Erdoğan: İmralı'daki ceza kesinleşmiştir?

Erdoğan: İmralı'daki ceza kesinleşmiştir?
Başbakan Erdoğan Kral FM'de Gezegen Mehmet'in konuğu oluyor. Erdoğan, İmralı'daki cezanın kesinleşmesine ilişkin net yanıt verdi.Başbakan Recep Tayyip...



Başbakan Erdoğan Kral FM'de Gezegen Mehmet'in konuğu oluyor. Erdoğan, İmralı'daki cezanın kesinleşmesine ilişkin net yanıt verdi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''İmralı'daki ile ilgili ceza kesinleşmiş midir, kesinleşmiştir. Nedir bu ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Dolayısıyla bunun üzerinde AK Parti hiçbir zaman oynamaz. Asla. Şu anda İmralı Cezaevi'nde konumu neyse burada durmaya devam edecektir'' dedi.

Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in, Türkiye'de ilk kez 150 yerel ve bölgesel televizyon ile 160 yerel, 12 ulusal radyo kanalında aynı anda yayımlanan programında soruları yanıtladı.

Abdullah Öcalan'ın E tipi cezaevlerine alınması halinde oralarda her gün gösteriler olacağını, bu adımların bundan dolayı atıldığını söyleyen Erdoğan, ülkede gerginlik istemediklerini belirterek, ''Bunun dışında asla bizim dönemimizde böyle birşey düşünülemez. Tamamıyla çok büyük bir iftiradır. Bu iftira mertçe bir iftira değildir, namertçe bir iftiradır, bu kadar açık söylüyorum. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, bu görevde oldukça ve partisi tek başına iktidarda olduğu sürece de böyle bir şeye müsaade etmez'' diye konuştu.

Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in programında soruları yanıtladı. Terör örgütü elebaşı Öcalan ile ilgili tartışmaların anımsatılarak, bu konudaki değerlendirmesinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Benim sevgili milletimin asla tereddütü olmasın. Bu tür iftiraları özellikle birinci derecede MHP Genel Başkanı yapıyor. Geçenlerde yine bu iftirayı yaptı, kendisine kullandığı dille cevap verdim. Aynı şekilde yine söylüyorum, geleceğe yönelik olarak da ben şimdiden aynı şeyi söz veriyorum. Ben zaten son dönem milletvekili adayı oldum ve bu dönem partimin tüzüğü gereği son dönem milletvekili adayı oldum ondan sonra da ara vermemiz gerekiyor. Bu sadece benim için geçerli değil, bütün arkadaşlarım için geçerli, eğer AK Parti içinde devam edecekse.

Bir defa, İmralı'daki ile ilgili ceza kesinleşmiş midir, kesinleşmiştir. Nedir bu ceza, ağırlaştırılmış müebbet hapistir. Dolayısıyla bunun üzerinde AK Parti hiçbir zaman oynamaz. Asla. Şu anda İmralı Cezaevi'nde konumu neyse burada durmaya devam edecektir. Bakın bizden, İmralı'dan çıkarıp E tipi cezaevlerinde kalmasını talep edenler olmuştur. Bunun içinde MHP'liler de vardır, CHP'liler de vardır. Niye böyle yapmıyoruz da orada bu kadar maliyeti yüksek olsun. Diyorum ya ayağı yere değmiyor. Çünkü İmralı'da tutulmasının bir sebebi var. Eğer alın onu siz E tipi cezaevlerine her gün oralarda gösterilerle karşı karşıya kalırsınız. Bundan dolayı bu adımlar atılıyor. Bu kadar açık konuşuyorum. Çünkü ülkemizde bu tür gerilimleri istemiyoruz ve oralarda kendisi uluslararası standartlar neyse bu standartlar içerisinde orada cezasını çekmektedir ve yanına da biliyorsunuz yine aynı sicilde, aynı odada değil farklı odalarda yine 5 tane mahkum konmuştur. Onlarla da günde belli saatleri var, onlarla da görüşme imkanları oluyor. Bu da uluslararası yani cezalarda olması gereken bir uygulama diye bunu sağladık. Bunun dışında asla bizim dönemimizde böyle birşey düşünülemez. Tamamıyla çok büyük bir iftiradır. Bu iftira mertçe bir iftira değildir, namertçe bir iftiradır, bu kadar açık söylüyorum. Tayyip Erdoğan sağ oldukça, bu görevde oldukça ve partisi tek başına iktidarda olduğu sürece de böyle bir şeye müsaade etmez.

Ancak birşey var, idam Türkiye'de kalkmadığında..., Amerika biliyorsunuz geldi Öcalan'ı Türkiye'ye teslim etti. Öcalan'ı onlar yakalayıp teslim etti. Teslim edildikten sonra iktidarda kim vardı, merhum Ecevit vardı, Bahçeli, Yılmaz... Ve idamı ne yapıldı, ertelenmesine dair karar verildi. Altında kimlerin imzası var, üç tane imza var, Ecevit, Bahçeli, Yılmaz. Ey Bahçeli, sen bunun hesabını nasıl vereceksin? Eğer siz o zaman bunu ertelemeseydiniz, sümen altı yapmamış olsaydınız şu anda bu iş çoktan bitmiş olacaktı. Bu ülkenin gündeminde de bu tür birşey olmayacaktı. Şimdi niye bundan rahatsızlık duyuyorlar.''

''AK Parti olarak koalisyonda olsaydınız o anda ne yapardınız?'' sorusuna Erdoğan, ''Uygulanması gereken ceza neyse bu cezayı uygulardım'' yanıtını verdi.

''Ama koalisyon, tek başına karar veremiyor'' sorusu üzerine Erdoğan, ''Koalisyondan çekilirsiniz, olay bu kadar basit'' diye konuştu.

Sunucunun ''Ya uygulanırdı, ya istifa ederdiniz'' sözleri üzerine Başbakan Erdoğan, ''Tabii, o kadar basit'' karşılığını verdi.

