Erdoğan: Mehmet Gürcan Karakaş diye bir arkadaşımızı Bosch'tan transfer ettik
iSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kamuoyu araştırmalarında herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Birinci turda biteceği burada çok açık, net görünüyor. Şahsım üzerinde halkımın ciddi bir ittifakı var ve parlamentonun oluşumunda da hamdolsun diğer partilere mukayese edilemeyecek derecede orada da önemli bir fark söz konusu." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Star TV ve NTV ortak yayınında "Seçim Özel" programında Nazlı Çelik'in sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Erken seçime karşı olduğunuzu da biliyoruz. Biz bu seçime neden gidiyoruz?" sorusu üzerine, ana muhalefetin sürekli erken seçim talebinin bulunduğunu, daha sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de böyle bir talebinin olduğunu dile getirdi.
Bahçeli'nin grup toplantısındaki teklifinden haberinin olmadığını ifade eden Erdoğan, "Grup toplantısı yaptığı günün ertesinde benim Sayın Bahçeli ile bir randevum vardı, bize gelecekti, ziyaret edecekti. Bu açıklama da yapılınca, hemen gerek Sayın Başbakan gerek icradan arkadaşlarımla kısa bir görüşme yaptık. Bu görüşmeyle birlikte grup konuşmamda buna değinmememe rağmen, 'Bu adımı artık atalım.' dedik. Hemen arkadaşlarla görüşmeyi yapıp, daha sonra da bu adımı atma kararı verdik." diye konuştu.
"Oy oranından öte sandalye sayısı önemli"
Son anketleri değerlendiren Erdoğan, hayatının meydanlarda geçtiğini ve meydanların dilini iyi bildiğini, Türkiye'nin 81 ilini sürekli tarayan biri olduğunu ifade ederek, "Kamuoyu araştırmalarında herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Birinci turda biteceği burada çok açık, net görünüyor. Şahsım üzerinde halkımın ciddi bir ittifakı var ve parlamentonun oluşumunda da hamdolsun diğer partilere mukayese edilemeyecek derecede orada da önemli bir fark söz konusu." dedi.
Erdoğan, bugün Adıyaman'da devasa bir miting yaptıklarını kaydederek, yarın Konya ve Aksaray'da olacağını bildirdi.
Gösterilen ilginin milletvekili sayılarına da olumlu yansıması halinde güçlü bir parlamentonun oluşabileceğine işaret eden Erdoğan, "Eğer cumhurbaşkanının arkasında güçlü bir meclis olursa, cumhurbaşkanının şu andaki hükümet sisteminde çok daha süratle, çok daha hızlı karar alma süreci doğacaktır. Oy oranından öte sandalye sayısı önemli. Bu, birçok yerde olayı farklı etkileyecektir. Bazı yerde oy oranı yüksek olmayabilir ama aldığınız sandalye yüksek olur. Şunu hedefliyoruz demem doğru olmaz, ama kesinlikle 300'ün üzerinde ciddi bir rakam olması lazım ki... Burada öncelikle ittifak olarak konuşmak durumundayım, çünkü bir ittifakla biz birbirimize saygı duymuşuz, bir sadakatimiz var. Bu sadakatimizi bundan sonraki süreçte de devam ettirmemiz çok çok önemli. Bu sadakate değer veriyorum. Bu sadakati de koruyacağımıza inanıyorum." diye konuştu.
Erdoğan, "Ben inanıyorum ki bu 50+1 konusu bundan sonraki süreçlerde Türkiye'de birçok siyasi partiyi de bu seçimlerden sonra bir kenara koyacaktır." ifadesini kullandı.
Siyaset anlayışlarında güven ve istikrarın olduğunu dile getiren Erdoğan, "Biz, bu iki sihirli kavramı çok kullandık ve hala kullanıyoruz. Bizim siyaset anlayışımız, güven ve istikrarın üzerine dayalıdır. Güven ve istikrarın olmadığı ülkede siz başarı bekleyemezsiniz." dedi.
