Erdoğan: Her kim para kaçırmaya tevessül ederse affetmeyiz
İSTANBUL
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu'nun (DEİK) Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, kuruluşundan bu yana DEİK'in faaliyetlerine katkıda bulunanlara teşekkür etti.
Türk özel sektörüne, dış ekonomik ilişkileri yürütmek, imkanları araştırmak, ihracatı artırmak ve bu hususlarda yardımcı olarak kurulan DEİK'in çalışmalarını yakından takip ettiğini belirten Erdoğan, kurucu 101 kuruluşu, 135 ikili ekonomik konseyi, 5 sektörel iş konseyi, 2 özel amaçlı iş konseyi ile DEİK'in gerçekten çok önemli hizmetlere imza attığını söyledi.
Erdoğan, iş adamları arasında asla ayrımcılık yapmadıklarını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz isimlerle, bu isimlerin meşrepleriyle, fikirleriyle, kökenleriyle, siyasi duruşlarıyla ilgilenmiyoruz. Onların sadece Türk iş adamı olması bizim için yeter sebeptir. Bizim için önemli olan önümüze getirilen konunun, ülkemiz için milletimiz için devletimiz için taşıdığı ehemmiyettir. Gerisine teferruat gözüyle bakıyoruz. İş dünyamızda yakın iş birliği halinde geçirdiğimiz 15 yılda katettiğimiz mesafe ortadadır. Buradaki her bir arkadaşımın yaptıkları işlerin hacmi, şirketlerinin değeri 15 yıl öncesine göre onlarca kat artmıştır. Girişimcilerimiz ve yatırımcılarımız için dün ulaşılmaz gibi gözüken hedefler hamdolsun bugün sadece zaman ve planlama meselesi haline dönüşmüştür. Nitekim ihracatımızın 36 milyar dolardan 160 milyar dolara çıkmasını bu gelişmenin, bu öz güvenin bir neticesi olarak görüyorum ama bizim hedeflerimiz çok daha büyük. Türkiye'yi 1 trilyon dolar dış ticaret, 2 trilyon dolar milli gelir düzeyine çıkartma hedefimiz var. Bu konuda iş dünyamızla eskilerin dediği gibi kavilleştik. İnşallah durmadan, yorulmadan, bıkmadan çalışacak ve 2023 hedeflerimize ulaşacağız."
"Bu teşvik sistemiyle yatırımcılara cazip imkanlar sağlıyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Proje Bazlı Teşvik Sistemi'ni yatırım bedeli 135 milyar lira olan 23 proje ile başlattıklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"İhracatımızda 6,3 milyar dolarlık artış, ithalatımızda 12,3 milyar dolarlık azalışa yol açmasını beklediğimiz bu yatırımlar sayesinde 34 bini doğrudan, 134 bini de dolaylı istihdam artışı sağlayacağız. Biliyorsunuz 2023 hedeflerimize ulaşmak için Türkiye'nin mevcut büyüklüğünü yaklaşık 2 kat daha artırmamız gerekiyor. Türkiye'nin bu hedefine ulaşabilmesi için aşması gereken teknik ve psikolojik birtakım engeller var. Yurt içinde ve yurt dışında ekonomimizle ilgili değerlendirmeler yapan kimi çevrelerin önümüze çıkardığı soru işaretlerini etkisiz hale getirmenin yolu; teknoloji ve sermaye konusunda yeni yaklaşımlar geliştirmekten geçiyor. Yüksek teknoloji yatırımları bunların başında geliyor. Bu yatırımlar aynı zamanda yüksek teknolojiye dayalı ürünlerin ithalatını azaltarak cari açığımızın iyileşmesine de önemli katkı sağlayacaktır. Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nden yenilenebilir enerji kaynaklarına, yerli otomobilden savunma sanayine kadar pek çok alanda başlattığımız hamlelerin gerisinde işte bu anlayış vardır."
Yüksek teknoloji yatırımlarının, çok büyük sermaye, çok ciddi kapasite ve bunlarla birlikte yeni ihracat bağlantıları kurmak demek olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi'ni bu ihtiyacı karşılamak üzere geliştirdik. Özellikle 100 milyon doları aşan büyük projeler için uygulayacağımız bu teşvik sistemiyle yatırımcılara gerçekten cazip imkanlar sağlıyoruz. Gümrük Vergisi muafiyetinden makine, teçhizat ve inşaat harcamalarının KDV istisnasına, Kurumlar Vergisi indirimlerine, personel desteğine, finansman katkısına, hatta kamu arazilerinin ücretsiz devrine kadar gerçekten çok önemli teşviklerle yatırımcıların karşısına çıkıyoruz. Sizler aracılığıyla tüm girişimcilerimizi, tüm uluslararası yatırımcıları bu teşviklerden faydalanmak üzere Ekonomi Bakanlığımızla temasa geçmeye davet ediyorum."