Erdoğan, ''Yani iki yol vardı diyorsunuz, ya idam edilirdi ya istifa ederdiniz?'' sorusuna ise ''Bu belli zaten. İdamına hükmedilmiş belli bu, idamı ne olmuş ertelenmiş. Herşey bitmiş, sümenaltı... Cezası belli, idam. Yani idamı erteledim diyorlar'' cevabını verdi.

''BİZ 8,5 YILDIR BU ÜLKEYİ YÖNETİYORUZ, KİMİN İÇKİSİNE KARIŞTIK, KİMİN YAŞAM BİÇİMİNE KARIŞTIK? BÖYLE BİR ŞEY DUYDUNUZ MU, GÖRDÜNÜZ MÜ? BUNLARIN HEPSİ YALAN YANLIŞ ŞEYLER. HERKES İSTEDİĞİ GİBİ YİYOR, İSTEDİĞİ GİBİ GEZİYOR, İSTEDİĞİ GİBİ İÇİYOR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 8,5 yıldır bu ülkeyi yönettiklerini belirterek, ''Kimin içkisine karıştık, kimin yaşam biçimine karıştık? Böyle bir şey duydunuz mu, gördünüz mü? Bunların hepsi yalan yanlış şeyler. Herkes istediği gibi yiyor, istediği gibi geziyor, istediği gibi içiyor'' dedi.

''Yeni kabine sistemini açıkladınız. Başkanlık sistemine yavaş geçiş olarak algılandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Erdoğan, yeni kabine ile çok daha seri, pratik, verimli neticeler alınacağını söyledi. Yeni yapılanmada bakan ve müsteşar arasındaki bakan yardımcılığınını da istisnai bir memurluk gibi olacağını ifade eden Erdoğan, bakan yardımcılığı için üniversite mezunu olma şartının aranmayacağını, ilkokul mezunu, ama kendisini ispatlamış bir kişinin bakan yardımcısı olabileceğini belirtti.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''İlkokul mezunu var, ilkokul mezunu var. Mesela Sabancı ne mezunuydu bilmiyorum, ama üniversite mezunu olmadığını biliyorum. Aynı şekilde merhum Koç, iş dünyasında kendilerini ispatladılar ve dünyada saygın bir yere oturdular. Değişik alanlardan kişiler olabilir. Bakanın müsteşarı idari görevleri yürütürken, siyasi, halkla ilişkiler gibi işlerde de bakan yardımcısı, bakanın verdiği yetkiler çerçevesinde görev yapacak; böylece bakan çok daha rahat ulusal ve uluslararası çalışmalarına koşturacak.''

Başbakan Erdoğan, programda, ''Neden AK Parti'ye oy vereceğim?'' diyen vatandaşların mesajları ve yerel radyo ve televizyon temsilcilerinin soruları dinledi.

Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin sorular üzerine Erdoğan, yeni anayasa için TBMM'de 367 şartı bulunduğunu anımsattı. 367 milletvekili çıkarmaları halinde, Parlamentoda grubu olan siyasi partilerle uzlaşma içinde, sivil toplum örgütlerinden yararlanarak bu çalışmayı yapacaklarını anlatan Erdoğan, aynı şekilde Parlamento dışında kalan ve belli bir oy alan siyasi partileri de işin içine katarak halkın ''Benim anayasam'' diyeceği bir anayasa hazırlayacaklarını belirtti. Başbakan Erdoğan, daha özet, eklerle dolu olmayan bir anayasa hedeflediklerini bildirdi.

İşsizliğin çözümüne yönelik önerilerinin sorulması üzerine Erdoğan, ''İşsizlik konusu matematik bir olay değildir, iki kere iki dört şeklinde çözülecek bir olay değildir. Dünyanın en ileri ekonomisi Amerika bile işsizliği çözemiyor'' dedi.

''İRTİCA KAMPANYASI YÜRÜTENLER BU ÜLKEDE YENİ DEĞİL''

Gezegen Mehmet'in ''Bazı vatandaşlar arasında 'tamam çok iyi çalışıyorlar ama bunların bir zihniyeti var Türkiye'yi geriye doğru götürecekler. Yaşam biçimimize karışacaklar, rahat içki içemeyeceğiz, mini etekle dolaşamayacağız' gibi kaygılar var insanların kafalarında. 'Tamam çalışıyorlar, ama biz oy vermeyeceğiz' diyenler var'' demesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

''Kimse bize oy vermeye mecbur değil. Biz 8,5 yıldır iktidardayız. 4,5 yıl İstanbul'da belediye başkanlığı yaptım. Sizin bu söyledikleriniz bu ülkede on yıllardır söylenen şeylerdir. Artık pes, yetti. Bu irtica kampanyalarını yürütenler, bu ülkede yeni değil. Bu ta İttihat Terakki'nin ürünüdür. Bu CHP zihniyetinin ürünüdür. CHP zihniyeti bu ülkede hiçbir zaman demokratik yollarla iktidar olamadı. Anti demokratik yollarla iktidar oldu. Kendi il başkanını belediye başkanı, vali yapan bir anlayışla bu ülkede bunlar halka zulmetmişlerdir. Bunlar Türk lirasının üzerinden Atatürk'ün resmini kaldırmışlardır, oraya İnönü'nün resmini koymuşlardır, işte bunu diyen zihniyet bu. Posta pullarının üzerinden Atatürk'ün resmi yerine İnönü'nün resmini koydular. Okullardan, devlet dairelerinden Atatürk'ün resmini kaldırıp, İnönü'nün resmini koymuşlardır. CHP zihniyeti budur.

Biz neysek oyuz. Ben belediye başkanı oldum ne dediler biliyor musunuz? 'Bunlar otobüsleri bölecekler, yarısına kadınları, yarısına erkekleri koyacaklar' dediler. İstanbul'da yaşıyoruz, böyle bir şey gördün mü? 'Trenlerde böyle yapacaklar' dediler. Ben belediye başkanıyım, banliyö trenleri bana bağlı değil ki, Devlet Demiryollarına bağlı. Benimle ne alakası var. Pendik veya Tuzla'da bir kızımız trenden düştü o zaman, 'Bak attılar, gördünüz mü' dediler. Bunların haberini yaptılar.