"Bizi özellikle cumhurbaşkanlığında zayıf bırakmamanız gerekir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sizin cumhurbaşkanı seçileceğiniz, ancak partinizin mecliste yeterli çoğunluğu alamayacağı senaryosu dillendiriliyor. Buna ne diyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
"Ben milletime ciddi manada inanıyorum. Milletime inandığım için de ihtimaller üzerinde siyaset yapmam. Milletime olan inancımı meydanlarda da görüyorum. Milletim 'Yürü' dediği için de zaten yürüdük, yürüyoruz. Kongreler yaptık. Hemen hemen Türkiye'nin genelinde bütün illere kongre için gittim ve kongrelerde hem salonda konuşma hem salon dışında miting yaptık. Arkasından da bu geldi. Oralarda yaptığım toplantılarda da nabzı yokladım. Zaten halkımın, milletimin bize ilgisi ve alakası bambaşkaydı. Bu kongrelerde salonların dışı, salon içi gayet iyiydi. Şimdi kampanyaya başladık. Bugün 6. ilimizi yaptık. Bakıyorum, maşallah gene iyi. Meydanların dili yalan söylemez. Bu, parlamentoya yansıyacağı gibi... Milletimden bir şeyi özellikle rica ediyorum, eğer ülkemin geleceği için hakikaten bir güçlü meclis, güçlü bir hükümet istiyorsak bizi özellikle Cumhurbaşkanlığında zayıf bırakmamanız gerekir. Çünkü cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi yok, sadece kararname çıkarma yetkisi var. Kanun yapma yetkisi Parlamento'da. Biz o zaman güçlü bir meclis, güçlü bir başkan, bu işi süratle yürütelim ve muasır medeniyetler seviyesinin üstüne de ülkemizi çıkaralım."
"Kurullar çok daha üretken olacak"
Çelik'in "Başbakan Binali Yıldırım seçimden sonra ne yapacak" sorusu üzerine Erdoğan, "Bunların hepsini 24 Haziran sonrası belirleyecek. 24 Haziran'dan sonra nasıl bir meclis oluşacak? Onu görmemiz lazım. Onu gördükten sonra değerlendirmemizi de ona göre yapacağız. Bakanlık sayısı kesinlikle azalacak. Şu anda biz dersimizi çok iyi çalıştık, çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
Her akşam ekibiyle birlikte sahura kadar çalıştığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada ben sadece basit bir ipucu vereyim. Bakanlar konusu. Kaç bakan olacak? Biz de bir de ofisler olacak. Kaç ofis olacak? Bu ofislerin işlevi ne olacak? Bir de kurullar olacak. Ve kurullar kaç tane olacak? Bu kurullar nereyle bağlantılı çalışacak. Bunların icra görevi olacak mı? Olmayacak mı? Bu ofisler direk cumhurbaşkanlığı makamına bağlı çalışacaklar. Ve ofisler cumhurbaşkanlığı makamının yükünü ciddi manada azaltacaklar. Ama ben bunları inşallah son hafta bütünüyle şematik olarak bütün bunları kamuoyuna açıklayacağım. (Başkan yardımcıları) Bunlar tamamen sivil dışardan olacak. Deneyiminin olması bizim için önemli, deneyimli olacak. Teori-pratik noktasında teoriyi ve pratiği iyi buluşturan, neticeye koşan ve kalkıp da bizi bürokraside engellemeyen. Yani bürokratik bir oligarşiyi biz ortada görmeyeceğiz. Böyle bir yapı olacak. Kurullar çok daha üretken olacak. Çok daha hızlı neticeye ulaşabilelim."
Dünyadaki bütün sistemleri bu konuda gözden geçirdiklerini aktaran Erdoğan, "Amerika'sını, Rusya'sını, Avrupa'daki ülkeleri gözden geçirdik. Arkadaşlarımız çalıştılar. Ve bunlardan bu çalışmaları yaparak adımlarımızı attık. Bu çalışmalarla birlikte 'mevcut yapıyı tamamıyla adeta bir kenara koyan' bir çalışma yaptılar. Burada 7-8 tane bakanlık durumunu koruyacak. Ama bunun dışındakiler ya birleştirilecek, ya onlarda bir değişime gidilecek. Bakanlar durumunu, gücünü koruyacak. Ama ofisler cumhurbaşkanının yükünü alacak. Kurullar bakanlıklara feedback sağlayacak. Ve onlar bakanlıklara bu konuda destek olacak, çalışmasını rahatlatacak. Ama bakanlar da o kurulda böyle rastgele değil, oradan gelenleri saygın olarak karşılayacak. Başkan yardımcısı 2, 3, 4, 5 olabilir. Mevcuda ve ihtiyaca göre o sayıları değerlendireceğiz." dedi.
