Devlet Bahçeli'den Erdoğan'a teklif
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Bahçeli, eğitim, medya, kayıt dışı dinlemeler ve internet düzenlemesi hakkında AK Parti'ye yüklendi.
Bahçeli, konuşmasının ilk bölümünü Kıbrıs meselesine ayırdı. Başbakan Erdoğan, uluslarası alanda Kıbrıs'ın bağımsız bir devlet olarak yer almasını sağlayamamıştır diyen Bahçeli, Kıbrıs konusundaki atılacak adımlar bizim için umut verici değildir, müzakare sürecini özenle takip edeceğiz, açıklamasında bulundu.
Bahçeli, Başbakan Erdoğan için ise, kırk tarakta bezi olan Başbakan'ın aklından zoru yoksa milletin sabrını daha fazla zorlamamalı, hassasiyetiyle daha çok oynanamamalıdır, dedi.
İşte Bahçeli'nin konuşmasından satır başları:
BAHÇELİ'DEN ATANAMAYAN ÖĞRETMENLERE MHP SÖZÜ
-Hükümet her zeminde Türkiye'yi küçük düşürmüştür.
-Başbakan'ın nasıl olsa işleri tıkırındadır. Para akmaktadır.
-Türkiye'nin muazzam bir öğretmen açığı vardır. Öğretmenleri ücretli çalıştırmak ahlaken de sorunludur.
-Başbakan Erdoğan'ın mizacı eğitim sürecini baştan aşağıya yakıp kavurmuştur. Öğrenciler sürekli değişen sistem arayışından bıkıp usanmıştır.
-Artan problemler gittikçe büyümektedir. Sonuç olarak ufuksuz, ruhsuz bir eğitim sisteminin çatısı örülmüştür.
-Atama bekleyen öğretmen çilesi bitmemiştir. Anlayamıyorum Başbakan Erdoğan her şeye herkese para buluyor da öğretmenlere gelince mi bulamıyor.
-Taktığı kol saati 700 bin lira olan bakanlar her şey layıktır ama öğretmenlerimiz değildir.
-Başbakan çocuklar masumdur, komplo kurbanıdır ama haklarını isteyen öğretmenler haddini aşmıştır.
-Sayın Başbakan böylesi vicdansızlık emin ol ki ne Tanzanya'da ne Uganda'da vardır. Türk vatandaşlarını açlığa mahkum etmiştir.
-Türkiye'nin muazzam bir öğretmen açığı varken, devletimizin imkanları kadrolu öğretmen istihdam etmeye yetecekken, atanamayanlara ek olarak, herhangi bir güvencesi olmayan öğretmenleri ücretli çalıştırmak da ahlaken ve hukuken sorunludur.
-Şu müjdeyi açık açık muhataplarına bildiriyorum: Milliyetçi Hareket Partisi'nin iktidarında öğretmen açığı kapatılacak, atanamayan bir öğretmen dahi kalmayacaktır.
ÖĞRETMENLER BAŞBAKAN'IN ÜZERİNİ ÇİZECEKTİR
-Başbakan'ın dershanelerin kapatılması kararında Oslo müzakerelerinin etkisi var mıdır?
- Öğretmenlerimiz Başbakan Erdoğan'ın ipini çekecektir. Öğretmenlerimiz bugünleri unutmamalıdır. Eli kalem tutanlar Başbakan Erdoğan'ın üzerini çizmelidir.
-Kutuplaşma ile yaşma ruhu tahrip edildi. İdeolojik bölünmelerle yıllarımız tahrip olmuştur.
-Demokrasilerde mirastan yiyen bir iktidarın yaşama şansı olmamıştır. AKP iktidarının elle tutulacak bir tarafı kalmamıştır.
-Bugünkü hal fetret devrine bile rahmet okutur. Başbakan Erdoğan Türkiye'yi gerçekten tahrip etmiştir.
BAŞBAKAN ERDOĞAN'A ALO FATİH ELEŞTİRİSİ
-Başbakan bu sözlerimize yine tahammül edemeyecek ve uzandığı telefonla Fatihlere emirler verecektir. Demek ki ALO FATİH hattı sürekli açık vaziyette.
-ALO FATİH tehlike büyük çünkü MHP sel gibi fırtına gibi geliyor... Bu nedenle yayınımızı derhal kesin.