Biz 8,5 yıldır bu ülkeyi yönetiyoruz, kimin içkisine karıştık, kimin yaşam biçimine karıştık? Böyle bir şey duydunuz mu, gördünüz mü? Bunların hepsi yalan yanlış şeyler. Herkes istediği gibi yiyor, istediği gibi geziyor, istediği gibi içiyor. Ama biz bunlara diyoruz ki, 'Siz de bize karışmayın, bırakın ben de ailemle inandığım gibi yaşayayım. Bu ülkede bölücülük yapmayalım, bundan rahatsız olmayalım'. Ama şu anda bu ülkede başörtülü olduğu için gittiği herhangi bir restoranda, bunlar istisna şeyler ama kendilerine hizmet verilmeyen yerler var. Bu tür restoranlar var. Çok daha enteresan, şu anda Antalya'da bir site, 'Buraya laik olmayanlar giremez'. Bunlar var... Bunlardan rahatsızım, bunları duymak istemiyorum, bunları yaşamak istemiyorum.

''(KÜRTLERE SAVAŞ İLAN ETMİŞTİR) İFADESİ ÇOK ÇOK ÇİRKİN, YAKIŞIKSIZ BİR YAKLAŞIMDIR. ASLA BÖYLE BİR ŞEY SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. BİR DEFA KÜRTLER, ONLARDAN ÇOK BENİM KARDEŞİMDİR VE ONLARIN HİZMETKARI BİZ OLDUK, ONLAR OLAMADILAR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''CHP, MHP ve BDP arasında ittifak olduğunu'' belirterek, ''Bizzat Eşbaşkan Hanım ile Elazığ İl Başkanı arasında geçen internet, bunların ses kayıtları vs hepsi tespit edildi. Bu tespitte 'CHP'nin kazanma şansı varsa CHP'yi destekleyelim. Yoksa MHP'ye destek verelim.' Kendi aralarında konuşuyorlar. Bu düşünce bu sefer inkara yönelmeye başladılar. Ama şu andaki tespitlerde de görüyoruz ki müşterek bir çalışmanın içerisine girmiş vaziyetteler'' dedi.

Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in, 150 yerel ve bölgesel televizyon ile 160 yerel, 12 ulusal radyo kanalında aynı anda yayımlanan programında soruları yanıtladı.

AK Parti'ye oy vermeyenlerin olacağının belirtilmesi üzerine Başbakan Erdoğan, ''Türkiye'de herkesin AK Parti'ye oy verme mecburiyeti yok. Herkesin kendi iradesi vardır. O milli iradesini istediği istikamette kullanacaktır ve hepsi de saygındır. Ama bu anlattıklarım farklı bir şeydir. 'Kürtlere savaş ilan etmiştir' ifadesi çok çok çirkin, yakışıksız bir yaklaşımdır. Asla böyle bir şey söz konusu değildir. Bir defa Kürtler, onlardan çok benim kardeşimdir ve onların hizmetkarı biz olduk, onlar olamadılar'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, ''Son zamanlarda BDP, CHP ve MHP arasında ittifak iddiası var. Onun dışında da MHP'lilerin şu iddiasına cevap vermediniz: 'AK Parti güzel çalışıyor, yol yapıyor, hastane yapıyor, Türkiye çok iyi yere doğru gidiyor ama PKK'ya taviz veriyor' diyorlar. PKK'lıların şehre inmesi ve söylemleri, MHP'li seçmenleri rahatsız ediyor'' ifadeleri üzerine, şunları söyledi:

''MHP'ye gönül vermiş kardeşlerime ben şunu söylüyorum; Bir defa biz bir hukuk devletinde yaşıyoruz. Hukuk devletinin içerisinde yürütmenin görevleri bellidir. Bunun yanında yargının görevleri vardır. Biz tabii, hukuk devletinin içerisinde yürütme olarak çerçeve ne ise bu çerçeve içerisinde hareket etmeye mecburuz. Şimdi kendileri bu ülkede 3,5 sene iktidarda bulundular. Ne yaptıkları ortada. Bizim de burada atılacak adımlarda her şeyi yoğun gerilim politikaları içerisinde değil... İşlerine geldiği zaman ne diyorlar? 'Gerilimi AK Parti yapıyor'. Şimdi olayı çözerken gerilim yaratmadan çözmek de gerilim yaratarak çözmek de mümkün. Ama biz bunu en başarılı şekilde neticelendirmek, en az zayiatla neticelendirmek, bunun da gayreti içerisindeyiz. Güvenlik teşkilatlarımız bu noktada hiçbir dönemde olmadığı kadar şu anda birlik beraberlik içerisinde bu adımı atıyorlar. Buna benzer şeyler oluyor mu, oluyor. Siz şimdi bir anda olağanüstü açılan bir pankartı hemen görmeyebilirsin. Görüldüğü anda da buna tabii ki müdahale edilmesi gerekir. Bu da güvenlik güçlerimizini görevidir. Bunu bazı istisnalar dışında geneli itibariyle hep yapmışlardır, yapmaktadırlar.''

Bunun dışında yargının üzerine düşen görevler de bulunduğunu ve bunu genel olarak yerine getirdiğini ifade eden Erdoğan, ''Bunun 'PKK'ya müsaade' olarak dillendirilmesi yanlıştır. Bizim Meclis'te de söylediğimiz hep şu olmuştur: 'Çözüm için öneriniz ne?' Bize MHP bir öneri getirememiştir. 'Gelin şunu, şunu, şunu yapın' yok. 'Biz geldiğimizde bunu göreceksiniz.' Sizin geldiğinizi gördük zaten, böyle bir şey yok.''