Türk tipi cumhurbaşkanlığı sistemi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Seçime bir hafta kala kabineyi açıklamayı düşünür müsünüz?" sorusunu, "Yok olmaz. Bizim bir hafta kala yapacağımız iş bizim şu anda yapacağımız çalışmayla birlikte bizim hükümet yapısını, yeni yapıyı açıklayacağım. Ama burada kimler rol alacak? Onların üzerinde duracak halimiz yok." diye yanıtladı.
Şu anda üzerinde çalıştıkları en önemli konuyu seçime bir hafta kala kamuoyuna açıklayacaklarını anlatan Erdoğan, "Bunu açıklayacağı ve milletimiz 'Türkiye Cumhuriyeti bundan sonra nasıl yönetilecek? AK Parti nasıl yönetecek? Bunu görecek ve oyunu da verirken, buna göre verecek. 'Ben artık böyle bir hükümet sistemine oy veriyorum?' diyecek. Rastgele bir sistem değil bu. Ve bu sistem ne Amerika birebir taklididir, ne Avrupa ülkelerinin taklididir. Türkiye'ye has. Daha önce diyordum ya 'Türk tipi.' Şimdi bu bize has olacak. Ona göre de uygulamasını yapacağız. Bu da sistemin elastikiyetini getiriyor. Ve sistemin elastikiyetini getirmesi sebebiyle tıkanma olmayacak." diye konuştu.
Çelik'in, "Milletvekillerinden istifa ettirilip bakan olacak isimler olabilir mi?" sorusunu Erdoğan, "Olmaması için bir sebep yok. Tüm mesele aritmetik. Meclisteki sayı nedir? Eğer meclisteki sayı gerçekten sıkıntılıysa o zaman zaten oradan alamazsınız. Ama meclisteki sayı sıkıntı vermeyecek durumdaysa o zaman oradan da istifade edilebilir. Mümkün olduğunca daha çok dışarıdan. Ama parlamentoda sıkıntı verecek bir durum yoksa deneyimi olan bazı arkadaşlarımızı değerlendirebiliriz." diye yanıtladı.
Çelik'in, Muharrem İnce'nin, "AK Parti kurulmadan önce Pensilvanya'ya gittiğine" yönelik iddiasına değinmesi üzerine Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde Gülen ile görüştüğünü belirterek, "Onların kendilerine has ihtiyaç talepleri falan bunlara yönelik şeyler. Benim Gülen ile başbakanlığım döneminde, zaten cumhurbaşkanlığı döneminde hiç söz konusu değil veya partimizi kurarken, böyle bir adım atmam söz konusu değil. Tamamen yalan. Bir insan dürüst olacak. Kılıçdaroğlu dürüst değil. (İnce) Ama bu da dürüst değil. Dava üzerine dava açıyorum bunlara. Ve o davaları da kazanıyorum. Bu gidişle buna da çok dava açacağım." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu'na açtığı davaların sürdüğünü hatırlatan Erdoğan, "Çok açtığımız davalar var, devam ediyor. Çünkü Yargıtay kararları verilmedikten sonra bunları açıklamıyoruz. Ben diyorum ki; 'Dürüstsen, o zaman ben kiminle gittim? Ne zaman gittim? Bunu açıkla.' Açıklayamıyor." dedi.