'Her kim para kaçırmaya tevessül ederse affetmeyiz'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin ekonomik büyüklüğü arttıkça küresel düzeydeki yatırım trafiğinin de hızlanacağını vurguladı.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her kim işini, ticaretini, yatırımlarını büyütmek, geliştirmek, yaygınlaştırmak için değil de para kaçırmak için böyle bir yola tevessül ediyorsa kimse kusura bakmasın onu da affetmeyiz. Sadece bizim değil, 81 milyon vatandaşımızın eli böyle bir yola tevessül edenlerin hem bu dünyada hem de öteki dünyada yakasında olacaktır. Bu ülkenin ve bu milletin imkanlarıyla büyüyüp gelişen herkese yakışan, kazancını da aynı yolda kullanmaktır. Bir kez daha söylüyorum. Bu sözlerim yurt dışında yatırım yapanlara değildir. Yurt dışına varlık kaçıran varsa onlaradır. Böyle bir davranışın hiçbir makul geçerli izahı olamaz. Çünkü Türkiye'de hiç kimsenin çözülemeyecek bir sorunu yoktur. Cumhurbaşkanı olarak şahsen muttali olduğum her meselede kimliğine bakmaksızın iş adamlarımızın önünü açmanın hep gayreti içinde bulunduk."
Başbakan Binali Yıldırım'ın iş dünyasıyla çok yakın ilişkileri olduğunu, Ekonomi Bakanı'nın bizzat iş dünyasının içinden geldiğini, aynı şekilde diğer bakan ve bürokrat arkadaşlarının da daima iş dünyasına destek olmayı şiar edindiğini anlattı.
"Yanlışlara siper olmadık"
Yanlışlara siper olmadıklarını, doğru yapılan işleri desteklediklerini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Eğer desteklemiyorsam bu vatanıma da milletime de ihanettir. Bunu yapamam. Doğru iş için destek isteyen her kişinin sonuna kadar yanında olduk ve olmaya da devam edeceğim. Bütün bunlara rağmen ülkesini ve milletini karalayarak yurt dışına gidenler çıkabiliyorsa, orada başka bir problem var demektir. İş yapmak, para kazanmak, tesis ve imkan sahibi olmak belli bir noktaya kadar kişisel ihtiyaçlar içindir. Bu aşama geçildikten sonra atılan her adımın ise ülkeye ve millete karşı sorumluluk boyutu vardır. Sadece kazanmak, daha çok kazanmak, daha da çok kazanmak gibi bir fasit dairenin içine giren iş adamı, işte bu sorumluluğunun farkında değil demektir. Yanlış anlaşılmasın ama burada mesele kazanmak değil, kazanılan parayla ne yapıldığıdır. Bunun üzerinde durmamız lazım. Ülkenin yatırıma ihtiyacı olduğu dönemde iş adamı parasını yastık edip üzerinde uyumayı veya bu anlama gelecek alanlara yönelmeyi tercih ediyorsa, sorumluluklarının farkında olup olmadığını öncelikle bir düşünmesi lazım. Hele hele parasını alıp yurt dışına gidene zaten diyecek bir sözümüz kalmamıştır."
'Olağanüstü Hal'in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur?'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zaman zaman birilerinin Olağanüstü Hal uygulamasını bahane ederek iş dünyasının yatırım şevkini kırmaya çalıştığı yönünde şikayetler geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Buradaki arkadaşlarımız başta olmak üzere, tüm iş dünyamıza sesleniyorum. Allah aşkına Olağanüstü Hal'in terörle mücadele dışında kullanılması bugüne kadar kesinlikle olmuş mudur? 15 yıl önce biz geldiğimizde Türkiye'de Olağanüstü Hal vardı. Şöyle 20 yıl öncesine doğru gidin, grevlerin olduğu o günleri hatırlıyor musunuz? Acaba bu kadar grev neden oluyordu ve bu grevler karşısında Türk sanayisinin ne konuma geldiğini herhalde hatırlıyoruzdur. Ama o günden bugüne eğer bu Olağanüstü Hal olmamış olsaydı, bak işte burada kısa bir süre önce Bursa'da bu tür yollara tevessül etmek isteyenler oldu. Biz nereden istifade ettik? Olağanüstü Hal'den. Biz oradaki yatırımcılarımızın önünü kesmek isteyenlere neyle müdahale ettik? Olağanüstü Hal ile. Anında hemen oradaki grevi durdurduk. Bu terörle mücadele için kullanılmış bir yoldur. Bu bizim girişimcilerimiz, iş adamlarımız için kullanılmış bir yol değil ki. Ama bizim karşımıza, hele hele iş adamlarımız çıkıp da dernekleriyle vesaire 'Olağanüstü Hal kalkması gerekiyor.' diyorsa bu bizi üzer."
