Erbakan ve gençlik
Dünya Siyasi Haritasına baktığımızda irili ufaklı iki yüz civarında ülke görürüz. Birçoğunun adı haritada kapladığı yere sığmayan bu ülkeler görünüşte sivil ya da askeri; seçimle ya da darbe ile işbaşına gelmiş hükümetlerce yönetilir.
Dünya Siyasi Haritasına baktığımızda irili ufaklı iki yüz civarında ülke görürüz. Birçoğunun adı haritada kapladığı yere sığmayan bu ülkeler görünüşte sivil ya da askeri; seçimle ya da darbe ile işbaşına gelmiş hükümetlerce yönetilir. Gerçekte ise durum haritadaki renk cümbüşünün tam tersidir. Dünyadaki enerji kaynaklarının, ham maddelerin, sanayi ve tarım ürünlerinin fiyatlarını belirleyen, çalışanların ücretlerini tespit eden ve bu mekanizmadaki kadroları tespit eden ve tröstlerin arkasındaki isimlerden oluşan gizli bir güç dünyayı yönetmektedir. Uzay çalışmalarını, nükleer silahları, enerji kaynaklarını, bilişim teknolojisini ve medyayı küresel çapta elinde tutan bu tröstler iki yüze yakın hükümeti ve hatta bu hükümetlere muhalif grupları karşılıksız basılan para ve faizli borca dayalı ekonomik sistem sayesinde kontrol etmektedir.
Yaklaşık beş yüzyıl önce yaşanan coğrafi keşiflerle birlikte bu emperyalist güçler tarafından Amerika, Afrika, Asya ve Avustralya kıtası yağmalanmış, isyan etme ihtimali olan yerli unsurlardan arındırılmaya çalışılmış, bir kıtadan başka bir kıtaya insanlar köle yapılmak için taşınmış, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının kullanımı ele geçirilmiştir. Bu yağmalama sürecinde Müslümanların ekserisinin yaşadığı coğrafyaya hükmeden Osmanlı, İran ve Afganistan da en son lokma olmuşlardır. Tanzimat ve Islahat fermanları eşliğinde yasal hale getirilen faize dayalı banka sektörü ile üzerinde yaşadığımız topraklarda egemenlik hakkı fiili olarak ellimizden alınmıştır. Birinci Dünya Savaşı?nın ardından dağıtılan Osmanlı muvazaa üzerine tamamen ulus, aşiret ya da aile devletlerine dönüştürülürken sözde bağımsız bu yeni yönetimler küresel sermayenin banka sektörüne eklemlenmekten öteye gidememişler ve totaliter liderleri kutsayan tam bağımsızlıktan dem vuran ideolojik söylemlerle bu gerçeği halktan gizlemeye çalışmışlardır. Bu ülkelerde görülen sağ ya da sol sivil siyasi hareketler, sözde dış güçlere karşı olan askeri kuvvetler darbeyle ya da seçimle işbaşına geldiklerinde bu sömürü çarkının dışına çıkabilecek bir model ortaya koyamamışlar ve kendi ülkelerinin halklarının alın terini, el emeğini, iş gücünü ırkçı emperyalizmin sömürmesine taşeronluk yapmışlardır.
Üç yüzyıldır emperyalizmin baskısı altında ezilen ve bir çıkış yolu bulamayan Müslüman halklar, olup bitenlere karşı en azından ilkesel zeminde muhalefet yapan liderler, düşünürler, yazarlar çıkarmışlar ancak bu muhalefet dünya çapında organize olabilen sistemli bir yapıya dönüşememiştir. İşte bu konjonktürde küresel sömürüye ve ırkçı emperyalizme karşı muhalefeti sistemleştiren; çıkış yolunu matematiksel olarak ifade eden; tüm Müslüman halkları siyasi bir birliktelik etrafında toplanmaya çağıran; Müslüman olsun ya da olmasın ezilen tüm insanlara Yeni Bir Dünya?nın mümkün olabileceğini anlatan; özgürlük, adalet ve refahı herkes için isteyen; üstün ırk esasına dayanan siyonizmi ve ırkçı emperyalizmi deşifre eden bir isim ortaya çıkmıştır: Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Muhterem Erbakan Hocamız öncülüğünde ekonomiden savunmaya, sanayiden eğitime, bilim ve teknolojiden hukuka, belediyecilikten sivil topluma her alanda temel prensiplerini ortaya koyan Milli Görüş Çizgisi, aslında kula kulluğu reddeden, gelir dağılımdaki adaletsizliğe karşı baş kaldıran, sömürünün her türlüsüne karşı çıkan kadim bir iyilik hareketinin asrın idrakine yeniden okutulmasıdır.
Muhterem Erbakan Hocamız, üç yüzyıllık süreçte yitirilen savaşların ve toprakların ardından kendine olan inancını kaybeden; medeniyet iddiasından vazgeçen; Avrupa Birliği kapısında beklemeyi maharet zanneden; günübirlik yaşayan ve adeta üzerlerine ölü toprağı serpilmiş bir halk kitlesinin külleri arasından tüm insanlığa ??Yeni Bir Dünya?? teklifini sunan ve ??zafer inananlarındır ve zafer yakındır?? inancına sahip olan Milli Görüş kadrosunu çıkarmaya muvaffak olmuştur. Bu başarı ancak kuvvetli bir inancın, kadim bir ahlak anlayışının, aşkın ideallerin, üstün bir zekânın, mükemmel bir organizasyon yeteneğinin ve kabına sığmayan bir heyecanın tezahürüdür.
