ve Bulgaristan münhasır bölgesine ulaşınca durdurmak mantıklı değil. Bu projeye katılımımızı yeniden gözden geçirmekle ilgili bir karar aldık.

Ama Türkiye'nin enerji kaynaklarına artan ihtiyaçları yüzünden mevcut sevkiyatlarımızın artırılmasıyla ilgili mutakabakata vardık. Aynı şekilde, Türkiye'nin ihtiyaçlarını karşılamak için yeni doğalgaz sevkiyat sisteminin inşaatı ile ilgili konuyu ele aldık. Ve Türkiye topraklarında Güney Avrupa tüketicileri için yeni enerji hattı oluşturulmasıyla ilgili mutabakatımızı oldu.

TÜRKİYE'YE DOĞALGAZ MÜJDESİ: FİYATTA YÜZDE 6 İNDİRİM YAPILDI

Türk ortaklarımızla enerji işbirliği çerçevesinde, 1 Ocak'tan itibariyle doğalgaz fiyatlarında yüzde 6 oranında indirim sağlayacağız. Ve ondan sonra buna yönelik görüşmelerimiz de devam edecek.

Akkuyu santral inşaatı projesini etraflı bir şekilde ele aldık. Öncelikle şunu kaydetmek isterim; ilgili Rus şirketi sadece Akkuyu santralini inşa etmiyor. Türkiye'deki atom enerji endüstrisini de inşa ediyor. Tabi ki, gerekli personelin eğitimi de var. 300'e yakın Türk öğrenci artık Rusya'da gerekli alanlarda eğitim görmekte.

Ayrıca Türk personelin eğitimine Türkiye topraklarında da devam edebileceğiz.

Finansal alanda da işbirliğimizi geliştiriyoruz. Düşünüyoruz ki, milli paralarla ticaretin artırılması da çok önemli bir konu. Buna yönelik çalışmalarımız devam edecek. İlgili finansal kurumların faaliyetlerini de bu noktada teşvik edeceğiz gerek Türkiye'de, gerek Rusya'da.

Yüksek teknoloji alanında da ortak çalışmalarımız var. Mesela internetin Türkçe kısmında Rusya Yandex sisteminde yoğun şekilde faaliyet gösteriyor.

RUSYA'DA TÜRK MÜTEAHHİTLER ÇOK ETKİN

Hafif sanayi, otomotiv sanayiinde işbirliğimiz var. Alt yapı ve ulaştırma alanında Türkiye ile ortak projeler gerçekleştirmek istiyoruz. Türk müteahhitler biliyorsunuz Rus piyasasında çok etkin bir şekilde faaliyet gösteriyor. Sadece Soçi olimpiyatları projesi kapsamında Türk müteahhitler toplam 3 milyar dolarlık projeler imza attı.

Eminiz ki, Türk müteahhitlerin tecrübeleri, gerek alt yapı, gerekse spor altyapısı 2018 Dünya Kupası için faydalı olacaktır.

İnsani alanda da temaslar artmaktadır. Toplumsal forumun faaliyetlerine gerekli katkıyı sağlayacağız.

Turizm alanında da iki ülkenin halkları arasında direkt temasları sürdürüyoruz.

SORU-CEVAP KISMI:

Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Erdoğan, Suriye sorununun çözümüne ilişkin Rusya ve Türkiye'nin farklı önerilerinin olduğunu belirten bir gazetecinin, bu soruna ilişkin nelerin görüşüldüğünü ve iki ülke arasındaki 100 milyar dolar ticaret hacmi hedefinin, tutum ayrılıklarından etkilenip etkilenmeyeceğini sorması üzerine, "100 milyar dolar hedefinin, 2023 yılı hedefi olduğunu" belirtti.

Erdoğan, "2023'e kadar şu andaki bu mevcut ticaret hacmini ulaştıracağımıza dair, gerek Sayın Başkan, gerek şahsım olarak bu siyasi iradeyi zaten ortaya koyduk. Ona göre bu çalışmalar devam edecek" diye konuştu.

SURİYE KONUSU

Suriye'yle ilgili mesele konusunda da 4 yıllık bir süreç içerisinde birçok görüşmelerinin olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Şu anda Suriye'deki mevcut yönetimin, yani zulmeden, katleden, terör estiren mevcut yönetimin bu durumlarını çok açıkça tabii ki ben ortaya koydum" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Sayın Başkanın bu noktada farklı yaklaşımları da var ama geneli itibarıyla yani Suriye'deki şu halin bir çözüme kavuşturulması noktasında mutabıkız. Nasılı üzerinde sıkıntılarımız var. Nasıl çözüme kavuşturulacak? Bu noktada sıkıntılarımız var. Tabii oradaki DEAŞ (IŞİD) terör örgütüne yönelik bu noktada ortak kanaate sahibiz.