''AÇIK AÇIK SÖYLÜYORLAR (AK PARTİ BURADA TEKRAR 5-0 OLMASIN)''

Erdoğan, ''CHP, MHP ve BDP arasında ittifak bulunduğu'' iddialarına ilişkin olarak da ''Dün ben Elazığ'daydım. Orada da yine dinledim. Ama daha önce zaten olay cereyan etti. Bizzat Eşbaşkan Hanım ile Elazığ İl Başkanı arasında geçen internet, bunların ses kayıtları vs hepsi tespit edildi. Bu tespitte 'CHP'nin kazanma şansı varsa CHP'yi destekleyelim. Yoksa MHP'ye destek verelim.' Kendi aralarında konuşuyorlar. Bu düşünce bu sefer inkara yönelmeye başladılar. Ama şu andaki tespitlerde de görüyoruz ki müşterek bir çalışmanın içerisine girmiş vaziyetteler. Çünkü açık açık söylüyorlar 'AK Parti burada tekrar 5-0 olmasın'' ifadelerini kullandı.

Başbakan Erdoğan, ''Diyelim ki seçimlere yeterli oyu alamadınız. CHP, MHP ve BDP koalisyonu mu bekliyor Türkiye'yi?'' sorusuna karşılık ''Onu ben bilemiyorum. O sayı meselesi. Tabloyu görmeden bunları konuşmak çok çok yanlış'' dedi.

Bu durumun mümkün olup olamayacağına yönelik soruya da Erdoğan, ''Ben milletimin şu andaki teveccühünü kamuoyu araştırmalarında filan inşallah isabetli olacağını, çok iyi olacağını görüyorum'' yanıtını verdi.

''Sürekli koalisyonlar konusunda vatandaşları uyarıyorsunuz. Onun dışında muhaliflerin de 'biz de bunun içinde olalım' talepleri var'' ifadeleri üzerine Başbakan Erdoğan, tek parti iktidarları ile koalisyon hükümetlerinin başarısı arasında ciddi bir fark olduğunu söyledi.

İktidarı DSP-MHP-ANAP hükümetinden aldıklarını, bu koalisyonun milli geliri 230 milyar dolar olarak AK Parti'ye devrettiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

''Ama şu anda dikkat edin 740 milyar dolardayız. Nereden nereye çıktık? Milli gelir ekonomisini belirleyen adeta şu anda barometredir. Bu çok açık, net ortada. Şimdi neyin peşinde koşuyoruz? Başarının peşinde. Kişi başına milli gelir ne olacak, bunun peşinde mi koşuyoruz, yoksa bu ülke, dünya ülkeleri arasında tekrar 26. sıralara mı düşsün, bunu mu bekliyoruz? Şu anda 17. sıradayız. Bizim hedefimiz 10. sıraya çıkmak. En azından, ilk onun içerisinde yer almak. Bunu da başaralım istiyoruz.''

''AK PARTİ HALKA OYNUYOR''

Başbakan Erdoğan, programda vatandaşların ''Neden AK Parti'ye oy vermeyeceğim'' mesajlarının yayınlanmasının ardından şöyle konuştu:

''Öncelikle tabii AK Parti çok profesyonel ekip kurmuş bir parti. Halka oynuyor. Yani halkın ne beklediğini, halkın anlık refleks verdiğimiz şeylerini biliyor. Ona göre altyapıyı sağlayıp halka oynuyor. Verilecek bir cevap yok. Demek ki halkın taleplerini yakalamışız, halkın taleplerini de yerine getiriyoruz.''

AK Parti'nin özelleştirme yapmasına ve ithal hayvan uygulamasına yönelik vatandaş eleştirilerini anımsatan Erdoğan, özelleştirilen devlet fabrikalarının zarar eder durumdan, kar eder hale geldiğini, bu sayede de vergi gelirinin arttığını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

''Zarar eden devletin fabrikaları niye olsun? Öbür tarafta özel sektör aynısını yapıyor ve özel sektör kazanıyor, kazandığı zaman da ne yapıyor? Vergisini ödüyor. Vergisini ödemek suretiyle bu defa bu vergiden benim vatandaşım istifade ediyor. Şimdi emekli kardeşim dertleniyor. Tamam da emekli kardeşimin parasını kim veriyor? İşte o vergilerle veriyoruz. Türkiye'nin petrol kuyuları yok. Bunu başımızı iki elimizin arasına alıp aklı selim ile düşünmemiz lazım. Zarar eden devlet fabrikaları mı, yoksa kazanan, kazandığının da vergisini veren fabrikalar mı?''

Türkiye'de ''sıfır ücretle KARDEMİR'İ satarım'' anlayışının bile doğduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

''Şu anda Türkiye Kömür İşletmeleri zarar ediyor, bu zarara katlanıyoruz. Şu anda Türkiye Kömür İşletmelerinin özelleştirilmesini istemeyenler var. Niye istemiyorlar? 'Acaba özel sektör alırsa, bu kadar parayı biz buradan alabilir miyiz?' Biz, buna rağmen orayı ayakta tutmaya çalışıyoruz. Yaklaşık 2 bin 500, 3 bin kişi yine Türkiye Kömür İşletmelerine aldık. Ama ciddi bir zarar var. Aklımda kaldığı kadarıyla yılda 300-350 milyon gibi bir zarara Türkiye katlanıyor. Bunun benzeri birçok kuruluşlar var. Bu yüklerden biz kurtulduk. Kim kazandı? Ülke kazandı, emeklim kazandı. Memurum, işçim... Tüm yatırımlar bununla halledildi.''

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, ''Türk Telekom'un neden özelleştirildiğini'' sorduğunun anımsatılması üzerine Erdoğan, şirketin belli bir bölümünün özelleştirildiğini, belli bir bölümünün ise Türkiye Cumhuriyeti'ne ait olduğunu hatırlattı.

Daha önceki konumu itibariyle Türk Telekom'da böyle bir kazanım yokken, özelleştirme ile bunun gerçekleştiğini ve Türkiye'nin karda olduğunu ifade eden Erdoğan, ''CHP'nin zihniyetinde devletçilik vardır. Altı oktan bir tanesi devletçiliktir biliyorsunuz. Bunlar artık geçmişte kaldı. Bugün artık komünist rejimler bile devletçiliği terk etti ama CHP zihniyeti hala bu devletçiliği terk edememiştir. Devletçilikle bir yere varamazsınız, bunu artık açmak lazım. Hem aşacağız, hem açacağız'' diye konuştu.