Muhterem Erbakan Hocamız, ırkçı emperyalizmin ve yerli işbirlikçilerinin tüm engellemelerine rağmen Milli Görüş?ü hem meclise taşımış, hem hükümetlere ortak etmiş hem de küresel sömürü çarkına çomak sokan birçok başarılı icraata imza atmıştır. Muhterem Erbakan Hocamız, seçim barajlarıyla, parti kapatmalarıyla, siyasi yasaklamalarla, tutuklamalarla ve ev hapsi ile engellenmeye çalışıldığı bu süreçte sözde yeryüzünün efendilerine kendi putlarını yedirterek onların ikiyüzlülüğüne zamanının tüm insanlarına tanıklık ettirmiştir. Muhterem Erbakan Hocamıza karşı yapılacak en büyük vefasızlık O?nu ABD, AB ve İsrail ile müttefik olmayı reel politik olarak gören, NATO ile birlikte sınır ötesi hareketlere iştirak etmekten kaçınmayan, sömürüye dayalı mevcut küresel yapılanmalarda etkinlik artırmayı maharet zanneden, faizci köle düzeniyle barışık yaşamayı kabullenen muhafazakâr hareketlerin liderleriyle bir arada göstermek olur.
D-8 Projesini ve Kamu-Tek Hesabının gayesini anlamadan, kapitalizmin ve komünizmin siyonizmin evlatları olduğunu belirtmiş olmasına dikkat etmeden, sağ ve sol siyasi hareketleri Batı Kulübü?nün kardeşleri olarak nitelendirmesini düşünmeden, faizci köle sistemine karşı durmayan bir inancı şuursuzluk olarak atfetmesine bakmadan Muhterem Erbakan Hocamızı anlamak mümkün değildir.
Milli Görüş, ortaya çıktığı ilk günden itibaren bütün engellemelere karşın Muhterem Erbakan Hocamızın etrafında kenetlenen gençlerin dinamizmiyle kitlelere ulaştırılmış, bu şekilde meclise taşınmış, hükümet kurabilmiş bir harekettir. MTTB?li, MVG?li ve son olarak AGD?li gençler yapılan tüm aleyhte propagandaya rağmen Milli Görüş?ü anlamaya ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan?ı tanımaya muvaffak olabilmiş ve Yaşanabilir Bir Türkiye, Yeniden Büyük Türkiye ve Yeni Bir Dünya idealleri etrafında sağlam bir duruş sergilemişlerdir. Muhterem Erbakan Hocamız, ??Dünyaya yön veren ve tarihe şan veren hareketlerin itici gücü tarih boyunca gençler olmuştur ?? derken sosyolojik bir gerçeğe işaret ediyordu. Hakkı üstün tutan tüm toplumsal hareketlerin dinamizmini oluşturan öncülerin ekserisi gençlerdir. Bunun farkında olarak da ??İnanç, her şeyin temelini teşkil eder ve gençler olarak sağlam bir imana sahip olunmalıdır. Kıymetli gençler insanların hayrı ve saadeti için, tüm gücünüzle çalışın. Her nefesin hesabını verileceğini bilerek, hayır yolunda çalışın. Ömrünüzün sonuna kadar insanlığa hizmete devam edin.?? uyarısını yaparken de gençlere uğruna bir ömür yürünülecek istikameti gösteriyordu: ??Yaşadığımız olayların bir tek ilacı var, yıllardan beri tecrübelerimizle belirttiğimiz gibi bu ilaç da ancak Milli Görüş?tür.??
Gençlerin evrensel hakikatleri gönülden gönüle nesiller boyunca taşırken insanlığın beklediği büyük hamleyi de en kısa zamanda gerçekleştireceklerine inancının tam olduğunu ifade den Muhterem Erbakan Hocamız, ??AGD Türkiye?mizin en önemli kuruluşudur. Bir daha söylüyorum AGD Türkiye?mizin en önemli kuruluşudur. Niçin? Çünkü bir ülkenin asıl gücü ne tankıdır ne de parasıdır; inançlı evlatlarıdır, milli ve manevi değerlere bağlı evlatlarıdır. Bu söylediğim cümlenin ispatı bizim bütün tarihimizdir. Açınız tarihimizi baştan sona inceleyiniz. Altın sayfalarla dolu olduğunu görürsünüz. Bu altın sayfaları yazanların imanlarıyla inançlarıyla bu sayfaları yazdıklarını görürsünüz. Bu sebepten dolayı bir kere daha ifade ediyorum bir ülkenin asıl gücü milli ve manevi değerlere bağlı inançlı evlatlarıdır. AGD?ye gelince ülkemizdeki kırk milyon gencimizin milli ve manevi değerler bağlı olarak yetişmesini sağlayan en mühim kuruluştur, hatta tek kuruluştur.?? şeklinde konuşarak Anadolu Gençlik Derneğine verdiği önemi göstermiş ve AGD?nin en önemli hizmetinin ??açıları sağlam, açılarında en ufak bir sapma olmayan bir inanca sahip gençler yetiştirmek?? olduğunu belirtmiştir.
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, ulusal sınırlara sıkışmış bir coğrafyada farklı siyasi hareketlere ya da liderler karşı değil; bilakis tüm dünyadaki küresel sömürü sistemine karşı mücahede etmiştir. Her insan gibi vakti gelince de Erbakan Hocamız da Hakk?a yürümüştür. İnanıyoruz ki Ümmetin Efendisi (s.a.v.) Hocamızı alnından öpecektir. Biz düşen bu çizgide, bu istikametten şaşmadan, temel esaslarımızı aklımızdan çıkarmadan, asıl marifetin yük altında ve hizmet esnasında sadık ve sağlam kalabilmek olduğunu bilerekten, liderimize ve teşkilatımıza bağlılıktan ayrılmadan, tefrikaya düşmeden mücahedeye devam etmektir.
SALİH TURHAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.