Hatta BM Güvenlik Konseyi'nde Sayın Lavrov'u da orada dinlemiştim. Kendileri de DEAŞ terör örgütüne karşı ortak mücadele platformunun içerisinde yer alma noktasında da düşünceleri olduğunu söylemişlerdi. Burada terörle mücadele noktasında bir sıkıntı yok.

Zira Rusya Federasyonu'nun da zaman zaman terörle mücadelede neler çektiğini görüyoruz ve onlara karşı nasıl mücadele ettiğini de biliyoruz. Yani dünyada 'senin teröristin iyi, benimki iyi, seninki kötü' gibi bir anlayış olamaz. Yani dünyanın neresinde terör varsa bütün ülkeler, ülkelerin yönetimleri bu terör eylemlerine karşı bir ortak mücadele platformu oluşturmaları şart. Şu anda Irak'ta El Kaide'den çıkıp Suriye'de palazlanan ve Suriye'de de ilk zamanlar rejimin desteğini almak suretiyle belli bir noktaya kadar gelen DEAŞ terör örgütü, daha sonra tekrar Irak'a yönelerek, Musul başta olmak üzere Irak'ın şu anda malum yüzde 40'ını işgal etmiş vaziyette ama Suriye'de de neredeyse yüzde 30'unu işgal etmiş vaziyette. Böyle bir terör örgütü var."

"OLAYLARA MEZHEBİ AÇIDAN BAKARSAK SORUNU ÇÖZEMEYİZ"

Erdoğan, "Bu terör örgütü desteğini nereden alıyor? Yani bu konuda bir ortak dayanışmayı, ortak mücadeleyi vermemiz gerekiyor. Burada da Rusya Federasyonu ile Türkiye'nin üzerinde, hatta İran'ın da üzerinde önemli görevler var. Bunu zaman zaman aramızda çok konuştuk. Tabii ki olaya eğer mezhebi açıdan bakmaya kalkarsak bu işi çözemeyiz. Bu işi çözmek için insani noktada bu olaya bakmamız lazım, vicdani noktada bu olaya bakmamız lazım ve bu şekilde de oluşturacağımız bir dayanışma platformuyla bu işlerin üzerine gitmemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.

"ESED GİDERSE NE OLUR" YAKLAŞIMI YANLIŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: "Yani 'Esed giderse ne olur?' gibi bir yaklaşım çok çok yanlış bir yaklaşım. Şu ana kadar Suriye, Esed'le geldi ve bu mevcut hale, yani 300 bini aşkın insanın öldüğü Suriye'de bu mevcut hale Esed yönetimiyle geldi. Demek ki ortada bir başarı yok. Şu anda yıkılmış, yakılmış bir Suriye var. Yani bombalar, varil bombaları hepsi iniyor. Tarih, medeniyet, her şey Suriye'de yok edilmiş vaziyette. İnsanlar acımasızca öldürülüyor. 7 milyon insan içeride ve dışarıda göç etmiş vaziyette. Benim ülkem bunun bedelini ödüyor. 1 milyon 600 bin insan şu anda benim ülkemde ve biz 5 milyar dolar civarında şu ana kadar harcama yaptık. Dünyadan bize gelen destek 200 milyon dolar civarında. Bunun bedelini ödeyen ülke biziz. Göçü de biz alıyoruz. Şu anda hala bu bölgede sıkıntı devam ediyor. Onun için bizim özellikle Rusya ile dayanışmamız önem arz ediyor. Bu konuda Esed rejimini bir defa yok farz etmek gerekir. Esed'le beraber burada netice almak mümkün değil. Şu anda uluslararası camiada 141 ülke, biliyorsunuz, burada muhalif heyeti destekliyor. Burada tüm Suriye'yi oluşturan farklı kesimlerin oluşturacağı bir yönetimin oluşması ve bu yönetimle beraber halkın huzur içerisinde seçime gideceği bir zemini hazırlamak, inanıyorum ki Suriye'ye objektif bakanların görevidir. Bu anlayışla biz Suriye'ye yönelik tavrımızı devam ettiriyoruz."

"SURİYE'DE SEÇİMLER OBJEKTİF OLARAK YAPILABİLDİ Mİ?"

"Gelinen noktada beklentilerinizin karşılandığını söyleyebilir misiniz? Az önce bir platformdan söz ettiniz. Onu biraz açabilir misiniz? Nasıl bir platform çözüme katkı sağlayabilir?" sorusu üzerine Erdoğan, platformla ilgili açıklama yapmadan önce Suriye seçimleriyle ilgili değerlendirmede bulunmak istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Dünyada darbeciler hep yüksek oyla gelirler, yüzde 90-95 oyla gelirler. Bizde de geçmişte yapılan darbelerde, ardından yapılan seçimlerde şunu gördük, hep açık oy, gizli tasnifle seçim neticelenir. Ondan sonra istedikleri, arzu ettikleri gibi bir netice açıklanırdı. Bunun Mısır'da da neticesini aynı şekilde gördük, kimler seçimlere katılabildi, kimler katılmadı... Aynı şekilde Suriye'de kimler katıldı, kimler katılamadı. Gerçekten objektif olarak buralarda seçimler yapılabildi mi? Bunları teraziye çıkardığımız zaman demokratik bir ortamda bu seçimlerin yapılmadığını görürüz."

