'Devlet tecrübesi nedir bilmiyorlar'
Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "(Devleti şirket gibi yöneteceğiz) diyorlar. Çünkü hukuk nedir bilmiyorlar, devlet tecrübesi nedir bilmiyorlar" dedi.
TBMM (AA) - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "(Devleti şirket gibi yöneteceğiz) diyorlar. Çünkü hukuk nedir bilmiyorlar, devlet tecrübesi nedir bilmiyorlar. 'Ben devleti şirket gibi yöneteceğim, istediğim gibi yönetirim' diyor. Türkiye Cumhuriyeti sizin babanızın çiftliği mi siz şirket gibi yöneteceksiniz? Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları senin müşterin mi sen oturup burayı çiftlik gibi yöneteceksin? Türkiye Cumhuriyeti'ni şirket gibi yönettikleri için fabrikaları, tarlaları, arazileri, hepsini yandaşlarına haraç mezat peşkeş çektiler" dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında, seçmen kütüklerinin yayımlandığını hatırlatarak, vatandaşlara kayıt yaptırma tavsiyesinde bulundu.
"Zaman geçti, bakamadık" diye gerekçe üretilmemesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, vatandaşlara "Lütfen seçmen kayıtlarımıza bakalım" diye seslendi.
Kılıçdaroğlu, üniversitelerde de rektörlük seçimlerinin yapıldığını anımsatarak, İstanbul Üniversitesi'nde rektörlük seçimlerinde, Raşit Tükel'in en yüksek oyu aldığını hatırlattı.
"Hep demokrasi' diyorlar ya 'hep sandık' diyorlar ya 'milli irade' diyorlar ya bakalım şimdi milli iradeye ne kadar saygı gösterecekler? Raşit Tükel'i İstanbul Üniversitesi'ne rektör olarak atayacaklar mı atamayacaklar mı göreceğiz" diyen Kılıçdaroğlu, Tükel'in en yakın rakibine 400 oy fark attığını ve yüzde 50'ye yakın oy aldığını söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Demokrasiye inanıyorsanız sandığın gereğini yapın. Demokrasiye inanıyorsanız, İstanbul Üniversitesi'nde görev yapan öğretim üyelerinin iradelerine saygı gösteriniz. Bunu bekliyoruz. Gösterip göstermeyeceklerini, standartlarını, fazla uzun sürmeyecek, kısa süre sonra hep beraber göreceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin iyi yönetilmediğini her seferinde ısrarla dile getirdiğini belirten Kılıçdaroğlu, yaşanan sorunların bunu çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, Türkiye İstatistik Kurumu'nun yeni işsizlik oranlarını açıkladığını anımsatarak, son açıklanan rakamlara göre işsizlik oranının 10,9'a çıktığına dikkati çekti.
1994'te ekonomik kriz yaşanırken işsizlik oranının yüzde 8,1 olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "2001'de ekonomik kriz yaşanmıştır. Hani şu yazar kasanın atıldığı dönemlerde, işsizlik oranı yüzde 8,3. Her şeyin çok iyiye gittiğini, Türkiye'nin kabına sığmadığını söyledikleri bu dönemde, ki söyleyen iktidar kanadı, işsizlik oranı bütün kriz dönemlerini aştı yüzde 10,9 oldu. İşsizliğin en yoğun yaşandığı kentlerden birisi de Tunceli" diye konuştu.
-"Kendi ülkesindekilere iş bulmuş, şimdi yabancılara iş verecek"
Ekonomi iyiyse, ülke iyi yönetiliyorsa ve fabrikalar çalışıyorsa işsizlik sorunu olmayacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ama bunlar ülkeyi iyi yönetmiyorlar, gençler işsiz ama onların gençleri işsiz değil. Onların çocukları işsiz değil. Gençlerdeki işsizlik oranı yüzde 20,2. Her 5 gençten birisi işsiz. Kadınlarda bu oran çok daha yüksek. Bu gerçekler ortadayken çıktılar açıklama yaptılar. 'Suriye'den gelenlere iş vereceğiz'. Önce sen kendi vatandaşına iş ver. O yetmedi. Şimdi parlamentoya yeni bir kanun tasarısı sevk etmişler. Altında Davutoğlu'nun imzası var. Yabancılara iş vereceğiz. Kendi ülkesindekilere iş bulmuş, şimdi yabancılara iş verecek. Buradan bütün işsiz gençlere sesleniyorum. 5 milyon 690 bin işsiz gence sesleniyorum. Bu iktidar, senin iktidarın değildir. Bu iktidar, senin sorunlarını çözmek için yola koyulan bir iktidar değildir. Bu iktidar, kendi çocuklarına iş veren bir iktidardır. O nedenle görüşünü değiştir, dünyaya bakışını değiştir. Senin için iktidar CHP iktidarıdır."