Çelik'in, "İnce bunları seçimden sonra açıklayacağını söylüyor" cümlesi üzerine Erdoğan, "Ben böyle birşey istemiyorum. O şimdi buradan rant elde etmek istiyor. Siyasi rant elde etmek istiyor. Yalan söylüyorsun, dürüst ol, namuslu ol. 'Eğer bunu ispat etmezsen namertsin' dedim. Yani bu kadar büyük bir darbe, vurgun yiyeceksin. Hala 'özür dilerim' demeyeceksin. Özür dileyeceksin arkadaş. Yalan üzerine yalan. Tuttu en sonunda 'İşte falanca yazdığı kitabında' dedi. Nasuhi ile alakalı. E ne dedi Nasuhi? 'Benimki somut bir ifade değil, soyut bir ifadedir. Bunun tutarlılığı yoktur' dedi. 'Dolayısıyla bunun tutarlılığı yoktur' dedi. Ne yapacaksın şimdi?" ifadelerini kullandı.
Çelik'in, "Siz belediye başkanlığı döneminde 2-3 kez görüştünüz. Ondan sonrasında görüşmediniz mi?" sorusunu da Erdoğan şöyle yanıtladı:
"Zannediyorum onların yemek davetleri. Sayın Demirel'in de Ecevit'in de katıldığı bir Ramazan iftarıydı. Böyle bir şeylerine de katılmıştım. Bunun dışında benim hiçbir görüşmem, partimi kurarken, oradan böyle bir icazet almam, böyle bir şey asla. Biz siyaset ile ilgili icazeti kimden alacağımızı çok iyi biliriz. Bu icazeti verecek tek yetkili millettir. Onun için cezaevinden çıktıktan sonra ben 40 bin denekle kamuoyu araştırması yaptık. Tam bilimsel bir kamuoyu araştırması. Ve bu kamuoyu araştırması. Türkiye'nin yeni bir siyasi partiye ihtiyacı var mı? Varsa nasıl bir siyasi parti? Amblemi ne olmalı? Hangi ilkeler üzerine kurulmalı? Kimleri bu partinin kurucuları arasında görmek istiyorsunuz? Bunları kapsayan bir kamuoyu araştırması yaptık. Ve sonunda AK Parti'yi kurduk. Ve bunun kararını kim verdi? Millet verdi. Milletim verdi. Milletimin verdiği kararladır ki 16 ayda biz ne olduk Türkiye'de? Yüzde 34,3 oy oranıyla parlamentonun yüzde 63'ünü alarak, o zaman 2 parti parlamentoya girdik, CHP ile beraber. Parlamentoda bulunduk. Yani biz böyle bir partiyiz."
FETÖ elebaşı Gülen'in usulüne uygun istenmediği iddiası
İnce'nin, "FETÖ elebaşı Gülen'in usulüne uygun istenmediği" yönündeki iddialarına ilişkin Çelik'in "İnce'yi arayan ABD'linin kim olduğunu öğrenebildiniz mi?" sorusu üzerine Erdoğan, "İddia sahibi ben değilim ki. İddia sahibi İnce. İnce dürüstse bunu nereye vermesi lazım? Bunu MİT'e versin, Adalet Bakanlığı'na versin. En sonunda söyledi bir şeyler. Ben Adalet Bakanımıza dedim ki; 'Sana kimi gönderiyor?' İki tane milletvekili ve avukatını göndereceğini söylemiş. 'Göndersin, kabul et' dedim. Ve 'Sen de görevlendir bir kaç arkadaşımızı. Beraberce bunlara bu dosyaları, iddianameleri incelesinler' dedim. Geldiler veya gelecekler. Ben böyle yaparım siyaseti. Kalkıp da ön kesmem. Biz 85 koliyi ABD'nin Adalet Bakanlığı’na teslim ettik. Bunların içinde iddianameler var, verilmiş kararlar var, tabii ki gazete kupürleri de var. Hepsi orada. Ama sen CHP'nin bir milletvekili olarak işin gücün zaman zaman parlamentodaki kürsüden gazete kupürlerini veya gazeteleri sallamaktı." dedi.
Çelik'in ,İnce'nin ziyareti hakkındaki sorusuna da Erdoğan, "Partide ziyaretimize geldiği zaman yani böyle bir meydan süreci işleyeceğine ihtimal vermiyordum. Ama şimdi baktım, şirazesinden çıktı. Bay Kemal, onunla ilgili biliyorsunuz 'bizim cumhurbaşkanı adayımız şöyle yumuşak olacak, böyle kibar olacak' diyordu. Ama daha baştan ne kibarlık kaldı, ne bir şey kaldı. Biz siyasetin bu ülkede nasıl yapıldığını bilenlerdeniz. Biz de karşımızdakilerin anladığı dilden konuşuruz." diye yanıt verdi.