''CHP VE MHP SİVAS'IN DOĞUSUNA GEÇTİLER''

Başbakan Erdoğan, CHP ve MHP'nin Sivas'ın doğusuna gitmediklerini belirterek, ''Kaç yıldır bunu söyledim. İlk defa şimdi CHP de MHP de Sivas'ın doğusuna geçtiler. Bundan mutluyum. Demekki başardık bu işi'' dedi.

Demokratikleşmenin oralara da yayılmasını istediğini ifade eden Erdoğan, ''İleri demokrasi bu. Demokrasi mücadelesini 780 bin kilometrenin tamamında verelim'' diye konuştu.

Hakkari'ye 4. kez gitmesinin ve açılışlar yapmasının nedeni olduğunu dile getiren Erdoğan, şehre gittiğinde kepenklerin kapattırıldığını, ancak MHP'nin Diyarbakır'da sağlıklı bir miting yapabilmesi için kapattırılmadığını söyledi.

''Bu sağduyuya yönelik bir mesaj olabilir mi, yoksa bir destek mesajı mı?'' şeklindeki soruya Erdoğan, ''Aynı şeyi niye AK Parti mitinginde yapmadılar? Daha önceki gidişimde Diyarbakır'da aynı şeyi niye yapmadılar? Niye belediye sokaklarda çöpleri bıraktı? Belediye, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı geliyor, çöpleri almıyor, temizlemiyor'' yanıtını verdi.

Başbakan Erdoğan, ''MHP ile BDP'yi yan yana görmek bizim mantığımız biraz zorluyor'' ifadeleri üzerine, ''Siyasi rant her şeyi bir araya getiriyor. Bu, bir siyasi ranttır. Bayrak konusundaki hassasiyetimiz hiçbir parti de yok. CHP'ye gönül veren kardeşimin eline Türk bayrağı almaması mümkün mü? Değil. Ama sen kalkar da BDP'lilerle bir kapı arkası anlaşmayı yapar, onların eline CHP bayraklarını tutuşturursan, onlarla böyle bir anlaşmaya girersen, 'hadi bir Türk bayrağı ver eline' dediğin zaman Türk bayrağını BDP'li eline almaz. Bakın Hakkari mitinginde, elinde bir tane Türk bayrağı olan vatandaş yoktu, Kılıçdaroğlu onlara hitap etti. Olay, bu kadar açık, net ortada.''

Kılıçdaroğlu'nun, bayrak üzerinden siyaset yaptığını iddia ettiğinin anımsatılması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Bu bayrak hepimizin değil mi? Meydanlarda Türk bayrağı olmasın mı? Bunu mu istiyor Sayın Kılıçdaroğlu? Demek ki Sayın Kılıçdaroğlu da bunu savunuyor. Meydanları bugüne kadar Türk bayraklarıyla her siyasi seçimlerde, mitinglerde süslemişizdir. Onun olmadığı miting mi oldu, bugüne kadar? 'Onun üzerinden siyaset yapıyor' diyeceğine, 'burada bir yanlışımız, bir eksiğimiz var. Bunu gözden kaçırdık' diyebilirdi. Ama tabii asıl kapı arkasında verdiği sözü yerine getiriyor. Çünkü onların eline Türk bayrağını tutuşturamazdı. 'Belediyenin kapısında Türk bayrağı olsun mu, olmasın mı' tartışmasını yapan zihniyetle siz masaya oturursanız bu duruma gelirsiniz. CHP ne yazık ki Hakkari'de bunu yapmıştır, bu açığı vermiştir. Ama Batı'ya gittiği zaman farklı konuşur, Ardahan'a gittiği zaman farklı konuşur. CHP budur''

''ŞİMDİ BİR DE KÜRTÇE EZAN ÇIKARDILAR. HATTA İÇLERİNDEN, BAĞIMSIZLARDAN BİR TANESİ 'GEREKİRSE BU CAMİLERİ İŞGAL EDECEĞİZ, ELE GEÇİRECEĞİZ' DİYE BİR İFADE KULLANDI''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Şimdi bir de Kürtçe ezan çıkardılar. Hatta içlerinden, bağımsızlardan bir tanesi, 'Gerekirse bu camileri işgal edeceğiz, ele geçireceğiz' diye bir ifade kullandı. Kimsin sen ya, nereyi ele geçiriyorsun? Böyle bir yola tevessül ettiklerinde gereken cevabı kesinlikle alırlar. Bu işin hiç affı yoktur'' dedi.

Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in programında soruları yanıtladı.

''Kılıçdaroğlu, 'AK Parti'nin ve Başbakanın rejim tehdidi olduğunu düşünüyor musunuz?' diye sorduğumda 'Böyle bir şey söz konusu değil' dedi. Ancak seçmen üzerinde böyle bir korku var. Bu korkuyu ortadan kaldırmak için bir çabanız olacak mı?'' sorusunu yanıtlayan Erdoğan, ''Neyin çabası olsun. 8,5 yıldır hizmet veriyoruz, daha neyi söyleyeceğiz. Çaba diye bir şey yok. 8,5 yıl yaptıklarımızla zaten teminatız. 8,5 yılda ne yaptıysak biz oyuz. Bizden ne istiyorlar, daha ne?'' dedi.

Başbakan Erdoğan, cuma namazı meselesinin çok önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

''Şimdi tutuştular. Cuma namazında, Ulucami'de Diyarbakır'da farklı cuma namazı kılınıyor diye kampanya yapıyorlar. 'Burada devletin imamı var, devletin camisidir, burada gidip namaz kılmayacaksınız' diye tehdit ediyorlar. Başka yerde namaza duruyorlar, kendi imamlarıyla cuma namazı kılıyorlar. Cuma namazında birlik esastır. Cuma namazında asla ayrılık düşünülemez. Anadolu'muzda, köylerimizde mescitlerde cuma kılınmaz, kasabaya, ilçeye, kente inerler, oralarda kılarlar. Genel bir mesaj verilir cumada. Bunlar ise bu işe bir ayrılıkçılık getirmek suretiyle, kadın-erkek harman... Şimdi toparlamaya başladılar, bir kısmı tribünde, orada cuma namazı kılıyorlar.