Kılıçdaroğlu, bir toplumun en büyük servetinin, gençler olduğunun altını çizerek gençliğin olmadığı bir toplumun ayakta kalamayacağını, geleceğe umutla bakamayacağını anlattı.
"Ama siz, gençlerin bu direncinden, bu emeğinden yararlandınız. Onları işsiz bırakacak bir ekonomi politikası izliyorsunuz" diyen Kılıçdaroğlu, gençlere seslenerek, AK Parti Hükümeti'nin umut vaat etmediğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Yalanla buraya kadar gelindi. Dünyada dolar bolken buraya kadar gelindi. Artık şimdi cilaları parça parça dökülüyor. Önümüzdeki süreçte, çok daha dikkatli bir sürece gireceğiz ve bu süreci çok daha dikkatli izleyeceğiz. Göreceğiz hep beraber. Biz gençlerin dinamizminden yararlanmak istiyoruz. Onların bu ülkenin kalkınmasını en büyük katkıyı yapacaklarına yürekten inanıyoruz. İşsizlik niye bizde yüksek? Efendim dünyada ekonomik gidiş iyi değil. Bu da kocaman bir yalan" ifadelerini kullandı.
Türkiye'deki işsizlik oranlarını Brezilya, Meksika, Endonezya, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkelerle kıyaslayan Kılıçdaroğlu, rakamların ülkenin iyi yönetilmediğini gösterdiğini savundu.
Kılıçdaroğlu, ülke iyi yönetilseydi Türkiye'deki işsizlik oranının bu ülkelere yakın olacağını kaydederek, "Eğer 10,9'a çıkmışsa, genç işsizlik oranı da yüzde 20,2'yi aşmışsa bu ülke artık iyi yönetilmiyor. Herkes bu gerçeği bilmek zorundadır. Denebilir ki 'Merkez Bankası nedeniyle' oldu. O da kocaman bir yalan, o da bir aldatmaca. Biliyorsunuz bunlar yalan söyleme konusunda müthiş ustalar, kimse ellerine su dökemez yalan söyleme konusunda" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye, Endonezya ve Hindistan'da Merkez Bankası'nın politika faizinin aynı olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'deki işsizlik oranının diğer 2 ülkeyi 2'ye katladığını ifade etti.
-"Nokta kadar bile vizyon yok"
Kılıçdaroğlu, söylemlerini araştırmalar üzerine inşa ettiklerini vurgulayarak, "Bunlar ne diyorlardı? 'Bizim vizyonumuz var' diyorlar. 2023 diyorlardı, 2071 diyorlardı. Sizin vizyonunuz bu kadar. Bak Hindistan'a, bak Brezilya'ya, bak Meksika'ya. Onun yanında sende vizyon yok, nokta kadar bile vizyon yok sende. Halen bu gerçeği öğrenmediler" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik eleştirilerde bulunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Şimdi sıra geldi 'devleti şirket gibi yöneteceğiz' diyor. Çünkü, hukuk nedir bilmiyorlar, hukukun üstünlüğü nedir bilmiyorlar, devlet tecrübesi nedir bilmiyorlar, devlet nedir bilmiyorlar. 'Ben devleti şirket gibi yöneteceğim, istediğimi gibi yönetirim' diyor. Şu soruyu soruyorum, Türkiye Cumhuriyeti sizin babanızın çiftliği mi siz şirket gibi yöneteceksin. Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları, senin müşterin mi sen oturup burayı çiftlik gibi yöneteceksin? Türkiye Cumhuriyeti'ni şirket gibi yönettikleri için fabrikaları, tarlaları, arazileri hepsini yandaşlarına haraç mezat peşkeş çektiler. Aslında bir itirafta bulundular. Biz bugüne kadar devleti, şirket gibi yönetiyorduk, istediğimize istediğimiz malı satıyorduk, istediğimizi cezalandırıyorduk, istediğimizi göz altına alıyorduk, istediğimiz adamı hiç sınava girmeden, devlet memuru yapıyorduk. Şirket gibi yönetiyorlardı, itiraf ettiler. İtiraf edince de sanki yeni bir şey söylemiş gibi. Hayır efendim, zaten öyle yönetiyorlardı. Örnek, bunlar devleti, yani Türkiye Cumhuriyeti'ni şirket gibi yönettikleri için bu kadar işsiz var zaten. Devlet adamı gibi yönetselerdi, sorumluluğu taşısalardı bu kadar işsizlik olur muydu? Kesinlikle olmazdı. Türkiye Cumhuriyetini şirket gibi yönettikleri için devletin kasalarını, çocuklarının yatak odalarına taşıdılar. Biz bunları bilmiyor muyuz? Türkiye Cumhuriyetini şirket gibi yönettikleri için, vatandaşları müşteri, personeli de devlet memurlarını da kendi personeli olarak görmeye başladılar."
