Devlet eski Bakanı Gürcan Dağdaş"30 Mart seçimlerini Ahlak referandumuna benzetti."

Devlet eski Bakanı Gürcan Dağdaş"30 Mart seçimlerini Ahlak referandumuna benzetti."
Türkiye'de, sistem dahil olmak üzere bir çok şeyin dayandığı nokta, görüntü ve imaj toplamıdır. Geçmişte insanlar, "düşünüyorum; o halde varım"...


Türkiye'de, sistem dahil olmak üzere bir çok şeyin dayandığı nokta, görüntü ve imaj toplamıdır. Geçmişte insanlar, "düşünüyorum; o halde varım" derken, günümüzde ise, "görünüyorum; o halde varım" demektedir.İŞTE DAĞDAŞ'IN O YAZISI ...

Vahim bir durumla karşı karşıyayız. Yaygın bir aptallaşma süreci yaşanıyor. Okumayı sevmeyen bir kültürün dayanacağı yer burasıydı. Eğitim sistemi dökülüyor, fakirlik yaygınlaştıkça cehalet artıyor. Bilgili, birikimli insanların, AKP iktidarından, yedikleri darbe sonucunda, verdikleri tepkiler değişti. Rasyonel düşünce, yerini irrasyonel sinirliliğe terk etti. Nasıl sorusuna takılıp kalan toplum, ne ve niçin sorularını hiç sormaz.

AKP'nin, "yeni Türkiye'sinde" her yerde, hemen hemen her konuda, konuşmaya can atan, düşünmeye ise en az vakit ayıran, aydın ve uzman kırıntıları olduğu gibi, sayıları az ya da çok, yıllardır sabırla ve büyük düşünsel emekler harcayarak, fikir dünyamızı zenginleştirmeye çalışan, aydın ve uzmanlar bulunmaktadır. Ne yazık ki, hatırlanmayan ve haberdar olmadığımız bu insanların, öne çıkması bilinçli olarak engellenmektedir. Engellenen bu insanları hatırlamak, aramak ve sahada değerlendirmek gerekir.

AKP'nin "yeni Türkiye'sinde, özellikle görsel medyanın sorunları tartışmaya çağırdığı, (hep aynı kişilerden oluşan) zevatın tartışma programları, bir tür bayi toplantısına benzemektedir. Ülkesinin, tüm enformasyon kaynaklarını denetim altına almış  bir başbakan,  ermiş bile olsa, kendi mantığına ve isteklerine göre, ülkeyi yönetme arzusundan kendini alamaz. Hiçbir ülkede, patronuna karşı kendiliğinden kampanya başlatan, gazete ya da televizyon kanalı görülmemiştir.

2

Yönlendirilmiş yayınlar sonucu, büyülenmiş seçmen olarak adlandıracağımız kitle, (istatistiklere göre çok az gazete ve kitap okuyor) çıkarlarını koruduğu müddetçe, başbakanın ve çevresinin, kendi çıkarlarını korumasını umursamamaktadır. Gidip bu seçmenlere, başbakanın savcıları susturmak istediğini söylemek faydasızdır. Zengin ve inançlı bir başbakanın, hırsızlık yapmayacağını düşünürler. Çünkü, yolsuzluk rakamlarını astronomik miktarlar olarak değil, birkaç milyon dolar olarak düşünürler. Başbakanın, dört apartman dairesi karşılığında bir rüşveti, asla almayacağını ya da büyük bir meblağ karşısında, yolsuzluk yapmayacağına inanırlar. Çoğumuz gibi, on bin ile, yirmi bin liranın arasındaki farkı anlayamazlar. Bu insanlara on bin ile yirmi bin liranın arasındaki farkı iyi anlatmak, gemi ile takanın farkına vardırmak, çıkarlarının ne olduğunu sorgulatmak için basit izahlara ihtiyaç var.

Bu seçmenler rejimden dolayı kaygılanmaz. Bu seçmen tipi yıllarca sadece başarıya, dinsel söyleme ve kolay kazanılan zenginliğe gösterilen özen ve dikkatle yaratılmıştır. Kutsalın çoğu kez gösteriye dönüşmesi yüzünden, kazanmak için kazımanın yeterli olduğu görüşü yüzünden, yolsuzluk ve vahşi cinayetlerin çoğaldığını belirten, istatistikleri dikkate almazlar.

Bu büyülenmiş seçmen karşısındaki seçmenlerin, ahlaksal sorumluluğu çok fazladır. 30 Martta, yapılacak seçimlerin normal seçim değil, ahlaksal bir referandum olduğunu, bu seçmen kitlesine iyi anlatmak gerekir. Seçmene, otoriter ve ahlak yoksunu bir rejimin kurulmaya çalışıldığını, farklı geleneklerden, kültürlerden, siyasi tercihlerden gelmiş olsak bile, elimizi vicdanımıza koymamız ve sorumluluk almamızın gerektiği çağrısını, daha güçlü yapmak gerekmektedir.