Yerli otomobil
"Geldikleri yerden biz zaten hepsinin ne olduğunu biliyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yola çıkarken, "Türkiye'yi 4 sütun üzerinde yükselteceğiz" dediklerini aktararak, bunları "eğitim", "sağlık", "adalet" ve "emniyet" şeklinde sıraladı.
Yerli otomobile değinen Erdoğan, "CEO'su belli oldu mu?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Şu anda ana muhalefetin adayı şahsımla alakalı '20 yıl geriden geliyor.' diyor. Bizim şu anda nasıl bir otomobil yaptığımızdan haberi yok. Önce bunu öğrenmesi lazım. Bunu söyleyen adam önce geçmişine bir baksın. Bunlar geçmişte Nuri Demirağ'ları gömen, yok eden insanlar. Kimdi Nuri Demirağ? Türkiye'ye ilk uçağı kazandıran insan. Onun uçak fabrikasını CHP zihniyeti gaz ocağı fabrikasına çeviren zihniyettir. Kime, ne anlatıyor ya? Bu daha çırak. Geçmişte neler olmuş haberi yok. Açsın da şöyle biraz okusun bakalım Nuri Demirağ'ın bu ülkede CHP zihniyeti tarafından nasıl yok edildiğini, nasıl onların önünün kesildiğini. Bunlar daha bunu bilmiyor. Önce bunu öğrenmesi lazım. Neyin beyniyle uğraşıyor? Beyniyle uğraşabilmesi için önce kendisinde o havsalanın olması lazım. O yok. Geldikleri yerden biz zaten hepsinin ne olduğunu biliyoruz. Geçmişlerinde ne yaptıkları ortada, dolayısıyla ne yapacakları da ortada. Şu anda AK Parti zihniyeti bu adımı atarken, onlar 'Bunu bırakın.' diyor. Neyi bırakıyorsun? Biz 2021'de elektrikli ve akıllı sürüşü olan bu otomobili üreteceğiz. Ne yaptık? Ben '5 tane babayiğit' dedim, 5 tane babayiğit çıktı ve bir konsorsiyum oluşturdular. Oluşturdukları bu konsorsiyumla beraber adımı attık. Şimdi başına da Mehmet Gürcan Karakaş diye bir arkadaşımızı Bosch'tan transfer ettik. Bu arkadaşımızla beraber inşallah bu süreci başlatacağız. Sayın İnce bunları konuşurken, biz yol alıyoruz. Biz icraatçıyız, lafçı değiliz."
"Çok iyi kenetlenmemiz lazım"
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile AK Parti'nin yaptığı Cumhur İttifakında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin oynadığı role ilişkin soruya Erdoğan, bu ittifakın daha uzun bir yolculuk olmasını dilediklerini belirterek, daha işin başında olduklarını ve güzel bir sürecin işlediğini söyledi.
24 Haziran sonrasında da bunun devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, "Çok iyi kenetlenmemiz lazım. MHP'nin bize, bizim MHP'ye ihtiyacımız var ve buradaki dayanışmamızın getirisi Türkiye Cumhuriyetine'dir, Türk milletinedir. Bunu bizim başarıyla sürdürmemiz lazım. Eğer basit bir kırılma noktasında Allah göstermesin bir yanlış olursa, burada ülkemiz kaybeder, milletimiz kaybeder. Dolayısıyla bizim buradaki bu ittifakın içerisinde malum AK Parti, MHP ve BBP olarak üç parti varız. Biz tabi olayı bir 'cumhur' mantığında tekil hale getirdik. Adını da 'Cumhur İttifakı' koyduk. Şimdi bu Cumhur İttifakını bizim güçlü bir şekilde güçlendirerek sürdürmemiz lazım." diye konuştu.