Devletin ayrı bir kurum olduğunu ve kurumlarıyla bir bütünü oluşturduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, siyasal iktidarların, devlet olmak için değil devleti yönetmek için iktidara geldiklerini ifade etti.
Siyasal iktidarların devleti, hukukun üstünlüğü kuralı içinde yönetmesi gerektiğini altını çizen Kılıçdaroğlu, vatandaşın 4 yıl süreyle devleti yönetme yetkisi verdiğini, "devlet ol" demediğini vurguladı.
"Bunlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kendi şirketi olarak algıladılar ve öyle yönetiyorlar” diyen Kılıçdaroğlu, şirket gibi yönettikleri için vatandaşların borç batağına sokulduğunu savundu.
-"İsviçre'deki bankalarda parası olanlar karlı"
Son 3 ayda vatandaşın sırtına Merkez Bankası ile oynanarak, 90 milyarlık yük yüklendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Dolar, yükseldi. Kim karlı? İsviçre'deki bankalarda parası olanlar karlı. Kim karlı? Bakanların, çocuklarının yatak odalarındaki dolar, o dolarları bulunduranlar karlı" diye konuştu.
Memur, işçi ve emeklinin bedel ödediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, vatandaşın sırtına 3 ayda 90 milyar lira yani iki GAP projesi yapacak kadar yük getirildiğini ileri sürdü.
-"Lobinin başkanı sensin zaten"
Türkiye Cumhuriyeti şirket anlayışla yönetildiği için vatandaşların bankalara son 7 yılda 181 milyar lira faiz ödediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Diyorlar, 'faiz lobisi'. Lobinin başkanı sensin zaten. Şirketin başkanı sen değil misin?" dedi.
Bunun sebebinin devletin devlet adamı gibi değil şirket gibi yönetilmesinden kaynaklandığını öne süren Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın politika faizinin yüzde 7,5 olduğunu, bu çok yüksek diye kıyametin koparıldığını belirtti.
Kredi kartı faizlerini ise yüzde 24 olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğluu, "Hiç, 'vatandaşın kredi kartı borcu dolayısıyla uygulanan faiz yüksek' diyen oldu mu? Hükümetten böyle bir laf eden oldu mu? Karşı çıkan oldu mu?" şeklinde konuştu.
Davada Atatürk Orman Çiftliği ile ilgili Atatürk'ün bir vasiyetinin olduğunun ve binanın bu vasiyete aykırı yapıldığının dile getirildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, mahkemenin ise Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ne vasiyeti sorduğunu söyledi.
Genel Müdürlüğün, "Kurumumuzda mahkemede tarafından talep edilen ve davaya konu edilen Atatürk Orman Çiftliği'ne ilişkin herhangi bir vasiyetname bulunmamaktadır" şeklinde bir yazıyı mahkemeye gönderdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün çiftiliği Hazine'ye bağışladığına dair bir yazıyı gösterdi.
Bu yazının Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Trabzon'dan 11 Haziran 1937 tarihinde Başbakanlığa yazılan yazıda, çiftliğin Hazine'ye hibe edildiğini bildirdi.
İkinci sayfada arazinin nasıl kullanılması gerektiğinin de yazdığını söyleyen Kılıçdaroğlu, 12 Haziran'da ise Başbakan İsmet İnönü'nün Atatürk'e bir teşekkür, şükran telgrafı çektiğini belirtti.