3

Başbakan, kişisel çıkarları ile, ülke çıkarlarının birleştiğini algılatmak için, her yolu denemektedir. Bu retoriği bozmak gerekmektedir. Başbakan, bir otomobil satıcısının tekniğini uygulamaktadır. Önerdiği otomobilin aslında bir füze olduğunu, gaza bastığınızda, saatte 200 kilometre hıza ulaşabileceği cümlesi ile söze başlamaktadır. Ama üç çocuğunuz ve çocuklardan birinin sakat olduğunu söylediğinizde, anında otomobilin emniyet açısından ideal olduğunu, ortalama hızının kolayca korunduğunu ve aile için tasarlandığını, kanıtlamaya çalışmaktadır. Ardından satın aldığınız takdirde, paspaslarını da bedava vereceğini söylemektedir. Başbakan, konuşmasını tutarlı bulmanızla ilgilenmemektedir. Söylediklerinin arasında, ansızın bir konunun dikkatinizi çekmesini önemser. Tek bir noktaya takılıp, diğerlerini unutacağınızı bilir. Başbakan, düşeceği çelişkileri düşünmez. İtiraz etmenize fırsat vermemek için, sürekli konuşmakta, hayali  kazançlardan bahsetmektedir.

Başbakan için, vaadlerini simgeleyen övüngenlikle, çelişen mağdur rolü oynamak, önemli bir tekniktir. Ayrıca, her gün başkalarının komplosundan yakınmak, rakibi ihbar etmek, her gün medyada görünmek anlamına gelmektedir. Başbakan kararlarına, halkın desteğini sağlamak için, genellikle ulusun bütünlüğüne karşı, komplo kurmakta olan, bir ülkeden, bir guruptan, bir ırktan, gizli bir guruptan, bahsetmektedir.  Ayrıca başbakan, zincirleme kışkırtma yaratmak için, yardımcılarını devreye sokmakta, onlarda rollerinin hakkını vermektedir. Bu kışkırtma taktiği ile muhalefeti bir konu üzerine odaklatıp, ikinci aşamadaki gerçek planını, uygulamaktadır. Örnek; HSYK tasarısını komisyona getirerek, dikkatleri tasarıya çekti vemevcut HSYK eliyle gerekli atamaları hayata geçirdi. Kürtaj, dindar gençlik, camide bira vs.

4

Kışkırtma iki amaca hizmet etmektedir. Birincisi, kışkırtma ne kadar büyük olursa olsun, sonuçta halkın tepkisini ölçmek için kullanılmaktadır. İkinci olarak, muhalefet, sadece bir kışkırtmanın söz konusu olduğunu bilse bile, tepki göstermek zorundadır; çünkü sessiz kalırsa, başka girişimlere yol açmış olur. Muhalefet, sinsi devlet darbesine karşı gelmek için yapabileceğini yapar, ama bu arada onu da güçlendirir.

Başbakanın kışkırtma yöntemine, muhalefet, kendi kışkırtmalarıyla karşılık vermesi gerekir. Kamuoyunun duyarlı olduğu sorunlar üzerine, hükümet planları üretmek, ülkenin geleceğini resmetmek gerekir. Sürekli ve olumlu bir biçimde, kamuoyuna başka bir yönetim biçimi gösterebilecek öneriler, sunulmalıdır. Bu öneriler, hükümeti pes ettirecek nitelikte olmalıdır. Böylece başbakan, kavgacı bir muhalefet bahanesine sığınamayıp, açığa düşecektir. Başbakanın şunu bunu yanlış yaptığı söylenmeli, ancak, muhalefetin ne yapmak istediği, kışkırtıcı bir usulde söylenirse, hükümetin, aynı şeyleri neden yapmadığı tartışılır.

Her dönemin mitleri vardır. Dün devlet adamı mitti. Bugün ise, televizyon adamı mittir. Başbakan, bugünün televizyon adamıdır. Televizyon diktatörüdür.Medyatik rejimin gereğini, eksiksiz yerine getirmektedir. Başbakanın en ağır kararları, TBMM de değil de, televizyon ekranlarında açıklaması, uygulamaya koyduğu rejimin gereğidir.

5

Medyatik rejimi kısmen delmek için; farklı araçlar devreye sokulabilir. Video, dvd dağıtımı - sokak tiyatroları- internette haber yayma - kentlerin değişik köşelerindeki sorunları ve çaresini, mobil ekranlarla yansıtmak- televizyon tartışmalarında ve söyleşilerde, hükümeti şaşırtmak için, kışkırtıcı üslup kullanmak - sokak protestolarını kalabalıklarla değil, üç-beş kişilik guruplarla, mizah ve hicivle yapmak - teknolojik altyapılardan yararlanmak - toplumsal dokunun tüm renklerini içselleştirerek, kamuoyunun dikkatine getirecek, aktiviteleri yapmak - dindar kitlelerin, korku ve endişelerini izole etmek,  iktidarın kirliliğinin ezikliğini çeken dindarları, samimi kucaklamak ve bunu kamuoyuna duyurmak- tartışılmaz bir zafere doğru gidildiğini, sürekli hatırlatmak - söylevlerde, bir sınıfa değil, insanlara seslenmek - medyatik evrenin mantığına uygun, kışkırtıcı söylemleri seslendirecek kadroları, tüm ülkeye yaymak- sadece parti örgütleri ve adaylarla değil, kanaat önderlerinin (STK, meslek örgütleri, hatırı sayılır siyaset ve ticaret erbabı, vs.) de sahaya sürülmesini sağlamak - geziyi doğru tanımlamak ve oradan enerji almak- ötekileştirilmişlerin ortak kaygısına sözcülük yapmak- itiraz kültürünün altını kalınca çizecek aksiyonları yapmak- büyülenmiş seçmene, daha gerçek dokunabilinir hayaller sunmak, inanç mekanlarını boş bırakmamak ? propaganda dövizlerinde, afişlerde, konuyu anlatan karikatürler, basit çizimler kullanmak ? gelir dağılımı adaletsizliğini ve işsizliği gündemde tutacak aktiviteleri bu çevrelerle ortaklaşa duyurmak.

( PHA-Gerçek Gündem)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.