"Kusura bakmasınlar gözünün yaşına bakmayız"
Türkiye'deki Olağanüstü Hal'in demokrasi mücadelesini, hak ve özgürlükleri engellemediğini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sadece PKK'yı, DEAŞ'ı ve bunun yanında FETÖ gibi terör örgütlerini engelliyor, başka bir şeyi değil. Biz bu mücadelemizi yedinci kez değil, sekiz gerekiyorsa sekiz, dokuz gerekiyorsa dokuz, on gerekiyorsa on, ülkemizin huzuru için bunu yapmaya devam edeceğiz. Çünkü ülkemizin huzuru için buna ihtiyacımız var. Nerede ve ne sebeple olursa olsun her kim iş adamlarımızı bu tür bahanelerle sıkıştırıyor, tehdit ediyor, yönlendiriyorsa lütfen en yakınındaki yetkiliden başlamak üzere, gerekiyorsa şahsıma kadar bu durumu bildirsin, kim yapıyor bunu... Haksız ve mesnetsiz yere böyle bir davranışın içine giren hiç kimsenin adı, sanı, unvanı ne olursa olsun, kusura bakmasınlar gözünün yaşına bakmayız. Çünkü biz bundan çok ders aldık. Bu ülke bunun bedelini çok ağır ödedi. Hala biz bu bedelleri ödemek istemiyoruz."
"Ana muhalefet ısrarla 'Hodri meydan.' diyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçimin 24 Haziran tarihinde yapılacağını hatırlattı. Seçimin normalde 2019 Kasım'da yapılmasının planlandığını belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi ise buna gitmek, benim için eğer koltuk hırsı olsaydı, burada bayağı kalacaktık. 17-18 ay daha bu makamda kalma imkanımız vardı. Fakat bakıyorum ki ana muhalefet ısrarla 'Hodri meydan.' diyor. İkide bir 'Hodri meydan.' diyor. Bu arada da bildiğiniz gibi Sayın Bahçeli'nin açıklamasından sonra arkadaşlarımı topladım, kendileriyle değerlendirmeyi yaptım. Arkadaşlarımın kanaatini de aldıktan sonra dedik ki 'Biz artık bu adımı atalım. Madem ana muhalefet (Hodri meydan) diyor bizim de ona söyleyeceğimiz tek şey var, buyur meydan.' Arkadaşlarımla değerlendirmelerimizi yaptıktan sonra biz de kararımızı bu noktada verdik. Zaten Sayın Bahçeli ile ertesi gün bir görüşmemiz olacaktı. Bu vesileyle bu görüşmeyi de yapma fırsatını yakaladık. Bu görüşmemizde gerek yaz mevsimi, gerek okulların tatile girmesi, gerek bayram ertesi, bütün bu şartları da göz önünde bulundurarak, 24 Haziran'ın bu konuda en uygun tarih olacağını orada birlikte kararlaştırdık."
"İş dünyamızın içindeki pehlivanları da göreceğiz"
Seçimlerin ardından da iş dünyasıyla bir araya gelmeye, sorun ve çözüm hususlarını konuşmaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Dışarıdan bu kabineye üyeler almamız mümkün olacak. Tabii burada iş dünyamızın içindeki pehlivanları da göreceğiz bakalım. 'Hadi gel sen bu kabinede görev al.' dediğimiz zaman bakalım görev alabilecekler mi? Bunları da göreceğiz. Olur ya 'Ben burada çok kazanıyorum, oraya gelemem.' diyenler de çıkabilir. Bakacağız. Çünkü iş hayatının içinde olan arkadaşlardan böyle bir kabinede istifade etmeyi, milletimiz bize 'Tekrar yürü.' derse görev telakki ederiz." dedi.
Muhabir: Etem Geylan, Kenan Irtak, Arif Yakıcı, Güç Gönel, Eda Fatma Topçu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.