Dr. Burhan Özfatura: Aranıyor...

Aranıyor...

Ülkemizin ve tüm İslâm Alemi’nin içinde bulunduğu tablo, tüm gerçek iman sahiplerinin yüreğini kanatmaktadır;

1-Yaklaşık nüfus toplamı, iki milyara ulaşan; Cenab-ı Hak’kın (cc) her türlü yer altı ve yer üstü zenginliğini lütfettiği bir topluluk. Ama sefalet içinde. Her biri, bir sömürgecinin uşağı durumunda ve kaynakları sömürülmekte.

Koyu bir cehalet; tam anlamı ile ahlâki ve sosyal dejenerasyon; sefaletle -aşırı israf ve sefahat, yan yana; korkunç bir gelir eşitsizliği; demokrasiden, hukuk düzeninden, fikir, ifade, inanç ve teşebbüs hürriyetlerinden, can ve mal güvenliğinden mahrumiyet; devamlı baskı, zulüm, haksızlıklar, ayrımcılıklar; şuursuzluğun, vizyonsuzluğun, şahsiyetsizliğin, kula kul olmanın, dalkavukluğun her türlü sapıklığın, kadını aşağılamanın, hakimiyeti; bilimden, kültürden, yüksek teknolojiden, sanattan, estetikten, fütürolojiden, okumaktan, araştırmaktan, tefekkürden, nasipsizlik; devamlı kavgalar, ayrılıklar, ihtilâflar ve terör; oluk oluk akan Müslüman kanı; basiret, feraset, fazilet yoksunluğu, korkaklığın, çıkarcılığın hakimiyeti; tamamen dejenere edilmiş dini, ahlâki ve manevi değerler; din adamı kılığında, beyni apış arasında, Cenneti (tövbeler olsun) seks harası gibi gören sapık tipler; çoğu dış güçlerin emrinde, büyük kısmı da ticarethaneye dönüşmüş, cemaatler...

Ve neticede perişan, dünyada itibarı ve gücü olmayan, terör bataklığında boğulan, sömürgecilerin oyuncağı haline gelmiş, bir İslâm Dünyası.

2-Peki, Türkiye’de, durum farklı mıdır? Maalesef, hayır. Aynı kara tablo, bizim için de geçerlidir. En vahimi de, buna karşı çıkanlar, yok denecek kadar azdır;

a) 117 bin kadroya sahip; astronomik tahsisat verilen; buna rağmen devamlı olarak yeni tahsisatlar ve kadrolar isteyen, Diyanet İşleri, ne yapmaktadır?

b) Tüm kamu birimleri gibi israf ve lüks bataklığında boğulmaktadır. Lüks araçlar; pahalı demirbaş ve mefruşatlar; sadece web sitesindeki tercüme için 17 milyon 603 bin TL ödemeler. Sahip olunan 183 bin 393 gayrimenkule rağmen; bitip tükenmek bilmeyen müftülük sitesi, cami, Kur’an Kursu vb inşaatlar. Neticede, inşaatlarla uğraşmaktan, cemaate ayıracak vakit kalmıyor. Meydan denetlenmeyen cemaatlere, Şia - Vehhabi ve selefi ajanlarına, devamlı seks düşünen tiplere, bırakılıyor.

c ) Camiler boşalmış, Ateizm ve Deizm zirve yapmış, ahlâksızlıklar her tarafı kaplamış, şuurlu Müslüman kalmamış önemli değil. Yeter ki, Saray kızdırılmasın. Suya sabuna dokunmayan, iktidarı kızdırmayacak, hutbe ve vaazlarla, yasak savılıyor. Camilerin parti şubesine dönüşmesine, politika yapılmasına göz yumuluyor. Kul hakkı, rüşvet, şirk, yolsuzluk, torpil, emaneti ehline vermek, demokrasi, hukuk düzeni, baskı, zulüm, haksızlıklar, iftira, yalan, lüks, israf, saltanat vb. konulara hiç girilmiyor. Gerçek İslâm anlatılmıyor. Güzel ahlâkın, bilimin, okuyup araştırmanın, tefekkürün, ne kadar önemli olduğu anlatılmıyor.

Ve en vahimi de, Diyanet İşleri Başkanı, (saraya yaranmak uğruna) milleti ihtilafa sürükleyecek davranışlar sergiliyor. İstifayı da düşünmüyor. Bu haliyle, inancımıza zarar veriyor.

3-Çok samimi olarak istirham ediyorum. Sayın AKP’liler AKP milletvekilleri, danışmanlar, kabine mensupları, lütfen gerçekleri dile getirmekten, haksızlıklara ve hatalara karşı çıkmaktan, kul haklarını savunmaktan korkmayınız. Kula kul olmayın. Sadece, Cenab-ı Hak’ın rızasını düşünün. Dünyevi çıkarlar için ahretinizi riske atmayın. Dilsiz şeytan olmayın, doğruları dile getiren gerçek dostlar olun. Böylece, liderinizi de korumuş olursunuz.

Filozof Diyojen gibi, "samimi dindarları" arıyorum. Ortalıkta kimseyi göremiyorum. Nerede o tek dayanağımız Kur’an-ı Kerim'i, gerçek anlamı ile idrak edebilenler?

Nerede o tek ve en güzel örneğimizi, Sevgili Peygamberimizi (SAV) REHBER olarak seçebilenler?

Dr. Burhan Özfatura

gozlemgazetesi.com