Dinçer: Talep ile arzdaki dengeye bakmalıyız?

Dinçer: Talep ile arzdaki dengeye bakmalıyız?
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'de yüksek öğrenimin meselelerini tartışırken talep ile arz arasındaki dengeye bakmak gerektiğini belirtti.''2017...



Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'de yüksek öğrenimin meselelerini tartışırken talep ile arz arasındaki dengeye bakmak gerektiğini belirtti.

''2017 yılından itibaren üniversite arzı ile üniversite talebi birbirini dengeleyecek. Biz ondan sonra üniversite sınav sistemlerini, üniversitedeki kaliteyi ve rekabeti konuşmaya başlayacağız. O zaman ancak sınavların, özellikle seçme sınavlarının yapılıp yapılmayacağını tartışacağız'' dedi.

Bakan Dinçer, Malatyalı İşadamları Derneği'nin (MİAD) Holiday Inn Otel'de yapılan genel kurul toplantısına katıldı.

Burada bir konuşma yapan Dinçer, eğitimle ilgili olarak hayırseverlerin küçümsenemeyecek katkıları olduğunu söyledi.

2002 yılı sonuna kadar Türkiye'de hayırseverler dahil hükümetlerin cumhuriyet tarihi boyunca yaptığı okul derslik sayısının 334 bin civarında olduğunu belirten Dinçer, ''2003 yılından 2010 yılı sonuna kadar yapılan derslik sayısı 163 bindir. Bunun güzel tarafı, bu 163 bin dersliğin yüzde 33-34'ü hayırseverler tarafından yapıldı'' dedi. Dinçer, bugün Türkiye'nin yaklaşık 60 ilinde derslik veya fiziki altyapı açısından önemli bir sorun yaşanmadığını dile getirerek bunda hayırseverlerin önemli bir payı bulunduğunu vurguladı.

''Anaokulu olarak 2012 yılı sonuna kadar tüm Türkiye'de 5 yaş grubu çocuklarda yüzde 100 okullaşma oranını sağlamayı hedefliyoruz'' diyen Dinçer, şu anda anaokullarında 3-5 yaş arası çocuklarda okullaşma oranının yüzde 43, 5 yaş grubunda ise yüzde 70 civarında olduğunu kaydetti.

Dinçer, bu yıl aldıkları stratejik bir kararla Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve Orta Anadolu bölgesindeki tüm illerin anaokulu ihtiyacını karşılayacak altyapı çalışmalarını tamamlayacaklarını bildirdi.

-Okullaşma oranlarındaki gelişme-

İlköğretimde de tüm Türkiye'de yüzde 100 okullaşma oranına ulaşmanın kendileri için bir hedef olduğunu ifade eden Dinçer, 2002 yılında ilköğretimde yüzde 94 olan okullaşma oranının şimdi yüzde 98,8 civarında olduğunu kaydetti.

Ortaöğretimde ise 2002 yılında yüzde 50'lerin altında olan okullaşma oranının yüzde 67'ler civarında olduğunu belirten Dinçer, ''Önümüzdeki 4 yıllık süre içinde orta öğretimde okullaşma oranını yüzde 90'nın üzerine çıkartmayı hedefliyoruz. Bunu başarırsak gelişmiş ülkelerin pek çoğunun sahip olduğu oranların üzerine kısmen çıkma imkanımız olacak'' diye konuştu.

Bir yandan altyapıyı tamamlamaya çalışırken diğer yandan da çocukların okula gitmesi için gerekli tedbirleri aldıklarını ifade eden Dinçer, şöyle konuştu.

''Ev ev dolaşarak kız çocuklarımız başta olmak üzere tüm çocuklarımızın liselere kayıtlarının yapılmasına çalışıyoruz. Okula devam etmeyen çocuklarla ilgili de tedbirler alıyor, hemen velisi ile irtibat kuruyoruz. Yeni bir program daha başlatacağız. Çocukları okula gelmedikleri gün velilerin anında haberi olacak. Bununla ilgili altyapı sisteminin oluşturulmasına çalışıyoruz.

Üniversitedeki eğitime baktığımızda da özellikle 2002-2003 yılından itibaren çok ciddi bir gelişme sağlandı. Okullaşma oranlarında ciddi bir artış oldu. 2002 yılında Türkiye'de lise mezunu çocuklarımızın üniversiteye gitme oranları yüzde 18 civarındaydı. Şu anda bu oran yüzde 35'lerin üzerine çıktı. Türkiye olarak bu yine de çok düşük bir oran''

''Benim ifadem değildi..''

Geçtiğimiz günlerde bununla ilgili olarak yaptığı bir analizin basına yanlış yansıdığını ifade eden Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü.

''Türkiye'de özellikle yüksek öğrenim meseleleri tartışılırken talep ile arz arasındaki dengeye bakmak gerektiğini düşünüyorum. İfadem de bu doğrultudaydı zaten. Şu ana kadar talebin çok yüksek olması, üniversiteye gitmek isteyen öğrenci sayısının çok fazla olması sebebiyle üniversitelerde rekabet doğmadı, üniversitelerde kalite sorununu çözemedik. Çünkü arz düşük kaldı. Talep yüksek kaldı. Üniversiteler kendilerini yenileme ihtiyacını hissetmediler. Ancak 2017'den itibaren Türkiye'de bir şart olarak koymuştum okullaşma oranlarında çok büyük bir gelişme olmazsa mesela yüzde 70'e çıkarmazsak, yüzde 40'lar düzeyinde kalırsa 2017 yılından itibaren üniversite arzı ile üniversite talebi birbirini dengeleyecek. Biz ondan sonra üniversite sınav sistemlerini, üniversitedeki kaliteyi ve rekabeti konuşmaya başlayacağız. O zaman ancak, sınavların özellikle seçme sınavlarının yapılıp yapılmayacağını tartışacağız. Bunu '2017'de sınav kaldırılacak' diye haber yaptılar. Maalesef bu benim ifadem değildi.''

Malatya ile Türkiye okullaşma oranlarını karşılaştıran Bakan Dinçer, ilin bir bütün olarak ilk ve orta öğretimdeki okullaşma oranlarının Türkiye ortalamasına yakın olduğunu kaydetti.

Türkiye olarak bir dersliğe düşen öğrenci sayısını 30'un altına çekmek ve tekli eğitime geçmek gibi bir hedeflerinin bulunduğunu vurgulayan Dinçer, bu açıdan bakıldığında Malatya'da derslik başına düşen öğrenci sayısının 30'un altında olduğunu belirtti.

Dinçer, ilin merkez ve köy olarak ayrıldığında merkezdeki derslik başına düşen öğrenci sayısının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu ifade ederek, Malatya'da topyekun olarak 850-900 dersliğe daha ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Bunun 130 milyon liralık bir kaynak gerektirdiğini belirten Dinçer, Malatyalı iş adamlarına seslenerek ''100 marka, 100 okul'' adıyla bir program başlatabileceklerini kaydetti.

Dinçer, buradaki iş adamlarının İstanbul'a karşı da bir sosyal sorumluluklarının bulunduğunu ifade ederek, ''İstanbul, eğitim altyapısı itibarıyla Türkiye'nin en kötü illerinden birisi. İstanbul çok ciddi 10 kritik ilimizden birisi. İstanbul'un da desteğe ihtiyacı var'' dedi.

Dinçer, konuşmasının sonunda MİAD Genel Kurulu'nun hayırlı olması dileğinde bulundu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.