-Başbakan Erdoğan'a bir teklifim var: Madem sözlerimizden alınıyorsun o halde gel bu çözelim. Şahsımın nerede ve nasıl konuşmam gerektiğini bildirirsen sana bir güzellik yaparım. Bu kadar dert etme her şeyin orta yolu vardır. Bize bir ALO kafidir.
-Başbakan Erdoğan bizi ne kadar çok izler o kadar örnek alır, doğruyu görür. Başbakan'ın moralini bozan medya çalışanları ekmeğinden olmuştur.
-Medya organları Başbakan'ın tahakkümü altına alınmıştır.
-Anket simsarları Başbakan'ı memnun etmek için MHP'den almış BDP'ye vermiştir. İki Fatih'ten bir süret çıkmayacağını anlamışızdır.
-"Buyrun efendim, tamam efendim, siz üzülmeyin efendim" diye iki fatihten bir insan sureti çıkmayacağına da anlamalıdır. Baltayı sert kayaya vurmuşlardır. Arkadan kurmalı Fatihler ekranları karartmış, bize ambargo koymuşlardır
-Başbakan Türkiye'yi gerçekten de harap etmiş, milleti korkutarak, hayali düşmanlar icat ederek siyasetini ikmal etmeye çalışmıştır. Yalancı, yüzsüz, riyakar, dedikoducu, karanlık suratlı bir yığın adam AKP'nin etrafında toplanmış, maneviyat sömürüsüyle günahın ve şeytani heveslerin özel kuryeliğine soyunmuşlardır.
-Herhalde bu sözlerimize Başbakan yine dayanamayacak, yine tahammül edemeyecek ve uzandığı ilk telefonla Fatihlerine emirler yağdıracaktır. Anlaşılan, Başbakan Erdoğan'ın paralı askerleri, yandaş lejyonerleri, medyadaki soytarıları 24 saat eksiksiz hizmet vermektedir.
-Demek ki, "Alo Fatih" hattı biz konuşurken sürekli açık ve çalışır vaziyettedir. Başbakan Erdoğan Dünya'nın neresinde olursa olsun aslan parçası fatihleri, kula kulluk eden iki ayaklı dama taşları tetikte beklemişler, adeta amuda kalkarak emre amade olduklarını göstermişledir.
-Şimdi de biz fatihciklere sesleniyoruz: "Alo Fatih", haberiniz olsun tehlike büyük, çünkü MHP sel gibi, kurşun gibi, fırtına gibi geliyor. Bu nedenle yayınımızı derhal kesin, durum raporunu da sahibinize takla ata ata bildirin ve ezile büzüle en kısa yoldan ulaştırın.
BAHÇELİ'DEN BAŞBAKAN'A TEKLİF
-Buradan Başbakan'a bir teklifte bulunuyorum: Madem sözlerimizden çok alınıyorsun, üzüntüden fatihlerini iki de bir azarlıyorsun, o halde gel bu işi çözelim, sonuca erdirelim. Şahsımın; ne zaman, ne kadar süreyle, hangi sınırlarda, nerede ve nasıl konuşması gerektiğini bildirirsen senin gönlünü kırmaz, deyim yerindeyse sana bir güzellik yapmaktan çekinmeyiz. Sayın Başbakan yeter ki sıkma canını, bu kadar çırpınma, bu kadar dert etme, her şeyin orta yolu vardır ve bize bir ?Alo' demen kâfidir.
DİNLEMELER
-Özel hayatın mahkeme kararı olmaksızın dinlenmesi, kayda alınması ve sonra da siyasi spekülasyona malzeme yapılması kesinlikle maruz görmeyeceğimiz, doğru bulmayacağımız bir ahlaki düşüklüktür. Kanunsuz şekilde kişilerin dinlenip haklarında arşiv düzenlenmesi büyük bir skandal, çok ciddi bir handikaptır. Bu şekildeki bir sapma hali insan hak ve özgürlükleri açısından büyük bir tehdit, hak ve hukuk bakımından endişe verici bir kayıptır.
"DÜZEYSİZLİK VE SEVİYESİZLİK"
-İnsanın gündelik hayatına böcek iliştirmek, en özelini deşmek ve bu yolla bilgi istiflemek hepimizin ortak mücadele etmesi gereken bir düzeysizlik ve seviyesizlik halidir. Ne var ki, bir suçun tespiti, ülke ve millet aleyhine olacak bir ilişki ağının teşhisi için yürürlükteki mevzuat gereğince teknik takip ve dinleme makul ve meşru bir yoldur.