Şimdi bir de Kürtçe ezan çıkardılar. Hatta içlerinden, bağımsızlardan bir tanesi 'Gerekirse bu camileri işgal edeceğiz, ele geçireceğiz' diye bir ifade kullandı. Kimsin sen ya, nereyi ele geçiriyorsun? Böyle bir yola tevessül ettiklerinde gereken cevabı kesinlikle alırlar. Bu işin hiç affı yoktur. Bir diğer adım Kürtçe ezan. Bu ülkede bunun uygulamasını CHP yapmıştır, 18 Temmuz 1932'de yaptı. 18 Temmuz 1932'de bu ülkede Türkçe ezan okudular, 18 yıl bu ülkede Türkçe ezan okundu, merhum Menderes'e gelene kadar. Üstat Necip Fazıl Kısakürek'e sorarlar, 'Kur'an Arapça mı?' diye. 'Kur'an Arapça değil, Kuran Rab'cedir' der. Yani, Allah'ın diliyle yazılmıştır. Aslına uygun olarak, Peygamberimizin sünnetine uygun ezan... Bunlar ne yaptı, kalkıp bunu Kürtçe okumaya yeltendi, aynen CHP zihniyeti gibi. Bizi 1932'ye götürmek istiyor, kim BDP. Ayıp, aynı zihniyet, değişen bir şey yok. Halbuki ezan evrenseldir. Dünyada böyle bir şey yok, hiçbir yerde böyle bir şey yok, olmaz. İngiltere'ye git aynıdır, Almanya'ya git aynıdır, nerede Müslüman varsa ezanı bu şekilde okur, 'Allahu Ekber' diye.''

''PALANDÖKEN DIŞINDA ALTERNATİF MERKEZLER OLUŞTURULACAK''

Erdoğan, Konya Ovası Projesi'nin (KOP) devam ettiğini ve Konya'da KOP başkanlığı kurulacağını belirtti. Akaryakıt fiyatlarından devlet olarak ellerini çektiklerini, yakıt fiyatlarını piyasanın belirlediğini ifade eden Erdoğan, aşırı zam yapıldığına fiili müdahale ederek fiyatları düşürdüklerini dile getirdi.

Türkiye'de üreticiyi istismar eden aracıları aradan çıkarmak ve tüketici eti alabilsin diye canlı hayvan ithal ettiklerini anlatan Erdoğan, et fiyatlarının bir anda düşmeye başladığına işaret etti. Erdoğan, piyasada aynı şekilde tüketiciyi rahatsız edecek fiyat artışları olursa piyasayı balanse etmek için yurt dışından canlı hayvan getirebileceklerini de kaydetti.

Çaya verilen fiyatın enflasyonun çok çok üstünde olduğuna işaret eden Erdoğan, ödemelerin kısa zamanda yapıldığını belirtti. Turizmin Rize için önemli olduğunu dile getiren Erdoğan, Rize'de 4-5 yıldızlı oteller yapılacağını, yayla ve kış turizminde hareketlenme olacağını belirtti.

Erzurum'un kış oyunlarında merkez haline gelmesi için önemli bir adım attıklarını, Palandöken dışında alternatif merkezler oluşturulması yönünde çalışmalar yaptıklarını anlatan Erdoğan, bazı turizmcilerin Erzurum'da yatırım yapacaklarını da söyledi.

Batman'a ciddi yatırımlar yaptıklarına dikkati çeken Erdoğan, ''Batman, büyümeye gelişmeye müsait bir ilimiz. Batman, terör belasından arındırdığımız sürece bölge çok ciddi yatırım çekecektir'' dedi.

''Zonguldak istihdam noktasında destek almıyor'' şeklindeki yaklaşıma üzüldüğünü söyleyen Erdoğan, Zonguldak'taki devlete ve özel sektöre ait kömür işletmelerinde ciddi bir istihdamın olduğunu ifade etti. Erdoğan, Filyos'ta enerji üretimine ilişkin bir tesisin açılışının seçimin ardından yapılacağını da kaydetti.

''BİZE DİKTATÖR GİBİ VEYA DİKTATÖRLÜĞE HEVES ETMEK GİBİ YAKLAŞANLAR ASLINDA KENDİLERİ BİR DİKTATÖRLÜĞÜN İÇERİSİNDEDİRLER. TEK ADAMCILIK ONLARDA VARDIR, BİZDE YOKTUR. BİZDE İSTİŞARE ESASTIR''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bize diktatör veya diktatörlüğe heves etmek gibi yaklaşanlar aslında kendileri bir diktatörlüğün içerisindeler. Tek adamcılık onlarda vardır, bizde yoktur. Bizde istişare vardır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in programında, yerel ve bölgesel radyo ve televizyon kanalları ile vatandaşlardan gelen soruları yanıtladı.

''(Başbakan çok güçlendi, AK Parti çok güçlendi. Tek parti iktidarı ve Başbakan diktatörlüğe doğru gidiyor) iddiaları ve korkuları var. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir'' sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:

''Benim yapımda, tarzımda sekiz buçuk yıl Başbakanlığım, dört buçuk yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım... Şöyle hepsinin bir değerlendirmesini yaptığınızda sadece bu vatana ve bu millete hizmetkar olmaktan başka bir şey yapmamıştır. Bundan sonra da hizmetkar olmaktan başka bir şey yapmayacaktır. Bizim ilkelerimizde tevazu esastır. Bize diktatör gibi veya diktatörlüğe heves etmek gibi yaklaşanlar aslında kendileri bir diktatörlüğün içerisindedirler. Tek adamcılık onlarda vardır, bizde yoktur. Bizde istişare esastır. Biz bütün şeyleri arkadaşlarımızla değerlendiririz ve adımlarımızı ona göre atarız. Bundan sonraki süreçte de biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Kaldı ki milletimizle el ele olmak, milletimizle iç içe olmak her zaman bizim şiarımızdır, bundan sonra da şiarımız olacaktır. Asla bizim kitabımızda diktatörlük yazmaz, otokrasi yazmaz; otoriter, totaliter bir mantık yazmaz. Biz bunların tamamına karşıyız ve bunlara karşı olan milletimiz bize geldi, bu görevi verdi. İnanıyorum ki bundan sonra da aynı şekilde biz yolumuza tevazu içinde, millete hizmet anlayışıyla devam edeceğiz.''