MHP'li milletvekillerinin bakanlar kurulunda ve başkan yardımcılığında yer almasına ilişkin soruya Erdoğan, bunu meclis aritmetiğinin belirleyeceğini şu anda böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ifade etti.
"Belki tamamı dışarıdan oluşabilecek bir kabine olabilir." diyen Erdoğan, "Ama sayı buna elveriyorsa o zaman parlamento içinden de buraya bazı arkadaşları bakan olarak almak mümkün olacaktır. Bütün mesele şimdi bizim parlamentoyu güçlü kılmamız, orada iyi bir sayıya ulaşmamız halinde oradan AK Partili arkadaşlarımız da MHP'li arkadaşlarımız da böyle bir kabinenin içerisinde yer alabilirler." değerlendirmesini yaptı.
MHP ile ortak miting yapılması sorusuna Erdoğan, "Şu anda henüz arkadaşlarımız görüşüyorlar ama MHP ortak mitinge zannediyorum pek sıcak bakmıyor. Eğer sıcak bakarsa memnuniyetle ortak miting yapabilir." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'un geçmişten bu yana hep kendi seçim bölgesi olması sebebiyle çok önemli olduğunu dile getirerek, "Aynı zamanda Ankara'da ilçe mitingleri yapacağım oraları dolaşacağım. Tabii aynı şekilde Sayın Başbakanım Binali beyin İzmir'de ağırlıklı bir çalışması olacak. Bütün bunlarla beraber istiyoruz ki, gidilmedik yer bırakmayalım, ortaya çok iyi bir performans koyalım. Bu performansla da inşallah seçimi başarılı bir şekilde neticelendirelim." ifadelerini kullandı.
"Kürt kardeşlerim sandıkta HDP'ye gereken dersi verecektir"
"Çözüm süreci, hendek operasyonları ve HDP'li belediyelere kayyum atanması gibi olayların bölgedeki muhafazakar Kürt seçmenin AK Partiye olan sadakatine" ilişkin soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunda hiçbir endişem yok, hiçbir sıkıntı yok. Çünkü ben Türk kardeşlerimin temsilcisi olduğum kadar Kürt kardeşlerimin de temsilciyim. Onların haklarını bugüne kadar ben HDP'nin savunmadığı kadarıyla savundum. HDP'nin bölgeye ve Kürt vatandaşlarıma verdiği bir şey var mı? Ret, inkar, bütün bunları ortadan kaldıran kim, bütün bu asimilasyonları ortadan kaldıran kim? Biz kaldırdık. Biz bunlara meydan okuduk. Onlar bunları ne yazık ki, savunur durumdaydılar. Biz inkar politikalarına da ret politikalarına da bunların hepsine meydan okuduk ve bunları kaldırdık. Şimdi yeni bir adım atıyoruz. Nedir? Bölgenin fiziki noktada geldiği durumu herhalde benim Kürt kardeşlerim görüyor dimi. Bütün oraları bunlar yakıp yıkmadı mı? O çukurları bunlar yapmadı mı? Şimdi mesele içeride olan kişi tutmuş cumhurbaşkanlığına aday oluyor. Hangi yüzle aday oluyorsun be hangi yüzle?
CHP'nin adayı kalkıyor, onu gidiyor ziyaret ediyor. Onların bu ülkeye vereceği bir şey yok. Kimi ziyaret etmeye gidiyorsun? Diyarbakır'da benim 53 tane Kürt kardeşimin ölümüne neden olan kişiyi mi ziyaret etmeye gidiyorsun? Orada Yasin Börü gibi yavrumuzu şehit eden kişiyi mi ziyaret etmeye gidiyorsun? Böyle bir mantık, böyle bir anlayış olur mu? İşte şu andaki cumhurbaşkanı adaylarının bizim dışımızda hepsinin söylediği tek söz var. Nedir? 'Dışarı çıkmalı ve dışarıda faaliyetini sürdürmeli.' Millilik, yerlilik, adalet anlayışı bu. Demokrasi bu değil, siyaset bu değil. Bu ülkeyi yakıp yıkacak, ondan sonra da buna 'çık faaliyetini de istediğin gibi sürdür' diyeceksin. Böyle bir şey olamaz. Ben bu noktada adaletin bir an önce tecellisiyle adaletin bunlara gereken dersi vereceğine de inanıyorum. Bu kadar bu iş kolay değil. Ben şahsen Diyarbakır'daki 53 vatandaşımın ölümü olayını hala hazmedemiyorum. Ben bunu benim Kürt kardeşlerimin de hazmetmediğine kesinlikle inanıyorum. Bir defa burada yollar ciddi manada ayrılıyor. İnanıyorum ki, bu seçimlerde oyunu adil bir şekilde, demokratik bir şekilde, hak ve özgürlüklere saygısı olan Kürt kardeşlerim de bunlara sandıkta HDP'ye gereken dersi verecektir."