"BAŞBAKAN'IN SIZLANMASINA GEREK YOKTUR"
-Bugün gündeme sızan tape ve ses kayıtlarının da mahkeme kararına binaen yapıldığı, özel hayatla ilgili olmayıp hepimizi ilgilendirdiği ortadadır. Bu gelişmelerden Başbakan'ın sızlanmasına ve rahatsızlık duymasına lüzum yoktur. Şayet kamuoyuna servis edilen dinleme kayıtları, sızdırılan tapeler bizzat Başbakan'ın mahremiyetini ilgilendirmiş olsaydı, buna en başta biz karşı çıkar ve kararlıkla da lanetlerdik. Fakat kazın ayağı hiç de öyle değildir. Bu vesileyle Başbakan'a kendisinin çok sevdiği, geçmişte de sıklıkla kullandığı sözleriyle seslenmek istiyorum: Sayın Başbakan şunu iyi anla ki, bu ses kayıtlarının içeriği özel değil, genel genel, genel ahlaksızlığın daniskasıdır.
Başbakan nereye gitse gözü bizdedir
-Başbakan işi gücü bırakmış Milliyetçi Hareket Partisi'ni takibe girişmiştir. Bu elbette bizim için memnuniyet vericidir. Başbakan bizi ne kadar izlerse, ne kadar dinlerse, ne kadar örnek alırsa o kadar çok şey öğrenecek ve doğruyu görecektir. Ancak kendisi bizden istifade için değil, sesimizi kısmak, ekranlardaki nefesimizi kesmek için çırpınmıştır. Muhtemeldir ki, şu anda ekran karşısında başını iki eli arasına alarak odasında terör estiriyor ve merhum Kemal Sunal'ın bir filminde sürekli dayak yiyen mazlum karakterinin kopyalarını yana döne arıyordur. Başbakan nereye gitse gözü bizdedir. Başbakan ne yapsa bir kulağı bize çevrilidir.
-Başbakan ne yöne dönse karşısında bizi veya hayalimizi görmektedir. Muhtemeldir ki, geceleri bile adımızı sayıklamaktadır. 3 Haziran 2013 tarihinde başlayan ve Fas, Cezayir ve Tunus'u kapsayan ziyareti esnasında şahsımı ve partimizi hedef alan faşizan sözleri gündeme bomba gibi düşmüştür. 4 Haziran 2013 tarihinde TBMM Grup Toplantımızda paylaştığımız görüşlerimizin Haberteyyo ekranlarında yayınlanması Başbakan'ı çileden çıkarmıştır.
ALO FATİH
-Başbakan görüş ve düşüncelerimizin ekranların altından verilmesine bile sinirlenmiş, Fas'tan Alo Fatih hattını tuşlamıştır. Medyanın köçeğine dönen malum şahıs ise can havliyle yayınımızı kesmiş ve haberimizi engellenmiştir.
-MHP'nin görüş ve düşüncelerinin ekranlarda alt yazıyla geçmesine bile tahammül edemeyen Başbakan Erdoğan, benzerlerine ancak kapalı devre çalışan dikta yönetimlerinde rastlanacak bir hazımsızlıkla müdahale etmiştir.
"MEDYA ÇALIŞNALARI EKMEĞİNDEN EDİLMİŞTİR"
-AKP'nin Pravdası'na dönen medyanın Milliyetçi Hareket Partisi'ne uyguladığı sansür, fikirlerinin kamuoyuna ulaşmasına koyduğu şerh ileri otokrat Başbakan'ın gözetim ve denetiminde tezahür etmiştir. Bu demokrasi cinayetidir. Bu bağımsız basın anlayışının havaya uçmasıdır. Özgür, tarafsız ve objektif olması gereken medya organları Başbakan'ın tahakkümü altına alınmış, çok seslilik, farklı ses ve yorumlar ahlaksızca bastırılmıştır. Başbakan'ın moralini bozan medya çalışanları maalesef işten atılmış, ekmeğinden edilmiştir.