''BUNU SÖYLEYENLER HUZURU KAÇIRMAK İSTİYORLAR''

''Bölgede, komşularımızla yaşanan gelişmeler, halk ayaklanmaları Türkiye'de de yaşanabilir iddiaları, kaygıları var; yaşanması konusunda bazı hareketler de zaman zaman karşımıza çıkıyor. Böyle bir tehlike var mı Türkiye'de'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Böyle bir şey olur mu? Bunu nasıl düşünüyorsunuz? Bunları anlamakta zorlanıyorum. Bunu söyleyenler maalesef ülkede belli şeyleri, huzuru kaçırmak istiyorlar. Huzursuzluğa zemin hazırlamak istiyorlar. Şu anda isteyen partisini kurabiliyor mu, isteyen seçime girebiliyor mu? İşte kepenk indirenler bunu söylüyor. Kepenkleri kapattıranlar bunu söylüyor. Bakın bu çok enteresan, bu ifademe lütfen dikkat edin; gidip vatandaşı tehdit edenler, benim il başkanımı, ilçe başkanımı tehdit edenler, 'Cumaya kadar istifa ettin ettin, etmediğin takdirde seni infaz edeceğiz' diyenlerdir bunu yayanlar.

Tahrir meydanıyla, oralarda olanlarla bizim ülkemizin ne alakası var? Şimdi Tahrir meydanındakiler beni ziyarete geliyor, Zeytinburnu mitingimize geliyorlar, orada bizimle konuşarak 'bundan sonraki süreçte ne tavsiye edersiniz', benimle bunu konuşuyorlar ama BDP'nin bağımsız milletvekilleri çıkıp, bu sizin kullandığınız ifadeleri kullanıyorlar. Sıkıntının kaynağının nereden geldiği ortada. Türkiye'de böyle bir sorun yoktur. Bu ülkede bu tür yollara tevessül edenler zaten ettiler, ediyorlar. Bir ara Cumhuriyetçiler çıktı, bir ara PKK terör örgütüne sırtını dayayanlar aynı şeyi yapıyor. Yaptıkları budur. Ne oldu, netice aldılar mı? Bu millet bunlara prim vermez, biz de buna müsaade etmeyiz.''

Erdoğan, son kez milletvekili adaylığıyla ilgili soru üzerine siyasetin sadece parlamento çatısı altında yapılmadığını söyledi. Parlamento çatısı dışında parti teşkilatlarında, birçok think-thank kuruluşlarında, STK'larda siyasete destek verilebileceğini belirten Erdoğan ''Partiniz size ne görev veriyorsa konferanslarla Türkiye'yi dolaşırsınız. Ben de partimin her an emrinde olacağım veya başka siyasi aktivitelerin içerisinde yer alacağım'' dedi.

TUTUKLULUK SÜRESİ

Gezegen Mehmet'in, ''Darbe iddialarıyla ilgili gözaltına alınanların tutukluluk sürelerinin cezaya dönüştüğü'' yönündeki eleştirileri hatırlatması üzerine Erdoğan, bunun muhatabının kendisi değil, yargı olduğunu söyledi.

Erdoğan, ''Yargı, yürütmeye kolluk görevi olarak bildirir, yürütme da kalkar bunu yerine getirir, yargıya teslim eder, ondan sonra da yargı gereğini yapar. Biz özellikle bu tutukluluk süresinin uzamasından rahatsız olduğumuzu zaten söylüyoruz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, bununla ilgili bir şey yapılacaksa seçim sonrası değerlendirmelerin yapılacağını ve gerekli adımların atılacağını ifade ederek, ''Biz bazı adımlar attık zaten. Mesela bölge adliye mahkemelerini şimdi uygulamaya koyuyoruz. Bölge adliye mahkemeleriyle birçok adımlar kolaylaşacak. Eleman alma noktasında önümüzü çok kestiler. Bundan yakınanlar bize yardımcı olmadılar. Şimdi ise istiyoruz ki, ciddi sayıda eleman alalım ve alınacak elemanlarla da ilk derece mahkemelerinde daha seri kararlar verme yolunu açalım istiyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran'da yapılacak seçimlerde CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy verecek vatandaşlara, ''Bir oy verirken 'ben ne kazanacağım, ülkem ne kazanacak, milletim ne kazanacak' bunun hesabını çok iyi yapmamız lazım. Ekonomide bir kaide vardır; 'yatırım rantabl olan araziye yapılır, verimsiz araziye yatırım yapılmaz.' Siyasette de verim olan yere yatırım yapmak lazım. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmamak gerekir. Siyaset ideolojiyle karıştırılmamalıdır'' diye seslendi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bize diktatör veya diktatörlüğe heves etmek gibi yaklaşanlar aslında kendileri bir diktatörlüğün içerisindeler. Tek adamcılık onlarda vardır, bizde yoktur. Bizde istişare vardır'' dedi.

Başbakan Erdoğan, Kral FM'de Gezegen Mehmet'in programında, yerel ve bölgesel radyo ve televizyon kanalları ile vatandaşlardan gelen soruları yanıtladı.