"Akıncı taarruz insansız hava aracı, bunu biz yapıyoruz"
Savunma sanayinin yerli ve milli olmasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şu anda yüzde yüz milli denemeyeceğini, yüzde 20'den yüzde 65'e çıktığını söyledi.
Savunma sanayisinde ihtiyaç olunan her silah ve mühimmatı üretir hale geldiklerini vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şu gördüğünüz insansız savaş jetimiz. Yani yıl sonu veya önümüzdeki yılbaşı gibi... Akıncı taarruz insansız hava aracı, bunu biz yapıyoruz. Bunun yanında tabii silahlı insansız hava aracı SİHA'da, dünyada ilk 6 ülkeden biriyiz. Bunda da çok iyi gidiyoruz. Milli akıllı bombalar üretir hale gedik. Bu da bizim için çok çok önemli. Vermiyorlar bize. Stratejik ortaklarımız şunlar bunlar hikaye, vermiyorlar. Hep bizi oyaladılar, aldattılar. YPG'ye 5 bin tır silah gönderdiler, mühimmat gönderdiler. Ben bunları Sayın Trump'a söyledim. 'Nasıl olur?' dedi. Aldı beni sağır bir odaya götürdü. Sağır odada generallerini çağırdı. 'Ben ekonomiyi bu kadar düzeltmeye çalışıyorum, peki bu ne?' dedi. O zaman bin 250 tır gelmişti. Ne dediler biliyor musunuz? 'Biz bunların hepsinin seri numaralarını alıyoruz. Savaş bittikten sonra biz bunları toplayacağız.' Kendilerine dedim ki, 'Irak harekatında da o zaman Bush vardı. Aynı şeyi bana Bush söyledi dedim. Ama daha sonra ne yazık ki, Amerika'nın bütün bu silah ve mühimmatı Kuzey Irak'ta kaldı. Hatta bunların bir kısmını da biz aldık. PKK'nın elinde kaldı o silahlar. Biz onlardan aldık. F-35'ler noktasında biz paramızı ödüyoruz. Şu anda testler yapılıyor, pilotlarımız orada. Biz şu anda sözleşmemize sadığız. Uluslararası bir hukuk var. Uluslararası hukukun gereği neyse biz de o hukuk mekanizmasını tabi ki çalıştırırız. Ama şimdi Amerika vermedi diye biz bunu başka yerden daha gelişmişini veya farklısını elde edemeyiz diye bir şey yok. Artık dünya değişti. Alternatifler çok. Hangi ülkede ne olur falan bunları konuşmamıza hiç gerek yok ama rahatız biz. Biz diyoruz ki Amerika bizim stratejik ortağımız. Stratejik ortağımız olarak Amerika bize başka bir kapıyı çal dememesi lazım. Senato şöyle demiş, böyle demiş. Bizi senato falan ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren tek şey var. Ben Amerika'nın başkanıyla bunu görüştüm mü? Görüştüm. Heyetler arası toplantımızda bunları konuştuk mu? Konuştuk. Eğer biz stratejik ve model ortaksak Amerika bize burada herhangi bir hukuki yanlış yapmamalı."