Mısır'da demokratik bir ortamda seçimler yapıldığında yüzde 52 ile Mursi'nin göreve geldiğini, anti demokratik yolla darbe yapıldığını ve darbenin neticesinde Mursi'nin şu anda hapishanede olduğunu dile getiren Erdoğan, "Anti demokratik yöntemlerle şu anda iş başında duran kişinin meşrulaştırılması gayretleri var dünyada. Bunları göreceğiz" dedi.

Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak bir çalışma yapması konusunu daha önce de Putin ile görüştüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bu müşterek çalışma neticesinde burada bir çözüme varalım ki bu konuyla ilgili olarak aslında Türkiye, Rusya, Arap Ligi bütün bunları da bu işin içine de dahil etmek suretiyle bir çalışma yapılabilir. Fakat şunu unutmayalım ki 141 ülke buradaki bir ulusal koalisyonu destekliyor. Böyle bir güç var, bu işin arkasında. Böyle bir koalisyon gücünün olduğu süreçte kimsenin istemediği tek şey var, Esed'in bu işin başından çekilmesi. Fakat karşı soru şu, 'Esed giderse kim gelir?' Bu çok önemli. Ben diyorum ki: Esed giderse halkın iradesi, milli irade gelir. Bu zemini hazırlamak lazım. Eğer bu zemin hazırlanıyorsa hiç endişe etmeye gerek yok ama 'DEAŞ gibi bir terör örgütü iş başına gelirse' diye bir endişeyi, korkuyu yaşıyorsak, işte buna karşı bir platform oluşturmamız lazım ve bu tür terör örgütlerine karşı mücadelemizi ortak yapmamız lazım. Suriye'yi de dayanışma içerisinde, tüm tarafların katılımıyla oluşmuş bir yönetime teslim ederek bu terör belasından veya belalarından kurtarmamız lazım."

"TÜRKİYE'DE 1 MİLYON 600 BİN SIĞINMACI VAR"

Erdoğan, bir gazetecinin "Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Programı, yaklaşık 2 milyon Suriyeli sığınmacıya yapılan gıda yardım kuponu dağıtımını, bağışçıların taahhüdünü yerine getirmediği gerekçesiyle askıya aldığını bildirdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? sorusuna, "Doğrusu bunu iyi niyetle desteklememiz mümkün değil" diye cevap verdi.

"Türkiye olarak şu anda 1 milyon 600 bin sığınmacı bizde ve bizler şu an kendi bütçemizden şu ana kadar 5 milyar dolar harcadık. Burada biz kupon dağıtmıyoruz. Beslenmeyi karşılıyoruz, eğitimi karşılıyoruz, sağlığı karşılıyoruz. Bütün çocukların her türlü ihtiyaçlarını, giyinme noktasında karşılıyoruz. Barınmayı karşılıyoruz. Bütün bunları Türkiye olarak biz tek başımıza yürütüyoruz" diyen Erdoğan, şunları kaydetti: "Peki dünyadan bize gelen destek ne? Onu da söyleyeyim: 200 milyon dolar. Tüm Avrupa'da ne kadar sığınmacı var? Değerli arkadaşlar, 130 bin. Her şey bu kadar açık ortada ve bu 130 bin sığınmacının tabii niçin acaba bu kadar az veyahutta 'neden bunlara kapıları açmıyorlar' diye düşündüğümüzde işte bu soruların cevabını ben vicdanıma soruyorum. Tüm insanlar da bunu vicdanına sorsun diye soruyorum. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda da bunu söyledim. Onun için bu işi başarmamız lazım. Özellikle de tabii burada BM Güvenlik Konseyi'nin bir üyesi olarak değerli dostuma çok önemli görev düşüyor çünkü, BM Güvenlik Konseyi'nin burada ciddi bir görev üstlenmesi lazım. Nereye gidiyoruz, ne oluyor? Bunun sorgulanması lazım. 7 milyon insan şu anda bunun ciddi bir kısmı göçmen halinde ve maalesef bunun işte istemezdik herkes evinde, yerinde , yurdunda kalsın. 1 milyon 600 bini bizim ülkemizde. Lübnan'da bir o kadarı var. Ürdün'de 500, 600 bin var. Bir de kendi ülkesi içinde olanlar var. Temenni ederim ki bu süreci sona erdiririz."

Star

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.