-Demokrasinin en önemli unsurlarından olan haber alma özgürlüğünün kısılması; basın, yayın kuruluşlarının Başbakan'ın keyfine ve kirli emellerine teslim olması milli iradeye saygısızlık olduğu kadar, demokratik teamüllere de tamamen aykırıdır. Başbakan kişi hak ve hürriyetlerine ket vurmuştur.
BAHÇELİ'DEN ANKET ELEŞTİRİSİ
-Başbakan Erdoğan manşetlerde neyin verilip verilmeyeceğini, yandaş kalemlerin neleri yazıp yazmayacağını tek elden tayin ve tespit eden çakma basın komiseri olmuştur. Bizim anketlerdeki oy oranlarımızla da oynanmıştır. Anket simsarları, anket yolsuzluğun failleri Başbakan'ı memnun ve mutlu etmek için bizden almış BDP'ye ilave etmiştir. Biz katranı kaynatmakla şeker olmayacağını bilmenin yanında, iki fatihten bir insan sureti çıkmayacağını da bu kadar olaydan sonra anlamış bulunuyoruz. Artık yandaş ekran bezirganları gerçekten "teke tek" kalmışlar, baltayı sert kayaya vurmuşlardır. Başbakan Erdoğan Milliyetçi Hareket Partisi'nin her sözünü bastırmak, her beyanını kundaklamak için ne gerekiyorsa yapmıştır.
BAŞBAKAN ERDOĞAN İŞİ GÜCÜ BIRAKMIŞ...
-14 Temmuz 2013 tarihli Basın Toplantımız da bu zihniyeti oldukça rahatsız etmiş, oldukça gocundurmuştur.
"Evet efendim, emriniz olur efendim, tamam efendim, üzülmeyin efendim" diyen arkadan kurmalı fatihler yeniden ekranları karartmış, aldıkları buyrukları harfiyen yerine getirerek bize ambargo koymuşlardır. Bunlar şu ana kadar öğrendiğimiz anti demokratik uygulamalardan bazılarıdır. Bizimle ilgili haberlere daha birçok müdahalenin olduğuyla ilgili derin kuşkularımız vardır. Başbakan işi gücü bırakmış ekran dedektifliğine, gazete zabıtalığına merak salmıştır.
"BAŞBAKAN'IN MHP'DEN ÖDÜ KOPMAKTADIR"
-Gazetelerdeki haberlere dahi karışan, mesela "24. sayfada niye böyle haber yapıyorsunuz" diyerek fatihlerini paylayan bu Başbakan bardağı taşırmıştır. Geldiğimiz bu aşamada, MHP niye ekranlarda yok, neden basında yer almıyor diyerek bizi eleştirenler zannederim her şeyi anlamışlardır. Kronik MHP alerjisinin aldığı boyutu herkes görmelidir. Kalem ve vicdan namusuna sahip, bağımsız ve onurlu yazarlar, gazeteciler, televizyoncular mutlaka ki aralarındaki ayrık otlarını söküp atmalıdırlar.
-Henüz iktidara teslim olmamış televizyonlar, gazeteler ve medya sahipleri bu kepazeliklere karşı taraflarını berraklaştırmalı ve tavırlarını gösterebilmelidir. Ayan beyan ortadır ki, Başbakan Erdoğan'ın MHP'den ödü kopmaktadır. Milliyetçi-Ülkücü Hareket Başbakan'ı korkudan tir tir titretmektedir. Çünkü biz haklıyız, çünkü biz doğruyuz, çünkü biz Türk milletinin hissiyat ve düşüncelerinin yegâne tercümanı ve sözcüsüyüz.
BAHÇELİ: SATILMIŞLIĞIN ESARET TASMASINI BOĞAZINA GEÇİRMİŞ
-Hainlerin bizi sevmemesi doğaldır. Diktatörlerin bizden hoşlanmaması normaldir. Özgürlük ve demokrasi vurguncularının, milli kimlik ve milli kültür düşmanlarının, bölücü ve yıkıcı tüm unsurların bizim sözlerimizden, değerlendirmelerimizden ürkmesi, kulaklarını tıkaması boşuna değildir. Ancak unuttukları bir şey vardır. İster anketlerdeki oy oranlarımızla oynasınlar, ister iktidar kahyası fatihler ekranlardan, gazete sayfalarından bizleri mahrum bıraksınlar. Milli irade hırsızları, medya zebanileri, ekran hafiyeleri, istibdatçılar, medyayı istila eden çıkarcılar ister hiç haberimizi vermesinler, ister bizi yok farz etmeye devam etsinler.