"Rusya'yla ilişkiler çok daha olumlu istikamette gelişecektir"
Rusya'yla Türkiye arasındaki ikili ilişkilerin ne yönde ilerlediği sorusuna Erdoğan, Putin'le olan süreçte FETÖ'cülerin Rusya'yla bir uçak krizi yaşattıklarını fakat buna rağmen ilişkilerini çabuk toparladıklarını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya'yla Türkiye'nin stratejik bağımlılığı olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:
"Yılda biz 3 milyar metreküp petrol doğalgaz Rusya'dan alıyoruz. Bütün bunların yanında tabi attığımız S-400'ler olayı çok önemli bir adım ve S-400'ler adımını da atarken burada Rusya'nın yaklaşımı çok önemliydi. Nedir bu yaklaşım? Bir kredi. Kredide bize hemen hemen hiçbir ülkenin yapmadığı kolaylığı onlar yaptı, sağolsun. Bir diğer adım, bir de bunların bize teslimatında bir farklılık ortaya koydu. Bir başka adım, ortak üretime geçebilir dediler. Şimdi böyle bir yaklaşımı gösteren bir ülkeye karşı tabii ki bizim yaklaşımımız da olumlu istikamette farklı olacaktır. Biz de şu anda istenilen anda, istenildiği şekliyle görüşebiliyoruz. Özel temsilcilerimiz vasıtasıyla bu görüşmeleri yapabiliyoruz. Bölgede de inşallah hele hele 24 Haziran'dan sonra Rusya Türkiye ilişkileri çok daha olumlu istikamette gelişecektir."
"Sınır ötesinde yeni bir hareket söz konusu olur mu" sorusu üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şimdi burada tabii ihtiyaç duyulduğu anda affetmeyiz. Kimseden de icazet almayız. Varsa bir sıkıntı anında oraya müdahalemizi yaparız. Bu ister Kuzey Suriye'de olsun, ister Kuzey Irak'ta olsun. Biz onlara diyoruz. Bak teröristlerle bizi karşı karşıya bırakmayın. Eğer teröristlerle bizi karşı karşıya bırakırsanız biz Sincar'a da müdahale ederiz, diğer tarafa da müdahale ederiz. Çünkü ülkemizin tehdit altında olmasına bizim artık tahammülümüz yok. Biz Obama döneminde eğer Zeytinlik operasyonlarını yapabilseydik, belki bugün Zeytin Dalı'na ihtiyaç kalmazdı. Ama biz Zeytinlik operasyonlarını Obama döneminde yapamadık. Obama bizi oyaladı. Biz akıllı bomba diyorduk, tamam diyordu ama akıllı bomba falan bize gelmedi. Biz bunları yaşadık. Çok geç kalındı. Onun için de tabii biz en sonunda Zeytin Dalı'nın kararını verdik ve adımı attık."
"Biz siyasetin bu ülkede bugüne kadar nasıl yapıldığını bilenlerdeniz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
"(Muharrem İnce) Partide ziyaretimize geldiği zaman böyle bir meydan süreci işleyeceğine ihtimal vermiyordum ama şimdi baktım şirazesinden çıktı. Bay Kemal, onunla ilgili biliyorsunuz, 'Bizim cumhurbaşkanı adayımız şöyle yumuşak olacak, şöyle kibar olacak bilmem ne' diyordu ama baştan ne kibarlık kaldı, ne bir şey kaldı. Tabii hiç önemli değil, biz siyasetin bu ülkede bugüne kadar nasıl yapıldığını bilenlerdeniz. Biz de karşımızdakilerin anladığı dilden konuşuruz."
F-35 savaş uçakları alımı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-35 savaş uçakları alımı hakkında, "Biz diyoruz ki Amerika bizim stratejik ortağımız. Stratejik ortağımız olarak Amerika bize başka bir kapıyı çal dememesi lazım. Senato şöyle demiş, böyle demiş. Bizi Senato filan ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren tek şey var. Ben Amerika'nın Başkanıyla bunu görüştüm mü görüştüm. Heyetler arası toplantımızda bunu konuştuk mu konuştuk. Eğer biz stratejik ortaksak, eğer model ortaksak Amerika bize burada herhangi bir hukuki yanlış yapmamalı." değerlendirmesin bulundu.
Muhabir: Andaç Hongur,İsmail Özdemir,Arif Yakıcı,Zeynep Rakipoğlu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.