''(Başbakan çok güçlendi, AK Parti çok güçlendi. Tek parti iktidarı ve Başbakan diktatörlüğe doğru gidiyor) iddiaları ve korkuları var. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir'' sorusuna Başbakan Erdoğan, şu yanıtı verdi:

''Benim yapımda, tarzımda sekiz buçuk yıl Başbakanlığım, dört buçuk yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığım... Şöyle hepsinin bir değerlendirmesini yaptığınızda sadece bu vatana ve bu millete hizmetkar olmaktan başka bir şey yapmamıştır. Bundan sonra da hizmetkar olmaktan başka bir şey yapmayacaktır. Bizim ilkelerimizde tevazu esastır. Bize diktatör gibi veya diktatörlüğe heves etmek gibi yaklaşanlar aslında kendileri bir diktatörlüğün içerisindedirler. Tek adamcılık onlarda vardır, bizde yoktur. Bizde istişare esastır. Biz bütün şeyleri arkadaşlarımızla değerlendiririz ve adımlarımızı ona göre atarız. Bundan sonraki süreçte de biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya devam edeceğiz. Kaldı ki milletimizle el ele olmak, milletimizle iç içe olmak her zaman bizim şiarımızdır, bundan sonra da şiarımız olacaktır. Asla bizim kitabımızda diktatörlük yazmaz, otokrasi yazmaz; otoriter, totaliter bir mantık yazmaz. Biz bunların tamamına karşıyız ve bunlara karşı olan milletimiz bize geldi, bu görevi verdi. İnanıyorum ki bundan sonra da aynı şekilde biz yolumuza tevazu içinde, millete hizmet anlayışıyla devam edeceğiz.''

-''BUNU SÖYLEYENLER HUZURU KAÇIRMAK İSTİYORLAR''-

''Bölgede, komşularımızla yaşanan gelişmeler, halk ayaklanmaları Türkiye'de de yaşanabilir iddiaları, kaygıları var; yaşanması konusunda bazı hareketler de zaman zaman karşımıza çıkıyor. Böyle bir tehlike var mı Türkiye'de'' sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

''Böyle bir şey olur mu? Bunu nasıl düşünüyorsunuz? Bunları anlamakta zorlanıyorum. Bunu söyleyenler maalesef ülkede belli şeyleri, huzuru kaçırmak istiyorlar. Huzursuzluğa zemin hazırlamak istiyorlar. Şu anda isteyen partisini kurabiliyor mu, isteyen seçime girebiliyor mu? İşte kepenk indirenler bunu söylüyor. Kepenkleri kapattıranlar bunu söylüyor. Bakın bu çok enteresan, bu ifademe lütfen dikkat edin; gidip vatandaşı tehdit edenler, benim il başkanımı, ilçe başkanımı tehdit edenler, 'Cumaya kadar istifa ettin ettin, etmediğin takdirde seni infaz edeceğiz' diyenlerdir bunu yayanlar.

Tahrir meydanıyla, oralarda olanlarla bizim ülkemizin ne alakası var? Şimdi Tahrir meydanındakiler beni ziyarete geliyor, Zeytinburnu mitingimize geliyorlar, orada bizimle konuşarak 'bundan sonraki süreçte ne tavsiye edersiniz', benimle bunu konuşuyorlar ama BDP'nin bağımsız milletvekilleri çıkıp, bu sizin kullandığınız ifadeleri kullanıyorlar. Sıkıntının kaynağının nereden geldiği ortada. Türkiye'de böyle bir sorun yoktur. Bu ülkede bu tür yollara tevessül edenler zaten ettiler, ediyorlar. Bir ara Cumhuriyetçiler çıktı, bir ara PKK terör örgütüne sırtını dayayanlar aynı şeyi yapıyor. Yaptıkları budur. Ne oldu, netice aldılar mı? Bu millet bunlara prim vermez, biz de buna müsaade etmeyiz.''

Erdoğan, son kez milletvekili adaylığıyla ilgili soru üzerine siyasetin sadece parlamento çatısı altında yapılmadığını söyledi. Parlamento çatısı dışında parti teşkilatlarında, birçok think-thank kuruluşlarında, STK'larda siyasete destek verilebileceğini belirten Erdoğan ''Partiniz size ne görev veriyorsa konferanslarla Türkiye'yi dolaşırsınız. Ben de partimin her an emrinde olacağım veya başka siyasi aktivitelerin içerisinde yer alacağım'' dedi.

-TUTUKLULUK SÜRESİ-

Gezegen Mehmet'in, ''Darbe iddialarıyla ilgili gözaltına alınanların tutukluluk sürelerinin cezaya dönüştüğü'' yönündeki eleştirileri hatırlatması üzerine Erdoğan, bunun muhatabının kendisi değil, yargı olduğunu söyledi.

Erdoğan, ''Yargı, yürütmeye kolluk görevi olarak bildirir, yürütme da kalkar bunu yerine getirir, yargıya teslim eder, ondan sonra da yargı gereğini yapar. Biz özellikle bu tutukluluk süresinin uzamasından rahatsız olduğumuzu zaten söylüyoruz'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, bununla ilgili bir şey yapılacaksa seçim sonrası değerlendirmelerin yapılacağını ve gerekli adımların atılacağını ifade ederek, ''Biz bazı adımlar attık zaten. Mesela bölge adliye mahkemelerini şimdi uygulamaya koyuyoruz. Bölge adliye mahkemeleriyle birçok adımlar kolaylaşacak. Eleman alma noktasında önümüzü çok kestiler. Bundan yakınanlar bize yardımcı olmadılar. Şimdi ise istiyoruz ki, ciddi sayıda eleman alalım ve alınacak elemanlarla da ilk derece mahkemelerinde daha seri kararlar verme yolunu açalım istiyoruz'' dedi.

Başbakan Erdoğan, 12 Haziran'da yapılacak seçimlerde CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye oy verecek vatandaşlara, ''Bir oy verirken 'ben ne kazanacağım, ülkem ne kazanacak, milletim ne kazanacak' bunun hesabını çok iyi yapmamız lazım. Ekonomide bir kaide vardır; 'yatırım rantabl olan araziye yapılır, verimsiz araziye yatırım yapılmaz.' Siyasette de verim olan yere yatırım yapmak lazım. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmamak gerekir. Siyaset ideolojiyle karıştırılmamalıdır'' diye seslendi.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.