-Gerekirse derdimizi tek tek 76,5 milyon vatandaşımıza açıklarız. Gerekirse dağ bayır demez, gece gündüz dinlemez son yurdumuzu baştanbaşa dolaşarak, Milliyetçi Hareket Partisi'nin dimdik duruşunu, milli ve manevi değerlerle karılmış dosdoğru politikalarını sular seller gibi anlatırız. Satılmış ve yandaşlığın esaret tasmasını boğazına geçirmiş, damatlara köşe vermiş medya organları bizi haber yapmasınlar, bizden bahsetmesinler.
-Biz iradenin asıl ve muhteşem sahibine koşacağız ve tüm haramzadeleri doğduklarına pişman etmek için iktidar vizesini büyük Türk milletinden isteyecek ve alacağız.
-O zaman göreceğiz Alo Fatihlerin nereye kaçacağını. O zaman göreceğiz "Yav Fatih" diyenlerin nereye saklanacağını. O zaman göreceğiz vatan hainleriyle işbirliği yapanların vahim akıbetlerini.
İNTERNET DÜZENLEMESİ
Son günlerin en önemli konularından birisi de internetin denetim altına alınmasıdır. 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkındaki Kanunun bir çok maddesi 7 Şubat günü değiştirilmiştir. Hükümet, mahkeme kararı aranmaksızın doğrudan doğruya internete erişimin engellenmesi yetkisini almıştır. Eğer düzenleme Çankaya Köşkü'nden onay görürse Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı internet üzerinde vesayet kuracaktır.
BAHÇELİ'DEN ABDULLAH GÜL'E İNTERNET ÇAĞRISI
-İnternet erişimini baskı altına alan, sanal medyaya kelepçe vuran bu çağdışı kararın kabul edilebilir hiçbir yanı yoktur. Elbette internet yoluyla işlenen suçların, yapılan hakaretlerin önüne geçmek önemli ve zorunlu bir ihtiyaçtır. Ne var ki izlenen yöntem arızalı ve kusurludur. Yasaların amacı, özgürlüğü kısmak veya kaldırmak değil, korumak ve genişletmek olmalıdır. Şayet kişi hak ve hürriyetleri güvencede değilse demokrasinin bırakınız yaşamasını isminden dahi bahsetmek imkansızdır. Demokrasiden vazgeçmek, özgürlükten taviz vermek insanlığı askıya almakla eşdeğerdir. Kamuoyu internete getirilen sansüre karşı ortak bir tepkide buluşmuş ve toplumun her kesimi bu yasakçı uygulamayı reddetmiştir. Ümit ederim ki Başbakan'ın tahammül edemediği, haberlerinin verilmesine çok kızdığı Sayın Cumhurbaşkanı taleplere duyarsız kalmaz, milletimizin beklentisinin hilafına hareket etmez.
-Türk milletinin, hukuk ve demokrasi cinayeti işleyen Başbakan ve hükümetinden kurtulması artık kaçınılmaz bir amaç olmalıdır. İlke, ahlak, haya, heyecan ve esasları kalmayan bir hükümetin çöküşü kaçınılmazdır. Bugünkü hazin tablo hiçbir demokratik ülkede olmayan korkunç bir çürümenin ve soysuzlaşmanın ihsas ve ilanıdır. Sizler kanalıyla aziz milletime diyorum ki, yalanla ve cehaletle savaşmak için; gerçeği bilecek kadar akıllı ve gerçeği söyleyecek kadar yürekli olmaktan başka şansımız yoktur. Türk milletini demokrasi ve özgürlük pankartı taşıyan paryalara kimse dönüştüremeyecektir.
"BAŞBAKAN'IN AKLINDA ZORU YOKSA..."
-Umutlarımızı yakıp yıkan Başbakan eğer ki nefsini ıslah etmezse sonu çok feci ve acıklı olacaktır. Kırk tarakta bezi olan Başbakan'ın aklından zoru yoksa milletin sabrını daha fazla zorlamamalı, hassasiyetiyle daha çok oynanamamalıdır
Kaynak: Haber7.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.