Erdoğan, ?Kozan?da, Saimbeyli?de, Pozantı?da insanlarımızı fırınlara atmışlar??
Fransız Devletleri tarih boyunca emperyalist politikalar uygulayarak sömürgecilik yapmışlardır. Özellikle 1700-1900 yılları arasında emperyalist politikaları ile Fransızların ekonomik gücü zirveye ulaşmıştır. 1789 Fransız İhtilaliyle Yeni Çağ son bularak Son Çağın başlangıcı olarak, İnsan Hakları Beyannamesi Paris?te yayınlanmıştır. İnsan Hakları Beyannamesi İnançların serbestliği, insanların özgürlüğü ve kardeşliği ana fikrini baz aldığı halde bu beyanname Fransızların politikalarında işlevsellik kazanmamıştır.
Fransa?nın emperyalist politikalarını uyguladığı ve ekonomisinin zirve yaptığı dönemde Osmanlı İmparatorluğunun ekonomik ve siyasi yönden zayıflamasını fırsat bilerek, Napolyon döneminde Mısır?ı işgal etmiş, Afrika topraklarında sömürgecilik zihniyetlerini gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Bunu yaptıkları her ülkede inanç özgürlüğünü, insanların kardeşliği, serbestliği düşüncelerini yok sayarak, esir hayatı şeklinde bir yaşantıyı öngörerek, sırf o toprakların ekonomik değerlerini elde edip götürmüş ve geride kalanlara ne olursa olsun düşüncesiyle yaşam hakkı tanımadan bir yönetim anlayışı göstermişlerdir.
Bu anlayışla gösterilen yönetimle Cezayir?de Fransız yönetimi altında 1,5 Milyon kişi hayatını kaybetmiş, çok sayıda kişi de işkence ve kötü muameleye maruz kalmıştır. Türkiye? nin Ermenilere karşı soykırım yaptığını devletin en etkin organlarıyla iddia eden Fransa, söz kendisine geldiğinde soykırım bir yana olaylardaki sorumluluğunu dahi kabul etmiş değildir. Paris hükümetine göre tüm bu olaylar tarihçilere bırakılmalıdır.
Cezayir devlet başkanı Abdulaziz Bouteflika ise Fransa? nın Cezayir?de sadece insanlara karşı değil insanların kimlikleri ve kültürlerine karşı da soykırım uygulandığını bugün dile getirmektedir.
Fransız İşkence tekniği uzmanı Emekli Tuğgeneral Paul Aussaresses hatıralarında en az 1509 kişiyi yargısız infaz ettiğini itiraf ederken, Cezayirli üst düzey bir idareci olan ve Mayıs 1945 Vakfı?nın Başkanı Muhammet El Korso ?Fransızlar ve uluslararası kamuoyu bilmelidir ki Fransa Mayıs 1945?de gerçek bir soykırım işlenmiştir.? Derken, Cezayir devlet Başkanı Abdulaziz Bouteflika da ?Cezayir sömürgecilik ve bağımsızlık savaşı dönemlerinde işlenen tüm bu suçların Fransa tarafından kabul edilmesini beklemeyi hiçbir zaman bırakmamıştır.? Diye konuşurken kendi geçmişinden kaçan Fransa?nın bu ayıplarını örtemeyeceği gerçektir.
Fransa?nın bu uygulama ve sömürge yönetim anlayışını en iyi bilen insanlar, bulunduğumuz Çukurova coğrafyasının yaşayanları olarak, hem tarihçilerden öğrenilen bilgilerle hem de dedelerimizden, ninelerimizden, analarımızdan, babalarımızdan v. s. duyduklarımızla bizleriz. Çünkü 1. Dünya Savaşı sonrası işgal yıllarında Adana, Mersin, Kozan, Saimbeyli, Feke, Pozantı, Tufanbeyli olarak biz bu anlatılanları bizzat yaşadık. Fransızlar işgal için Çukurova?ya gelirken yanlarında Fransa?dan Ermenileri de getirerek, işgal sırasında gösterdikleri yönetimle atalarımızın inanç ve yaşam özgürlüğüne hem kastedip hem de Ermeniler eliyle kast ettirerek, yaşadığımız bu Adana-Mersin coğrafyasında bizzat soykırım yapmış ve esaret hayatı oluşturmaya uğraşıp işkenceler yapmışlardır.
Bizzat en üst komutanları eliyle Adana?da namaz kılarken kafasına mermi boşaltarak genç vatandaşlarımızı şehit etmişler. Kozan?da, Saimbeyli?de, Pozantı?da insanlarımızı fırınlara atmışlar, bebelerimizi ve çocuklarımızı havaya atıp altına süngü tutmuşlar, kaynar kazanlara atıp sonra cesetlerini dereye atmışlardır. Yöremizde yaşanılan canice olayların örneklerini çoğaltmak mümkündür.