Atatürk'ün de İnönü'ye gönderdiği cevabında "Mevzu bahis olan hediye, yüksek Türk milletine benim asıl vermeyi düşündüğüm hediye karşısında hiçbir kıymete haiz değildir. Ben icab ettiği zaman, en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu belge mahkemeye gönderilmiyor. Hangi gerekçeyle göndermiyorsunuz siz? Çanakkale Savaşları'nın 100. yılı. O savaşlarda Gazi Mustafa Kemal'in nasıl mücadele ettiğini biliyoruz. O günün genç askerlerine 'size ölmeyi emrediyorum' diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Diyanet, Çanakkale dolayısıyla camilerde hutbe okutuyor. Güzel bir şey yapıyor ama bir şeyi yapmıyor. En azından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e bir rahmet okutur insan. 'Canımı vereyim ben Türkiye için' diyor ve siz onu görmezden geliyorsunuz. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın başında olan kişiye sesleniyorum; bütün devlet büyüklerine rahmet okutmak zorundasınız, özellikle de Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına okutmak zorundasınız. Sen acaba mal varlığını bu millete adadın mı? O bu millete adadı. Sen bu millet için mücadele ettin mi? O bu millet için mücadele etti. O koltukta oturuyorsan, oturduğun koltuk da Mustafa Kemal'in sayesindedir. O başında olduğun kurumu kuran da Mustafa Kemal Atatürk'tür. Siz nasıl bu kadar nankör olabilirsiniz? Din adamısınız siz. Herkese sevgiyle yaklaşmak, geçmişimizi yüceltmek, şehit, gazilerimize saygı duymak zorundasınız."
- Fidan'ın yeniden MİT Müsteşarlığına getirilmesi
Hakan Fidan'ın yeniden MİT Müsteşarlığına getirilmesine değinen Kılıçdaroğlu, Fidan'ın aday adaylığı için istifa ettiğini, hatta temayül yoklamasına girdiğini aktardı.
Bunların normal süreçler olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları dedi:
"Ama 'ben tekrar dönmek istiyorum' dedikten sonra ertesi gün görevinin başına geliyorsa orada 'dur' deriz. Kanun sadece senin için değil. Bu ülkedeki 77 milyon aynı yasaya tabi. Senin bir özelliğin daha var. MİT'in Müsteşarısın, adında milli olan bir teşkilatın başındasın, milli olmak zorundasın. Siyasal kimliği ortaya çıktıktan sonra, eğilim yoklamasına girdikten sonra, AKP Ankara İl Başkanlığı'nı ziyaret ettikten sonra, o göreve ahlaken dönemezsin, dönmemelisin. O kurumun üzerine hepimizin titremesi gerekiyor, sen o kurumu yıpratıyorsun. O kurumun özel bir yasası var, 5 yıl süre dolmadan görevinden ayrılanlar, 5 yıl geçmeden tekrar görevine dönemiyorlar. Şimdi 17 Nisan 2010'da atandığı söyleniyor, Resmi Gazete yayımlanmadığı için bilmiyoruz, çünkü 18 Nisan 2010'da Hürriyet Gazetesi'ne açıklama yapıyor 'görevimin başındayım' diye. Beş yılı dolmadı. Dolmadığı için istifa etti, geri dönmesi için en az 5 yıla ihtiyaç var. Yasasında özel hüküm var. 'MİT mensupları hakkında kendi kanunları uygulanır' diyor yasada. Sayın Davutoğlu'na açık net çağrı yapıyorum; Sayın Hakan Fidan ne zaman MİT'e atandı, 5 yılı doldu mu dolmadı mı? Bunu açıklasın. Eğer o kuruma saygı duyuyorsa o açıklamayı yapmak zorunda. "
- Fişleme iddiaları
Geçtiğimiz hafta grup toplantısında gazetecilere Başbakan Ahmet Davutoğlu'na "Bu ülkenin 77 milyon yurttaşı fişlendi mi fişlenmedi mi sorusunu sorun" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu ancak bu soruyu hiçbir gazetecinin sormadığını gördüğünü belirtti.
"Artık bu ülkede Davutoğlu'na adam gibi soru sorma cesaretine sahip gazeteciler istiyorum" diyen Kılıçdaroğlu, kendilerine her türlü sorunun sorulduğunu bildirdi.
Sorusunu yineleyen Kılıçdaroğlu, "fişleme" kelimesinin ise sözlükte "bir kişiyi izlenmesi gerekenler listesine almak, kayıtlara geçirmek" tanımlandığını açıkladı.
Kılıçdaroğlu, fişleme ile ilgili AK Parti'li Hüseyin Çelik'in 5 Aralık 2013'te "kendi insanınıza yönelik fişlemeyi yapıyorsanız, bu alçaklığın en büyüğüdür" dediğini, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın ise 11 Aralık 2013'te "insanların takip edilmesi, özel hayatına girilmesi, kişilik haklarına saygısızlık yapılması fevkalade çirkin, ahlaki noktadan bakarsak, ahlaksızlığın ta kendisidir" dediğini aktardı.
Elinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosu'nda bir savcı tarafından düzenlenen bir iddianame bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, iddianamenin mağdurunun ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesi olduğunu bildirdi.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Savcı ne diyor; 'Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı'nın ülke genelinde, herkese ait istihbarat bilgilerini, sanal ortamda, detaylı veri analizi (Deva-1 ve Deva-2) programı ile toplandığı, program içerisinde ülkedeki herkese ait istihbari, kişisel bilgilerin bulunduğu...' Yani bunu birisi bana anlatsa 'yok canım öyle saçma şey olur mu?' deriz. Biz fişlendiğimizi zaten biliyorduk da 77 milyon niye fişleniyor onu merak ediyoruz. Hadi biz siyasetçiyiz, taksi şoförünü, işadamını, sanayiciyi niye fişliyorsun sen? 77 milyonu fişliyorlar. Neye dayanarak fişliyorlar? Bir kanun maddesine dayanarak. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu'nun Ek 7'nci maddesi. Madde şöyle; 'polis devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, anayasa düzenine ve genel güvenliğe dair önleyici ve koruyucu tedbirler almak, emniyet ve asayişi sağlamak üzere ülke seviyesinde istihbarat faaliyetinde bulunur. Bu amaçla bilgi toplar değerlendirir, yetkili mercilere ulaştırır.' Neymiş, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne karşı bunları yapıyorlarmış."
İddianamede, "Detaylı Veri Analizi Programında, kişilere ait özel her türlü bilginin yer aldığı, herhangi bir devlete ait (gizli) sır niteliğinde herhangi bir bilgi bulunmadığı"nın da yazdığını aktaran Kılıçdaroğlu, "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" ifadesinin hikaye olduğunu savundu.
Özel hayatın fişlendiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, "Bu fişlemelerden Erdoağan'ın haberi var mıydı?? Tabii ki vardı. Bu fişlemeler dolayısıyla dönemin başbakanlarına servis yapılıyor muydu? Elbette yapılıyordu. Her türlü bilgi veriliyordu. 77 milyon yurttaşıma sesleniyorum; Ülke iyi yönetilmiyor, gestapo mantığıyla, muhaberat devleti gibi yönetiliyor. Her vatandaşın özel yaşamı mercek altına alınıyor ve o vatandaş fişleniyor, sen bunun hesabını 7 Haziran'da sormak zorundasın, sevgili yurttaşım" diye konuştu.
- "Özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım..."
İddianamede suçun "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmek" olarak tanımlandığını da vurgulayan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Bazı polisler gitmişler Erdoğan'la ve ailesiyle ilgili bilgi toplamışlar. Ne zaman oluyor? 17-25 Aralık'tan sonra. Ondan önce çok iyiler. Al takke ver külah her şey çok iyi gidiyordu. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'ndeki bilgileri de çok iyi kullandıklarını biliyoruz, oradan bazı dosyaların AKP Genel Merkezi'ne de gittiğini çok iyi biliyoruz. Ama size sözüm söz, CHP iktidarında benim başbakanlığımda bu tür pespayelikler asla ve asla olmayacaktır. Üstelik 1994'te bir kanun çıktı, bu tür fişlemelerin tamamen kaldırılmasıyla ilgili. Hiçbirisi kaldırılmamış, hepsi burada duruyor. Siz kalkar vatandaşların özel hayatıyla ilgili bilgileri toplarsanız, anayasayı ihlal etmiş olursunuz. Ben o savcıya sormak istiyorum; sevgili savcı senin yeni mi aklın başına geldi. Erdoğan olunca mı davayı açıyorsun. Peki 77 milyon insanın hakkını kim koruyacak. Bizi bütün dünyaya rezil ettiniz siz. Davutoğlu'na söylüyorum; şimdi konuş bakalım, gazeteciler sormadı. Şimdi ben söylüyorum, sen de dinliyorsun. Şimdi çık şu sorunun cevabını ver: 77 milyon yurttaşın özel bilgilerini sen ne yapacaksın. Benim özel hayatımı merak ediyorsan gel ben sana anlatayım, bence hiçbir sakıncası yok. Ama sen vatandaşın özel hayatından ne istiyorsan. O bilgiler, Deva-1 ve Deva-2 programı hangi gerekçeyle tutuluyor. İşte devleti şirket gibi yönetirseniz geldiğiniz nokta budur. Her şeyi satarsanız, vatandaşın özel hayatını da. Sonunda ne olur? 'Eden bulur.' Erdoğan olmasa biz bunları nereden öğrenecektik."
Kılıçdaroğlu, önümüzdeki hafta emeklilerle ilgili projelerini açıklayacağını da bildirdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, grup salonunda ailesi ile Antalya'dan geldiği belirtilen 3 aylık Noyan Çınar isimli bebeği de severek fotoğraf çektirdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.