Osmanlı İmparatorluğu yönetimi içerisinde Osmanlı Yönetiminin kurduğu özgürlük, kardeşlik, adalet, birlik ve huzur iklimi içerisinde yüzyıllarca Ermenilerle beraber yaşamışız ve sorun yaşamamışız. Ne zaman Osmanlı zayıflamış Batının başta sömürgeciliği bir anlayış olarak benimseyen ve insanları buna araç olarak kullanan Fransa olmak üzere emperyalist güçler Ermeni vatandaşlarımızın bir kısmının kafasını karıştırmıştır. Bir kısmının diyorum çünkü Saimbeyli? de, Kozan?da Fransa?nın işgal yıllarında Türklerin çocuklarını evlerinde gizleyerek hayatta kalmalarını sağlayan Ermeni vatandaşlarımızın sayısı çoktu. Bu sebeple diyorum ki bizim Ermenilerle bir sorunumuz yoktur. Ancak Çukurova yöresini işgal yıllarında Ermeni Vatandaşlarımızın küçük bir bölümünü kullandıklarında olduğu gibi Ermenileri kullanarak, her yönüyle gelişmekte, büyümekte ve güçlenmekte olan yaklaşık yüzde 99 u Müslüman olan Türkiye Cumhuriyetinin önünü kesmek ve sindirmek isteyen başta Fransa ve diğer emperyalist güçlerin oyunuyla karşı karşıyayız. Ermeni Vatandaşlarımız ve Ermenistan halkı rahat olsun. Ancak, Fransa ve diğer emperyalist güçler ile Ermenistan?ı yöneten güç bunun hesabını vermek zorunda kalacaktır.
Tarih boyunca kurulan Türk Devletleri gittikleri yerlere özgürlüğü, hoş görüyü, kardeşliği, adaleti ve refahı götürmüşlerdir. Orta Asya?dan bu yana savaşlar, vatan müdafaaları olmuştur ama asla soykırım olmamıştır. 1915 yıllarında yaşanan olaylar da vatan müdafaası sırasında cereyan eden hadiselerle vatandaşlarımızı kaybetmişiz. Burada her etnik kökenden ve inançtan vatandaşlarımız ölmüştür. Asla soykırım ve işkence Osmanlı İmparatorluğunun ve Türkiye Cumhuriyetinin devlet politikası olmamıştır. Hatta bizler öyle bir inanca sahibiz ki inandığımız dinin Peygamberi Hz. Muhammet İnsan Hakları Beyannamesinden yüzyıllarca önce 632 yılında okuduğu Veda Hutbesinde her inanca Özgürlüğü, kardeşliği, adaleti, hoşgörüyü, sosyal düzenlemeyi v.b. İnsan Hakları Beyannamesinden daha açık olarak söylemiştir. Türkiye Cumhuriyetinin işte bu şekilde davranışlarıyla Afrika?da, Avrupa?da, Asya?da, Amerika?da, Avustralya?da kısaca tüm Dünya?da izlediği barış, kardeşlik, dostluk, demokrasi, hoşgörü, yardım merkezli çalışmaları ve ekonomik olarak hızlı büyüyen ekonomilerin başında gelmesi başta Fransa olmak üzere emperyalist güçlere Hristiyan olmamamız, tarihimizdeki birikimimizin üst düzeyde olması ve halkımızın bek raundu ile buna kolay uyum sağlayacak olması düşüncesiyle endişe vermiştir. Bunu engellemek içinde tarihçilere bırakılması gereken konulara kendileri ile çelişerek girmektedirler.
Fransa?nın politikası sömürge ekonomisi olup, bu politika içerisinde inanç farklılığı İslamiyet olunca insan hakları yer almamaktadır. Bu sebeple insan hakları bağlamında yapılacaklardan ekonomik anlamda yapılacak boykot daha etkin olacağı düşüncesiyle, Fransa?nın anlayacağı dilden davranarak tüm Dünya?da Fransız mallarını boykot edelim.
Memur Sen Adana İl Temsilciliği olarak, 1915 tarihinde yaşanan olayların tarihçilere bırakılmasını, bu olayı kaşımayı kendi karışık ve canice politikaları için çıkış noktası sayan Fransa ve emperyalist güçlerin işlerine bakmasını, insan hakları anlamında kendi tarihleri ve politikalarıyla yüzleşmelerini, 1920 li yıllarda yöremizde yaptıkları zulmün acısının taze olduğunu ve unutmadığımızı bildirerek, Fransa Meclisinde kabul edilen ?Soykırım İnkâr Yasasını? şiddetle kınıyor ve yok hükmünde kabul ediyoruz. Buna karşın Fransa?ya ders olarak Fransız mallarını herkesi boykota çağırıyoruz.
Muhammet ERDOĞAN
Memur Sen Adana İl Başkanı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.